hesabın var mı? giriş yap

  • hitler'in kontrolden çıkan ve kendisine prestij kaybettirdiğini düşündüğü sa liderlerini ve iktidarı önünde engel olabileceğini düşündüğü devlet içinde etkili tüm rakiplerini bir toplantı duyurusuyla biraraya getirerek öldürttüğü olay. 1934 yılında meydana gelmiş ve aslında toplam üç gün sürmüştür. resmi kayıtlara göre 85, tahminlere 200 kişi kurşuna dizilmiştir.

  • (...) alinti yapilirken yapilan atlamalarda vs. kullanilan uc noktayi gectim.

    biz, sanki bu uc noktayi koydugumuz cumleyi biraz "derin" zannediyor olabiliriz...
    veya belki de devrik cumlelerdir bu uc noktayi anlamli kilan; siirsel yapan...

    ama sadece beni mi gicik eder acaba bu uc noktayi her bokun sonuna koyan insanlar...

    son olarak demek isterim ki; beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam...

  • maaşları düşüreceğim, bedavaya çalıştıracağım dediği yeri duyamadığımdan deli zırvası olarak nitelediğim konuşmadır…

    ben de doktorum, rahatsız olacak bir şey duymadım…

  • ''istediğim yerde kutlarım'' diyen medeni trabzonlulara bak sen.
    sizin şehir merkezlerinizde fenerbahçe şampiyonluğu kutlanacak olsa silahlarla savunmaya geçmeyeceksiniz sanki.

    ''ufak bir engelleme bir faciaya dönüşür'' denmiş fakat, sadece oraya gelen trabzonlular için faciaya dönüşür.

    kırk yılda bir şampiyon oluyorsunuz, efendi gibi kutlayın işte. sırf inadına bağdat caddesinde kutlarsanız, çıkacak kavgaların akacak kanın da vebalini alırsınız.

  • •reklama verdiğiniz paraları kupon yapıp üyelerinize dağıttın.
    •satıcılardan aldığınız komisyon oranlarını düşürün.
    •sepetteki ürünleri 9 dk ile güvenli hale getirin.
    •ürünlerin açıklama kısmına hangi kargo şirketi ile gönderileceği bilgisini ekleyin
    •çağrı/müşteri hizmetleri personeliniz olumlu/olumsuz iki cevap verip müşterileri yanıltıyor.
    filtrelemeyi düzeltin. yanlış kategoriye ürün yerleştiren satıcıları uyarın. temel gıda ürünlerinde sütyenin ne işi var.
    •çakal satıcıları uyarın adidas adı altında lotto kakalayan arkadaşı özellikle uyarın.
    •bankalarla daha fazla çalışın. bonus/taksit imkânlar yaratın.
    •üyelik hesaplarının güvenliği çok yetersiz iki adımlı dogrulama gibi ek önlemler getirin.
    •reklamlar milletin canını sıkıyor bu uyarıyı dikkate alın artık. millet reklam istemiyor icraat istiyor. kupon dağıtın.

    sk: yeni talepler eklendi.

  • çok da havası olmayan bir şey olduğu doğrudur. misal ben kahverengi gözlüyüm, sadece "aa snin gözler mkmmel yha, ben de istiyrum bunlardn" gibi sözleri duymuyorum. fakat ben de güneşe bakarken çok zorlanıyorum, hatta bazen güneş gözlüğü bile etki etmiyor, yüzüm otomatik olarak büzüşüyor, güneşe bakarsam bütün gün başım ağrıyor, mağdurum. :/ sebebi göz rengim değil, çünkü zaten yeryüzünde güneşe dimdik bakabilen bir über insan yok, herkesin gözü hassas bu konuda. gören de biz kahverengi gözlüleri güneşe gözlüksüz rahatça meydan okuyabilen tipler zannedecek. biz de en az renkli gözlüler kadar etkileniyoruz maalesef. tek hasar gören siz değilsiniz. :( te allahım.

  • bir gün soran kişi siz de olabilirsiniz.
    kimi arayacağını sorup, konuşma kapsamı özel değilse, numarayı ben çeviririm x kişisi sizinle görüşmek istiyor dendikten sonra ses hoparlöre verilerek irtibata geçmesi sağlanabilir. yardımcı olmak bu kadar zor olmamalı. gerçekten ihtiyacı olabilir zira.

    özel bir konuşma ise maalesef geri çeviririm. telefon mahremdir herkese verilmez.

