hesabın var mı? giriş yap

  • böyle kurumsal şirketlerde bu işin çözümü basit. gerekli mercilere şikayette bulunun, olayın kamera görüntüleri vs. zaten mevcuttur. bu tarz kurumlar özellikle müşteri ilişkilerine önem vermek zorunda. aptal müdürenin gerekli cezayı alması, belki işine son verilmesi çok olası.

  • spor olsun diye koşmak.

    bunu yapan ilk insan var ya, insanlık tarihimizin en önemli kırılma anını işaretleyen varlıktır.

    bir hayvanın en önemli bireysel aktivitesi, enerji kazanmak, yani yemek yemektir. o enerjiyi hiçbir hayvan boşa harcamaz.

    ama bu ablamız/abimiz, kazandığı enerjiyi kaybetmekten korkmayıp spor yapıyor. çünkü yerine yenisini koyacağını biliyor.

    bu lüks, daha önce hiçbir insan için mümkün olmamıştı.

    az şey mi?

  • şarkıcı ile ses teknisyeni** arasındaki muhabbeti mümkün kılan çevirmen program.
    bu alet olmazsa bu iki güzide şahıs asla anlaşamazlar, zira apayarı iki jargon kullanmaktadırlar. örnek vermek gerekirse:

    *sesimin önünde perde var:
    kompresörün tresholdunu arttır.

    *bu kulaklık mono:
    kablo bozuk, kulaklığın sadece sağ tarafında sinyal var

    *kendimi duyamıyorum, beni aç:
    altyapı fazla, onu kıs.

    *bugün bu kulaklıkta bir şey var, her şey kötü geliyor:
    regl oldum kulaklarım duymuyor bugün.

    *beni biraz uçur:
    reverb verir misin?

    *sesim şöyle şıkır şıkır olsun:
    6 khz'den sonrası shelf eq ile aç.

    *benim sesim biraz geride değil mi?:
    solisti 12 db aç.

    *burada çok değişik, hiç denenmemiş bir efekt istiyorum:
    delay veya flanger ver.

    *yarın saat 2'de buluşalım:
    ben 6 gibi gelirim, siz de 4'de gelin.

    *ufak tefek bir şey var ama sen mikste halledersin:
    iğrenç söyledim, auto tune ile düzelt.

    *sesimin yanları yok, etli etli gelmiyor:
    300 hz. civarını aldıysan geri ver. ya da mikrofondan çok uzak kalmışım proximity effect sorunu yaşıyorum.

    *sesim uzaktan geliyor:
    mikrofonun tersinden söylüyorum, gel düzelt.

  • üsküdar belediye başkanı hilmi türkmen’in yeğeni cihat türkmen; ilahiyatçı ama gençlik ve spor müdür yardımcısı. keşke liyakattan , kul hakkından da biraz rahatsız olsaymış. yiyin efendiler yiyin, doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin!

  • kemal doğulu: özlem sen ilk bölümlerde sessiz sakin biriydin, sonradan değiştin.
    yarışmacı özlem özden: evet ilk başlarda burada tozdan ışıktan lenslerimle sorun yaşıyordum, kendimi ifade edemiyordum... vs... vs... vs... (uzun açıklamalar)
    kemal doğulu: bütün bunların sebebi lens mi yani, lense mi bağlıyoruz? ne dedin tam anlamadım ben? ne dedi?
    nur yerlitaş: evet ne diyor bu?
    öykü serter: özlem lensmiş.

  • bakana göre; semptomu olmayan evdeki kişiler bu sayıya dahil değildir. bilmeyenler için; "semptomu olmayan evdeki kişi" nedir onu da ben açıklayayım..

    5 farklı ilaç verilen, her gün 1 tane olmak üzere 10 defa göbekten iğne olan, tek bir ilaçtan günde 16 tablet olmak üzere, günlük en az 20 tablet ilaç içen kişi..

    gördüğünüz gibi bu kişilerin hasta sayılmaması son derece doğaldır, sonuçta hangimiz her gün iğne olup günde 20 tane ilaç içmiyoruz ki?

  • bir vatandaşın ülkenin vergi politikasıyla ilgili sorusu.***

    cevabına gelirsek;

    (bkz: altın yumurtlayan tavuğu kesmek)

    insanlar kendi sgk primlerini kendileri yatırırsa halkın bilinci artar, ödediği vergilerin farkında olur. milyar dolarlara saraylar, yolsuzluklar, onun bunun makam arabaları, konutlar, lojmanlar yani oraya buraya göz göre göre gereksiz harcanan paralar sorgulanmaya başlar.

    olmaz yani. hele bu iktidarda mümkünatı yok.

    ve (bkz: ben vergisini ödeyen bir vatandaşım) cümlesi amerikan filmlerinden çıkıp hayatımızda ciddi bir yer eder.

