hesabın var mı? giriş yap

  • şu linkte sıralanmış: http://www.ozanbey.com/…cevap_verme_algoritmasi.asp iki tane 5. adım yazılmış ama site sahibi daha sonra düzeltir sanırım..

    tayyip erdogan'in yillar gectikce mukemmelestirdigi ve her sorulan soruya cevap verirken kullandigi bir algoritma var. iletisim okumus bir insansi olarak irdelemeye calistim.

    bu algoritma bir kac adimdan olusuyor ve eger zamani varsa tum adimlari (1'den 7'ye hepsini), zamani daha kisitliysa bazilarini (genellikle 1 & 3 & 6'yi) kullaniyor.

    daha iyi anlatabilmek icin bir ornekle aciklayacagim. erdogan'in kucuklugune donup, evdeki vazoyu kirdigini varsayacagim.

    tayyip evde yalnizdir ve annesi eve gelince vazoyu kirilmis olarak bulur.

    annesi: tayyipp! vazoyu mu kirdin!

    adim 1: yapilan yanlisin ifade edilme seklini degistir, onu yanlis olmaktan cikar ve iyi bir sey gibi goster.

    - vazoyu kirmadim, parcalarina ayristirdim ve yeniden sekillendirilebilmesi icin bir duzenleme yaptim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "agaclara zarar vermiyoruz, yerlerinden sokup tasiyoruz."
    "degismedim, gelistim."
    "alkolu yasaklamiyoruz, kullanimini duzenliyoruz."

    adim 2: o sucu isleyecek / hatayi yapacak dunyadaki son insan olduguna ikna et.

    - ben vazoya neden zarar vermek isteyeyim ki? ben de vazoyum. vazonun daniskasiyim. o vazo alindiginda, onu omzunda 4 kat, bak rakam veriyorum tam 98 merdiven, yukari tasiyan benim. vazonun gunesten rengi solmasin diye onu depoya koyalim diyen, kimse kiskanmasin, nazar gelmesin diye arkadaslarim gelince ustunu orten yine benim. o vazonun bir numarali destekcisi benim, niye zarar vermek isteyeyim?

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "biz niye agac kesmek isteyelim, tam 3 katrilyon agac diktik."
    "biz niye yargiya baski yapalim, turkiye'deki en buyuk adalet sarayalarini yapan, onlara cumhuriyet tarihindeki en buyuk olanaklari saglayan biziz."

    adim 3: soz konusu olayin onemini indirge, olayi normallestir, hatta yaptiginin az bile oldugunu orneklerle acikla.

    - ayrica ben vazonun yeniden duzenlenmesine neden bu kadar tepki gosterdigini anlamiyorum. vazo, daha cok eski komunist ulkelerde kullanilan, artik miyadini doldurmus bir sus esyasi. bak amerika'ya, bak ingilitere'ye var mi evlerde vazo? hic filmlerde goruyor musun? modern evlerde goruyor musun? anca cavusesku donemindeki romanya'da, sosyalizm ilettinden kurtulamamis ukrayna'nin oblastlarinda kullanilan, barok bir sey vazo. var mi modern dunyada vazonun yeri? yok. bu tepkiyi anlamak mumkun degil. bence vazonun yeniden duzenlenmesinde gec bile kalindi.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "alkol duzenlemesi sadece bizde yok ki. bunu biz mi uydurduk? bakin iskandinav ulkelerine, fransa'ya, ingiltere'ye, hepsinde kat be kat daha fazla kisitlama var. bizdeki duzenlemeler daha baslangic seviyesinde."

    adim 4: sefkatinle, erdeminle karsidakini ez. istesem yapardim ama yapmadim de.

    - simdi bana boyle suclamalarla geliyorsun ama ben istesem o vazoyu 20 kere kirardim. her gun evdeyim, vazoyla basbasayim. madem boyle hasmane bir tavrim var neden kirmadim? istesem kirardim hatta yok ederdim. ama yapmadim. sahsi olarak vazoyla her konuda ayni fikirde olmasam da yapmadim, cunku ben senin dusuncelerine saygi duyuyorum. insanlarin vazoyu sevme hakki benim icin kutsal. vazoyu vazo oldugu icin degil yaradandan dolayi seviyorum. ben bu evde vazolarin teminatiyim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    bunu sadece erdogan degil, tum parti kullaniyor aslinda. guncel ornekleri "gezi olaylarinda, istesek interneti keserdik, kesmedik." veya melih gokcek'in dedigi "sizi bir kasik suda bogardik ama kahretsin ki demokratiz."

    adim 5: soruyu asla cevapsiz birakma. soruya "varsayalim dediginiz dogru" seklinde cevap ver. bunun olasiligini kabul et ve bu olasiliga karsi da sorumlu bir sekilde davrandigini goster.

