hesabın var mı? giriş yap

  • bir amerikali, bir ingiliz ve bir iraklı barda oturmuş içki
    içiyorlarmış.

    amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp
    bardağa ateş edip parçalamış:

    "bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz amerika'da aynı bardakla iki
    kere içki içmeyiz" demiş.

    ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve
    ateş ederek bardağı parçalamış:

    "bizim ingiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum
    vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.

    bunun üzerine iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini
    bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip amerikali ve ingilizi
    vurup öldürmüş:

    "bağdat'ta bu ingiliz ve amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
    adamlarla iki kere içki içmeyiz"

  • "bu aralar isimlere taktım. geçen bir hanımla muhabbetim oldu. isminizi bağışlar mısınız dedim. su dedi. su istiyor sandım."

    türkiye'nin en büyük yeteneği seçildi bu adam.

  • kara mayınları, çinliler tarafından moğol istilalarını püskürtmek için kullanıldıklarında 13. yüzyılın başlarında bir kavram olarak var olurken, modern kara mayınlarının ise almanya tarafından geliştirildiği bilinmektedir. birinci dünya savaşı sırasında almanlar tarafından yoğun bir şekilde kullanılan silahlar o kadar etkili olduklarını kanıtladılar ki, diğer savaşan güçlü ülkeler tarafından hızla kopyalanıp kullanıldılar. hitler 1933'te almanya'nın gücünü ele geçirmesiyle, kara mayını teknolojisi bir kez daha askeri araştırmaların ön saflarına geldi. bu süreçte schrapnellmine 35 (şarapnel mayını 35), kurbağa madeni veya zıplayan betty olarak adlandırılan s-mine geliştirilmiştir. kendi sınıfının en iyilerinden birisi olarak s-mine müttefik kuvvetlerin çekindiği bir silah haline gelmiştir.

    s-mine fiziksel olarak, içine toz haline getirilmiş veya tnt dökülmüş küçük bir silindir şeklindedir. her mayının tepesinde, fırlatıldığında içerideki patlayıcının patlamasına neden olan bir fitil vardır. s-mayınını benzer cihazlardan ayıran şey, anında patlamak yerine, takıldıktan yaklaşık dört saniye sonra patlayacak şekilde tasarlanmış olmasıdır. onu ölümcül derecede etkili kılan bir diğer önemli ayırt edici özelliği, fitilinin yerde patlamak yerine mayının gövdesini yaklaşık bir metre havaya fırlatacak şekilde tasarlanmış olmasıdır ki bu noktada şiddetli bir şekilde patlama özeliği göstermektedir. bu yüzden testis yüksekliğinde patlayacak şekilde özel olarak tasarlanmış olması bir silahta bu iki kat ürkütücüdür. ingiliz askerleri bazen s-mayınını testisler için kullanılan argo kelime bollock kelimesini kullanarak "debollocker" olarak adlandırmışlardır. ölümcüllüğü en üst düzeye çıkarmak için, s-mine'ın gövdesi dışarıya yüksek hızlarda fırlatılacak yüzlerce çelik bilyalı rulmanla doldurulmuştur.
    https://www.youtube.com/watch?v=pfbhcqrktno

    müttefik devletlerin s-mayını ile bilinen ilk karşılaşması 1939'da, 2.dünya savaşı'nın başlamasından kısa bir süre sonra saar taarruzu sırasında gerçekleşmiştir. alman güçleri bölgeyi o kadar yoğun bir şekilde mayınladılar ki, alman topraklarına yönelik bir fransız saldırısı durdurulmuştur.

    savaş boyunca, nazi mühendisleri zaten ölümcül olan bu silahta iyileştirmeler yapmaya devam ettiler. "glasmine 43" olarak adlandırılan ve 1943'te geliştirilen bir cam versiyonunu geliştirdiler. büyük ölçüde tespit edilemez olmakla birlikte o dönemin mayın dedektörlerine göre, cam şarapnelin x-ışınlarının tespit etmesi daha zor olduğu için kısmen de olsa enfeksiyon riskinin artması, bu nedenle yaralanan bir kişinin çalışmasını çok daha zor hale getiriyordu.