  • agir giriyorum gencler...

    bundan 100 yil sonra bugun hayatta olan hemen hemen kimsenin hayatta olmayacagi, 150 yil sonraysa bugun hayatta olanlari hatirlayan kimsenin bile hayatta olmayacagi, cogumuzun topragin altinda kemik yigini olarak sessiz sakin yatarken her turlu animizin, hatiramizin, ogrendiklerimizin, yasadiklarimizin unufak olacagi, onlardan geriye hicbir sey kalmayacagi, eger dunyada kalici bir eser birakmadiysak (ki %99'umuz birakmayacak) hic yasamamisiz gibi olacagi, hayatin biz olmadan da aynen devam edecegi gercegi.

    sabah aksam kitap okuyarak, belgesel izleyerek, ozene bezene ogrendigimiz o guzel ve ufku iki katina cikartan bilgiler coktan toza donusup ucmus olacak. ogrenenle ogrenmeyen, bilenle bilmeyen bir olacak. sanki hic yasamamis gibi olacagiz.

    yasadigimiz iyi, kotu anilar, bizi gulduren, aglatan, gurur duyduran, utandiran, yuzumuzu eksiten, gulumseten anilardan geriye hicbir sey kalmayacak. o anilari hatirlayan hic kimse hayatta olmayacak. cocuklugumuz, gencligimiz, yasliligimiz, hepsi bir anda ortaya cikip sonra bir anda ortadan kaybolan yaz ruzgari gibi ortadan kalkmis olacak, sanki hic olmamis gibi.

    izlenen diziler, filmler, dinlenen sarkilar, incelenen sanat eserleri ve o eserlerin bizde yarattigi her turlu etki coktan ortadan kalkmis olacak. gezdigimiz yerler, topladigimiz anilar, hatiralar, tanistigimiz, tartistigimiz, kavga ettigimiz, sevistigimiz, sarildigimiz, opustugumuz insanlar ortadan kalkmis olacak. onlari hatirlayan insanlar bile ortadan kalkmis olacak. okunan okullar, alinan diplomalar, edinilen tecrubeler, ogrenilen yabanci diller, teknik bilgiler hepsinin yerinde yeller esiyor olacak. beynimizdeki 100 milyar norondan geriye bir tanesi bile kalmayacak. her seye sonsuza kadar format atilacak.

    bundan 300-400 sene once yasayip da coktan olmus olan insanlaran %99,9'unun ismini, cismini, neye benzedigini, neden hoslandigini, nelere guldugunu, nelere agladigini, geriye neler biraktigini hicbir sekilde bilmeyiz. veba salgininda, ikinci dunya savasinda, kizilderili soykiriminda olen milyonlarca insan sanki hic yasamamis gibi sadece bir istatistik olarak kalir. tarih boyunca yasamis insanlarin %99,9'u geride kalici bir eser birakmadiklari icin hicbir sekilde bilinmez ve hic yasamamis gibidir. biz de (%99,9'umuz) aynen oyle olacagiz.

    hayat bizsiz de devam edecek. insanlar dogacak, buyuyecek, kendi anilarini yasayacak, gulecek, aglayacak, evlenecek, cogalacak, sevisecek, kavga edecek, ayrilacak, birbirine sarilacak, savasacak, karnini doyuracak, yeni cikan teknoloji urunlerini satin alacak, gezecek, tozacak, nefes alip verecek ve biz olmadan her sey aynen devam edecek.

    tuttugumuz takim biz olmadan da mac kazanacak, kaybedecek, eleyecek, elenecek, hakem golunu vermeyecek, tribunlerde binlerce insan sanki biz hic yasamamisiz gibi uzulecek, sevinecek, sokaklardaki insanlar sanki onceki nesiller hic gelip gecmemis gibi gunluk yasamlarina devam edecekler, kendisi olmasa dunyanin donmeyecegini ve evrenin kendi etrafinda dondugunu sanan milyarlarca kemik yigini topragin altinda sessiz sedasiz yatmaya devam edecek.

    biz olsak da olmasak da gunes dogacak, batacak, sahillere dalgalar vuracak, ruzgar esecek, yagmur yagacak, baharda agaclar yesillenecek, kisin yapraklar dokulecek, karlar yagacak, firtinalar kopacak, havalar isinacak, soguyacak, gokyuzunde yildizlar parlayacak, bulutlar oradan oraya savrulacak ve her sey aynen devam edecek. biz onlari gozlemlemek icin orada olmasak bile butun bunlar olmaya devam edecek.

    bizim olmadigimiz bir dunyada insanlar sanki aynisi 100-200 yil sonra kendi baslarina gelmeyecekmiscesine asik olacaklar, gunluk hayatin mesguliyetine takilacaklar, trafige kufur edecekler, irkcilik yapacaklar, kendi aralarinda bolusup ayrilacaklar, birbirlerinin dedikodusunu yapacaklar, elalem ne der diye sabah aksam dusunecekler, insanlarin kendi haklarinda ne dusundugu konusunda endise edecekler.

