ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
bir ingiliz, bir fransız, bir alman ve bir türk denize girmişler. türk 3 bin 150 tl ceza yemiş.
direksiyon başında sigara içenlere 88 lira ceza
-
yasaklarini avrupadan, ozgurluk ve demokrasiyi ortadoğudan alan bir ulke icin sasirtici değildir
edit: typo
vito corleone
-
güç kazanma ve onu korumanın 20. yüzyıldaki en keskin yolunun devletle iyi geçinme, bürokrasiyi elde etme ve onu besleme ama devlete bağlılık göstermeme; bağlılığı bilinen aile kavramından biraz daha büyük olan, kan bağı da taşıyan genişletilebilir bir organizasyonda bireyler arasında örmeye kendini vakfetmekte bulan stratejist.
vito, hakimlerin, polislerin, senatörlerin ve diğer pezzonovantelerin sürekli olarak satın alınması, onlara iyi bakılması ve devlet kurumlarıyla savaşa girilmemesi gerektiğini ama örneğin ikinci dünya savaşı'na katılma konusu gelip çattığında "aile"nin bireylerinin savaştan uzak tutulmasının şart olduğunu düşünür. böylece devletle bağı bir nevi iş anlaşması gibi kalır ama devlete bağlılık zayıflıktır. en küçük oğlu sözünü dinlemeyip savaşa gittiğinde bunu "yabancılara bağlılık" olarak görür. hatta onun bir savaş kahramanı olup madalyalarla eve dönmesini dahi önemsemeyip küçümser.
aileye uzak duran ama çaresiz kaldığında aileye başvuran bonasera gibilere devletle kendi organizasyonu arasındaki keskin ayrımı hatırlatırcasına ilk sorusu "neden önce polise gittin?" olur. vito corleone saga'sı hem film hem de kitapta bu keskin ayrımdan bahsedilerek açılır. mario puzo onu lineer ve kronolojik bir bakış açısıyla anlatmaz. bunun yerine çöküşten hemen öncesini, organizasyonun en tepede olduğu dönemdeki halini ortaya koyar. okur/izleyici, vito'nun bu gücü bir şekilde elde edip devletten öte bir devletçiğin patronu olduğunu kavrar, ancak bundan sonra organizasyonun kuruluşunda vito'nun stratejilerini öğrenmeye başlar.
devlet vatandaşlarının bağlılığını iki ölçütle ifade eder: vergi vermek, gerektiğinde ülke için ölmek/öldürmek. vatandaşın devletini sevip sevmemesi ve soyut bir bağlılık hissedip hissetmemesi devlet için önemli değildir. vergisini veren ve savaşa giden vatandaş olmak devlet için yeterlidir. vito'nun "aile" organizasyonunda da bu iki kıstas kesin bir şekilde yürürlüktedir lakin vito bunlarla yetinmez. sarsılmaz bir bağlılık ve organizasyonu sevmek de en az "kazançtan pay" ve aile için diğer ailelerle "savaşmak" kadar önemlidir.
kuralları kendi çağından çok önce yazılmış olan omerta'nın devleti dışlayıcı tutumu vito için de uygundur. devlet tarafından suç işlerken enselenen aile üyesi iki şeyi iyi bilir: ailesi, onun davasına bakacak hakimi veya ona lafını geçirebilecek senatörü çoktan satın almıştır. bu satın almada kullanılan parada kendi "kazançtan pay"ı da kullanılmıştır. yani bir nevi sigorta poliçesinin işe yarama günü gelmiştir. ikincisi ise satın alma gerçekleşmemiş olsa dahi aile, üyenin arkada bıraktığı çekirdek ailesine en iyi şekilde bakacaktır. bunu da kazançtan pay sistemiyle baştan garantilemiştir zaten. tam burada bağlılık kuralı da devreye girer. üye kendi kazançtan pay'ını geride kalan ailesinin bakımı için garanti görüp de suskunluk yasasını bozamaz. eğer bağlılığını kaybedip de suskunluk yasasını bozarsa sigorta poliçesi yandığı gibi çekirdek ailesi de organizasyon ailesi tarafından dışlanır. çekirdek ailedeki yetişkin erkekler de öldürülür.
vito, insan psikolojisini çok iyi bildiği için bağlılığın sınırsız olmadığını, üyelerin de ihanet edebileceğini her zaman hesaba katar. bu yüzden hiyerarşi sistemini de önemser. bu, devletin yasa sınırları yüzünden göze alamayacağı bir şeydir. devlet, ihanet eden bir çavuş için onun komutanını da suçlayamaz. ama vito'nun ailesinde ihanet eden bir soldatto'yu işe alan capo da sorumlu tutulur. capo, o soldatto'yu ortadan kaldırmakla yükümlüdür yoksa capo yok edilir. vito'nun organizasyonunda yasa hem sarsılmaz hem de esnektir. ihanet cezalandırılmaz ve affedilirse bu başka ihanetleri kolaylaştıracağından dolayı tazmin edilemez.
aileye bağlılık, devlete sadakat kavramına oranla daha katıdır. lakin bağlılığını kaybetmeyen her üye her istediğini elde ettiği, güçlü ve zengin bir yaşam sürer. oysa devlete sadakatini yitirmemiş, kanunlara uyan, uysal bir vatandaş çoğu zaman sefalet içinde yaşayıp ölür. vito'nun en iyi kullandığı acı gerçek budur.
en unutulmaz son dakika golü
-
sabri reisin (bkz: sabri sarıoğlu)son dakika bordeaux attigi ve sonrasinda galatasarayin turu gectigi goldur efenim.
ahbap'ın balon olduğunu ilk fark edecek insanlar
-
tek başına tüm siyasilerden daha fazla faydası olmuştur. ilk günden beri doğru soruları sordu. tüm türkiyenin güvenilecek tek adres olarak gösterdiği bir kuruluşun sizin gibilerin bu kadar zoruna gitmesi bile ne kadar doğru işler yaptığının ispatıdır.
edit: bir çaylak kardeşimizin tespitini de ekliyorum.