    müttefik askerlerin yaklaşabileceğini düşündükleri hemen hemen her yere s-mayınlarını çim tohumu gibi diken alman güçlerinin ötesinde, aynı zamanda anti-tank ve araç mayınlarının etrafına akıllıca s-mayınları serpiştirdiler. böylece araçların içindeki askerler devre dışı bırakmayı planlamışlardır. harap olmuş araçtan çıkan askerlerin s-mayınları tarafından etkisiz hale getirilecekti.

    d- day yani normandiya savaşı'ndan sonra bazı alanların mayınlarla ne kadar doygun olduğuna bir örnek olarak müttefikler sadece pouppeville çevresindeki kum tepelerinde 15.000'den fazla patlamamış mayın bulup çıkardılar. dahası, 2. dünya savaşından sonra müttefik kuvvetler, batı avrupa'da ellerinden geldiğince çok mayın kaldırmak için yaklaşık 49.000 alman savaş esirini askere almıştır. yine de, bu büyük miktardaki insan gücüne ve mayınların yerleştirildiği yerlere dair titizlikle tutulan nazi haritalarına rağmen, bugün hala özellikle kuzey afrika'da ve doğu avrupa'nın bazı bölgelerinde, seyahat edilmesi güvenli olmadığı düşünülen alanlarda patlatılmamış 2.dünya savaşı dönemi mayınları olabiliceği düşünülmektedir.

    kaynak:
    https://www.cs.mcgill.ca/…edia/wpcd/wp/s/s-mine.htm
    https://en.wikipedia.org/wiki/s-mine

  • bugün bir arkadaşla konuşurken 24 yaşında evli olan birini biraz garipsedik. gel gelelim bu yaş eskiden evlilik için erken bir yaş gibi gelmiyordu insanlara. artık insanlar, en azından eğitimli insanlar önce evlenip sonra düzen kurma fikrinde değiller gibi. önce düzen kurup sonra evlenmek istiyorlar. zaten tek başına da rahatlıkla ayakta durabilen, düzenini kurabilen birisi evlilik fikrine çok da büyük arzu duymuyor.

    günümüz toplum yapısında, avrupa'nın pek çok yerinde de bu hala böyle, evli olmadan sahip olunması zor olan şey çocuk. halkın büyük bölümünün çiftçilik yaptığı dönemde çocuk aileye katılacak yeni iş gücü demekti ve bu yüzden erken evlenip çok çocuk sahibi olmak önemliydi. şimdi maaşlı çalışan insan kimin için iş gücü sağlayacak? bu bakımdan çocuk sahibi olmak da eskisi kadar arzulanan bir şey değil.

    bunlar göz önüne alındığında evlenmek isteyen insan havuzunda ciddi bir daralma var. havuz dar olduğu için istenen insanı bulmak daha zor olduğu gibi insanlar artık kendi kıymetlerini daha fazla biliyorlar ve daha seçiciler. bu da uygun bir insan bulmayı zorlaştırıyor.

    şu ana kadar saydıklarım genel durum. bunun yanında kişilerin tuhaf davranışları da var. her insan doğal olarak evleneceği insanın kendisine değer vermesini ister. fakat bazı kişiler buna tek taraflı bakıyor ve kendisine değer verene aynı değeri vermiyor, sonrasında karşısındaki insan kendisiyle evlenmek istemediğinde suçlu o oluyor. tüm iyi niteliklerin bir insanda toplanması imkansız. örneğin maddi durumu iyi olan bir insanın babadan zengin değilse hareketli bir hayatı olması zor. çünkü muhtemelen buna vakit bırakmayan bir işte çalışıyordur. fakat bir bakıyorsun evlenmek isteyen kişi istiyor ki hem evleneceği insanın maddi durumu iyi olsun hem de onunla maceradan maceraya koşsun. çelişen istekler olunca doğal olarak karşılanması da o oranda zor oluyor.