    bu dunyadan gelip gecen sonra da acisiyla tatlisiyla her seyi geride birakip kemik yiginina donusen ve bundan 100 yil sonra kimsenin ismini bile hatirlamayacagi insanlar olarak bugun insanlarin ne dusundugunu, kimin ne diyecegini neden takariz ki? neden bunun yarisi icindeyiz ki? hadi diyelim en basarili, en mutlu, en muhtesem insan sensin ve herkes bunu kabul etti. yuz yil sonra sen de o insanlar da ortadan kalkmis olacak. ya sonra? seni de o insanlari da kimse hatirlamayacak, hayat aynen devam edecek.

    o tasarim harikasi muhtesem vucutlarimizdan geriye kemik yigini kalacak, belki o bile kalmayacak. instagrammis, sozlukmus, sosyal medyaymis, facebookmus, hicbirinin hicbir onemi kalmayacak. yedigimiz en lezzetli yemekten, izledigimiz en muhtesem sarkidan, asik oldugumuz en mukemmel insandan geriye hicbir sey kalmayacak. roma imparatorlugunun 2 bin yil once girdigi bir savasta telef olan 30 bin askerden geriye ne kaldiysa bizden geriye de o kalacak. avrupa'da veba salgininda, cin'de acliktan, kuzey amerika'da sariliktan olen milyonlarca isimsiz ve cisimsiz insandan geriye ne kaldiysa bizden de geriye o kalacak.

    hani bir soz vardir: "mezarliklar yerlerinin doldurulamayacagini dusunen milyarlarca insanla doludur" der. iste aynen oyle. bugun mezarliklarda bekleyen milyonlarca insanin ziyaretcisi bile yok cunku onlari ziyaret edecek olan insanlar bile yuzlerce yil once kendi mezarliklarina yerlestirilip kendi ziyaretcilerini beklemeye baslamislar. bundan bin yil once yasamis insanlarin kacinin ismini hatirliyoruz? bundan bin yol sonra da o kadarimizin ismi hatirlanacak (ki o bile supheli).

    bugun hayattaki en buyuk derdiniz ne? dusunun...iste o derdi coktan unutmus olacaksiniz. o derdin zerresi bile kalmamis olacak. kendisinden kurtulmak, kacmak istediginiz sorunlar sizi coktan terk etmis olacak cunku artik siz olmayacaksiniz, biz olmayacagiz. hayatta ugradiginiz haksizliklar, basiniza gelen musibetler, yasadiginiz kotu anilar, isten kovulmaniz, terk edilmeniz, aldatilmaniz, hic birini dusunecek vaktiniz olmayacak cunku siz de olmayacaksiniz. bugun hayattaki en buyuk mutluluk kaynaginiz ne? o da gitmis olacak. siz artik yoksunuz, sizin icin de hicbir sey yok. evren icin siz, sizin icin evren artik yok. hic olmadi, hic de olmayacak. sizin icin dunya, dunya icin siz hic olmadiniz ve yoksunuz.

    pazartesi sendromu da yok, tatil heyecani da yok, bayram da yok, seyran da yok, artik hicbir sey yok. su anda pencerenin kenarinda durup iceri girmeye calisan bir karinca veya meyve agaclarinin uzerinde kanat cirpan bir ari dunyada ne kadar varolduysa, ne kadar yer kapladiysa, dunya icin ne kadar onemliyse, dunyada ne kadar iz biraktiysa biz de bundan 100 yil sonra o kadar yer kaplayip o kadar, belki de daha az, iz birakmis olacagiz (tek tuk istisnalar haric tabi ki).

    bugun mezarliklarda yuzlerce, binlerce yildir yatan insanlarin zamaninda kim bilir ne dertler, ne hayalleri, ne umutlari, ne korkulari vardi. hepsi yasadigi donemde o aksam ne yiyecegini, o gun ne giyecegini dusundu. hepsi gunluk islerle, borcla harcla ilgilendi ve mesgul oldu, sonunda hepsinden geriye bir yigin kemik disinda bir sey kalmadi. bizden geriye de bir sey kalmayacak.

    bu yuzden hayatta belli basli ayrintilarak takilip insanlarla polemige girmek, sacma sapan seylere uzulmek, eski seylere takilmak bana bos geliyor. eninde sonunda bize ayrilan sure bitecek ve geride hicbir sey birakmadan sanki hic yasamamis gibi bu dunyadan gocup gidecegiz iste. fazla kasmaya gerek yok. yasa, hayattan zevk al, istediklerini yap, istediklerini izle, dinle, oku, ogren ama bunlari yaparken hicbir seyi hayatinin merkezine koyma. bu dunyada hicbir seyi siklememe sebebim budur.

    edit: bu yazinin ana fikri "her seyi bosverin, salin gitsin" fikrinden ziyade "her seyden tat alin, kafaya hicbir seyi takmayin" fikridir. yani "elalem ne der" diye dusunmeden nasil yasamak istiyorsaniz oyle yasayin cunku biz de "o ne der" diye endise ettigimiz elalem de bir sure sonra toprak olacak.