hesabın var mı? giriş yap

  • kagit ustunde ligin en iyi kadrosu net olarak galatasaray'da.
    ama oynadigi berbat oyunu geciyorum.
    - bakiyorsunuz 4-5 oyuncusu sacini sariya-beyaza falan boyamis ki boyle takimlardan bir sey ciktigini gormedim.

    - dunya kadar para odedigi dunya yildizi carptirarak gol attiktan sonra,3 haftadir idmana bile cikamiyor, td'si "musait olursa oynatmak isterim" diyor.

    - bir digeri her hafta instagram kasarlarina yurumekle mesgul.

    - 10 numarasi oyundan cikarken kendi tribunlerine ana avrat kufrediyor.

    - babel gol attiktan sonra taraftarina "bos konusuyorsunuz" isareti yapiyor

    - takimin en iyisi haftalardir muslera

    - bjk macinda kaleyi ilk tutan sut 80'lerde

    - avrupa'da 24 mactir falan galibiyet yok. 3 cl macinda 0 gol

    ama tum bunlara ragmen terim imparator, fenerasyon ve fbjk bize karsi, tum kulupler birlesmis, hakemler bizi katlediyor bidi bidi.
    sirada albayrak'tan "sezon sonu elimizdeki belgeleri aciklayacagiz" aciklamasi var

  • bu sözü en çok hak ettiği düşünülen kişi deniz gezmiş ve arkadaşlarıdır. kaybedecekleri baştan belliydi değil mi?
    ama ne oldu. 40 yıldır her eylemde onun resmi en önde, en yüksekte dalgalınıyor. onun için ölüm yıldönümünde hala yas tutuluyor, şiiir okunuyor.
    şimdi hatırlayan var mı? deniz gezmiş asıldığında başbakan olan, bakan olan, genelkurmay başkanını. demek ki kaybedeceğini bilerek mücadeleyi sürdürmek yoktur. doğru olandan yana, vicdanlı olmak vardır. doğru olanı savunuyorsan kaybetmekten korkmazsın. bir gün senin hakkını verecek olanlar mutlaka çıkacaktır. dünya'da iyinin yanında olan kimse, uzun süreçte kaybetmemiştir. kaybetmeyecektir.

  • öldüren şaka'da* batman'e güzel bir nutuk çekmektedir. görelim;

    "...anlıyorsun ya, beni yakalayıp akıl hastanesine geri yollamanın bir önemi yok. gordon delirdi. kendimi kanıtladım. benim ve diğer herkesin arasında hiç bir fark olmadığını gösterdim! hayattaki en aklı başında adamı deliliğe indirgemek için sadece tek bir kötü gün yeterli. işte dünya benim bulunduğum yerden ancak bu kadar uzakta. sadece tek bir kötü gün. bir keresinde kötü bir gün geçirmiştin, haksız mıyım? haklı olduğumu biliyorum. kötü bir gün geçirdin ve her şey değişti. yoksa neden uçan bir sıçan gibi giyinesin? kötü bir gün geçirdin ve bu seni diğer herkes gibi delirtti... sadece bunu kabul etmezsin ki! hayatın bir anlamı varmış, tüm bu mücadelenin bir amacı varmış gibi davranmak zorundasın! tanrım, kusmak istememe sebep oluyorsun. demek istediğim... senin derdin ne? senin sen olmana ne sebep oldu? belki kız arkadaşın mafya tarafından öldürüldü... erkek kardeşin bir haydut tarafından doğrandı... eminim bu tür bir şeydir. bunun gibi bir şey... bana da bunun gibi bir şey oldu biliyor musun... ben ne olduğundan tam olarak emin değilim. bazen bir şekilde hatırlıyorum, bazen başka bir şekilde... eğer bir geçmişim olacaksa, bunun çoktan seçmeli olmasını isterim! hahaha! fakat demek istediğim... demek istediğim şu ki, ben delirdim. dünyanın ne kadar karanlık, berbat bir şaka olduğunu gördüğüm zaman bir yaban ördeği gibi delirdim! itiraf ediyorum. sen neden edemiyorsun? yani, sen aptal değilsin! durumun gerçekçiliğini anlamalısın. bilgisayar ekranının başındaki bir grup gerizekalı yüzünden üçüncü dünya savaşına kaç kere yaklaştığımızı biliyor musun? son dünya savaşını neyin tetiklediğini biliyor musun? almanya'nın savaş borcu alacaklılarına kaç adet telgraf direği borcu olduğuna dair bir tartışma. telgraf direkleri! hahahahaha! hepsi bir şaka! değer verilen ve uğruna mücadele edilen her şey... hepsi devasa, kaçıkça bir şaka! öyleyse neden komik tarafını görmüyorsun? neden gülmüyorsun?"

