hesabın var mı? giriş yap

  • sabah ise gelirken ayni renk ama farkli bir çift ayakkabiyla gelinir*, her ikisi de kahverengi oldugu halde birisinin arkasi açik birisinin kapali ayakkabilarla is yerinde gün geçirilir. derse girerken minimum ögrenci farketsin diye masa arkasinda durulur vs.

    aksamüstü is çikisi bir arkadasin arabasiyla sehre inilir. atm'den para çekilmesi gerektiginden arkadastan biraz beklemesi rica edilir, arabadan inilir. banka para vermez, bu arada arabada bekleyen arkadas arkadan gelen arabaya yer açmak amaçli bi kaç metre ileriye gitmistir. arkasinda park etmis olan arabanin ayni renk olmasi büyük talihsizliktir. para çekemeyen hatun söylenerek arkadaki arabaya biner. soför mahalllinde oturan adama hiç bakmadan dirdirlanmaya devam eder. kapiyi da kiracak gibi çarpar. arabada oturmakta olan adam da esini beklediginden dönüp bakmaz arabaya binene, onun yerine o da yüksek sesle karisi zannettigi kadina söylenmektedir çünkü. önceki arabada bekleyen arkadas dikiz aynasindan hadiseyi izlemekte, bir yanda da gülme krizine hakim olmaya çalisirken kornaya asilmaktadir. konusurken seslerin yabanci gelmesi üzerine arabadakiler birbirlerine ayni anda dönerler, bir an boyunca bos bos bakarlar, ayni anda çiglik atarlar. bizim hatun kaçar gibi arabadan iner, öndekine biner, öndeki araba, sürücüsünün gülme krizinden dolayi bir süre ilerleyemez.

  • arsenal, atletico madrid, tottenham, sevilla, valencia, roma, napoli gibi takımlarla karşılaşmak mı?

    yoksa boktan takımlarla 1 maç fazla yapıp en üst turda; lyon (beşiktaş penaltılarla elendi), zenit, porto (daha yeni köy takımı diyordunuz), ajax, feyenoord (bak bunları da eleyip arsenal'e elenmiştik mesela), anderlecht ile mi karşılaşmak?

    bence ortada düşünecek bir şey yok.
    ingiltere, italya, ispanya'nın 3. 4. takımı ne zaman elenmiş bu turlarda ki? sittin sene eleyemeyecektik, 100 yıl geçse de eleyemeyecektik.

    şimdi en azından bu takımları elersen iki takım gönderir sıralamada 9'a 8'e çıkarsın. bir kıymeti olur işin.

  • (bkz: retorik soru)

    yine de olayı sayısala dökmek maksadıyla, 2010'da bir internet sitesinde yapılan ve 600 kişinin katıldığı anket sonucuna göre, kitap kapağının karar vermede %79 etkili olduğu ortaya çıkmış. kapağın karar vermedeki önemsiz ya da baskın rolü toplamda %8, minör ve major rolü toplamda %89 olarak belirlenmiş ve cover matters başlığı ile yayınlanmış.

    nihayetinde kitap dediğimiz de yayınevleri için bir tüketim ürünü olduğundan, o da marketing araştırmaları, "90 saniye kuralı" ve "z stili" ambalaj tasarımına tâbi. bu yüzden kitap kapağı tasarlayan tasarımcılar var, demek ki kapak önemli.

    benim üç favorim var; misal, aynı kitabı biraz daha fazla ödeyerek bu üç tasarımcıdan birinin kapağıyla almayı tercih ederim. biri daha önce bahsi geçen hasan ali yücel klasikleri serisi tasarımı, tasarımcısı kim, bilmiyorum. diğer iki tasarımcı ise can yayınları'ndan utku lomlu ve penguin random house'dan chip kidd.

    güzel kapak karar vermede etkili en önemli faktör değil ama önemli faktörlerden biri özetle.

