hesabın var mı? giriş yap

  • bursu kapabilmek için kişinin kendini hem acındırması hem de kendine hayran bırakması gereken diyaloglardır. şöyle ki;

    - en son okuduğunuz kitap?
    - sefiller...
    - kim yazmış peki*?
    - victor hugo yazmış biz oynuyoruz..

  • bazı duşlarda mümkündür. bu duşlarda iki su ayarı vardır: kaynar su, antarktika buzulları.. ortası yok.

  • - şimdiye kadar kaç adet beylik fethettiniz devletlum?
    - tahmini ve takribi olarak 32,7 adettir, 32,5 olmasu da ihtimaller dahilindedür.
    - ondalıksız rakkam veremez misünüz haşmetlüm?
    - küsuratlı rakkam tedarik eyleyeyim de işkembe-i kübradan salladığım malum olmasın zevata.

  • az önce izlediğim film. insanın içini ısıtan sımsıcak bir yol filmi. little miss sunshine'dan beri kalbimizi bu kadar sevgiyle dolduran bir film izlememiştik. sevgilinizle romantik dakikalar geçirmek istiyorsanız bu hafta sonu bu film sizin için harika bir seçenek olacaktır.

  • tayland'da yaşayan bir kabile. bu kabilenin kadınları boyunlarına metal halkalar takarak gelenekleri uyarınca süslenirler. bu halkalara her sene yenileri eklenir ve kadınlar uzun boyunlu, zarif bir görünüme kavuşurlar. ne var ki uzun boyunlu olabilmek her kadın için mümkün değildir. bu kadınlara ejderha kadınlar denir çünkü takvimin yalnızca ejderha yılında doğan kadınlar bu halkalardan takma ayrıcalığına sahiptir. yıllar içinde boyun uzadığından kadınlar bu halkalara bağımlı hale gelir. sözgelimi içlerinden birinin bir ihtiyacını görmek için boynundaki halkaları satmak zorunda kaldığını, fakat şiddetli boyun ağrılarına katlanmak zorunda kaldığını anımsıyorum. bu da böyle bir töre işte...

  • en hassas duygunun tezahürüdür. hem de üçü bir arada denilen şey nedeniyle, askerde hür kahve isteği törpülenmiş bünyenin evci iznine gelen annesine "kahve istiyorum anne!" diye haykırmasıdır, don, çorap ve bilumum nesne yerine.

  • metelik, osmanlı nın son zamanlarında enflasyonun da etkisi ile içerisindeki gümüş miktarı azaltılarak basılmış değeri az bir para.

    meteliğe kurşun sıkmak (ya da kurşun atmak) ise kabadayılar arasında kullanılan bir terimmiş. 'bozuk para için bile adam öldürebilecek kadar parasız kalmak' anlamına geliyormuş.

    yani havaya para atıp onu vurmak gibi bir durum yok.

  • ezilerek can verdiklerinden bu gezinti alışkanlıkları içime dert olan yumuşakçalar ahalisidir.

    bu onları sevmemle ilgili olsa gerek.
    bi kere harika bir kabuğa sahipler. ün yapmış onca deniz-okyanus kabuklusundan farkları yok. ne olmuş sanki karada yaşıyorlar...biz de karada yaşıyoruz.
    böylesine hor görülmeleri, göz ardı edilmeleri, popüler olmayışları senelerdir beni düşündürür. sevilmeleri, değerli olmaları için illa nadiren rastlamak, zor ulaşmak mı lazım, neslinin tükenmesi mi lazım.neyse...
    gelelim gezinti mevzusuna.

    bu hayvancıklar, kupkuru bi kaldırımda nasıl sürünsün de gitsin, sümük mü yetişir kupkuru yollara. ha olmaz değil tabii olur da, bedava baldan tatlı demişler, anladığım kadarıyla, zeminin ıslak olması, onlar için bir nevi bedava yakıt yani gazlayıp çıkma nedenleri ortalığa...bu nedenle yağmurlu havalarda, bir sürü sümüklüböceği, bağını bahçesini toprağını bırakmış, kaldırımlarda giderken görüyoruz.

    ben bu sevgili böcüklere basmamaya çalışanlardanım, ezilme ihtimali yüksek olanları alıp kenara koyuyorum lakin onlar yine çıkıyorlar kaldırıma, illa gel beni ez.
    üstelik topla topla bitmiyor.
    bu duruma sinir oluyorum, bana kalırsa yaptıkları yanlış, yağmurda insanların arasına fırlayıp romantizm olmaz, macera ve adrenalin için de fazla riskli.
    belki ben bile görmeyip eziyorum bir kaçını ve haberim bile olmuyor…
    acaba onların ezildiklerinden haberleri oluyor mu? umarım hemen ölüyorlardır.
    çılgın yaratıklar.