hesabın var mı? giriş yap

  • son yıllarda cok açıkça belli oldu ki lozan antlaşması bu ülkedeki en güvenilir turnusol kağıdı. hangi sebeple olursa olsun bu anlaşmanın karşısında duranların bir şekilde bu milletle bir derdi oluyor.

  • gerizekalı harry potter tarafından yapılmış saçmalıktır. anasını, babasını, sirius'u öldüren ve kendisinin peşine düşen adamın ölüm büyüsüne 'asasız bırakma' büyüsü ile karşılık veren hayırsız bir evlattır harry potter.

  • "akar sözlerinin sonunda harekatta gösterilen başarı dolayısıyla genelkurmay başkanı orgeneral güler ve sıralı komutanları tebrik etti."

    haberde tam 3 kere tebrik etti seklinde yaziyor. 13 rehinin olduruldugu, 3 bordo bereli sehit verdigimiz operasyona nasil utanmadan basarili bir operasyon denilir aklim almiyor. sehitlerimize saygimdan agzimi daha fazla acmiyorum

  • --- spoiler ---

    our top three guesses for your english dialect:

    1. english (england)
    2. welsh (uk)
    3. us black vernacular / ebonics

    our top three guesses for your native (first) language:

    1. turkish
    2. portuguese
    3. russian

    --- spoiler ---

    o shan't'ı işaretlemeyecektim ya. dayanamadım.

  • beyaz eşya üreticileri tarafından bize yıllardır yutturulmaya çalışılan yalandır.

    derler ki: "elde yıkayınca bilmem kaç litre su tüketiyorsunuz, oysa bulaşık makinesi 5 litre su kullanır. tasarruf için bulaşık makinesi almanız lazım"

    o zaman bende diyorum ki; ulan düdük sen makineyi bana bedava mı veriyorsun?

    basit bir hesapla bu beyaz eşya kartellerine bir cevap vermek artık farz oldu.

    - şu anda piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi 549 tl. (isim vermek istemiyorum, ama isteyen çelik gibi sağlam bir markanın 2 programlı makine fiyatına bakabilir.)

    - iski'nin su tarifesi metreküp başına 3,27 tl, % 8 kdv ile birlikte 3.53 tl.

    - yani 1 metreküp=1000 litre suyun fiyatı 3.53 tl

    piyasadaki en ucuz bulaşık makinesinin fiyatı olan 549 lira, (549/3,53=) 155 ton su parasına eşit.

    bakın 155 ton su diyorum. yani 155.000 litre.

    elde bulaşık yıkamak için günde 50 litre su bile harcasanız, 155.000 litre su harcamanız (155.000/50=) 3100 gün sürer.

    ki normal bulaşıkta değil 50 litre, 30 litre bile harcanmaz ben fazla fazla söylüyorum.

    3100 gün, 8,5 yıl demek.

    yani siz piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi aldığınızda bile, 8,5 yıl boyunca günde 50 litre su ile bulaşık yıkayacağınızda harcayacağınız parayı peşinen ödüyorsunuz.

    50 değil 100 litre harcasan 4-4,5 yıl demek.

    bulaşık makinesinin yaktığı elektriği, deterjan, tuz, parlatıcı bok püsür parasını hesaba katmadım dikkat ederseniz.

    ayrıca 8,5 yıl boyunca çıkacak olası arızalara ödenecek parayı hiç saymıyorum.

    bunun neresi tasarruf sevgili sözlük severler sorarım size?

    tabi burada bulaşık makinesinin rahatlığı konumuzun dışında. bulaşık makinesi tabi ki büyük rahatlık. ama reklamını da buna göre yapın.

    "bulaşık makinesi alın tasarruf edin" diyerek milleti keriz yerine koymayın. haksız mıyım?

    bulaşık makinesi tasarruf için şart olan bir şey değildir.

    alacaksanız rahat etmek için alın tamam ama tasarruf etmeniz mümkün değil.

    edit: başlığın aslı "bulaşık makinesinin tasarruflu olduğu yalanı" idi, moderatör arkadaşlar nesini beğenmemişlerse değiştirmişler. entry'nin girişinin başlıkla uyumsuz olmasının sebebi budur.

    edit 2: otopsicocugu uyardı, x yalanı/gerçeği gibi başlıklar formata aykırıymış. insan her gün yeni birşeyler öğreniyor.

    edit3: eskiden format falan varmış.

  • bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan mı bu?

    hımm...

    ben bunu anlamıyorum işte bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan görevine devam edebiliyor ve oyları düşürmüyor ama kemal abinin cümlesi hemen akpnin oylarını arttırıyor.

    sizce de bu işte bir gerizekalılık yok mu?

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • banka mail atmış "rafet el roman'la romantik bir gece geçirmek istermisin?” eskiden kredi kartı borcunu ödemeyince sadece icraya verirlerdi. iyice çirkinleştiler
    *

  • 1. yavru ahtapot olmak çok zor
    yavru ahtapot nino, ahtapot olmaktan hiç memnun değil.
    her sabah sekiz kollu kazağını giymek, sekiz eldiven takmak ve sekiz kolunun sebep olduğu karmaşayla uğraşmak onun canını çok sıkıyor.
    annesi, bu durumun geçici olduğunu, büyüdükçe ahtapot olmayı çok seveceğini söylüyor ama söyledikleri nino'yu rahatlatmaya yetmiyor.

    bakalım bir sabah okul yolunda yaşadıkları nino'nun ahtapot olmayı sevmesini sağlayabilecek mi?

    2. zogi
    minik ejder zogi okulun en zeki öğrencisiydi. prenses inci'yle tanıştı, hayatı değişti...

