hesabın var mı? giriş yap

  • ön edit: debe ve güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. en sevdiğim grup hakkında yazdığım bir entry ile debeye girmekten gurur duydum. sağ olun, var olun...
    _______________________________________

    17 yıl önce bugün.

    öncesinde, grup ölüm kalım savaşı veriyordu. basçıları jason newsted gruptan ayrılmış, bunun üzerine grup içi (özellikle lars ve james arasında) tartışmalar ciddi boyut kazanmıştı. james hetfield'ın tekrar alkol sorunu yaşayıp uzun bir rehabilitasyon sürecine girmesi, yeni albüm hazırlıklarını da bir süre askıya almalarına sebep olmuştu.

    "grup dağılacak mı?" dedikoduları etrafta dolaşırken, james aylar sonra alkol sorununu aşmış bir şekilde çıkagelmiş ve grup albüm kayıtları için start vermişti. stüdyo kayıtlarında bas gitarı aynı zamanda yapımcıları olan bob rock çalmıştır. (ki kendisi sonradan gruba dahil olma arzusunu açıkça dile getirecektir. ama grup üyeleri bu fikre hiç de sıcak bakmayacaklardır.)

    kayıtlar tamamlanır. albüm piyasaya sürülmeye hazırdır. tek eksik olan, yeni bir basçı bulmak... birçok aday denenir ve nihayetinde, tarzıyla gruba yeni bir hava katacağını düşündükleri, oldukça da yetenekli buldukları robert trujillo gruba dahil olur. kendisi ayrıca ozzy osbourne'un da basçılığını yapmıştır.

    albümün çıkışı yaklaşırken grup bir telefon alır. kendileri için mtv icon programı düşünülmüştür. birçok ünlü isim ve grup sahneye çıkıp metallica şarkıları çalacaktır grubu onore etmek için. (limp bizkit ve korn performansları oldukça iyidir bu programda.) programın sonlarında ise metallica sahneye çıkıp tabiri caizse "döktürecektir". bu hem yeni basçılarını tanıtmak hem de yeni albümlerinin reklamını yapmak için bulunmaz bir fırsattır.

    ve 17 yıl önce bugün, st anger albümü piyasaya çıkar.

    metallica'nın süregelen tarzından oldukça uzaktır bu albüm. modern müziğe ayak uydurma amacıyla şarkılarda solo bile bulundurmamışlardır. davul ritimleri ve gitar riff'leri de önceki albümlerine göre oldukça sıradışıdır ve kişisel yorumum, kulak tırmalayıcıdır.

    nitekim, albüm birçokları tarafından beğenilmez. daha öncesinde internetten indirdikleri müzikleri sebebiyle insanlara ve napster'a açmış olduğu dava yüzünden birçok hayranının tepkisine yol açmış ve kimisini de kaybetmiş grup, üstüne bir de iyi bir albümle dönememiştir. bütün bunlara rağmen hiç de azımsanmayacak bir satış rakamına ulaşabilmişlerdir.

    evet, bu albüm (kendilerinin de itiraf ettiği üzere) metallica'nın en kötü albümü. ama bir yerde, metallica'nın en önemli albümüdür. kendilerini uçurumdan kurtarmış ve bambaşka bir başlangıca hazırlamıştır. yani bir nevi "iyileşme süreci albümü" diyebiliriz buna.

    ayrıca böyle bir fiyaskonun, seneler sonra gelecek death magnetic albümlerinin efsanevi olmasında da payı büyüktür.

    metallica'nın o dönemlerinin anlatıldığı güzel bir belgesel olan metallica some kind of monster'ı izlemenizi de ayrıca tavsiye ederim.

  • ulan hep tıraş. kültür önemliymiş de, iyi adam kalmamış da, ailesinin onaylaması lazımmış da, salla babam salla. çok düzgün arkadaşlarım var okumuş, kültürlü, iyi niyetli ama aileleri varlıklı değil. gariplerim hepsi yolda yürürken kaldırım parkelerini sayıyorlar.

    ülke çok ciddi bir ekonomik krizde ve erkeklerin yalnızca %5-10'u ekonomik olarak iyi durumda. onları match ettiğimizde kadınların %90-95 civarı da otomatik olarak eşleşemiyor işte.

    ne kadar meraklısınız la yalan söylemeye...

  • belki büyük bir kısımınız bana saf gözüyle bakacaksınız ama, benim hala umutlu olduğum maçtır. yok arkadaşım bitmedi bu maç. ben en azından penaltılara bırakabileceğimizi düşünüyorum.

  • bir ömer hayyam rubaisi ile anlatılacak olursa solipsism şudur ;

    ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
    kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
    sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
    ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok...

  • italya'dan parayla iki prototip alıp otomobil pazarına hakim olmak gibi dahiyane bir hamleyi hiçbir devletin düşünmemiş olması ne tuhaf değil mi? yine balına dünya hakimi oluyoruz desenize.

  • ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.

    yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.

  • benim anladığım "siz nesiniz ki, sizin kaybınız ne olsun, pis fakirler" diyememiş de, bunu demiş. normal.
    akp'li sonuçta.
    ..
    evet, ben de ekşideki hayatsız köpeklere soruyorum; kimsiniz olm siz?
    kaç kuruşluk adamlarsınız lan?
    cevap verin, yarınsız hayvanlar!!

  • başlangıçtan beri var olmalarına rağmen neden "hamam" gibi çok sonradan ortaya çıkan bir isimle anıldıkları tarafımı şaşırtmaktadır. atalarımız böcekleri sınıflandırma ihtiyacı duymamış demek ki.
    - o ne?
    - böcük...
    - bu ne?
    - o da böcük..