    - varsayalim dedigin dogru. vazonun basina soyledigin seyler geldi. bu her seyin benim yuzumden oldugunu mu gosterir? pencereler ceyran yapmis, kedi kosarken vurup kirmis olabilir. ben bunlarin arastirilmasi icin komsunun oglu mustafa'ya gerekli talimatlari verdim. dunku ruzgarin hizini arastiracak, kedinin davranislarini inceleyip bana rapor verecek. eger bir yanlis tespit edersem o kediyi once ben cezalandiririm. o pencereleri once ben tamir ederim. her seyi takip ediyorum, her seyi evimiz icin, evimizin guzelligi, ferahi icin yapiyorum.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "polisin geziparki olaylarinda asiri gaz kullanmasiyla ilgili sikayetler var, dogru. bunlarin incelenmesi icin gerekli yerlere talimat verdim. eger boyle bir sey varsa, incelecek, geregi yapilacak. boyle bir seye izin vermeyiz, veremeyiz."

    adim 5: soruyu soranin bu konudaki samimiyetini sorgula.

    - simdi bir de soyle bir nokta var. salondaki vazo, dunyada ilk defa yeniden duzenlenen vazo degil. madem vazolar konusunda boyle bir hassasiyetin var, alt komsunun vazolari, hem de 1 degil tam 2 vazosu, oglu tarafindan kirildiginda neden tepki gostermedin? o zaman neredeydin? ya da tasinirken seramikleri kirilan ayse teyzeyle birlikte neden goz yasi dokmedin? bu vazonun farki yalnizca benimle ilgili olmasi mi? burada amac uzum yemek degil, bagciyi dovmek. vazo bahane.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "madem agaclari bu kadar seviyorsunuz, ben orman arazisinin icine universite yapilmasin diye yirtinirken neredeydiniz? neredeydi bu kalabaliklar?"
    "madem basin ozgurugu diye bu kadar yirtiniyorsunuz, 28 subat doneminde neredeydiniz?"

    adim 6: olaydan yirttin, kendini iyi gosterdin. simdi bu avantaji rakibini kotu gostermek icin kullan.

    - bu vazo kirmak falan hep ali'nin (kardesimin) yapacagi seyler. o yapar bunlari. gecen sene cam dolabin penceresini kiran, kucukken babamin pikabina top atan kim? ali. ali'nin zihniyeti kirar ancak vazoyu. bunun arkasinda da o var; ben sana soyleyeyim. simdi babamin harcliklara karar verecegi donem yaklasiyor ya, beni okul konusunda yenemiyor, aklinca boyle bir camur atma yolu buldu. bunlari babam hep goruyor. babam dogru karari verir, benim icim rahat. ben hep konusuyorum babamla."

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "bu gosteriler, kargasalar hep chp zihniyetinin bir urunu. bunlarin arkasinda onlar var, secim yaklasiyor ya aklinca oradan vuracak. marjinal guruplari orgutleyip, uc bes capulcuyla kargasa cikartmaya calisiyorlar. ama biz halkimizi biliyoruz, halkimiz bunlara itibar etmiyor. halk her seyi goruyor."

    adim 7: konu kapandi, cevap verildi. konusmani kendini ve yaptiklarini overek zirvede birak.
    - ben bunlara bakmiyorum anne. ben isime bakiyorum. bak 2 senelik ortaokul hayatimda, sinifin en caliskani olmusum. herkes beni parmakla gosterir hale gelmis, diger cocuklarin annesi de ogullarina tayyip gibi ol evladim der duruma gelmis. bu durumdayiz. din 5, beden 5, matematik 5. bu durumdayiz. ben isime bakiyorum, dersime bakiyorum. ailemiz icin hayirli bir evlat olmaya, ailemizi, babamin da dedigi gibi evelallah apartmandaki ornek aile konumuna tasimaya calisiyoruum, calisacagim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "ekonimi soyle guzel, imf borclari soyle az, milli gelir soyle yukseldi vs vs."