  • üreten türkiye projesinde kullanılması gereken kişi.

    uçsuz bucaksız tarlalarda çapa yapacak. taş ocaklarında taş kıracak. günde tek öğün yemek. yemeğini, temizliğini kendi yapacak. kazandığı para darüşşafaka'ya gidecek. ürettiği ürünler ekonomiye katkı sağlayacak. bu manyaklar en fazla hapiste yatacaklarını bildikleri için böyle enerji patlaması yaşıyor. madem yaşıyor, o enerjiyi üretime çevireceğiz. yatırmayıp çalıştıracağız. çakmak çakmayı biliyorsa çapa da yapabilir. iktidarımızda tüm suçlular üretime katılacak. norveç refahına kavuşturacağız ülkemizi. "ama bu insan haklarına aykırı" diyen liberallere projenin abd menşeli olduğunu göstereceğiz.

  • yazılım projeleri için kullanılan versiyonlama sistemidir “git”. bu sistem “github” ile karıştırılmamalıdır.

    github nedir, git nedir? bu başlık altında da çok defa gördüğüm, cevrede de çok defa duyduğuma göre ikisi karıştırılıyor. github ve git birbirinden çok farklı şeyler. github bir depolama servisi iken git ise versiyonlama, diğer adi ile surum kontrol sistemidir. kısaca git demek github demek değildir, biri diğerinin kısaltması değildir. github depolama servisine git versiyonlama servisini kullanarak kodlarınızı gönderip, alabilirsiniz. yani kısaca git bir otobüs ise, github da otobüs durağıdır.

    versiyonlama sistemi nedir? bir yazılım projesi yazdığınızı düşünün. yazılım projesi demek içinde kodların bulunduğu birçok dosya demektir. bu dosyaların içindeki kodlar birbirine bağlı ve ihtiyacı olan kod parçalarıdır. örneğin "dosya a" nin içindeki x kodu "dosya b" nin içindeki y koduna bağlı, birinde yapılan değişiklik bir diğerini etkileyecek niteliktedir. bu durumda kod üzerinde bir değişiklik yaptığımızda tüm projeyi bir bütün olarak ele almalıyız. yani kısaca kodumuzun içinde sadece bir karakter dahi değişse projemizin bir bütün olarak yeni bir versiyonu çıkmış olur. versiyonlama sistemi de bu isleri yönetmemizi sağlayan yardımcı programlardır.

    nedir depolama servisi? üzerinde çalışılan projelerin herhangi bir programlama dili ile yazılmış kaynak kodlarının saklandığı sunuculardır. bir kod yazarsınız, bu kodu github sunucularına yüklersiniz ve github size bir erişim linki verir. bu link üzerinden internet erişiminin olduğu her yerde siz veya başka yazılımcılar bu kodu görebilir, bilgisayarına indirebilir ve değiştirebilir.

    versiyon nedir? versiyon bir projede her bir değişikliğin bir diğerinin üzerine eklenerek artan bir ifadedir. örneğin bir yazılım projesinin versiyonu genelde 1.0.0 ile baslar daha sonra 1.0.1, 1.0.2 olarak ilerler. bu versiyon numarasında her bir ayraç genel ortak anlayışa göre farklı şeyleri ifade eder. genel ortak anlayışa göre (yani bu bu şekilde yapılmak zorunda değildir, ama uyulması faydalıdır) bu versiyon numaraları "major.minor.patch" seklindedir. örneğin bir yazılım projesinde bir hata düzeltilir ise üçüncü kisim yani 0.0.1 olan versiyon 0.0.2 seklinde artar. eğer o projede yapılan değişiklikler daha küçük değişiklikler ise versiyonun ikinci kısmı yani 0.0.2 olan versiyon 0.1.2 seklinde artar. ama yapılan değişikler çok büyük değişiklikler ise ilk kisim artar yani 0.1.2 olan versiyon 1.1.2 olur. yani özetle bir versiyon numarasının ilk kısmı arttıysa o üründe büyük değişiklik yapılmış demektir. son kısmı arttıysa küçük bir bug çözümü, büyük değişiklik yapılmamış demektir.

