hesabın var mı? giriş yap

  • bence akp il, ilçe başkanları, gençlik kolları, kadın kolları, ülkü ocakları başkanları vs bu siparişte zorunlu tutulmalı. hepsine zorla sipariş verdirilmelidir. bu arada sosyal medyada destek mesajı atan ünlüler, gazeteciler de bu siparişte zorunlu tutulmalıdır. hatta para peşin alınmalıdır.

  • dayım gençliğinde bir kızı beğeniyor, ailecek toplanıp istemeye gidiyorlar. kızın ailesi kızı veriyor. düğünde fark ediyorlar ki istediği kızın ablasını vermişler, bozmuyor evleniyor dayım da. meğer isterken kızın adı hiç geçmemiş. şimdi çocuklar, torunlar yaşayıp gidiyorlar. söylediklerine göre yengemin bu yanlış anlaşılmadan hala haberi yokmuş.

    edit: bugün geldi yengem bu kadar lüzumsuz insan olamaz. kesin kardeşi gösterip ablayı kakaladılar zavallı dayıma.

    edit2: anneme sordum tekrar düğünde değil söz kesilirken ablayı aldığını fark etmiş dayım. babayı almak gibi bir şey lan.

  • orantısız zeka göstergesidir.
    bu ülkenin yobazı haggaten gerizekalı arkadaş. gerizekalılığın bir dibi olsaydı orada türk yobazı olurdu. ekşi sözlük de bildiğin gerizekalılığın prim yaptığı bir yer işte.

    maymun-insan, kaburga kemiği-kadın meselelerine hiç girmeyeceğim. durum şu. ateistler maymunun değil onun atasının milyonlarca yıl evrim geçirdikten sonra insan olduğuna inanır. bildiğin maymunun birkaç yılda insan olduğuna değil.
    salaklar.

  • öncelikle bu pedro alonso (berlin) gerçekten de vefalı ve karakterli bir adammış. ülkemize geldiğinde gördüğü sevgi karşısında, on milyonlarca dolar versek dahi yapamayacağımız reklamı, tüm dünyada izlenen popüler bir dizide bizler için doğaçlama olarak yapmıştır. dizinin en sevilen karakterlerinden biri olarak, romantik bir akşam yemeğinde, aşık olduğu kadına "hayatımıza renk katmak için istanbul'a gideriz" demesi gerçekten de paha biçilemez bir selam bizler için. çünkü dizinin orjinal metninde istanbul geçmiyor.

    eğer bu dizi abd veya fransız dizisi olsaydı, istanbul ismi anca bir terör saldırısı haberinde duyulurdu. işte bu yüzden bu adamın yaptığı şey çok değerli.

  • kullanıcıyı manevi zarar göreceği bir yere yönlendirmek ya da kullanıcı üstünden rızası olmadan çıkar sağlamak amaçlı link abuse eden arkadaşlar, bir süre sonra sözlüğe login olmaya çalıştıklarında başka bir yere yönlenebilirler. (örneğin: €-castig.com)

    mart 2010, dark side

  • bir kutu çekirdek kahvelerinden alınca beleşe verdikleri ufak boy kahve "uygulamasını" kaldırmışlar. gün sonunda lavaboya döktükleri şu bayat filtre kahveden de mi veremiyorsunuz derseniz bile "maaleseff" diye vermiyorlar.
    ama şimdi ne yapıyorum, gidiyorum cafe nero'ya, gloria'ya, carribou'ya, diyorum ki "bu çekirdek kahveden bir kutu alınca starbucks'ta yanına bir kahve hediye ediyorlar". tabi ki yanıt her zaman "ne demek efendim biz de hediye edelim" oluyor.
    yani demem o ki eyy starbucks!! senin sayende hediye kahvemizi her yerden yine alıyoruz, ama bir farkla, kahveyi senden almıyoruz. haberin olsun..

  • (bkz: sen de bizim sinirimizi bozuyorsun)

    kazandim diye ekrana cikip aciklama yapiyorsun, yetmiyor istanbul'un her kösesine """tesekkürler, gönül belediyeciligi kazandi""" diye afis astiriyorsun.

    sen kazandigini neye dayanarak ilan ediyorsun?

    hepsini gectim, koskoca ülkeye senelerdir yöneten partisiniz. secimlerin güvenligi sizde, genel baskan yardimcisi türkiye'nin en saibeli secimi oldu diyor.
    daha önce de kandirilan siz, secimlerde güvenlik saglamasi gereken ve zafiyeti var diyen de siz. bu ne perhiz bu ne lahana tursusu?

    asil sizler türk miletinin sinirlerini bozuyorsunuz.