    ------------------------------------------------

    bu 7 adim disinda bir de icerlere serpilmis ufak detaylar oluyor. talimat verdim, arkadaslar cozdu:

    iyi seylerde "biz" de, iliskilendirilmeyi istemedigin seylerde ise "devlet, polis vs" gibi kurum adlari ver.

    iyi seylerde:
    "galatasaray'in stadini biz yaptik ve galatasaray'a verdik."
    "kayseri'ye galaksinin en buyuk su fiskiyesini yaptik."

    iliskilendirilmek istemedigi konularda:
    "polis gaz kullaniminda asiriya kacmis olabilir."
    "devlet, imraliyla da konusur, herkesle de konusur."

    soruya / suclamaya kendi degerlerini degil suclayanin degerlerini, silahlarini kullanarak cevap ver.

    ornegin, "anayasada, devlet halkini alkolden, uyusturucudan korur yaziyor. bu gorev bana verilmis; bu maddeyi biz eklemedik ki."

    adini telaffuz etmek istemedigi insanlarin / kurumlarin ismini farkli soyle, farkli soylenemiyorsa ad tak.

    ornegin ataturk deme, gazi mustafa kemal de. ocalan deme, imrali de. chp deme cehape zihniyeti de.

    cevaplanmasi uzun surecek sorulari sanki cevap evet/hayir kadar kisaymis gibi laf arasinda sor, karsindaki cevap veremesin, hakli gorun.

    mesela onlarca gazeticiyle konusurken birine "sizce gosterilerden ne mesaj almaliyim, siz soyleyin" de.

    x sizi soyle elestirdi seklinde bir soru gelince cevabina direkt ad hominem yaparak basla.

    "x madem o kadar demokratti, neden soyle boyle haksizliklar olurken sustu? y'nin japonya'ya ne hayri dokunmus? bunlarin amaci bagciyi dovmek.."

    hep yaptiklarini ov ama hic kendini ovme, aksine kendini onemsizlestir.

    ornegin "bu hukumet cumhuriyet tarihinin en buyuk atilimini yapti." veya "turkiye'nin en buyuk x'ini yine biz yaptik" vs deyip yaptiklarini yuceltirken diger yandan da "ben hukumdariniz degil, hizmetkarinizim" gibi cumlelerle kendini onemsizlestir. mesela van hakkinda konusurken ikisini tek seferde yapmisti: "yaptigimiz yatirimlarla adeta yeni bir van insa ettik. butun bu adimlari nicin atiyoruz? biz emanetciyiz, hizmetkariz, efendi degiliz."

    her yaptiginin ucuna, genis perspektifli, buyuk bir amac koy.

    ornegin alkol yasasi cikartip " biz cocuklarimiza ufuk vermek, hedefler gostermek, fatihler, mimar sinan'lar yetistirmek zorundayiz" de ya da kavsak acma toreninde "hedefimiz 2023" de.

    her yapilan seyi daha da sivriltmek icin eskiden yapilmis kendine gore bir yanlisla birlikte sun.

    her ikisini de abartarak kontrast yarat. ornegin "eskiden kahvaltida cocuklara bira iciriliyormus, bu tavsiye ediliyormus. simdi ise gencleri alkolun zararlarindan koruyoruz."

    her seye hakimsin, her seyi biliyorsun havasi olustur; boylece insanlara otokontrol asila, izlendiklerinin bilinciyle haraket etsinler.

    "x'i kimin organize ettigini cok iyi biliyoruz." veya "ny times'da geziparki ilanini kimlerin fonladigini biliyoruz." (zaten indiegogo'da para veren herkesin adi kabak gibi yaziyor.) konusmalarda kusuratsiz, tam rakamlar vererek her seyi detayina kadar biliyor havasi vermek de bunun bir ornegi.

    ne dersen de hep reasoning (sebep gostermecilik) yap. mutlaka "cunku" de. gosterdigin sebep cok muhim degil, insanlarin "sebep?" diye dusunmesine mahal verme.

