hesabın var mı? giriş yap

  • bir aşçı olarak yorum yapmam gerekirse,

    bir menüde kalem başına fiyat, maliyet x3 olarak hesaplanır.

    bir yemeği malettiğinin üç katına satarsan hayvansın hede hödö diyeceklere şöyle bir açıklama yapayım:

    hesaplamanız gereken şey, giderlerin hepsi aradan çıktıktan sonra kâr edebiliyor olmanız, dolayısıyla malzeme fiyatı+mekan kirası+elektrik,gaz,su+çalışan ücretleri+temizlik masrafları+bakım masrafları+restorana ait lisans ücretleri (alkol örn.)+türkiye ekonomisi sayesinde ayda bir değişen fiyatlar sebebiyle yeni menü basımları gibi ek maliyetler.

    şimdi maalesef ki türkiye'de artık bu malzeme fiyatı x3 dengesi bile fahiş fiyatlar dolayısıyla bozulmuş olabilir. bir restorandaki elektrik ve doğalgaz gideri zaten malzemeyi aşacak paralara ulaşmış olmalı diye üfürüyorum (çünkü çok da net bir bilgim yok) hadi çalışan paralarından kısarak dengelesinler diyelim falan filan ve bu matematiğe uydurmaya çalışalım.

    fettucine alfredo gibi basit bir tarif üzerinden (ve kafeler nasıl yapıyorsa ona göre hesaplamaya çalışacağım) maliyet hesabı yapalım.

    100 gram tavuk göğüs: 17 tl
    100 gram çiğ makarna: 3,4 tl
    75 ml krema: 13,125 tl
    10 gram toz parmesan: 17,5 tl
    1 diş sarımsak: 0,1 tl
    15 ml zeytinyağı: 4,5 tl
    tuz&karabiber: 0,03 tl+0,25 tl
    üstüne süslemek için 1 adet kokteyl domates: 1,54 tl

    yani toplamda 1 tabak fettucine alfredomuzun (ki bunlar perakende fiyatlar, toptanda bir 15 tl kadar ucuzlayacağını düşünmekteyim) malzeme bazında işletmemize maliyeti 57 tl 445 kuruş. bunun üç katı ise 172,335 tl oluyor. haydi bir de bunu 175 tl'ye yuvarlasın diyelim. (üstüne restoranların kullandığı hilelere hiç girmiyorum, toz parmesan diye hesapladığım şeyde çoğu restoran kars kaşarının kabuğunun rendesini falan kullanıyor, o hesapla da buraya 17,5 tl fiyat biçtiğimiz şeyin fiyatı 3 tl'ye falan düşüyor)

    şu an yemeksepetinden fettucine alfredo fiyatlarına bakıyorum: liva pastanesinde 243 tl, pilavcı abide 247 tl, hüdaverdi pastanesinde 210 tl, matchless makarna'da 230 tl.

    haydi bir de yemeksepeti komisyon alıyor üstüne kurye murye, restorandan menü fiyatına bakayım bulabildiklerimin: livashop.com'da fettucine alfredo 270 tl. yemeksepetinden de pahalı yani.

    e peki sorarım restoranlar, güncel perakende fiyatlarıyla 57,5 tl'ye mal ettiğimiz bir tabak yemeği kâr edebilecek olduğunuz ücreti 175 tl iken bize neden x4 x5 fiyatlarla kakalıyorsunuz?

    peki sevgili halk, siz enayi misiniz, hala bu kafeleri restoranları hınca hınç dolduruyorsunuz?

    eyyorlamam bu kadar.

    komik edit: yarası olan bir işletmeci gocunmuş olacak ki mesaj attı isterse 750 lira fiyat biçer size ne diye, ben de o zaman ev sahipleri de tek göz odaya 30,000 tl isteyince kızmayın dedim, e tabi kızmam fedakarlık neden bizden bekleniyor siz de maaşınızın yarısını alın o zaman fedakarlık gösterip dedi.

    muhatap olduğumuz zihniyet bu arkadaşlar. bu durumda fiyatların düşmesini daha çok bekleriz gibi.

  • action-war tarzında bir şey izleyemeyeceğiz. bunu filmin adı bile açıkça ortaya koyuyor. tarihi olarak dunkirk olayı almanlar tarafından kuşatılmış ingiliz yurtdışı orduları ve bir miktar fransız askerinin içinde olduğu büyük bir tahliye ve kurtarma harekatıdır. tarihin dönüm noktalarından biridir. bu olayı derinlemesine bilenler elbette filmin içeriğini az çok tahmin ediyordur ama bu biraz da yönetmene bağlı bir şey. işin içinde c. nolan varsa her şey olabilir.