    simdi bu versiyonlama sistemlerinin bize yararı nedir? öncelikle ilk yararı bu versiyon numaralarını otomatik bir şekilde kendi tanımlamamıza göre yükseltir bu sistemler. ikincisi projemizin bir bütün veya parça parça halinde geçmişini tutar. bu sayede örneğin günün birinde bizim su versiyon numaralı halindeki kodumuz nasıldı dersek o koda birkaç komut ile ulaşabiliriz. yani kodumuzun geçmişteki haline gidebiliriz. bir problem olursa veya bireyler bozulur ise kodumuzu geriye alıp kurtarabiliriz.

    peki geliştirme takımları için yararı nedir bu versiyonlama sistemlerinin? bir projede ayni kod dosyasında, hata ayni kod satırında ayni anda birden fazla geliştirici çalışabilir. ama bu yapılan değişiklikler bir araya geldiğinde ayni dosyada iki farklı paralel versiyon var demektir. örneğin birinci kişi ahmet bir dosyada birçok kodu değiştirmiş olabilir. diğer taraftan ikinci kişi ayşe ise ayni dosyada birçok yeri değiştirmiş olabilir. simdi ahmet’in elindeki dosyada ayşe’nin değişiklikleri yok, ayşe’nin elindeki dosyada da ahmet’in değişiklikleri. bu durumda iki dosyanın birleştirilme işlemi “merge” ciddi bir problem, çünkü bu değişiklik yapılan yerede iki dosyada da farklı satırlar tespit edilmeli, eksik yerler birbirine eklenmeli ve tek bir, yani iki kişinin oluşturduğu değişiklikleri de içeren tek bir dosya yapılmalı. ama bu değişiklikler de kendi içinde birçok nitelik barındırabilir. örneğin ekleme, değiştirme, veya silme gibi. işte bu noktada çok uzun bir kod dosyası ile çalışılıyor ise içinden çıkılamaz bir durum olur. hatta ve hatta, örneğin ayni dosyada ahmet dosya içinde gecen “elma” kelimesini “armut”, diler taraftan da ayşe o “elma” kelimesini “portakal” yaptı ise ne olacak. kimin yaptığı değişikliğe göre tek bir dosya oluşturulacak derken ciddi bir karmasa olur. işte bu noktada versiyonlama sistemleri bu değişiklikleri birleştirme, gerektiğinde uyarma, gerektiğinde geri alma gibi özellikleri sayesinde bu karmaşayı basitleştirirler.

    versiyonlama sistemi denilince sadece git mi var? hayır, geçmişten günümüze birçok sistem kullanıldı, popüler oldu ve kayboldu. git dışında svn, cvs vs. gibi birçok alternatif de var ama günümüzde en popüler git.

    nedir bu git, github ilişkisi? kodumuzu geliştirdik, git ile versiyonlamasini yaptık. kodumuz bilgisayarımızda duruyor, peki takımımızdaki arkadaşlarla, ya da tüm dünya ile nasıl paylaşacağız bu kodumuzu. ya da nasıl yedekleyeceğiz, bilgisayarımıza bir şey olur ise bu kodumuzu nasıl kurtaracağız. iste bu noktada github devreye giriyor. github dan bir proje açıyoruz, github bize bir link veriyor. bu link bizim kod alanımıza erişmek için bir adres oluyor. ama ilk basta bu alanın içi bos. “git” kullanarak bu adrese tüm kodumuzu atıyoruz, ister sadece kendi ekibimiz ile paylaşıyoruz, ister tüm dünyadaki diğer geliştiricilerin inceleyebileceği ve değişiklik yapabileceği şekilde herkese acıyoruz. bilgisayarımıza bir şey olursa, çalınırsa, bozulursa bu github kaynağından tekrar kodumuzu güvenli bir şekilde kaldığımız yerden geri alıyoruz.

    git ile versiyonlamasini yaptığımız kodu sadece github serverlarina mi atmalıyız? hayır, ister github a atarsın, ister amazon code commit, ister gitlab, ister bitbucket olur. bular gibi birçok servis var ve genelde birçoğunda ayni özellikler olsa da fiyat paketleri olarak birbirinden ayrışıyor.

