hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye gibi iş gücünün ucuz olduğu ülkelerde yapay zeka kimsenin mesleğini çalamaz, merak etmeyin siz böyle neredeyse bedavaya çalıştırılmaya devam ettiğiniz sürece hiç bir işveren sizin yerinize pahalı bir makineyi düşünmeyecektir. hadi yine iyisiniz!

  • tr. mind-body problem. zihin felsefesinin temel problemlerinden biri; ozetle zihin ve bedenin nasil bir etkilesim icinde oldugunu irdeler. getirilen yaklasimlar monist ve dualist olarak ikiye ayrilir. monist yaklasimlarda maddesel yahut fiziksel tek bir tozden bahsedilirken, dualist yaklasimlarda zihinsel ve fiziksel seklinde iki adet toz vardir. monizm de kendi icinde fizikalist [davraniscilik, islevselcilik..] ve idealist [berkeley tipi "tek varolan zihindir" soylemi] yaklasimlara ayrilmaktadir. bir de property dualism alternatifi vardir ki, evrenin uzay ve zaman gibi temel bilesenlerinden birinin de bilinc oldugunu iddia eden david chalmers tarafindan desteklenir mesela.

    edit: "evrenin uzay ve zaman gibi temel bilesenlerinden biri.."?? biraz yalan olmus, sallama olmus. philosophy now'in yaptigi bir roportajin giris ozetinde ["david chalmers sunu sunu iddiaa eden bi insan"..] geciyordu benzer tabirler ama hatali aktarmis olabilirim. philosophy now da gapitalist olup cikmis, subscribe mubscribe diyor simdi, tekrar bakamiyoruz roportaja.

  • başörtülü sürücülere alkol testi yapmanın hakaret olduğunu iddia etmiş. yeni farkettim.

    ne içmiş acaba kendisi, neyin kafasını yaşıyor?

    o zaman alkol alan kadınlar, taksın başörtüyü çıksın trafiğe..

    polisin "görevini" yapması kimseye hakaret değildir. polisin görevi, "başörtüsü takıyor o halde içki içmez, hırsızlık yapmaz" vs. diye akıl yürütmek değildir.

    öyle olsaydı sadece dini inanışlarını sorup insanlar hakkında yargıda bulunması gerekirdi.

    polisin "hakaret" ettiği durumlar da çok zaten, ama bunların arasında başörtülü kadınlara alkol kontrolü yapmak yok, daha geçen karakolun ortasında kameraların önünde bir kadını dövdüler.. yerde yatan kadınları tekmeliyorlar..

    ama kendisinin başörtüsü taktığı için "ayrıcalıklı vatandaş" muamelesi talebi görmesi gerektiğini söylemesi, herkesin zekasına hakarettir.

  • banka mail atmış "rafet el roman'la romantik bir gece geçirmek istermisin?” eskiden kredi kartı borcunu ödemeyince sadece icraya verirlerdi. iyice çirkinleştiler
    *

  • yepyeni bir dil, çok farklı bir ifade tarzı.

    twitter, facebook, ekşi sözlük, friendfeed... gibi ortamlarda yazarken kullanılan dil. kullanılan platformun teknik özelliklerinden kaynaklanan sınırlar var bir yanda. misal twitter'daki 140 karakter, friendfeed'deki 350 karakter sınırı gibi. öte yandan özel hayatı ifşa etmenin de herkes için farklı sınırları var.

    sanırım en tanınanı facebook etkinliğine yurtdışında olacağım yazmak. ama onla da kalmıyor. doğruyu tam olarak ifade etmeye platformun şartları el vermeyince, gerçeği kırpmak zorunda kalıyorsun. işte gerçeği neresinden kırpacağın da sana kalıyor. zaten seni çok iyi tanımayan insanlar var ortamda. eğer makası doğru yere vurursan, hem yalan söylememiş oluyorsun, hem de bu hiç tanımadığın insanlara hava basabiliyor, şanslıysan prim yapabiliyorsun.

    birkaç örnek vereyim:

    "italyancamı ilerletecek zaman bulabilsem keşke."
    takipçinin düşünmesi beklenen: italyancası var. oh oh şahane.
    gerçek: bon corno prinçipessa ve yemek isimleri dışında italyanca tek kelime bilmiyorum.

    "istemediğimi anlatmak için daha ne yapabilirim? bunaldım."
    takipçinin düşünmesi beklenen: vaaaay, peşinde köpek olan erkek/kadın var desene. ben de kimse senle ilgilenmez zannediyordum. peşinde koşanın olduğuna göre fark edemediğim bi şey olmalı. dur az da ben koşayım.
    gerçek: turkcell yeni kampanyasını tanıtacak diye günde 10 tane mesaj atıyor.

    "insan çalıştırmak çok yorucu. o kadar laf anlatacağıma kendim yaparım dediğim oluyor ki bu çok yanlış.
    takipçinin düşünmesi beklenen: ooo adam yöneticiymiş. müdür mü, şef mi neyse artık.
    gerçek: yurtiçi kargo'dan paket gelmedi hala. gidip kendim alasım da yok. öfff.

    "millet kafileler halinde amsterdam'a gidiyor. gidin gidin. benim bulamadığım bir şey bulursunuz belki orada."
    takipçinin düşünmesi beklenen: amsterdam'a gitmiş. beğenmemiş. demek ki daha güzel yerler de görmüş.
    gerçek: değil amsterdam'a, izmit'e bile gitmedim.