    3. değnek adam
    değnek adam ailesiyle birlikte ormanda mutlu bir yaşam sürüyordu.
    bir sabah dışarı çıktı ve başına gelmeyen kalmadı.

    değnek adam çocukların doğa ve aile sevgisiyle ilgili düşüncelerini geliştirmek için yazılmış eğlenceli ve eğitici bir hikâye.

    4. bekçi amos'un hastalandığı gün
    hikayesi kadar resimleri ile de insanın içini ısıtan bir kitap.
    arkadaşlık ve fedakarlık üzerine yazılmış bu hikayede hayvanat bahçesi'nde çalışan amos, dostları fil, kaplumbağa, penguen, gergedan ve baykuşa daima zaman ayırıyor.
    bir gün hastalanınca işe gidemiyor ve evde perişan halde yatarken beklenmedik misafirleri kapısını çalıyor. her daim vakit ayırdığı dostları bu sefer onun için ellerinden geleni yapıyorlar.

    5. iyi yürekli dev memo
    memo hep “keşke kentin en pasaklı devi olmasaydım” derdi. sonra bir gün devler için giysi satan yeni bir dükkân gördü ve artık iyi giyinmenin zamanı geldi diye düşündü.
    güzel pantolonu, güzel gömleği, şeritli kravatı ve gıcır gıcır ayakkabılarıyla memo tepeden tırnağa değişti.
    ?ama evine dönerken kendisinden yardım bekleyen çeşit çeşit hayvan çıktı yoluna.
    memo onlara yardım edeyim derken yeni giysilerinden oldu.

    6. mutlu suaygırı
    bir zamanlar, suaygırı olduğu için hiç mutlu olmayan küçük bir suaygırı varmış.
    suaygırı olmak istemiyorum. yo! yo! yo!
    zebra ya da bufalo lo lo lo,
    ağaçta şarkı söyleyen maymuuun,
    suaygırı yerine maymuuun olsaaam,
    küçük suaygırıyla birlikte şarkı söyleyip,
    tropik ormanlardaki macerasına katılmaya ne dersin?

    7. kütüphanedeki aslan
    günlerden bir gün kütüphaneye bir aslan gelir. koca cüssesiyle etrafta salınıp, kitap koridorları arasında kaybolduktan sonra okuma köşesindeki minderlerin üzerinde uyuyakalır.
    başta görevliler olmak üzere herkes biraz şaşırsa da kimse ne yapması gerektiğini bilemez.
    çünkü kütüphane kuralları arasında aslanlarla ilgili hiçbir madde yoktur. kısa sürede kütüphaneyi benimseyen ve ortama ayak uyduran aslan, çalışanların işlerini kolaylaştırmakla kalmayıp kütüphaneyi ziyaret eden çocukların da sevgisini kazanır.
    günler geçtikçe kütüphanenin maskotuna dönüşen sevimli aslan hiç usanmadan kütüphaneye gelmeye devam eder.
    taa ki, karşılaştığı kötü bir olay nedeniyle kütüphane kurallarını ihlal etmek zorunda kalana kadar.??amerikalı yazar michelle knudsen, kütüphaneye bir aslan sokarak küçük okurları kütüphaneyle, oradaki kitaplarla ve kütüphanede bulunmanın gerektirdiği kurallarla eğlenceli bir şekilde tanıştırırken, kevin hawkes ise göz alıcı resimleriyle bu büyüleyici ortamı çocukların hayallerinde daha iyi resmetmelerini sağlıyor.??yaşı kaç olursa olsun, herkesin yüzünde sıcacık bir gülümseme bırakan kütüphanedeki aslan, insana okuma sevgisi aşılayan mucizevi kitaplardan…

    8. üç kedi, bir dilek.
    beyoğlu macerası - bilgi avcıları gizli görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan sara şahinkanat ve ayşe inan alican'dan çok güzel bir kitap daha: üç kedi, bir dilek.
    ?damda üç kedi: piti, pati ve pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar.
    peki ne bekliyorlar? belki de bir dilekleri var yıldızlardan.
    ?sara şahinkanat'ın yazdığı üç kedi bir dilek'e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran ayşe inan alican eşlik ediyor. bu kitabı okuduktan sonra bir kediniz olsun isteyeceksiniz…

    9. iyi geceler farecikler
    bu farecikler yaramaz mı yaramaz!
    iyi geceler, farecikler aile sıcaklığı ve sevgiyle dolu bir kitap. akıllıca düşünülmüş bir ritimle çocukları o tatlı uykuya hazırlıyor. çizer judy watson'un detaylı çizimleriyle, bu minik fare ailesi âdeta can buluyor. öp babayı bir kere.
    sarıl anneye iki kere,
    iyi geceler,
    anne ve baba iyi geceler, farecikler iyi geceler deme vakti çoktan geldi ama hoplaya zıplaya, etrafta koşturarak yatağa giden bu dört arsız farenin hiç uykusu yok gibi. bu sıcak, sevgi dolu hikâye, tüm ailenin birlikte keyif alabileceği, mükemmel bir uyku vakti kitabı.

    10. en güzeli benim evim
    en güzeli benim evim – ışıl ışıl bir uyku masalı
    çocuklar doğayı, mevsimleri ve yuva kavramını öğreniyor.

    ilkbahar geldi ve minik tilki ormandaki arkadaşlarını ziyaret ediyor. herkes bahar temizliği telaşında. kimileri yeni yuva yapıyor, kimileri ise eski yuvalarını temizleyip yeniliyor. acaba minik tilki ile babası yeni yuvalarını nereye yapacaklar?