    peki niye github? birçok yazılımcı buraya tercih ediyor çünkü en kalabalık grup burada. ayrıca kodların görülebileceğini web ara yüzüne de herkes çok alıştı, ve gerçekten çok kullanışlı bir ara yüz sunuyor. ayraca github artık geliştiriciler arasında bir facebook gibi oldu diyebiliriz, bunu kimin ne bildiği, kimin ne yazdığı burada acilmiş durumda ve birçok şirket de ise alim süreçlerinde geliştiricilerin github profillerini görmek istiyor.

    nedir bu komut satiri olayı? kodumuzu yazdık, yeni versiyonu oluşturmak istiyoruz, peki bunu nasıl yapacağız. temelde bunun yapmanın iki yolu var, birincisi bir yardımcı program kullanmak. bu programların görsel ara yüzleri var ve bu ara yüz üzerinde birkaç buton tıklaması, birkaç yazı yazma ile bu yeni versiyonu çıkarabiliriz. örneğin bunlar sourcetree, github desktop, ya da kullandığımız kod editörün entegre uygulamaları olabilir.

    neden bu tarz programlar kullanalım? bu programlar genelde bu tıklama ve yazma isini arka planda git komutlarına çevirip bu kodları çalıştırırlar. bazen git komutları çok karışık bir hal alabiliyor, örneğin geçmiş versiyonlardan birinin üzerine yeni bir versiyon oluşturup, ama en yeni versiyondan da birkaç dosyayı bu oluşturulan versiyona eklemek gerekirse. bu durumda uzun uzun komut yazmak yorucu olabiliyor, ve bu tarz programlar bize hem görsel ara yüzleri, hem de işlevleri ile yardımcı olabilirler.

    neden komut satiri kullanalım? komut satiri demek neyi neden yaptığına biliyorsun demek, böylece bu versiyonlama işlemi sırasında daha az hata yapmak ve kontrolün tamamen elinde olması demek. tabi diler taraftan birçok komutu da ezberlemen gerekir. ayrıca komut satiri geliştiriciler arasında iletişimi de kolaylaştırır. örneğin bir grafik ara yüzünde birine bir şey tarif ederken şuraya tıkla, sağ üste bu var, ona tıkla, su kutucuğu doldur gibi ciddi iletişim problemi yasatan tarifler gerektiriyor. komut satırında bir satir komutu sesli veya yazılı olarak diğer geliştiriciye göndermek çoğu zaman çok daha pratik oluyor.

    git ve github öğrenmeye değer mi? tavsiyeden daha çok bu bir zorunluluk diyebilirim. neredeyse her geliştirici bu tarz bir sistemle çalışmak durumunda. hatta sadece kendi projenizi bile geliştiriyor olun bunları veya farklı alternatiflerini kullanın. size en büyük yararı, bir kodunuz bozulduğunda ve “eskiden çalışıyordu simdi ne oldu da çalışmıyor” diye düşünürken iste bu sorunun cevabini çok kolay alabilecek olmanız, gerekirse eski durumuna geri getirmeniz, bilgisayarınızda kodlarınızı kaybettiğinizde arkasından soğuk su içmek zorunda kalmamanız demek.

    bu github arkasında kim var? yakın bir geçmişte github tüm servisleri ile beraber microsoft tarafından satın alindi. eğer bu tarz büyük şirketlerin sunucularında kodunuzu tutmaktan çekiniyorsanız gitlab farklı alternatifleri kullanabilirsiniz. ya da kendi kişisel sunucunuza git sunucusu kurabilirsiniz. ama kendi çalıştığım şirket de dahil olmak üzere milyonlarca dolar değerindeki kodlar bu şirketlerin (microsoft, amazon, google vs.) sunucularında okyanustaki küçük bir balık misali duruyor.

    öğrenmesi ne kadar sürer? bir 8 saat üzerinde çalışmakla rahatlıkla temelini öğrenebilirsiniz. ama tabi bu sure yazılım konusunda tecrübenize bağlı olarak uzayabilir de kısalabilir de. ama temelini öğrendikten sonra size lazım olan ismini lazım olduğu zaman öğrenebilirsiniz. tek seferde tamamen uzman olmanız gerekmez. nasıl yapilirdan daha ziyade bu araçlarla neler yapabileceğinizi bilmek yararlıdır.

    peki nereden öğrenilir bu git, github vs. ? hem bu teknolojilerin kendi sitelerinde, hem youtube da, udemy gibi online eğitim platformlarında türkçe, ingilizce birçok kaynak var.