“80 metrekupluk tırlar yaklaşık 100-120 bin su alabilir (500 ml lik) . 1350 sayısı, komedi.”
ankara sıcağı
-
şu sıralar yaşanan sıcak şöyle tarif edilebilir: klozet kapakları bile daha 2 dakika önce bir başkası oturuyormuşçasına ısınmış oluyor.
ya da ben birinin kucağına oturup işedim bu sabah.
hayırlısı.
atatürk'ün latife hanım'da bulduğu şey
-
latife hanim dedigin kadin senin turkce olarak kuramadigin su cumleyi 6 ayri dilde kurabiliyor.
onu bulmus olabilir mi ha amin feryadi seni?
beş kardeş
-
ağabey sevgisini sonuna kadar işleyen dizi.
--- s01e01 spoiler ---
- nâzım, dünkü haberin yazısı hazır mı?
- değil.
- niye değil; n’apıyorsun sen?
- ilham bekliyorum.
- ne ilhamı nâzım! sen nâzım hikmet değilsin, gazetecisin oğlum sen. ne ilhamı bekliyorsun?
- bi’ şiir yazmam lâzım yasemin hanım.
- ne şiiri nâzım?
- son yüzyılın en acıklı ayrılık şiiri.
- yapma ya! kimden ayrıldın bakiyim bu kadar?
- abimden.
- ne?!
- içim acıyor yasemin hanım.
- belli oluyor da… şu ‘abimden ayrıldım’ meselesini anlat bakayım.
- abim evleniyor yasemin hanım.
- e, ne var bunda nâzım?
- sizin hiç babanız evlendi mi yasemin hanım?
--- s01e01 spoiler ---
sınav sonuçlarını gazeteden öğrenmek
-
az önce konuşurken yeni neslin hiç bilmediğini farkettiğim olay.
+sen üniversite sınav sonucunu nasıl öğrenmiştin?
-gazeteden.
+??!!
-niye şaşırdın?
+cidden nasıl öğrendin?
-gazeteden diyorum ya...
+manşet mi atmışlardı agrali miles şurayı kazandı diye...
- ya ciddiyim... gerçi a tabii, siz görmediniz di mi o dönemleri? gazeteler ek çıkarırdı onun için.
üzerinden yarım saat geçti, hala inandıramadım... dalga geçtiğimi düşünüyor. düşünüyorum da şimdi, üniversite, anadolu liseleri sınavı, hepsinde sabahın köründe gidip gazete bayiinin önünde sabahlamış insanlarla beraber ilk gelen gazetelere hücum etmek filan... şimdi gerçekten bana da pek inandırıcı gelmedi.
antalyasporlu yöneticilerin ramazanda içki içmesi
-
kendi oruc tuttugu icin herkesin de oruc tutmak zorunda oldugunu dusunen anadolu comarlarina dert olmustur.
evde beslenebilecek en uygun kedi türü
-
uzun yıllar british short hair besledim. ve sanırım gelmiş geçmiş en iyi kedim o idi. asla masaların üzerine çıkmaz. kendi yemeğinin yerini bilir. oynamayı sever. arkadaş gibidir. dişi olanları sizi sevgilisi zannedebilir. benim ki öyleydi. kıyafetlerime tüy bıraktığı için kendisini azarladıktan sonra bana küstü ve değerli elektronik eşyalarımı kutsadı. o yüzden dikkat edelim. tuvalet eğitimi kendi yerini bilir oraya gider hep, temizdir.
baba kız diyalogları
-
mekan ankara.. üniversiteden mezun olunmuştur.. öğretmenlik için ilk tercih olan istanbul'a tayin çıkar.. o gün mutluluktan uçarak eve gelinir, sevincini paylaşmak için ailesiyle..
- baba, açıklandı sonuçlar..istanbul'a çıktı tayinim, ilk tercihim, istediğim oldu!
(babada 5 karış surat)
+ nasıl taşıyacağız şimdi biz seni oraya, bir dolu masraf
- ne taşıyacaksın baba ya bir masa bir yatak, hallederiz
+ şimdi ev kirala, bir dolu kaporadır bilmem nedir, battık
- ya aman baba maaş alcam ya öderim..
+ sen orda idare edemezsin de kendini, yetmez maaşın..biz mi geçindireceğiz seni
- of baba ya bırak tamam para para, sevincimi paylaştırmadın 2 dk sıçtın attın, pişman ettin söylediğime.. öderim ben sana yapacağın masrafı, sinir ettin valla...
(bir süre sessizlik)
ve az önce höyküren baba, kısık bir sesle asıl demek istediğini dile getirmek zorunda kalır.. anlamayan hödük kızı için
+ kızım, nasıl ayrılacağım ben senden
e tabi, salya sümük mode on..
dolmuşta ineceğim deme şekilleri
-
goztepe civarinda adamin biri bagirdi:
- isiklarda indirir misin?
sofor biraz yavasladi soona afalladi birden;
-abi burda isiklar yok ki???
-canim indiriver iste bi yerde...(tanik olunmustur bizzat tarafimdan)
hayvanların ağzından atasözleri
-
kaz gelecek yerden hayır gelmez.
- tavuk