hesabın var mı? giriş yap

  • hakan balta'nın bilalle ikili mücadelede yere düştüğü bi pozisyon var. hakan balta hakeme elini kaldırdı "hani faul hoca" gibilerinden. ben de şaşırdım, ya bu efendi çocuk hakeme itiraz falan etmezdi, bu da mı çirkef oluyo acaba diye düşündüm. sonra yakın çekim gösterdi, meğerse "ayakabbım çıktı, dur bağlayayım" diyormuş hakeme.

    yine şaşırtmadı. sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı. seviyoruz.

    not: dibine kadar bjk

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • şu zamanlardaki hislerime tercüman olan durum. arkadaşlarımın bir kısmı evlenip çocuk sahibi olurken, diğer kısmı pokemon yakalamakla meşgul.

  • birçoğu üst paleolitik dönemden günümüzde kalmış olan resimlerdir.

    şimdi biz mağara adamlarını genellikle evrimini tamamlayamamış, düşük zekalı, hunga punga diye etrafta dolaşan tipler zannediyoruz. üst paleolitik çağı da herkesin rasim ozan kütahyalı'ya benzediği bir devir olarak kodlamışız. ancak eldeki bulgular durumun pek öyle olmadığını gösteriyor. çünkü çizdikleri resimler sanat eseri olmak için gereken bütün özelliklere sahip.

    max raphael diye bir sanat tarihçisi var. bu abi ispanya'daki mağara resimleri üzerine etraflıca çalışmış. prehistoric cave paintings kitabında anlattığına göre bu mağara resimleri dönemin maddi unsurları, yerleşim teknikleri ve üretim araçları gibi konularda ciddi bilgi veriyor. yani adam bizon görüp "aa ben bunu çizeyim" dememiş. o bizonun duruşu, oturuşu falan hepsi bir anlam ifade ediyor. mesela yine raphael'in kitabında söylendiğine göre, kafaları zıt yönlere bakan hayvanlar kabileler arasındaki çatışmayı sembolize ediyor. söz konusu kitap buradan indirilebilir.

    andre leori-gourhan'ın çalışmaları daha derli toplu veriler sunuyor. gourhan, çizilen hayvanların eril ve dişil fonksiyonlara sahip olduğunu söylemiş. yani dişi geyik, erkek geyik değil, mesela at erkeği yaban öküzü de dişiyi sembolize ediyor. mağaradaki bölümler, ritüelistik bir biçimde erkek ve dişi olarak konumlandırılıyor. mesela ana galeride yaban öküzü resmi çiziliyse buradaki insanların anaerkil kabul edilebilecek bir inanca sahip olduğunu tahmin edebiliyoruz. ve bu imgeler çizilirken zıtlıkları da veriliyor. mesela erkek sağa bakıyorsa dişi sola bakar şekilde resmediliyor. yani imgeler arasında anlamlı bir ilişki kurulmuş.

    mağara resimlerini incelikli kılan hususlardan biri de şu, çizilen şeyler statik değil. bir hareket verilmiş. mesela şurada baya animasyon çalışması yapmışlar. dünyayı algılıyorlar ve nesneleri imgelere dönüştürebiliyorlar.

    şimdi, 18.yüzyılda giambattista vico diye italyan bir hukukçu yaşamış. malum, o dönem avrupalılar dünyayı sömürmeye başlıyor ve gittikleri yerlerde vahşi insan türleriyle karşılaşıyor. vico da bunların aslında düşük zekalı, ilkel ve vahşi olmadığını, sadece modern avrupalılardan farklı bir kültüre sahip olduğunu savunuyor. hatta bunların mitlerinin bilgisizlikten kaynaklanan saçmalıklar olmadığını, şiirsel ve metaforik ifadeler olduğunu söylüyor. yani diyor, aborjin gök yılanından bahsederken mesela cidden ortada bir yılanın gezindiğine inanmıyor, senin kominyonda isa'nın etini yemen gibi bir metafor var ortada. velhasıl, kendisinin görüşleri pek itibar görmüyor ve 20.yüzyıla kadar "uygar dünya" dışında kalan herkesin ilkel ve vahşi olduğuna inanmışız.

    sonuç olarak, bu resimler yapılırken kullanılan teknikler, malzemeler, malzemelerin üretim biçimleri bu adamların bizden daha az zeki olmadığını gösteriyor.

  • ülke adına güzel olay ama juventus maça siyah-beyaz formasıyla çıkarsa beşiktaş sanıp ona küçük tatsız sürprizler yapabilir cüneyt. varsa tanıdığı olanlar söylesinler de başka forma giysinler.

  • saçmalamayın lütfen. imfden borç felan istediğimiz yok, sadece al yanında bulunsun lazım olursa kullanırsın diye bize para vermeye çalışıyorlar. siz hiç gurbete giden birinin cebine para sıkıştırmadınız mı lazım olur diye? yaa al all, lazım olur diye. eyyy imf, sen kimsin yaaa?

  • marketlerin haftada 1 gün izinle, 1 gün sabahçı, 1 gün akşamcı, haftada en az 1 gün de sabah 9'dan akşam 10:30'a kadar insan çalıştırdığı, yeterli para ödemediği ortamda yüzün gülmesini bekleyen müşterinin zaten aklında sorun vardır ki bu yüzün gülmeme sebeplerinin en tepesinde arızalı, manyak müşteri çokluğu da yatmaktadır. akşam 22:30'da çık, 23'te eve var, ertesi gün 8'de kalk hazırlan, haftanın en az 3 günü bu kaos içinde, stres, yorgunluk içinde çalış ne için ulan? ben bütün hafta aynı program çalışmak istiyorum dersen herkes aynı şekilde beğenmiyorsan çav diyorlar oçlar, özellikle o üç harfli oçlar.
    market çalışanları eylem yapmıyor, birlik olamıyor, hayvan gibi insani olmayan koşullarda bakkal gibi türeyen yerlerde emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. market konusunda mağazaların şuanki büyüklüklerinin üzerinde bir metrekare sınırı konması, belli büyüklükte çalışan sınırı konması şarttır, şuanki düzende firmalar 1 kişi gelmeyince öbür kişiyi saatini ve mesai parasını geri vermeksizin tam gün çalıştırmaktadır, bu eziyet yeni kişi alınana kadar veya hasta personel gelene dek devam etmekte, bu emek sömurüsüne göz yumanların allah belasını versin. iş plan programına kimse uymamakta, tam bir pislik dönmekte aynı tablo başka ülkelerde olsa tüm market personelleri birleşir memleketi sallardı.

    dip not: bunlar gerçeklerdir, ben kısa süreli çalıştım fazlasıyla hepsini yaşadım. markette şu rezil şartlarda o paraya çalışacağına otur evinde aç kal daha kârlısın.