  • ''taksici 3 lira bozuğu çıkmayınca "hakkını helal et abi" dedi. ben de hak geçmesin diye 3 liralık daha git dedim, şimdi yürüyerek geri
    dönüyorum.
    paramı kimseye yedirmem arkadaş, enayi miyim ben ''

  • + ne yani evlenince kirada mı oturacağız
    - e evet? ne oldu ki?
    + ben hiç böyle düşünmemiştim yakup? böyle olmayacak :(
    - ama niye? neden?
    + hoşçakal, kendine iyi bak...
    - ne yani caddebostan'da dublekste kiradayım diye mi ayrılıyoruz?
    + aşkımmm :)) şaka yaptımmmmmmm

  • (bkz: hazır mıyız arkadaşlar)

    gene yüzlerce kişiyi söğüşleyip amacına ulaşacak kızdır. iyi alıştılar amk. yurtdışında sıradan bir okuldan kabul al, parayı millet versin sen de abd'de iki sene o bar senin bu kafe benim elin conileriyle sefa sürüp instagram'da like kas. memleketin diğer çocukları da okul bitince işsiz kalıp öğrenim kredisi borcunu nasıl ödeyeceğini düşünsün.

  • 31 çekmeyi 51 gibi bir iskambil oyunu sanırdım. birgün can sıkıntısının doruklarında gezerken sevgili babacıgımla, "hadi kızım kart oynayalım" demişti babam, ne oynayalım dedi ben de saf saf 31 çekelim diye cevap verince neye uğradığını şaşırmıştı.bense dersanedeki bi arkadasımdan duydugum bu 31 cekme meselesinin neden bu kadar şaşırtıcı bir iskambil oyunu oldugunu çok sonraları anlayacaktım.

  • - annesi "valide"; babası "peder"dir.
    - peder "inşaat" işindedir.
    - herkese "kardeşim" dese de arkadaşları ve garsonlar "bilağder"dir.
    - nargilesi "elmalı"dır.
    - "marlboro light" içer.
    - "araba anahtarı" cebine sığmaz, masada durur.
    - gardırobunda annesi tarafından jilet gibi ütülenmiş "beyaz gömlek" olmazsa olmaz.
    - etrafındaki bütün kadınların adı "yavru"dur. yavruları almak farzdır.
    - ævieytor "güneş gözlüğü" saç modelinin tamamlayıcısıdır.
    - "kafa tokuşturmayı" sever.
    - "mekan sahibi"ni tanır ve mekanın sahibinin kendisini çok sevdiğini düşünür.
    - "geçen gün yine" çok içmiştir. (o kadar "çok" içmesine rağmen hala ağzına içmeyi öğrenememiştir.)
    - bir işiniz düşerse kesinlikle "halleder".
    - genel olarak hayatında "sıkıntı yok"tur.

  • 1- ona prensesmiş gibi davran (yapıldı)
    2- onu öv (yapıldı)
    3- onu ihmal etme/ gormezden gelme (yapıldı)
    4- aramalarina ve mesajlarina don (yapıldı)
    5- onu koru ve ona saygi duy (yapıldı)

    (bkz: çok sev) (köpek gibi sevildi)

    sonuç: aldatılarak terk edildim. (bkz: konu kilit)

    edit: işbu başlıktaki ilk girdi aşağıdaki gibi idi. daha sonradan silinmiş. yukarıdaki bu tablo ise bu girdiye istinaden yazılmıştır.

    1- ona prensesmiş gibi davran
    2- onu öv
    3- onu ihmal etme/ gormezden gelme
    4- aramalarina ve mesajlarina don
    5- onu koru ve ona saygi duy

    (bkz: çok sev)

  • yetmez ibb'nin istanbul'daki yetkisi elinden alınsın. ibb gitsin kendi işini yapsın istanbulu napacak? siz hiç hastalarla ilgilenen doktor, öğrenciyle ilgilenen öğretmen gördünüz mü?