hesabın var mı? giriş yap

  • ya allahın vasıfsız ergeni nasıl sürekli gündem olabiliyor. takip etmiyoruz, görmek istemiyoruz ama her yerde karşımıza çıkıyor.

  • sosyoloji derslerinde gonul rahatligi ile kullanilabilir bu video.

    1- soforun stop kelimesini istop'a evrimleyerek "istop asagi" cumlesini "kacin, minibusu yok etme butonuna bastim" tandansi ile tonlamasi ve ufak bir tonlamanin insanlar uzerindeki yikici etkisi.

    2- sofor ile goz goze gelen teyze sakin kalsa, muhtemelen hic panik yasanmayacak. ama "tehlikeyi" soforun gozlerinden anlayan teyzenin zengin kalkisi yapmasi ile suru psikolojisinin tetiklenmesi.

    3- suru psikolojisi devreye girdikten sonra, insanin en temel ve en ilkel duygulari olan egoistlik ve hayatta kalma mucadelesi basliyor. bu hayatta kalma mucadelesini, yardimci kadin oyuncu teyze ile amansiz bir omuz omuza mucadeleye giren gence ve harekete gectikten sadece 1.7 saniye sonra minibusten inen kizlara bakarak anlayabilirsiniz.(teyzenin yasama sevinci gozlerimi doldurdu bu arada)

    4- son olarak da, gencin arkasindaki kadinin kacarken yere dusurdugu kitabi almaya calismasini incelersek, canlilarin hayatta kalmak icin ne tur donanimlara sahip olmasi gerektigini goruyoruz. orada minibus patlamak(!) uzereyken kadin hala kitap derdinde. karar verme mekanizmasi hizli calismadigi icin hayatta kalma sansi teyzeye gore cok dusuk. oysa teyze orada guclu bir rakibi ekarte ederek hayata tutunuyor.

    niyahetinde tekrar anlasildi ki, minibus soforleri toplumlarin afyonudur. her eylemleri toplumsal bir deney adeta.

  • nasıl ki bir insana telefon numaranızı vermek ona size günün her saatinde ulaşma hakkını tanımıyorsa onun günlük hayattaki rutinlerini takip etme olanağını da tanımaz.

  • amy winehouse'un ölümüne ağlarken "boşver aşkım, sen ölsen o üzülmezdi." demesi.

    o günden beri yaşama bakışım değişti, ufkum açıldı. nasıl da düşünememiştim salak kafam.

  • bu adam yargılanana kadar gündemde kalsın. ben izlerken kemiklerim acıdı, kalbim sızladı. tutamazsın böyle yaralı bir bebeği. cahil insanların gazabından koru bizi allahım.

  • 2 yıl aradan sonra ilk ve son entryi giriyorum.

    ilk seferinde beceremedim ama bu sefer tecrübeliyim. aylarca içkiden uzak durdum sırf bana cesaret vermesin ve yapamayım diye ve bu uzaklığı atladığım ilk an bu noktada bulunuyorum.

    ne kurtulmaya ne de yaşamaya gücüm var. sadece mutlak huzura ermek istiyorum. türümüzün devamını sağlayamıyorum. belki de aşırı evrimleşip berbat canlılara dönüştük kim bilir. ama ben evrim halkasından çıkarak daha güçlü canlılara yer vermek istiyorum.

    sizleri tanımak, bu ortamın bir parçası olmak güzeldi. mutlulukla kalın. matrixteki bir 1 artık 0 oldu :)

  • 1555-1560 yılları arasında (kanuni dönemine rastlar) osmanlı imparatorluğu ile avusturya arasında süregiden bir sınır anlaşmazlığını çözmek üzere görevlendirilen flaman elçi .(1522-1592)

    türkiye iş bankası kültür yayınlarından çıkan '' türk mektupları'' isimli eserle tanınır . bu eser ,yazarın bu dönemde dostu ve meslekdaşı macar asıllı diplomat nicholas michault'a yazdığı mektupların derlemesidir .
    eser osmanlı'nın en şaşaalı dönemine dair yakın gözlem içermesi ve dönem hakkında pek çok bilgi içermesiyle uzun süre kaynak olarak kabul edilmiş ve pek çok dilde tekrar tekrar basılmıştır .

    türk mektupları isimli eserde kanuni'nin hürrem'le olan ilişkisinden tutun da rüstem paşa'nın maddiyata düşkünlüğüne , osmanlı ordugahlarındaki düzenden hamam adetlerine , halkın batıl inançlarına ,giyim kuşamlarına ve yaşam biçimlerine ,sokaktaki hayatın işleyişinden dönemin dedikodularına kadar pek çok bilgi verir .

    kitabın bir başka özelliği de osmanlı imparatorluğu'nu ,hümanist eğitim almış bir batılının gözüyle anlatmasıdır .busbecq bir taraftan osmanlı devlet anlayışını batının çürümüş devlet anlayışına karşı örnek gösterirken , diğer taraftan osmanlı ülkesinde gördüğü aksaklıkları ,adaletsizlikleri ve yanlışları da kayda geçmiş ve eleştirmiştir .

