ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pablo neruda
-
ağzı burnu dövülesi bir herif. öyle ki adam aşkı tek cümlede özetleyebiliyor. durduk yere hüzünlendirebiliyor. ayrıca bu adamı, kendine bu kadar aşık edebilen kadının ayaklarını öpmek lazım derdim ama adam ayaklarına bile şiir yazmış kadının.
"but i love your feet
only because they walked
upon the earth and upon
the wind and upon the waters,
until they found me."
türkçesi de;
"ama ayaklarını seviyorum
çünkü onlar;
toprakta, rüzgarda,
sularda yürüdüler
beni bulana kadar"(çeviriyi kendim yaptığımdan çok edebi bir dille yazamamış olabilirim, kusura bakmayın)
ama bu adamı tanımam, ayaklara şiir yazdığı için değil; beş yıl kadar önce, yazdığı tek bir cümleyi bir yerlerde okumam sayesinde oldu. o cümle de hala bir çok aşkı en kısa haliyle anlatır.
"i can write the saddest poem of all tonight. i loved her, and sometimes she loved me too."
diyor ki;
"bu gece tüm zamanların en hüzünlü şiirini yazabilirim. ben onu sevdim, ve bazen o da beni sevdi."
ulan pablo, sadece sometimes kelimesini kullanarak insanları hüngür hüngür ağlatıyorsun ya, çok büyük adamsın.
atatürk'ün alkollüyken yaptığı konuşma kaydı
-
sarhoşken denmez hayvan herifler, alkollüyken diyeceksiniz.
sarhoşlukla alkollü olmanın farkını öğrenin, gerçek hayatta da çok işinize yarar.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: en komik fıkralar
36. sihirli bir kurbağa ormanda yalnız yaşıyomus. bir gün etrafı gezmeye cıkmış ve önüne ilk çıkan bir ayı ve tavşana kıyak yapmak istemiş. "3 şey dileyin benden ne dilerseniz" demis.
ayı;"bu ormandaki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi bana hasta olsun."
kurbağa hemen yerine getirmiş isteği.
tavşan; "bana bir kask ver" demiş
o da hemen olmuş ama ayı
içinden "manyak mı bu tavşan çuvalla para istesin istediği
kadar kask alsın. deli bu ya" demiş.
ikinci istek olarak ayı yine;
"yan ormandaki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi beni arzulasin" demiş.
abraka dabra !
o da tamam tavşan;
"bana bi motosiklet verin" demiş ve yerine gelmis ama ayi iyicene şaşirmis. bu tavşan deli olmalı diye düşünmüş.
sıra gelmiş son isteklere
ayi; "bu gezegendeki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi benim yanımda olsun" demiş.
kurbaga bu isteği de hemen yerine getirmiş.
tavşan önce kaskı takmış, motora binmiş ve marşa basıp motosikleti çalıştırmış.
son isteğini söyleyip gaza basmış:
" bu ayı ibne olsun!"
snow white'ı pamuk prenses diye çeviren ilk insan
-
bence çevirinin en güzel kısmını
“mirror mirror on the wall, who’s the fairest of them all?” u (ayna, duvardaki ayna, kim en “beyaz”?)
“ayna ayna söyle bana, benden güzel var mı bu dünyada?”
diye çevirerek yapmıştır.
aşırı ırkçı ögeler barındıran bu masal ülkemizde standart bir peri masalı olarak yer alıyor ve küçücük çocukların beynine en azından bir de güzel olmak için illa beyaz tenli olmaları gerektiği saçma kompleksini kazımıyor.
yine karbeyaz yerine pamuk prenses diye çevirmek de odak noktayı eski avrupanın beyazlık eşittir asalet sevdasından uzak tutmuş.
bu çeviriyi yapan adam ya da kadını tekrar tebrik ediyorum. çevirinin gurusudur bana göre kendisi.
türkiye'nin 2. dünya savaşı fırsatını kaçırması
ev kredisi borcu uğruna yıllarını ipotek etmek
-
(bkz: kaldı 106 ay)
(bkz: kafamı tek tek sikin)
edit: eveeeet 20 ay kala krediyi kapattım. başka bir şehre taşınacağım diye sattım evi. şimdi o şehirden yeni bir ev alıyorum ve evet yine krediyle.
(bkz: kaldı 60 ay)
violet jessop
-
white star line şirketinin inşa ettiği 3 büyük gemide çalıştı. olympic'de hosteslik yaparken gemibüyük bir kaza geçirdi ancak batmadı. daha sonra titanic'de hosteslik yapmaya başladı; koca gemi 2 saatte battı, kendisi kurtuldu. bundan 4 yıl sonra 1. dünya savaşı'nda hastaneye çevrilen britannic adlı devasa gemide hemşirelik yapmaya başladı. alman denizaltısı tarafından vurularak batırılan bu gemiden de sağ olarak kurtulmayı başardı.
titanic'den filikaya binerken gemi görevlilerinden birinin, kucağına bir bebek bıraktığını ve ertesi gün bir kadının gelip bebeği kucaklayıp kaçtığını anlatmış. james cameron'un titanic'iğinde gemi batmadan önce mühendisin can yeleği vererek "gemideki diğer yolculara iyi bir örnek ol" dediği hizmetçi kız bu işte. gerçeğinin aksine filmde ölüyor.
