hesabın var mı? giriş yap

  • çok zor bi hayat yaşıyodur.

    -by the way, it's tyrone
    -oh, i'm nigar
    -excuse me?
    -my name is n-
    -wha didja say?
    -no, no not like th-
    -(bıçaklar)

    hep merak etmişimdir abd de yaşayıp nigar adında olan insanların siyahlarla olan maceralarını.

  • türk dizi tarihinin;

    - en tırt holdingini, (bütün mahalleyi işe aldılar)
    - en tırt ceo'sunu, (hiç danışmanı, avukatı falan yok, en küçük sorunda bütün yetkileri damadına devretti)
    - en tırt komiserini, (kuzey'in peşine takıldı olay çözmeye çalışıyor, arada kuzey'i alttan alıyor, sakinleştiriyor falan)
    - en tırt mafya babasını, (alt tarafı bir adam vurdu, japonya'ya kaçtı herif)
    - en tırt girişimcilik hikayesini (makara),
    - en tırt stilistini (sabah sporunu park aletlerinde yapıyor)

    barındıran dizi.

    kabul edin aslında senaryo komple ilkokul müsameresi gibi ama izliyoz işte mal mal.

  • bu kadının yaptığı müziğin türünün punk olduğunu düşünen 100 kişiye sorduk, 87'si ismail türüt'ün death metal solisti olduğunu düşünür çıktı.

  • - oğlum sende kazım koyuncu'nun hacettepe var mı?
    - var. gönderiyim mi?
    - göndersene bi zahmet.
    sending... volkan konak - cerrahpaşa.

  • hani bazı bilgiler insana mutluluk verir, " vay be! " dedirtir ya...
    işte öyle güzel bir bilgiye kavuştum ve dahi sizinle de paylaşacağım. ayrıca konuyla ilgili neredeyse tüm internet âleminde ve yayın organlarında yanlış bilinen konuları da düzelteceğim.

    agadez, afrika ülkesi olan nijer'in en büyük şehirlerinden biridir. nijer, yedi bölgeden oluşan bir ülkedir. işte bu bölgelerden biri de agadez bölgesidir. agadez şehri de bu eyaletin başkentidir.

    bu bölgede çoğunluğu oluşturan halkın adı " tuaregler "dir ve kendilerine türkler derler. müslümandırlar.
    agadez bölgesi'nin sultanı umaru ibrahim'dir. elbette saltanat sistemi hâkimdir yönetimde.

    şimdi rivayetlere göre biraz geriye gidelim. hatta çokça geriye gidelim:
    yıldırım bâyezid dönemlerine.

    agadez sultanının anlattığına göre ataları, kimin sultan olacağına karar veremeyince devrin en güçlü müslüman devleti olan osmanlı devleti'ne giderler sorunu çözmeleri için. devrin padişahı yıldırım bayezid, siyahî cariyelerinin birinden olan şehzade yunus'u gelenlerle birlikte afrika'ya gönderir ve oranın sultanı olarak oğlunu tayin eder.

    böyle bir şey imkânsızdır. yıldırım bâyezid'in yunus adında bir şehzadesi olmamıştır. isim benzerliği desek yusuf adlı bir oğlu olmuştur lâkin şehzade yusuf'un veba sebebiyle öldüğü kesindir.
    hadi yunus diye bir oğlu olsa bile şehzadeleri öyle afrika'ya vs. sultan olarak gönderme gibi bir durum osmanlı'da mümkün değil olamaz.