    "haydarpasa'yi otel yapmak istiyoruz cunku istanbul'da cok buyuk bir otel acigi var." burada onemli olan yapmak istedigini once soylemen, bu onemli. yoksa mantiksiz bir sey dedigin anlasiliyor; mesela cumleyi ters cevirip "istanbul'da cok buyuk otel acigi var, o yuzden haydarpasa'yi otel yapmaya karar verdik." dersen ikna edici olmaz.

    reasoning yaparken, kolay gosterilebilir bir sebebin yoksa, "cunku" ile baslayan herhangi bir sey de soyleyebilirsin: "biz taksim'i yayalastirmak istiyoruz, cunku millet bizden bunu istiyor."

  • bir arkadaş iett'nin sitesinden paso başvurusu yapıyor. tabii önceki yılki pasosunda yer alan fotoğrafını da tarayıp gönderiyor. iett'den gelen cevaptan fotoğrafların eşleşmediği söyleniyor. arkadaş yeni bir fotosunu daha gönderiyor, ona da aynı cevap geliyor. arkadaş iyiden iyiye köpürüyor ve bu kez kendisiyle hiç alakası olmayan milan'lı futbolcu gennaro gattuso'nun fotoğrafını gönderiyor ve kabul ediliyor. arkadaş şu an gattuso'lu pasosuyla geziyor. böyle bir ülke işte burası, güler misin ağlar mısın...

  • ..seneler önce havalimanında çalışıyorum..20lerin başındayım..işim gereği de ya kodaman heriflerler ya da ünlülerle uğraşıyorum..bir gün bir hengame koptu dış hatlarda dediler ki tarkan geldi..koştuk gittik en yakın arkadaşımla..o zamanların yapıkredi lounge gelmiş oturmuş..ulan diyorum hayırdır vipe gitmemiş..neyse bir enerji,bir güzellik..dedim yok böyle olmaz gittim ben yanına dedim sarılalım mı tabiii kii dedi kalktı oturduğu yerden..sımsıkı sarıldık..sonra dedim bir de fotoğraf nolur..aldı benim telefonu kendi selfimizi çekti..o zamanlar selfi falan da yoktu..sonra gözü kolonun arkasından bize bakan görevliye takıldı..benden yaşça büyük bir kadındı,lounge temizlik görevlisiydi..sen niye uzakta duruyorsun gelsene dedi..kadın utandı sıkıldı..yetkilisini gösterir gibi oldu ki tarkan aaa ama lütfen dedi gitti kadının yanına..sımsıkı sarıldılar..herkes onları izledi..benim gözlerim doldu..çünkü bir kaç gün önce seda sayan'dan gerçek isminin aysel olduğunu bilmediğim için fırça yemişim..dedim ki evet sen gerçek bir megastarsın..
    aklımda, kalbimde tarkan'ın yeri bambaşkadır..onun gibisini görmedim..bir insan nasıl bu kadar alçakgönüllü,nasıl böyle güzel olabilir bana gösterdi..geldik 2022 yılına hiçbir şey değişmedi..gündemin berbatlığında konuşması gereken herkes kafasını gömerken ilk önce tarkan konuşuyor..yapmayın diyor,nolur kıymayın doğaya, hayvanlara,çocuklara, gençlere diyor..iyi ki varsın güzel insan,iyi ki..

  • --- spoiler ---

    marvel cinematic universe'ün altıncı dizisi olan moon knight'ın sonuna geldik. belki de şu ana kadar ki en başarılı mcu dizisi ile karşı karşıyayız. soluksuz geçen bir altı haftaydı. daha önce mcu'da görmediğimiz ve ilk kez dizi ile tanıdığımız bir karakter olmasının da bu heyecana büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

    marvel studios, temmuz 2019'da comic-con'da wandavision, the falcon and the winter soldier, loki, what ıf ve hawkeye dizilerini duyurmuştu. ardından d23 etkinliğinde moon knight, ms. marvel ve she-hulk dizileri duyuruldu. ilk 5 dizi marvel studios için dizi işlerine de giriş anlamını taşıyordu. dizilerde de çok başarılı oldu. yine de dikkatli bakıldığı zaman ufak tefek pacing pürüzlerini görmek mümkündü. (salgının olumsuz etkilerinin de olduğunu unutmamak lazım.) wandavision'un 10 bölüm olması gerekiyordu. the falcon and the winter soldier da salgın ile alakalı hikaye akışının diziden çıkması gerekti. loki'nin belki bir bölüm az olması daha iyi olurdu. what ıf'in bir bölümü yayınlanamadı. hawkeye'ın kurgusu özellikle ikinci yarısında problemliydi.