    --- tarihi bilgi içerir ---
    alman orduları 10 mayıs 1940'da fransa, hollanda, belçika ve lüksemburg'a saldırarak ikinci dünya savaşındaki batı cephesini açar. bu öylesine müthiş tasarlanmış bir savaş stratejisidir ki 25 haziran tarihinde (45 gün içerisinde) fransa resmen teslim olur ve batı avrupa'nın işgali tamamlanır.

    magino hattı ile korunan fransız topraklarına almanlar birinci dünya savaşında olduğu gibi yine belçika üzerinden girerek görülmemiş bir hızda ilerlemiş, planın bir parçası olarak ordu iki kısma ayrılarak bir grup fransa'nın manş kıyılarına, diğer bir grup belçika ve hollanda kıyılarına ilerleyerek fransız ve ingiliz yurtışı ordularını kuşatmıştır. bkz: harita

    kuşatılan ordu fransa'yı koruyacak esas kuvvetleri barındırdığı için bu fransız ve ingiliz yüksek komutanlıkları için büyük bir şok olmuştur. kuşatılan müttefik ordusu kuşatmayı yarmak için çaba gösterse de almanlar gediğin açılmasına izin vermez ve savaşın kaybedileceğini anlayan ingilizler kuşatılan ordulara hızlıca dunkirk limanına doğru geri çekilme emri vermiştir. almanlar da müttefik ordularını imha etmek için hemen takibe geçse de bu noktada çok ilginç bir şey olur.

    alman batı orduları komutanı rundstedt imha için ilerleyen alman birliklerine dur emri vermiş (batı orduları grubuna dur emrini genelkurmay ya da onların da üstünde hitler vermiş) ingilizler de tahliye için büyük bir fırsat yakalamıştır. rundstedt wehrmacht'ı durdurmasaydı ingiliz ve fransız savaş gücü tamamen yok edilecekti.

    dur emri neden geldi? bu hala tartışılan ve anlam verilemeyen bir konudur. rundstedt ve hitler müttefikleri dunkirk'te kıstırana kadar alman ordusunun fazlasıyla kayıp verdiğini, tankların dunkirk istikametine doğru ilerleyen arazi için tehlikeli olabileceğini, zaten kapana kısılmış ve deniz yolu dışında hareket etmesi imkansız olan müttefik kuvvetlerini luftwaffe aracılığı ile imha edebilirdi. ayrıca alman yüksek karargahı hiç durmadan savaşan alman birliklerinin dinlenmesi ve moral depolaması için dunkirk'e göndermemiş olabilir. luftwaffe komutanı olan reichmarschall goering, dunkirk'te sıkışmış olan müttefikleri ordunun yardımı olmadan, sadece luftwaffe aracılığı ile imha edeceğine söz verir. böyle bir sözün verilmesi yürek ister. ancak goering luftwaffe'ye güveniyordur.

    savaşla birlikte başbakan olan w. churchill her türlü deniz aracının kuşatılmış müttefik kuvvetlerini alması emrini verir. o sırada ingiltere'de bulunan savaş gemilerinden, balıkçı teknelerine kadar tüm araçlar bu iş için mükemmel bir hızda toplatılır ve kurtarma operasyonu gerçekleşir. tahliye yaklaşık bir hafta boyunca devam eder. bir günde 10 bin - 60 bin arası asker ingiltere tahliye ettirilir. bu sırada luftwaffe de ingiliz donanmasını bombalasa da çok az kayıp verdirir. yaklaşık 350 bin asker dunkirk'ten ingiltere'deki dover limanına tahliye edilir. ingilizler bütün ekipmanı dunkirk'te bırakır ve almanlar bunların tamamını ele geçirir.

    filme gelecek olursak, tahliye sırasında luftwaffe'nin bombaladığı royal navy gemileri dışında pek bir aksiyon izleyeceğimizi zannetmiyorum.

    ha olur da film dunkirk öncesini konu alır da 10 mayıs'ta cephenin başlangıcı ve tahliye sonuna kadar işlenirse büyük bir aksiyon görebiliriz.

    edit: gelen ilk fragman filmle ilgili ilk tahminlerimi doğru çıkarmış gibi. zira fragmanda bir tahliye botunda bulunan ingiliz askerlerinin luftwaffe uçakları karşısındaki korkusunu izliyoruz. muhtemelen bunun devamında ortaya çıkacak raf uçaklarıyla birlikte nolan'ın yeteneğini de hesaba katarak mükemmele yakın it dalaşları ve stuka uçaklarının ingiliz gemilerine karşı pikelerini bol miktarda seyreceğiz gibi geliyor. ama yine de daha çok asker psikolojisinin üzerinde durulacağını düşünmekte ısrarcıyım.
    --- tarihi bilgi içerir ---

  • an itibarıyla habertürk'te canlı yayın konuğudur.

    "cami, zalimlerin de mağdurların da sığınabileceği yerdir. çünkü orası hakk'ın evidir... gezi olayları'nda içki içilmiş/içilmemiş tartışmaları yapılıyor. ben olsam, velev ki içildi, caminin mahremiyetini öne çıkarıp bunu faş etmezdim... tarih boyunca kutsal mabedlere kaçan, sığınanlara hiç bir şekilde müdahale edilmemiştir, edilemez de.. bizzat allah'a sığınmış bir insan, suçlu olsa bile kimsenin taarruzuna hedef olamaz... her ne kadar hukuk pratiği bunu imkansız kılsa da bu böyledir.." sözleri kayda geçilmeli....