    " peki ama adamlar, kendileri anlatıyorlar bunu! " diyecek olursanız. afrika'dan bahsediyoruz. bırakın beş yüz yıl öncesine, yüz yıl öncesine bile kaynak olarak gösterilebilecek yazılı kaynaklar bulmanın neredeyse imkânsız olduğu topraklar buralar.

    lâkin bu, anlatılan her şeyin yalan olduğu anlamına gelmez. sadece dönemleri ve padişahları karıştırmaktadırlar.

    meselâ kendilerine istanbullu da derler. ataları istanbul'a gelmiştir çünkü padişah ile görüşmeye. işte bu sebeple de yıldırım bayezid hikâyesi doğru olamaz. istanbul'un fethinden sonraki padişahlardan biri olmalıdır görüştükleri.

    o zaman 1453'ü geçelim ve 1551'e gelelim. dönemin osmanlı padişahı kimdir?
    kanunî sultan süleyman!

    işte şimdi " devrin en güçlü müslüman devleti " tanımıyla tarih örtüştü.

    işte bu tarihte turgut reis'in trablusgarp'ı fethi gerçekleşmiş ve ispanyollar bölgeden uzaklaştırılmışlardır. tinbüktü paşalığı yani tuareglerin ataları da osmanlı imparatorluğu ile bu dönemde yakınlaşmıştır.
    işte burada " kurtarıcı " gözüyle bakılmaya başlanmıştır artık osmanlı'ya.
    günümüzde bu halkın osmanlı devleti dönemindeki osmanlı halkı gibi giyinmesinin sebebi de bu dönemde bu topraklara yapılan yiyecek - giyecek yardımları ve oraya gönderilen ailelerin osmanlı kültürünü buraya getirmelerinin sonucudur.

    daha yakın tarihlere gelip agadez halkının neden kendilerine türk ve osmanlı torunuyuz dediklerini incelemeye devam edelim.

    ikinci abdülhamid döneminde fransızlar bu bölgeyi işgal etmişler, müslümanlara zulmetmeye başlamışlardır.
    bunun üzerine agadez halkının o dönemki reisleri gizlice istanbul'a haber ulaşıtırıp kendilerine silah yardımı yapılmasını ister ve mâlumunuz bölgede tam bir istihbarat savaşı yaşanır o tarihlerde. osmanlı, ulaştırabildiği tüm silahları ulaştırır agadez halkına. fransa bunu önlemek için çokça çaba gösterir ve nihayetinde bölgeyi işgal eder.
    yine de halk, türklerin yardımlarını asla unutmaz.

    agadez'de bugün her cuma hutbesinde tüm osmanlı padişahlarının isimleri tek tek okunur.
    bölgede hilâl ve yıldız kutsal sayılan sembollerdendir.

    işte agadez halkı ve osmanlı arasındaki meselenin gerçeği budur.

    selam olsun.

  • bu bağımlılık bilim dünyasında da belli bir tartışma konusudur..özellikle sütün ve sonra peynirin bağımlılık yaptığına dair birçok çalışma vardır;hatta sütteki kazeinden gelen opiatların bebekler üzerinde sakinleştirici bir etki yarattığı ve anne-bebek bağında rol oynayabileceği öne sürülmüştür. peynir ve süt örneğinde bağımlılık, süt proteininin sindiriminden elde edilen protein parçaları olan kasomorfinlerde yatmaktadır ve kasomorfinlerin ayırt edici özelliği, “opioid etkiye” sahip olmalarıdır.
    bilindiği üzere de “opioidler, beyindeki opioid reseptörleri üzerinde morfin benzeri etkiler yaratan doğal veya sentetik maddelerdir ..“ işte tüm bu bilgiler ışığında peynirde bulunan kasomorfinlerin vücutta opiate benzeri bir etkiye sahip olmasının zamanla bir bağımlılık hissi yarattığına dair çıkarımlar vardır…