    busbecq avrupa'ya sadece osmanlı'ları tanıtmakla kalmamıştır .ankara'daki augustus tapınağında yer alan monumentum ancyraum yazıtını ilk kez yayınlayarak batı literatürüne girmesini sağlamıştır .ankara keçisiyle leylağın yanı sıra ,bir yüzyıl sonra tulıpmanıa'yı doğuracak laleyi de avrupa'lılara tanıtmıştır .

    eserinden bazı alıntılar :

    örneğin aşağıdaki kısımda türkler'in neden başarılı olduklarını liyakate verilen öneme bağlar ve kendi ülkelerindeki sisteme karşı osmanlı'nın bu sistemini över

    --- spoiler ---
    sultan'ın karagahı çok kalabalıktı.hizmetkarlar ve yüksek mevki sahibi kimselerle doluydu.bütün hassa süvarileri,sipahiler,garibler,ulufeciler ve çok sayıda yeniçeriler karargahtaydı.bu muazzam kalabalığın içinde tek bir kişi yoktu ki itibarını kendi şahsiyetinden ve meziyetlerinden başka bir şeye borçlu olsun,doğduğu aileden dolayı diğerlerinden farklı kılınsın. kişiye verdiği hizmetlere ve yüklendiği vazifeye göre saygı gösteriliyor .bu nedenle üstünlük mücadelesi de yok. herkesin yaptığı işe uygun olarak tayin edildiği bir makam var .sultan vazifeleri ve görülecek hizmetleri bizzat kendisi dağıtıyor .bunu yaparken o kimsenin servetini ve rütbesini önemsemiyor.namzet olanın şöhretini ve nufuzunu düşünmüyor.sadece meziyetlerini gözönüne alıyor.kaabiliyetini,karakterini ve mizacını tetkik ediyor .işte böylece herkes layık olduğunun karşılığını görüyor ve makamlar da işlerin üstesinden gelebilecek kişilerle doluyor .

    türk imparatorluğunda her insanın içinde bulunduğu şartları değiştirme ve kaderini tayin etme imkanı vardır.sultanın altındaki yüksek mevkilerdeki kimseler genellikle sığırtmaçların oğullarıdır.böyle doğmuş olmaktan utanmak şöyle dursun,bununla övünürler .meziyetlerin doğum ya da ısi yolla soydan soya geçtiğini kabul etmezler .onlara göre meziyetler ,kısmen tanrının bir lutfu kısmen de alınan eğitimlerin,gösterdikleri çabanın ve hissettikleri şevkin ürünüdür .nasıl ki sanat ,matematik ve geometriye olan istidat babadan oğula geçmiyorsa ,karakterin de ırsi olmadığını ,oğulun mutlaka babasına benzemesi gerekmediğini ve vasıfların tanrı tarafından insana ihsan edildiğini düşünürler .dolayısıyla türkler arasında itibar ,hizmet ve idari mevkiler kaabiliyet ve faziletin mükafatı oluyor .kişi tembel ve sahtekar ise hiçbir zaman yükselemiyor ,küçümsenip hakir görülüyor.

    işte türkler bu nedenle neye teşebbüs etseler başarılı oluyorlar ve hükmeden bir ırk olarak hakimiyetlerinin hudutlarını her gün genişletiyorlar .bizde ise durum çok farklı .bizde meziyete yer yoktur.her şey doğuma dayanır ve yüksek mevkilerin yolunu açan tek şey soylu olmaktır.
    --- spoiler ---

    aşağıdaki kısımlarda ise türklerin tarihe ve tarihi eserlere önem vermemelerinden dolayı üzüntüsünü anlatır ...
    --- spoiler ---
    iznik ,aynı adı taşıyan gölün kıyısında .şehrin surları ve kapıları iyi korunmuş durumda.dört kapı var ve bunlar pazar yerinin ortasından görünüyor .hepsinin üzerinde de latince ile şehrin antonius tarafından onarıldığı yazıyor .onun hamamlarına ait kalıntılar da vardı.türkler burasını istanbul'daki devlet binalarının yapımında taş ocağı olarak kullanıyorlarmış. biz oradayken neredeyse hiç bozulmamış güzel bir silahlı asker heykeli buldular fakat onu hemen çekiçleriyle parçaladılar .bundan rahatsız olduğumuzu belli edince işçiler bize gülerek ,adetlerimiz gereği ona tapmak ve dua etmek isteyip istemediğimizi sordular ....

    amasya civaındaki kasabalarda pek çok sikke bulmak mümkündü .sikke aradığımı söyleyince bir bakırcının cevabına oldukça öfkelenmiştim .kendisinde birkaç gün öncesine kadar bir küp dolusu bakır sikke varmış ve bunları değeri olmadığını düşünerek eritip bronz kaplar yapmış.eski çağlara ait bu sikkelerin yok olmasından büyük üzüntü duydum .''bunu yapmamış olsaydın yüz altın verirdim'' diyerek ondan intikam aldım.
    --- spoiler ---

  • isveçlilerin yoğun olarak kullanıp ürettiği tütün ürünü.