    işte böyle.. kafayı rastgele adaletsizliğe takmıştır, eğer bir gece bir yabancı evinize gelip kızınızı vurabiliyorsa, bu rastgele adaletsizlik sizi delirtebilir. normal bir insan çok trajik bir gün geçirir, delirir ve ortaya kötü bir adam çıkar. böyle bir ihtimalin olduğu dünyada her şey normalmiş gibi davranmak, olayı kuralına göre oynamak ona göre saçmadır. bu açıdan batman'in kötü ikizidir; o bu trajediye karşı savaşırken joker bunu saçma bulup karşı tarafa geçmiştir.

  • taraf'ın yazı işleri müdürü.

    defne joy evinde fenalaşınca doktor bulmak için sokağa çıkmış, bulamayınca geri dönmüş.

    işte sağa sola akıl verenler bunlar..

  • şu anda "emekli" olan kişi, çalışmaya başladığı tarihte devletle bir anlaşma yapar. her ay maaşının belli bir kısmı kesilerek devlet hazinesine aktarılır. işveren de devletin hazinesine işçi adına olacak şekilde bir pay daha yatırır. neticede bu insan adına her ay "iki" pay devlete verilir. bu 25 yıl boyunca (en az) devam eder.
    devlette, "sen bana bunu veriyorsun ya ben de sana 25 yıl-5400 iş günü - 65 yaş olunca şimdi aldığından az ama sonuçta bir maaş bağlayacağım der ve anlaşma devreye girer.

    bu verilen maaş, devletin bana verdiği bir sadaka değildir. en az 25 yıl çayır çatır maaşımın bir kısmını devlete vermişimdir.

    bu maaş devleti yönetme iddiasındaki kişilerin bana bahşettiği bir armağan değildir. 25 yıl ben bunun karşılığını fazla fazla ödemişimdir.

    ben ölünceye kadar bu maaşı yaptığımız anlaşma gereği bana ödemek zorundadır. her yıl bu maaşa kendi sebep olduğu enflasyon kadar zam yapmak zorundadır.

    bu sürede bana ücretsiz sağlık hizmeti vermek zorundadır ki bu da anlaşma gereğidir.

    işin daha da ilginç tarafı fikir yürütmekten bile aciz üç yüz küsür yazarda bu başlığın saçma olan ilk mesajını favlamıştır.

    yazıktır.

    edit : @cakura adlı yazar arkadaşın bir mesajı üzerine, "devletle yapılan anlaşma" diyoruz ama, aslında bu devletin zorunlu tuttuğu bir anlaşma. anlaşma yapmazsan sen ve işveren bir de ceza yiyorsun. yani emekli aldığı maaşı kuruşuna kadar hak ediyor. üstelik ödediğinden eksik bir miktarı. hakikaten bir "söğüşleme" söz konusu burada, bir yazık da devlete.

  • candan erçetin'in kliplerinde "bu dünya böyledir, biz bunları çok zaman önce yaşadık, gördük, dertler gelir geçer" der gibi yaptığı gülümsemesi.

  • otobuse banyo kuveti ile binmeye calisan ve neticede basaran yolculari ile siradisi ve kozmopolit bir profil cizen hattir kendisi..ayrica, yolun bir turlu bitmemesi ve yolcularin uzayli gormus tadindaki bakislari nedeniyle korkutucur baslarda..

  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.