  • atatürk'ün türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak için, akın akın milyonlarca ortadoğu kaçkınını doldurarak ümmetçilik oynanıyor. iç savaş, dış savaş ne ararsanız olacak.

    allahın belasıdır.

  • trabzonluların sinema değil tiyatro kültürü olduğundan cem yılmaz pek etkilenmeyecektir.

    2011 yılından beri türk futbolu denen tiyatroyu izliyoruz biz.

  • kadınlar için viagra üretilmiş. iyi de, zaten bunu lidyalılar bulmamış mıydı yüzyıllar evvel?

  • bizim angutlar başlayacaktır ama biz islam alemi olarak çok ezildxfsvdfwsfvs.. ülke içinde kurdukları sosyal adalete bak sen. devlet, alamancı dayımı arıyor ve diyor ki 5 sene önce yaptığınız vergi ödemesinde sizden 2 euro fazla kesinti yapıldığını tespit ettik, lütfen 2 euronuzu almaya gelin. ki benim dayımlar entegre olmayan, olmak istemeyen, zar zor almanca konuşan insanlar üstelik. senin siyasetçin napıyor, o 2 euronu da alırım, paranı da çalarım, ağzına da sıçarım, yiyosa git hakkını da ara bakalım.

  • (bkz: copenhagen interpretation)

    bu konulardaki en bilinen örneği, bu teorinin dalga fonksiyonlu denkleminin amcası schrödinger öne sürmüştür ve bu hayali örnek ‘(bkz: schrodingerin kedisi)’ ismiyle bilinir: bir kutu içine bir kediyi koyduğumuzu ve bir kuantum olayı (bu örnekte radyoaktif atomun parçalanması verilmiştir) meydana gelirse, zehirli gazın olduğu şişenin kırılmasıyla kedinin zehirlenerek öleceğini düşünelim. kuantum teorisinin kopenhag yorumuna göre bu noktada bir ölçüm yapılana dek kedi, ölü olma ve canlı olma koşullarının çizgisel birleşiminde ((bkz: superpozisyon)) olması gerekir; kutu açıldığında kedi ölü veya canlı durumlarından birine ‘atlar’.

    kuantum mekaniği kopenhag yorumu doğrultusunda yapılan her ölçüm, süperpozisyonu (birbiri ile iç içe duran paralel evrenleri, yani alternatif ihtimalleri) çöktürür. (yani bu ihtimallerden birini seçer)

  • yurt dışı çıkış yasağı koysunlar. yok öyle istifa ediyorum, görüşürüz demek. yolsuzluklara isimleri karışmış mı, temizler mi bilemiyoruz.

    edit: çıkarken araba anahtarlarını da bir zahmet odaya bıraksınlar. sonra 2'sini verip 1'ini vermeyen başkanlar gördük. tık
    edit 2: troller mesaj atıp iftira atma diyorlar. bundan böyle istifa edenin arkasına bakılacak. bir şey (ç)almış mı diye tık2

  • black mirror'ın 3. sezon 3. bölümünün ismidir.

    başrollerinde game of thrones’da bronn karakteriyle tanıdığımız jerome flynn ve yetenekli genç aktör alex lawther‘ın yer aldığı bölümün orijinal hikayesi charlie brooker’a, senaryosu ise william bridges’a ait. kamera arkasında ise the woman in black başta olmak üzere çeşitli korku/gerilim filmlerinde yönetmenlik yapmış olan james watkins bulunuyor.

    black mirror dizisinin bildiğimiz o karanlık senaryolarına ek olarak gerilim unsurunu da çok iyi kullandığını biliyoruz. sezonun 3. bölümü olan shut up and dance ise kelimenin tam anlamıyla izleyicisine ekran başında soğuk terler döktürmeyi başarıyor.

    kenny ve hector, her normal insan gibi hayatlarına devam ederken, içinde bulundukları teknolojik çağın başlarına açacağı belalardan habersizdirler. bilgisayar korsanları tarafından yapılan şantajlar birçok insanı mağdur etmektedir ve 19 yaşındaki kenny ile evli ve çocuklu olan hector da toplum tarafından hoş karşılanmayacak türden şeyler yaparken bu internet korsanları tarafından kayıt altına alınıyorlar ve adeta birer kukla olarak kullanıyorlar. bu “ayıp” şeylerin yayılmaması için her türlü şeyi yapmaya hazır olan ikilinin gerilim dolu hikayeleri izleyicide şok etkisi yaratırken, aynı zamanda içten içe onların iyi birer insan olduklarını düşünerek izleyip empati kurmak da farklı sonuçlara yol açabiliyor. peki korsanlar sözlerini tutacak ve o içerikleri yaymaktan vazgeçecek mi dersiniz?

    shut up and dance’ta bilgisayarlar ve telefonlarımızın kameraları başta olmak üzere birileri tarafından sürekli izlendiğimiz varsayımı ortaya atılıyor ve aslında sanal dünyanın geldiği boyutu da düşündüğümüzde bunun gerçekleşmesi çok zor bir ihtimal olmadığını fark ediyoruz. yine aynanın karanlık tarafından bakan black mirror, yaşamakta olduğumuz karanlık çağ özelinde izleyicisini bilinçlendirmeyi ihmal etmiyor.