    moon knight'a gelindiğinde ise pacing anlamında çok büyük aşama kaydedilmiş. önceki dizilerin pürüz olarak bahsettiğim eksi yönlerine sahip değil. üstelik kendi içerisinde 6 bölüm olmasına rağmen finale kadar klasik origin hikayesi olan kısım, ındiana jones/mummy tarzında olan bir kısım, akıl hastanesindeki kısım ve sinema filmi gibi düşünürsek third act dövüşü gibi bölümlere ayırmak mümkün. bunlar son derece başarılı bir kurgu ile bir araya getirilmiş. ilk 5 diziden sonrasını dizilerin sonraki aşaması olarak görürsek, ms. marvel ve she-hulk'tan da aynı başarıyı bekliyorum.

    dizinin geneline geçmeden önce oscar ısaac'e ayrıca değinmemiz gerekiyor. ilk açıklandığı zaman çizgi romanlardan karaktere aşina olanlarımız az çok neden ısaac gibi gerçek anlamda oyunculuğu çok güçlü birinin seçildiğini tahmin etmiştik. ama oscar ısaac'in bu derece bir oyunculuk sergileyeceğini şahsen tahmin etmemiştim. moon knight'ın çizgi romanlarda bildiğimiz üç kişiliği olan marc spector, steven grant ve jack lockley kaynaktan farklı olarak oscar ısaac'ten en iyi performansı alacak şekilde revize edilmiş. ısaac her bir karakteri oynarken sesini farklı kullanmak ya da duruşunu değiştirmenin ötesinde yüzünün farklı kaslarını kullanarak resmen bambaşka insanlara dönüşmüş. onun bu performansının dizinin en büyük artılarından biri olduğunu net şekilde söyleyebiliriz.

    oscar ısaac'in karşısına da elbette ethan hawke gibi bir oyuncu cast edildi. marvel bu dizilerde özellikle karşılıklı çok zaman geçirecek karakterler için çok başarılı oyuncu tercihleri yapıyor. elizabeth olsen - kathryn hahn, tom hiddleston - owen wilson, jeremy renner - hailee steinfeld gibi. moon knight dizisinde de oscar ısaac ve ethan hawke harika bir kimya yakalamışlar. ikilinin performansı diziyi bir üst level'a taşımayı başarmış.

    moon knight bir uyarlama olarak bakıldığı zaman çizgi romanlarından yer yer farklı ama yer yerde çok yakın olan bir uyarlama. karakter yaratıldığı günden beri bir çok yazar ve çizer tarafından farklı şekillerde boy gösterdi. dizi bir çok dönemden öğeler almış ve bunu mcu'ya uyacak şekilde birleştirmiş. hawkeye dizisi için net şekilde matt fraction döneminden esinlenilmiş diyebiliyorduk. moon knight en fazla jeff lemire dönemine göz kırpıyor olsa da çizgi romanlarına aşina olanların rahatlıkla görebileceği gibi karakterin çoğu döneminden öğeler ile hikayesini oluşturmuş. ki ben bunun çok başarılı şekilde yapıldığını düşünüyorum.

    khonshu başta olmak üzere antik mısır tanrıları tahminimin çok üzerinde dizide yer aldı. bu dizi duyurulduğunda beklemediğim bir şeydi. yalnız tercih edilen anlatıyı düşünürsek en doğru seçenek olduğunu söyleyebiliriz. zira çizgi romanlarda khonshu'dan bağımsız olarak moon knight'ı anlatabileceğin süre çok çok daha uzun. acaba khonshu gerçek mi değil mi sorgusu bu tip kurgulanan bir dizide işlemeyebilirdi. khonshu ve ennead'in direktman var olduğunu bilmek marc spector'ın derdini anlamamızda da bize çok yardımcı olmuş.

