hesabın var mı? giriş yap

  • kayalık bir yere gidilir ve midyeler dalmak suretiyle çıkartılır.

    iyice yıkanan midyeler, tel fırça ile kireç ve kumlarından pırıl pırıl olana kadar arındırılır. sonra iç kısmındaki kayaya (ya da kuma) tutunduğu sakal tabir edilen kısmından düzgün ve keskin bir bıçakla genişleyen tarafına doğru açılır. o sakal kısmı ayrılmasını önleyecek ve yarım açık bir hale gelecektir midyemiz.

    tamamı bu işlemden geçtikten sonra iyice yıkanır ve bir süre haşlanır. et kısmı pişene kadar...

    iç malzemesi: 50 adet midye için,

    beş büyük baş rondodan geçmiş soğan,
    2 tatlı kaşığı dolma baharı,
    3 tatlı kaşığı nane,
    1 tatlı kaşığı kaşığı karabiber,
    1 tatlı kaşığı tuz,
    2 tatlı kaşığı şeker,
    (isteğe göre kuş üzümü çam fıstık.. ben koymam)
    yarım demet dereotu...
    1.5 su bardağı pirinç,
    1 domates rendesi.
    2.5 su bardağı zeytin yağı.

    soğanlar z.yağında iyice kavrulur. pirinç de iyice kavrulur sonra domates rendesi ilâve edilir. şekeri ve tuzu ve dereotu ile 2 bardak kaynar su ilave edilir kısık ateşte iyice pişmesi sağlanır. piştikten sonra henüz demlenmemişken diğer baharatların tümü içine konur ve iyice demlenmesi sağlanır...

    sonrasını tahmin edebilirsiniz zaten. ama yine de anlatayım:) elimize bir kaşık alıyoruz, ve haşlanmış midyelerimizi bu iç malzemeyle dolduruyoruz. ama bu yapılırken etlerin yapıştığı yerden hafifçe kaldırılması ve malzemenin üzerine yapışacak şekilde durması sağlanır. birkaç kezden sonra el alışır zaten. kapakları sıkıca kapatılıp en alt kısmına yassı bir biçimde havuç dizilmiş olan (ne alaka deme havuç hem koku hem renk veriyor ona. onları daha sonra atma rendele ve sarımsaklı yoğurtla rakına meze falan yap ne bileyim işte.. günah lan atma onu!) genişçe bir tencereye dizilir, dibine çok çok az su konur. (buhar için)

    bu aşamada üzerine biraz daha zeytinyağı gezdirerek midyelerimizin parlaması sağlanır ve kısık ateşte sadece 5-7 dakika kadar buharda pişirilir. içine su konularak değil. benmari usulü diyeyim tam olsun...

    midyeci miyim? hayır. sadece deniz kenarında büyüdüm ve birçok kez yaptım. (yok icat etmedim tabii annemden öğrendim) afiyetle yeniyor. çok uğraştırıcı olduğu için daha lezzetli geliyor. çok iyi yapılmamış olan midyeleri yiyemiyorsunuz sonra ama böyle bir tehlikesi var bu işin...

    bol limonla ve soğuk yiyiniz! hehe

  • selpak yöntemi

    türü: bireysel
    zorluk derecesi: kolay
    risk faktörü: düşük
    kullanım alanı: hemen hemen her ders

    yazılıdan önceki ders hasta taklidi yapın. gerekirse vitamin hapı öksürük şurubu falan getirip öğretmenin gözü önünde için. kopyayı selpak mendilinizin içine tükenmez kalemle yazın. dolma kalem ya da benzeri likit mürekkepli kalemler kullanmayın, yazı dağılır. hazırladığınız mendilleri sınıflandırıp farklı ceplerinize yerleştirin. sınav sırasında burnunuzu silecek gibi yapıp çaktırmadan yazdıklarınızı okuyun. asla mendile çok uzun süre bakmayın. unutmayın ki kimse kendisinin bile olsa bir sümüğü yarım dakika izlemez. öğretmenin şüphelendiği durumlarda mendili gerçekten kullanın ve kopyayı imha edin. inanın öğretmen emin bile olsa mendilinizi incelemeyecektir. yazılı kağıdını verirken burnunuzda istanbulun fethi 1453 yazmasını istemiyorsanız asla mürekkepli kısmı yüzünüze deydirmeyin.

  • iran devriminde sosyalistler, sırf batı karsıtlıgı icin humeynilerle isbirligi yaptılar.
    alın size batının pis degerlerinden uzak iran.
    doya doya yasayın.
    gerci simdi de sosyalistler sırf abd karsıtı diye iran ovuculugu yapıyor. nasıl bataklıga
    dustuysek ulkenin egitimli kesiminin sevdigi yerler bile rezil.

  • benim kaynımın kayınpederi bu. aydın abi.

    dükkana raf yapılacak, ne yaptı ne etti marangozu saf dışı bırakıp sabah ezanıyla dükkanın önüne, elinde alet çantası, su terazisiyle damladı. raflar sik gibi oldu.

    çanakkale'den yazlık alacağız, aydın abi ekspertiz kesildi başımıza. 2 yıl oldu hala bir yazlık alamadık.

    rakı sofrasındayız, aydın abi hancı. rakıya buz atılmaması gerektiğini anlatıyor. rakı şalgamla içilmez, onunla içilmez, bununla içilmez. arsenikle içebilir miyiz aydın abi?

    balık yiyeceğiz, aydın abi atlıyor hemen, yılların balık pişiricisi.

    bir arkadaşımız araba alacak, nereden duyum aldıysa aydın abi ışık hızıyla araba pazarında ortaya çıkıyor. çocuk vw isterken bunun gazıyla fiat albea aldı. ağlıyo şimdi köşelere çömelip.

    aydın abi çıkan omzu yerine oturtur, et terbiye eder, mangal yakar, mangalı söndürür, avize monte eder, mobilya cilalar, balkonda yasemin yetiştirir, gül budar, ütü yapar, mantının yapımını bilir, şarap eksperidir, boğa güreşcisidir, astronottur, tuvaldeki kadındır. hiç susmaz, herşeyi bilir, ölümüne tartışır.

    yaşıtları hacıya gidiyor. keşke bu da gitse biraz.

  • sen onları ayırt edebileceğini mi zannediyorsun?

    herkesten önce chpli olur onlar. sen de aval aval bakarsın. türkiyede sorun ahlak sorunu başka birşey değil.

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.