ancak, şimdi o bu değil de sen ne uğursuz bir kadınmışsın be abla! batmaz diye inşa edilen 3 gemi de sen içindeyken felakete uğramış. ikisi batmış. birinin şaftı kaymış.(kazadan sonra geminin gerçekten şaftı kaymış) gemide kadın uğursuzluk getirir inancının ana sebebi gibisin. hayır, titanic gibi bir felaketten kurtulduktan sonra nasıl gidip de başka büyük bir gemiye binebiliyorsun, insan azıcık korkar. ben olsam bir daha bırak gemiyi kayığa bile binmem mesela. cesaretine de hayranım ancak, bari son gemideki insanları önceden uyarsaydın; bakın benim bindiğim gemi kesin batar, savaşı kazansak bile bataaar, diye.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"o degil de, profil fotografını polis amblemi yapmış bi sürü insan vardı..ne oldu onlara, gorev yerleri mı değişti?"
ekşi sözlük
-
bugün metrobüste gelirken kendisini düşündüğüm sözlük.
bazen çok eski bir entry'm oylanmış oluyor, "o tarihte nerede ve kiminleydim" diye düşünmeye başlıyorum. o entry'yi yazarken neler düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum.
sekiz buçuk yıldır buradayım.
o zaman lisans öğrencisiydim. sözlük'ün yazar aldığını tam da bir sınava girmek üzereyken ablam mesajla haber vermişti, ben de "beni de kaydet, nikim şu olsun" diye cevap yazmıştım.
şimdi, 4.5 yıllık bir avukat ve taze bir doktora öğrencisiyim.
o zamanlar okuldan bir sevgilim vardı. sonra 3 tane daha oldu. bu dört sevgiliden başka, bir tane sevgili olduğu sanılan ama aslında olmayan adam, bir tane de tam sevgili olacakken son anda vazgeçen gerizekalı oldu. (düzensiz ilişkileri saymıyoruz.)
şu anda ise, yine sözlük'te yazar olan ama buradan tanışmadığım bir sevgilim var. şubatta bir yıl olacak.
o zamanlar balmumcu'da oturuyordum, sonra dört ev daha değiştirdim, şu an istanbul'daki 6. evimdeyim.
şu andaki en yakın arkadaşlarımın, o zamanlar varlığından haberdar bile değildim.
siyasi görüşüm de çok değişti. daha doğrusu, o zamanlar siyasi görüş sandığım şeyin aslında "elitizm" olduğunu sonradan fark ettim.
o zamanlar "yirmi yaşında yaşlanmak" başlığında yazdığım şeylerin, aslında ne kadar arabesk olduğunu demek ki önceden fark etmişim ki entry'yi silmişim. fakat "dünyadan bihaber" de olduğunu 28 yaşında fark ettim.
sözlük, artık gerçekten eskisi kadar keyifli bir yer değil. fakat benim kişisel tarihim.
sırf geçmişine kıyamadığın için vazgeçemediğin bir sevgili gibi.
çatısında metallica amblemi olan apartman
-
efendim bu apartman mersin'dedir, karşı apartmanımdır. nedir, nedendir bilinmez böyle bir hareket yapmışlardır. kendi oturduğum apartmanın çatısına mgla logosu yaptırmak suretiyle misillemeyi düşünüyorum.
görsel
görsel
çok kişi nerede olduğuyla alakalı yeşillendirdi. ziyaret etmek isteyenler için kuzeykent'te, servet tazegül kapalı spor salonunun karşısı.
lan inşaatın adı da nirvana'ymış, yeni farkettim.
görsel
canlıların en çöp elementlerden oluşması
-
kainatın en varoş galaksisinde olmamızla alakalı. adı bile samanyolu düşün.
türkçe altyazı bombaları
-
chuck 1. sezon 3. bölüm
chuck ajan olarak cıktıgı ilk görevinde bir sanat acık arttırmasındadır ve bir resimin basında hos bir bayanla resim hakkında konusur :
hbb : güzel bir resim
chuck : evet güzel resim tabi *
hbb : evet güzel.
chuck : kendine has özellikleri var. bob ross'un etkileri var sanki.
hbb : bob ross??
chuck : hani trt' de cıkan ressam varya
...
yaran okul müdürü sözleri
çanakkale'de evi yanan yaşlı çifte yardım ediyoruz
-
hem şahsen yardımda bulunup hem de kendi hesaplarımdan paylaştığım bu kampanyayı yürüten kişi tarafından "sedet ibnesi" ünvanına layık görülmüşüm. gerekçe olarak da ekşi sözlük'ün kampanyayı olan biten'de duyurmamış olması gösterilmiş. bunun niye öyle olmadığının izahati yüzyıllardır sözlükte mevcut (bkz: ekşi sözlük yardım kampanyaları/@ssg).
hani kampanyayı kösteklemeye çalışmış olsam, sansürlemiş, kampanyayı yürütenleri görevden alıp, bir gecede sözlük kurallarını kampanyayı dışlayacak şekilde değiştirmiş olsam, yandaşlarıma "faili meçhulleri özledik" diye demeçler verdirsem, yazarlara kefen giydirip yürütsem anlayacağım da, bu haliyle haksızlık bence.
imza: sedet