    bana da isviçreli bir arkadaş getirdi 4 kutu. sigara muhabbeti açılmıştı, günde 1 paket içiyorum diyince "have you evet tried snus?" dedi, o ney la dedim de kendisi anlattı. bu ürün ton balığı kutularının daha küçüğü kaplara koyularak satılıyor. içerisinde markasına göre değişmekle birlikte -bende olanlar doğrultusunda- 15 ile 25 arasında tütün poşeti bulunuyor.

    kutusu: tık
    içi: tık

    kullanımı da şöyle; kutuyu açıp içerisinden bir poşet alıyorsunuz, üst dudağın sağ ya da sol tarafına (neden ortası değil bilmiyorum, bizim eleman şiddetle ortaya koymamamı tavsiye etti.) diş etiyle dudak arasına yerleştiriyorsunuz.

    mantığı da şöyle; siz snusü yerleştirdikten sonra poşetin içindeki tütünden yavaş yavaş nikotin yayılıyor, dudağınız da o nikotini emip vücuda nikotin sokuyor. siz de -ülkemizde olan şekliyle- sigaradan aldığınız nikotini bundan alıyorsunuz, dolayısıyla sigara isteğiniz azalıyor.

    peki etkileri nedir? arkadaşlar öncelikle bu şey ilk 3-4 kullanımda deli gibi yakıyor dudağınızı. gözümden yaş geldi ki 182 95kg adamım lan ben, koyduğumu oturturum. oturdum ağladım resmen bu acı bir an önce dinsin diye. kullanırken de aynı zamanda isviçreli arkadaşla konuşuyordum, o bana anlatıyordu nasıl kullanılacağını. ona dert yanarken "keep calm, don't be coward" falan dedi, 5. dakikanın sonunda da "şu an acı hissetmiyor olman gerekiyor" falan dedi, he dedim ve cidden durdu. sizin tercihinize göre 20-40 dakika arası durabilir. ben genelde yarım saat civarı tutuyorum.

    şimdi siz diyeceksiniz ki, ee o kadar anlattın da sigaranın yerini gerçekten tutuyor mu? demezseniz de ben demiştim ve cevabımı buldum. ama söylemem. parayla aslanım, verirsin parayı alırsın bilgiyi. şaka şaka. evet tutuyor, ama nasıl?

    biz elemanla konuşurken kendisi de demişti, "smokers has 2 habit about smoking. one of is nicotine addicting and the other one is smoking addict. snus can help about nicotine addict, when you use snus you will forget the smoking addict, because your brain wants nicotine, not smoking. but your habits wants to 'smoking', you know hit the cigarette, play with smoking etc... you'll forget all of these if you become a regular snus addict, and the finally you will be a nicotine addict as ı am."

    yani diyor ki aslında sigaranın iki tür bağımlılığı var, birisi nikotin alışkanlığı diğeri sigaraya bağlı olan alışkanlık. sen snus kullandıkça vücudunun nikotin ihtiyacını karşılayacaksın ve sigaraya bağlı alışkanlığını unutacaksın, küle vurmak ya da elinde sigaraya oynamak gibi. finalde de benim gibi sigara bağımlısı değil nikotin bağımlısı olacaksın.

    açıkçası benim canım "sigara" istiyordu. bu beynin bir yanılsaması, siz vücudunuza yoğun nikotini bu zamana kadar hep sigarayla yüklediğiniz için başka bir tütün ürünü kullanarak nikotin alamayacağınızı düşünüyorsunuz ama öyle olmuyor, kullandıktan sonra sigara kadar tatmin ediyor, zaten insanların dediği şey de bu. rahatlama hissi, kafayı güzel yapma hissi vs. diye. bunun nedeni de bazı snuslerin nikotin oranının çok fazla olması. bir sigarada yaklaşık 0.8-1mg arası nikotin bulunurken tek bir poşet snuste 20mg kadar nikotin bulunabiliyor. tabii ki bu da markasına göre değişiyor.

    bu kadar yazdık, gelelim teminat kısmına. bunu türkiye'den satın alabilir misiniz? günümüz koşullarıyla hayır. bir kere bu ürün yasak (aslında e-sigara gibi, getirtebilen bulabilirsen alırsın. ama satışını yapan birileri varsa inanmayın, muhtemelen dolandırıcıdır.) dolayısıyla yurt içinde olup da almanız imkansız. ya yurt dışına çıkıp orada alıp geleceksiniz, ya da yurt dışından gelen birileri size getirecek. bir diğer husus da fiyat kısmı. bana getiren eleman kutusuna 3 euro dedi, türkiyede satış yaptığını iddia eden siteler 450 lira diyor asdgjpoadskgo. kanmayın arkadaşlar, ben denemedim ama yüksek ihtimalle dolandırılacaksınız.

    işin özü sigaradan daha az zararlı, ama zararlı bir madde bu. ya sigara içip gırtlak ya da akciğer kanseri olacaksınız, ya da snus kullanıp ağız kanseri. tercih sizin.

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • sevgiliye kapiyi kapatma sansi vermek istemiyor da olabilir. ben o kadar parayi sen kapiyi carpasin diye vermedim zalımın kızı.