hesabın var mı? giriş yap

  • satranç gibi, insanların hamle yapmadan önce genellikle uzun uzun düşünmeyi sevdiği bir oyunda rapid adında, sadece 10 dakika süren ve karar alma mekanizmasını epey zorlayan bir maç türü var. daha sonra rapid’den daha rapid olan * blitz adındaki, sadece 5 dakika süren maçlar gelir. çok hızlı düşünüp karar almanın gerektiği bu tür maçları oynamak bayağı zevk verir. ama satrancın en hızlı oynanan türü blitz bile değil. 2 dakika ve altındaki sürelerde oynanan oyunlar bullet olarak nitelendirilir ve satrancın en çılgın halidir bu oyunlar.

    bu girişi yapmamın sebebi, dünya şampiyonu carlsen'in geçen günlerde lichess'te drdrunkestein nickiyle bir hyper bullet (1 dakikalık bullet'lardan bahsediyoruz burada) turnuvasına katılması ve maçın zaten sadece 60 saniye sürüyor olması yetmiyormuş gibi kendi 30 saniyesinden vazgeçip tüm rakipleriyle berserk diye adlandırılan bu akıl almaz modda oynaması ve neredeyse bir buçuk saat boyunca önüne gelen herkesi tarumar etmiş olması.

    bir insanın 90 dakika boyunca ve her defasında süre bakımından dezavantajlı olduğu halde bu kadar üstün bir odaklanma ile sürekli galip gelebilmesi bana insanüstü geliyor açıkçası. nasıl bir zihin kapasitesidir bu? teknolojinin gelişmediği bir dönemde oynansa ve kayda geçirilememiş olsa "şehir efsanesi" der geçer ve içimizi rahatlatırdık ama videosu da var;

    https://www.youtube.com/watch?v=ntej4moaay0

    edit: ayrıca başlığı şukela modunda okurken gördüm ki oyun açılışlarına çok şeyapmadığı için henüz bir kasparov değil diyenler olmuş. yapmayın etmeyin gençler. okuduğum entry’de söylenenin aksine, carlsen’in yaptığı şey övgüye layık bişidir ve kasparov’la aralarındaki fark buradan kaynaklanıyorsa açılışları umursamayan carlsen daha kötü değil, daha büyük bir oyuncudur. zira satranç oynayan herkesin bildiği üzere, oyun açılışları zekanın değil, çalışmanın ürünüdür ve yeterli vakit ayıran herkesin ustalaşabileceği bir alandır. middle game ve özellikle de endgame denen oyunun sonraki safhalarında ise mental yetenekler kendini gösterir, zeka öne çıkar.

    işte carlsen, oyun açılışlarını yeteri kadar bildiği halde hiçbir açılışa sadık kalma korkaklığını göstermeyip birçok maçta bilgisayarlara göre onu geriye düşüren hamlelerle başlar. zira bilir ki oyunun sonraki bölümleri onun hakimiyeti altında oynanacaktır ve telaşa mahal yoktur. sayısız drawish görünen maçı son kısımda söküp alması da bunun göstergesidir ve bu bağlamda kasparov’dan da tarihteki diğer efsanelerden de öndedir.

  • uyuduğunu zanneden annen gelir, açılmış üstünü örter, bir de seni öper ya, gerisi boştur.
    sevgiliymiş, bilmem neymiş...anadır kişiye kendini en değerli hissettiren.

    haa bi de karşımdaki insan, benimle konuşurken çalan cep telefonunu meşgule düşürdü mü, çogoşuma gidiyo lan.

    o da güzel bi an. ^_^

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.

  • - daha yüksek ses kalitesi
    - çevrimdışı dinleme
    - istediğin şarkıyı çalma
    - istediğin kadar şarkı atlama
    - reklam duymama

    gibi özellikleri olan premium için "beleşle arasındaki farklar çok az ve umursanmayacak derecede" diyen de çıktı ya. sözün bittiği yerdeyiz.

    daha nasıl bir fark olmalı? oturup tavla mı atsın? çay mı demlesin? kuzeniyle mi tanıştırsın? insanda biraz insaf olur.

  • evet düşünülebilir bi’ araçtır. bu vergiler ve bu fiyatlarla ancak düşünülebilir. sürülemez ama çok güzel düşünülür.

    kapat gözlerini, 3’e at şimdi. vınnnnnmm.

  • - kuzen italya'dan gelecek yarın sabah onu alacam havaalanından...

    - kuzenimin sevgilisi gelecekmiş bugün...

    - bizim kuzen de kısa film işleriyle uğraşır...

    - tatilde kuzenlerin yazlığına gideceğim...

    - kuzenle çok eğlendik yaa

    kim abi bu kuzen herkes kuzenini anlatıyor diye sordum kendime. ne güzel kuzenler bunlar. kuzenler ne kadar karizmatik, ne kadar eğlenceli ve sempatik. herkesin ne kadar orijinal kuzenleri var.

    kuzen ben de halamgilin oğluna denk geliyor. kendisi traktör gibi heriftir. belki de sırf bu yüzden ona hiçbir zaman kuzen demedim. adam ozan arif, cengiz kurtoğlu dinleyip, kartal'la tur atardı şehrin sokaklarında; hala kurtlar vadisi izler mesela. son yıllarda artık geçim derdinde; göbeği de saldı. amcamgilin oğlu versiyon kuzen de öyle adam direksiyonun koynuna girmiş bıçkın şoförler gibi servis çekiyor sultanbeyli'de. kimseye de eyvallahı yok sorsanız.

    o yüzden bende kuzen filan yok, halaoğlu dayıoğlu var. bi milletin kuzenlerine bakıyorum; bi' benim amcaoğluna bakıyorum başım dönüyor şerefsizim.

  • ahmakların güzel haber diye servis ettiği de öğretmenin hastanelik olması.

    olur, herkes kendi adaletini sağlasın, güzel haberler çıkar.

    edit : altlardaki kendini thor sanan embesilleri de sanırsın kendi adaletlerini kendileri sağlıyor. en ufak bir şey olsa karakola gelip zırlayan tipler bunlar. bakın oğlanlar, öğrenci dövmek yanlış, öğretmen dövmek yanlış, sabah sabah buna sevinecek kadar gerizekalı olmak yanlış, gelip burada bunu övecek kadar ibrikçilik yapmak yanlış. şimdi kendi adaletimi sağlayıp alayınıza gireyim mi.