  • bir ömür boyu çalışmasa geçim sıkıntısı çekmeyecek nil ve onun gibiler artık başka bir misyon üstlenmeliydi. hepimizi özgürleştirmeliydi artık. doğaya gitmeliydik hepimiz, inek beslemeli, kişisel gelişim kitapları okumalı, yoga matının üzerinde bağdaş kurup enerjiyi özümsemeliydik. neden yapmıyoruz ki? neden karantinayı bir koza olarak göremeyecek kadar körüz ? oysa ki işe gidip gelmek ne kadar ruhumuzu yoruyor. iş dediğin nedir ki. arada gidip reklam filminde oyanayacaksın. kazandığın parayla da doğada yaşayacaksın ey halkım. bu kadar zor mu? bir dinleyin kendisini. hadi bakıyım yarın herkes bağdaşını kursun, derin bir nefes alsın, ruhunu özgürleştirsin. hepimiz kelebek olacağız karantina bitince.

  • ulan adam o kadar guzel yazmis ki ben ikna oldum. tek sorun erkek olmam.

    ayni sartlar altinda hayat erkegi olamiyor muyuz hocam?

  • başlık: beyler elim ayağım titriyor şuan inanamazsnız

    1.amını sikim ekmek almaya gittim bakkal amcaya. son 3 ekmek vardı aldım onları tam çıkacakken bizim mahhalleden bi kız girdi çok tatlı bi kız öğrenci ünide. o da ekmek var mı diye sordu. bakkal amca beni gösterdi son 3 taneyi aldı diye.

    kız bana baktı sonra ve "yaa rica etsem birini verseniz dedi bizim evde hiç kalmadı" dedi. anında koşarak uzaklaştım eve zor attım kendimi.

    ekmeği kaptıracaktım az kalsın lan elim ayağım titriyor piçler

  • barbara dururken bol bol serenay'ı gösteren reklem. bir nevi karışık kuruyemişe leblebiyi basmak, dayı torpili, fetöcülük gibi bir şey.

  • bugün itibarıyla altyapı çalışmalarının hızla başlayacağı güzide ilçemizdir.

    ve ankara’mızın tüm ilçeleri gibi tarihiyle ve insanıyla eşsiz bir yer olan polatlı ilçemize müjdemiz olsun.

    polatlı’mızın senelerdir kangren haline dönüşen acil altyapı yatırımları için yaptığımız kredi talebi belediye meclisi’mizde oybirliği ile kabul edildi.

    polatlılı hemşehrilerimin sağlığı ve huzuru adına verdiğimiz ısrarlı mücadelenin nihayete ermesinden büyük bir mutluluk duyuyorum.

    altyapı yatırımları için gerekli ihalemizi ise polatlı’da yapacağız.

    başkentimizin tüm noktalarına sağlıklı bir altyapı ağı kazandırmak istiyoruz. ankara halkı bu şehri bizlere emanet etti. halkımızın bizlere verdiği yetkiyi toplum yararına kullanmak ve bu uğurda mücadele etmek boynumuzun borcudur.

    halkımızın sağlığı ve güvenliği daima önceliğimiz olmaya devam edecek.

  • türkiye için oldukça kötü bir durum. bizim en büyük ithal kalemlerimiz dolar üzerinden iken en büyük ihracatımız euro bölgesine yapılıyor. arbitraj avantajımız maalesef kayboldu

  • bir takım müslümanın kendini kandırmasından başka bir şey değil.

    birisi konut kredisi adı altında bankadan para alıp bunu faiziyle ödeyince bu günah oluyor.

    aynı evi islami bankacılık yapan kuruluş sizin adınıza alırsa ve garip bir rastlantı eseri konut kredisinde ödenen aynı miktarda taksitlerle, konut kredisindeki vade süresi içinde söz konusu kuruluşa ödediğinizde bunun adı faiz olmuyor. ayıptır be kardeşim çocuk mu kandırıyorsunuz.

    kendini kandırıp buna ciddi ciddi inanan adam var lan. valla bak...