    "mmmm kendi tarifimle gnocchi yaptım. nefis."
    takipçinin düşünmesi beklenen: uu hem italyan mutfağını biliyor, hem değişiklik yapabilecek kadar hakim mutfak işlerine.
    gerçek: üç tane patatesi duru suda haşladım. çatalla ezip üstüne tuz biber ektim de yedim.

  • insanı daha mutlu eden bir şey yoktur sanırım. iki haftadır haftada 3-4 kez koşuyorum. hormonlardan mıdır nedir böyle deli sikmiş gibi mutluyum arkadaş. ne bir stres ne bir anksiyete kaldı. güne mis gibi başlıyorum. bir de bu yeme içme işini düzene soksam kimse tutamaz lan beni artık. sigarayı zaten bırakmıştım.

    yıllar sonra gelen edit: hala koşuyorum ve koşmaya da devam edeceğim. şehir değişti, çocuk doğdu bu süre zarflarında bir süre ara muhakkak verildi fakat özlendi. koşmaya devam. yeme içme de düzene girdi. sigaraya da bulaşılmadı. siz bir başlayın gerisi geliyor. huzur ve mutluluk sizinle olsun.

    daha da yıllar sonra gelen edit: ikinci çocuk doğdu, ilki 5 yaşını bitirdi. bir yurt dışına göçüp geri de geldim ama haftada 1 kez de olsa koşmaya devam. şu hayatta değiştirebileceğiniz tek şey kendiniz!

  • sanayi dolayları... 2 usta genel kültür yarıştırmakta..
    ve final;

    1. usta : var ya insandaki damarları ucuca dizsen dünyanın etrafını 4 kere dolaşıyomuş
    2. usta : bir gündemi?

  • ilaç sektöründe çalışan biri olarak söylüyorum;

    bi halta yaramayacak minnak güncellemedir.

    ilaç fiyatlarının nasıl hesaplandığını yazayım da anlayın durumu.

    türkiye'de ilaç fiyatlanırken bakanlık kendisine referans olarak avrupa’da birkaç ülke belirler ve referans ürün hangi ülkede en düşük fiyatta ise o ülkenin fiyatını baz alır. örnek veriyorum almanya'da 15 euro depoya verilen bir göz damlasını burada da üretmek istiyorsunuz. bakanlık diyor ki, dur bakayım başka ülkelerde fiyat ne? bakıyor ki en düşük fiyat yunanistan'da ve fiyat 10 euro. tamam diyor referans fiyatım 10 euro.

    peki sonra ne oluyor? sonra şu oluyor. tek alıcınız devlet olduğundan devlet size ''bana zorunlu indirim yapacaksın'' diyor. genelde devlete %28 civarı indirim yapılır. ne oldu? sizin fiyat 7.2 euro'ya düştü.

    peki bununla bitti mi? bitmedi tabii. bugün güncel kur 19.6 tl ama devlet diyor ki ''yooo, benim euro kurum 7,86 tl. evet euro kuru düne kadar 7,86 tl idi. yani siz almanya'da 15 euroya satılan bir ürünü burada en fazla 56 tlye yani 2,85 euro'ya satmak zorundaydınız. (ezcacı satış fiyatı değil, depoya satış fiyatı. depocu bunun üzerine %9, eczacı da %10-25 koyar)

    neredeyse bütün ham maddeler yurtdışından geliyor. euro ve usd'deki enflasyon malum. ham madde sıkıntısı var. firmalar acımadan her çeyrek %5 - 10 zammı yapıştırıyor. bazı ham maddelerde %50 civarı zam var. ama senin fiyatın devlet tarafından sabitlendi. depoya 56 tl'ye mal vermek zorundasın ama bileşiminin içindeki malzemelerin maliyeti bir çeyrek sonra 20 tl'den 25 tl olabiliyor. sonraki çeyrek hooop 30 tl'ye çıkabiliyor. almanya'da bu ürün 294 tl ama senin satış fiyatın baskılanmış ve sabit ve 56 tl. lan böyle iş olur mu? üretme maliyeti, işçilik, enerji, zıpı pırtı derken ilaç firmaları da ''skerim böyle işi, üretmiyorum ben bu ilacı'' diyor. üretmediğimiz bir sürü ruhsatlı ilacımız var mesela. sonra ne oluyor, ilaç bulunamıyor. bulunanların da tüm ham maddeleri, maliyeti tutturmak için çin ve hindistan menşeye döndü. allah o hindistan'ı bildiği gibi yapsın hele. çok şey derdim de neyse. kalitesizlik paçalardan akıyor.

    soruyorum size böyle saçma iş olur mu? olmaz tabii. devlet şimdi euro kurunu 10.75 yapmış ama o da olmaz. bu euro kuru saçmalığı ilk çıktığında mevcut kurun %70i olacak deniyordu. bari bu oran korunsun. euro kuru en az 13.72 tl olmalıdır. ve artan kura göre her çeyrek güncellenmelidir. devlet de talep ettiği zorunlu iskontodan biraz feragat etmelidir. bunun başka yolu yok.

    edit: jet hızıyla ekşi şeylere düşmüşüm. vay arkadaş! aklıma geleydi daha özenli yazardım, zaten modlar tıraşlamış. swh.