    dizi görsel olarak son derece tatmin ediciydi. sinematografisi, yönetmenliği, görsel efektleri başarılıydı. özellikle moon knight'ın kostüm tasarımı mcu'nun en iyi işlerinden biri olmuş. kostüme mumya estetiği kazandırmak harika bir tercih. mr. knight kostümü ise ayrı güzel. mr. knight çizgi romanlarda aslında ayrı bir kişilik. dizide marc spector kıyafet giydiği zaman bildiğimiz moon knight kostümünü giyiyor. steven grant ise mr. knight kostümünü giyiyor. dizi için iyi bir fikir olmuş. jack lockley'nin de bambaşka bir kıyafet giyeceğini tahmin etmem mümkün.

    marc spector'ın karısı olarak izlediğimiz layla el-faouly her ne kadar dizi için yaratılmış bir karakter olsa da çizgi romanlardaki bazı önemli öğeler kullanılarak oluşturulmuş. karakterin babası aslında scarlet scarab karakterinden uyarlama. son bölümde gördüğümüz haline de o yüzden rahatlıkla scarlet scarab diyebiliriz.

    karakterin origin hikayesi anlatılırken bushman ismi geçti. bushman, moon knight'ın en büyük villain'ı. origin hikayesindeki bağları çizgi romandaki ile aynı tutulmuş. önümüzdeki maceralarda karakteri görme ihtimalimiz çok yüksek. diğer taraftan moon knight hikayelerinin bir diğer önemli karakteri jean-paul duchamp (frenchie) ise dizi de bir kez telefon rehberinde göründü. o da ilerde görmeyi umduğum karakterlerden biri. çizgi romanlarda moon knight'ın asıl love interest'i olarak okuduğumuz marlene alraune dizide yok. onun bazı özellikleri layla ile birleştirilmiş. moon knight'ın vigilante tarafı dizide hiç gösterilmedi. eğer hikayenin devamında o yola girilirse bushman ve frenchie gibi karakterlerinde gözükmeye başlayacağını düşünüyorum.

    genel mcu açısından bakarsak dizi şu ana kadar ki yapımlar içerisinde evrenin belki de en dışındaki yapımı. ufak tefek göndermeleri kaldırsalar neredeyse mcu içerisinde bile diyemeyecektik. şu an için moon knight mini dizi olarak yerini koruyor. ama önümüzdeki günlerde ikinci sezon onayı gelebilir. karakter bir şekilde devam edecek. ama şu an için bunun ikinci sezon mu ? solo sinema filmi mi ? ekip filmi ya da dizisi mi ? olacağını bilemiyoruz. eğer ikinci sezon onayı gelmezse en uygun yer midnight sons tipi bir ekip filmi. orada blade, doctor strange, ghost rider gibi karakterler ile bir arada olabilir.

    --- spoiler ---

  • oncelikle (bkz: tesla autopilot)

    yaklasik 8 aydir tesla model x kullaniyorum. aracim ilgili videoda kullanilan 8.0 versiyonuna (ap1 de deniyor) sahip. (bu en gelismis versiyon degil, gectigimiz ay ap2 duyuruldu, ekstra hardware gerektigi icin sadece yeni teslalarda var)

    yazilanlari okudum, cehalet akiyor. fake diyenler var, mumkun degil diyen var, turkiye'de olmaz diyen var, var oglu var. kisaca diger hemen her konuda oldugu gibi bilgi yok, fikir var.

    olm siz ne acaip bir nesilsiniz yahu boyle ? olgulardan suphe duymak eyvallah, baslangic olarak mukemmel de hemen sonrasinda neden sapitiyor ve bilgi sahibi olmak ve sonra cikarim yapmak yerinde direkt iskembe-i kubraniza baglayip "olmeaz len o oylea" yi yapistiriyorsunuz ? cins misiniz olm siz ?

    videodaki uyariyi su ana dek uc defa yedim. bir an icin sagima baktigimda ondeki aracin ani fren yapmasi sebebi ile yedim ornegin. tesla'nin yazilimi eger ondeki araca yaklasma hiziniz tehlikeli sekilde artmissa uyari veriyor. eger yeterince hizli tepki verip fren yaparsaniz her sey yolunda ama tepki sureniz kazaya sebep olacak kadar yavassa bu sefer kendisi otomatik fren yapiyor. iddia filan degil bu, fact. dunya uzerinde autopilot'a sahip yuzlerce teslanin her gun yaptigi bir sey.