    yine de bilimsel olarak yapılan araştırmaların genel görüşü ; insanlar üzerinde peynirin bağımlılık oranının düşük olduğu yönünde ki syndey üniversitesi’nde profesör tim gill ‘e göre de” peynir kasomorfin içermesine rağmen, bu maddenin insan vücudu üzerindeki etkisi ihmal edilebilir düzeydedir.”
    her ne kadar profesörler ve bilimsel araştırmalar genel olarak insanlardaki peynir bağımlığını ciddiye almasalar da yapılan anketlerde de görüldüğü üzere peynir severler kesinlikle en tutkulu yiyecek meraklılarından birisidir ki resmi olmamasına rağmen dünya çapında 2 tane büyük çaplı ulusal peynir festivali vardır..(20 ocak,4 haziran)
    ------------
    görüldüğü üzere sözlükte de baya peynir fanı var ; ancak isviçre'de bu işi başka boyuta taşıyan , peynirlerine led zeppelin dinleten bir peynir meraklısı var ; “wampfler”… normalde bir veteriner olan ve hobi olarak ünlü isveç peyiri emmental peyniri üreten wampfler, eylül 2018 den beridir emmantal peyniri yaparken tekerleklerin üzerinde peynirlere led zeppelin dinlettiriyor...

    wampfler’in kendi söylemlerine göre “bakteriler, peynirin tadının oluşumundan, olgunluğunu etkileyen enzimlerden sorumludur. nemin, sıcaklığın veya besin maddelerinin tadı etkileyen tek şey olmadığına inanıyorum ;sesler, ultrason veya müzik de fiziksel etkilere sahip olabilir.”yani yaptığı peynirin lezzetini olumlu yönde etkileyebileceğini düşünüyor...
    wampfler bu fikrinin ilhamını ; bilim dünyasının bitkilerin müzikle gelişimi ile ilgili çalışmalarına ve annelerin doğmamış çocuklarına müzik dinletmesinden aldığını ifade etmiştir…

    wampfler bu iddiasında yalnız da değil ; bern'deki sanat üniversitesi müzik direktörü michael harenberg “ilk başta şüpheci yaklaştık” diye itiraf etti. “sonra ses dalgalarının etkilerine, sesin katı cisimler üzerindeki etkisine bakan bir sonokimya denen bir alan olduğunu keşfettik.” ( koç üniversitesi'nin konu ile ilgili çalışması)

    kendi tutkusuna olan desteğini hem akademik hem de halk bazında peynir tutkunlarından da bulan wampfler, çalışmasını genişletip her türlü müzik türünü ayrı ayrı incelediğini de sözlerini eklemiştir (a tribe called quest'den mozart’ın the magic fluteüne kadar ve favori lezzet tahmini hiphop peyniriymiş.)

    ---------

    wamfpler'in peynirlerine led zeppelin dinletmesine dair medyada çıkan haberler ;

    japantimes
    playing led zeppelin to make cheese
    cheese better if it listens led zeppelin (usatoday)

  • facebook'ta bir videoya denk geldim ve sinirlerim tepeme çıktı. konu özetle şu;

    bir abimiz işyerinde hırsızlık yapan 2 çalışanı işten çıkartıyor ve bu hırsızlar da yüksek yerlerdeki irtibatlarını devreye sokarak bu abimizi kaçak elektrik kullanıyor diye şikayet ediyor. e tabi arkalar sağlam olunca sorgusuz sualsiz bu abimizin firması kaçak elektrikten dolayı ceza alıyor ve elektriği kesiliyor. ve 22 aydır hiç bir şekilde hakkını alamıyor. kaçak elektrik kullanmadığına dair raporları olmasına rağmen işlerini yapması gerekenler korkularından dolayı işlerini yapmıyorlar.

    youtube linki

    videodaki abinin facebook profili

    (bkz: akedaş) yanlış aktarım var sanırım icanus uyardı. akedaş adıyaman kahramanmaraş ve elazığ bölgesinde görevliymiş.
    (bkz: akdeniz elektrik dağıtım a.ş.)

    daha önce paylaşıldı mı bilmiyorum aradım bulamadım neyse bir daha paylaşılmasında zarar yok. video yeterince ilgi görmüş ama ekşisözlük'ün gündem yaratma potansiyelinden dolayı konunun bir ucundan da biz tutarsak belki bir yardımımız dokunur.

    daha önceden şöyle bir başlık açılmış
    (bkz: türkiye'de hak ve adalet arıyorum)
    (bkz: vatandaşın kaçak elektrik isyanı)