    bunları kullanırken neye dikkat etmeli? öncelikle neyi neden yaptığınızı bildikten sonra buralarda kodunuz güvende sayılır. birçok durumda kodunuzu geçmişe dondurup kurtarabilirsiniz. riskli hallerde de bu teknolojiler sizi gerektiği şekilde uyarır, uyarıları mutlaka dikkatle okuyun. ama bir durum var ki çok dikkatli okumalısınız, sizi maddi olarak zor duruma sokabilir. amazon web services gibi bulut sistemler bu serverlara bağlanmak için size uzun bir “anahtar” dosyası paylaşırlar. bu dosyayı yanlışlıkla bu gibi versiyonlama sistemine üzerinden paylaşırsanız, diğer taraftan bu tarz dosyaları bu sistemlerde tarayan kotu niyetli kod parçaları tarafından tespit edilebilir, ve bunun sonucunda amazon web service ler üzerinden yapılan illegal bağlantı ve binlerce dolar kullanım faturası ile karşılaşabilirsiniz. bu durumla karşılaşan birçok geliştirici var, kimisi amazon müşteri hizmetlerinin bir defaya mahsus yardımları sayesinde bu faturaları ödemekten kurtulmuş ama siz bu heyecanı yaşamayın. bu dosyaları bu sistemlere atıp, silseniz bile eskiye donuk versiyon da tutulduğundan dolayı yine de açığa çıkarılabilir. o nedenle böyle bir hata yaparsanız mutlaka bu “anahtar” dosyasını cloud service üzerinden iptal edin ve mutlaka cloud servisinize bir fatura alarmı kurun.

  • elini tost makinesine sıkıştırıp, bulaşık yıkarken kırdığın bardağın cam parçasının değil ''bardağın kendisi''nin eline saplanmasıdır. dehşet anı yaşanan şokla bir kaç saniye elime bakakalmıştım da sonra acıdan depar atmıştım tabi.

  • eşinizin sana birsey söylecem sözü ile başlayıp ömür boyu süren kelimelerle tarifi olmayan olgu.
    anne ve babadan binlerce kere duyulmuş anne baba olunca anlarsın sözünün hakllığı karşısındaki boyun eğiş.

    hamilelikle beraber bütün ilgileri üzerine çeken eşin kıskanılır ama vereceği hediye karşısında nefret ettiğiniz kaprisler bile çekilir. çünkü ödül çok büyüktür. karnındaki varlığın hayal edilmesi, onun nasıl birsey olacağı, acaba doğru mu yaptık, daha erken değil miydi, bu boktan dünyaya bir canlı getirmek bana mı kaldı, ona bana sağlanamayan şeyleri sağlayabilecek miyim, bana mı benzeyecek annesine mi sorularıyla geçen dokuz koca ay. sezeryan tarihinin belli olduğundaki içinde kopmaya başlayan fırtınalar.
    ve büyük gün.
    ameliyathane önünde hastanede neden sigara içilmiyor lan şeklindeki küfrediş. anne babanızın olm tamam kendine gel telkinleri. doktorun hemşireye ufak dozda bir anti-depresan verelim emri. 15 dakikalık bir operasyonun yıllardır sürüyormuş hissi. elin ayağın birbirine dolaşması.
    veeeee
    hemşirenin kollarına bıraktığı minik şey. "şey" çünkü ne olduğuna karar vermek güç. "şey" çünkü dünyada onu anlatmak için bir kelime türetilmemiş. şey çünkü o aslında sen. şey çünkü ben ne büyük sevgiler yaşadım tezinin çürütüsü.
    hoşgeldin kızım bebeğiiimmmm
    kimsenin ağlatamaz dediği sen kollarındaki minik şeye bakarak hüngür hüngür ağlıyorsun. kollarındaki savunmasız canlının sıcaklığı bütün benliğini yakıyor. yaprak gibi titretiyor içini bedenini.
    kimselere vermek gelmiyor içinden. hemşire "almam lazım bazı kontroller yapacağım" dediğinde yavrusuna gelen saldırı karşında aslanlaşan kediyi şimdi çok daha iyi anlıyorsun.

    hastaneden eve gelişi, ağlaması uykusuz geceler, annesinin emzirdiği anlardaki olağanüstü büyü, doğallık. ben neden emziremiyorum neden tek vücut olamıyorum serzenişi.
    ilk sokağa çıkışı, ilk gülüşü, ilk ses çıkarışı, ilk dişi,ilk,ilk,ilk,ilk,ilk...................

    seni çok seviyorum
    hoş geldin kızım
    hoşgeldin şimalim
    baban