  • an itibariyle başlattığım süper kampanya. evet her yazarın 1 adet referans hakkı olsun. referans ile yazar olan yazara ise bu hak tanınmasın ki kimse de clone olayına giremez böylece. 2 senedir yazar olmayı bekleyen insanlar var, parayla yazar hesabı almak isteyenler bile var, ayıptır, yazıktır. şu anki çaylak onay sistemi sağlıklı ama çok yavaş işliyor. destek bekliyorum.

    edit: yanlış anlaşılan bir şey var ki, referans olunan çaylak entry'lerine bakılmaksızın yazar olamayacak, sadece bir an önce değerlendirilmesi için referans olunacak. yani çaylak kullanıcının onay entry'leri sözlük formatına uygun değilse onaylanmayacak.

  • kocaayak veya yeti olarak da bilinen bu arkadaşlar primat benzeri ve himalayalar'da yaşadığına inanılan büyük bir yaratıktır. hikayeleri dilden dile o kadar dolandırılmıştır ki adlarına belgeseller, filmler ve çeşitli içerikler yapılmıştır. acaba gerçekten de var olmuş olabilirler miydi?

    çin, avustralya ve abd'den bilim adamlarından oluşan bir ekip gigantopithecus blacki adında, nesli tükenen ve bizim kocaayağa benzeyen bir primata ait kalıntılar üzerinde çalışmaya başladı. gigantopithecus ilk olarak,bir kaç azı dişiyle karşımıza çoktığında sene 1935'di ve antropolog ralph von koenigswald tarafından bir eczanede tespit edilerek sıradan bir maymun olarak tanımladı.

    zaman aktıkça elimize geçen kemikler ve bulgularda arttı sonuç olarak şimdiye kadarki en büyük primat olarak nitelendirildi. fosil kayıtları bu canlıların yaklaşık 2,6 milyon yıl öncesinden başlayarak, neredeyse 3 metre boyunda, 551 kilo ağırlığında dev primatlar olduğunu ve güney çin'in ovalarında lay lay lom bir biçimde gezindiklerini ortaya çıkardı.

    çoğu primat doğaya sağlam bir şekilde uyum sağlarken peki neden bu arkadaşlar bir anda silindi. araştırmacılara göre yaklaşık 700.000 ila 600.000 yıl önce g. blacki'nin yaşadığı zengin orman ortamı değişmeye başladı. yeni, dünya herşeye hayat verdiği gibi almasını biliyordu. günümüzde yaşadığımız dört mevsim(uyarı: bak iklim değişikliği önemli arkadaşlar) olayı güçlenmeye başladıkça geniş olan tropikal bölgeler sıcaklık ve yağış rejiminin değişikliklerinden dolayı azalmaya başladı. g. blacki'nin yaşam alanı olan bu bölgelerde daha fazla değişkenlik gördükçe, besin bulma olanakları azaldı.

    yakın akrabaları olan orangutanlar zamanla habitat tercihlerini, davranışlarını ve hatta boyutlarını bu geri dönüşsüz değişimlere hızlıca uyarladılar. ancak g. blacki ise cüssesi gereği o kadar çevik değildi. diş anatomilerine göre bu dev maymunlar, meyve gibi lifli yiyecekleri yemeye adapte olmuş otçullardı .

    işte bezin zincirindeki ani kırılma onları daha az besleyici bir yedek besin kaynağına itti ardından besin çeşitliliği giderek azaldı. muhtemelen bu kadar cüsseli hayvanlar için yiyecek aramak coğrafi koşulların üzerlerinde oluşturduğu etki ile birleşerek, daha az hareketli hale geldiler ve kronik stresle karşılaştılar ve sayıları azaldı. bu da sonuçta onun ölümüne yol açtı.

    ama ölümleri insan hayal gücünden kaçamayarak kimi zaman kocaayak , kimi zaman yeti ve kimi zaman ise king kong olarak karşımıza çıktı.

    kaynak ve ileri okumalar için:1,2