    ayni sekilde yazilim ap 7.0 yazilimi sayesinde ondeki aracin onundeki araci da gorebildigi icin (radar sinyallerini kullanarak) ayni "tehlikeli sekilde yakinlasma" hesabini o araclar icin de yapabiliyor ve "bak ondeki araclar aniden duracak" diye onceden sizi uyarabiliyor.

    ha bu yeni bir sey de degil, videosu internete yeni dustu de unlu oldu o yuzden haberdarsiniz.

    turkiye meselesine gelince, turkiye'de de ayni sekilde calisir. hic kafanizi yormayin. siz once tesla'nin turkiye'ye official olarak gelmesini saglayin, derdiniz o olsun.

    neden sorun degil ? cunku autopilot sizin tampon tampona gittiginizin farkinda, sadece dunyada bir turkiye'de mi tampon tampona trafik var saniyorsunuz ? aletin derdi tamponlarin arasinda 30cm mesafe kalmasi degil, sizin tamponun baska bir tampona yaklasma hizi. saatte 1 -2 km hiz ile giderken diger araba 30cm otenizde diye yaygara koparmiyor yani. ondeki arac duramayacaginiz kadar ani sekilde durursa uyariyor. yani siz dert etmeyin, turkiye'de de mukemmel sekilde calisir.

  • anlamadığım için erkekliğimden şüphelendiren olay. bir dakika, noluyoruz lan !

  • hayatım boyunca yaptığım hiç bir işten vicdanım sızlamadı. en sonunda kendi dükkanımı açtım ve istediğim gibi bir pizza yapıp satmaya başladım. kullandığım tüm markalar sektörün en iyi markaları. istanbul'un gelişmekte olan bir semtinde hem öğrenci hem beyaz yakalı hem de arap yatırımcının bol olduğu bir yerde açtım dükkanı. hiç haksız kazanç elde etmedim ve kar beklentimi de buna göre ayarladım. geldiğimiz noktada artık hiç bir şeyin önemi kalmadığı için 2020 ekim ayı fiyatları ile bugünün fiyatlarını karşılaştırmalı olarak yazıyorum.

    ortalama 36 cm pizzayı 47 tl'ye satarken 74 tl'ye satmaya başladım. başladığım gün bir çuval unu 90 tl'ye alıyorken bugün 230 tl (ova çift geyik), rende mozarella'yı 27/kg'den alıyorken bugün 82/kg (doların ilk zıplamasında yine fiyat artacaktır). en kaliteli şarküteri ürünüm 110 tl/kg 200tl/kg. mantar 8 - 12 tl/kg'den 20 - 25 tl/kg. sucuk 50tl/kg'den 80tl'ye geldi. elektrik kw fiyatı 0,90 kuruştan 2,75 tl'ye çıktı! 40 * 40 baskılı kutu fiyatımız 3000 adet basımda 1,90 - 2,34 - 2,76 olarak değişti en son aldığım fiyat kdv dahil 6,60. bunlar benim sabit maliyetlerim. niyetim esnaf kötü durumda sömürüsü yapmak değil ancak fiyatlar normal eriyen bizim alım gücümüz. tüm sabit maliyetlerim 3 - 4 katına çıkarken pizzanın fiyatını iki katına bile çıkartmıyorum ki insanlar satın alsın ama bu piyasayı nereye kadar sübvanse edeceğiz belli değil.

    bir sene sonra gelen edit: mesaj atan, iyi dileklerini gönderen, dükkanı devretmeden önce dükkana gelen herkese çok teşekkürler. geçtiğimiz yaz başı dükkanı devrettim. çok müşterimden düzgün pizza yiyemez olduk serzenişini duyuyorum. belki beklediğim başarıya ulaşamadım ama işimi düzgün yapmanın rahatlığıyla hayatıma devam ediyorum. hala maliyetleri takip etmeye devam ediyorum. o gün 82 lira yazdığım mozarella kilogram fiyatı bugün 180 lira. hepimize geçmiş olsun.