hesabın var mı? giriş yap

  • şu aralar kendini kötü hissedenlerin sayısında oldukça büyük bir artış var. bu tip durumlarda avuçla hap yutmak veya varille içki içmek yerine yapabileceğin çok daha bilimsel teknikler var. şimdi ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bir kaç taktik veriyorum hem de bilimsel temellerini de açıklıyorum. dikkat kesil.

    1. derin nefes alıp verme

    pratik öneri: stresli veya gergin hissettiğinde, 4 saniye boyunca burnundan derin bir nefes al, 7 saniye tut ve 8 saniyede ağızdan ver. bunu birkaç kez tekrarla. nefes hayattır.

    bilimsel temel: derin nefes alma, otonom sinir sistemini etkiler ve parasempatik sinir sistemini aktive eder. bu, vücudu "savaş ya da kaç" modundan çıkarıp, rahatlama moduna geçirir. yani her nefesinde sinir sistemine sakin ol şampiyon dersin.

    2. kısa bir yürüyüşe çıkmak

    pratik öneri: kendini kötü hissettiğinde, 10-15 dakikalık bir yürüyüşe çık. mümkünse doğal bir ortamda, ağaçlar ve yeşillikler arasında yürü. hocam benim yaşadığım yerlerde hiç yeşillik yok diyorsan mekan değiştirmenin yollarını ara derim.

    bilimsel temel: fiziksel aktivite, endorfin salgısını artırır, ki bu da doğal bir "moral kaynağı"dır. ayrıca, doğa ile etkileşim, stres hormonu kortizol seviyelerini düşürebilir. yani hem hareket edip hem de doğanın içinde olursan moralin yükselmeye başlar. ama patates gibi koltukta oturup tavana bakarsan daha kötü hissedersin.

    3. günlük tutma

    pratik öneri: günün sonunda, yaşadığın olumlu ve olumsuz deneyimleri bir günlüğe yaz. bunları yazarken, olumsuz deneyimlerin üstesinden nasıl gelebileceğini düşün. mümkünse bu yazma işini bildiğin atadan kalma kalemle yap çünkü kalemle yazma sinir sistemini daha iyi etkiler.

    bilimsel temel: günlük tutma, duygusal olaylar üzerinde daha fazla kontrol sağlar ve bilişsel yeniden yapılandırmaya yardımcı olabilir. bu, bilişsel davranışçı terapinin (cbt) temel bir unsuru olan "bilişsel yeniden yapılandırma"ya benzer. yani duygularını kontrol etmenin yolu onları aklın hakimiyetine sokmaktır bunun da en kısa yolu yazmaktır.

    4. farkındalık uygulamaları

    pratik öneri: gergin veya stresli hissettiğinde, etrafındaki seslere, dokulara veya kendi nefesine odaklan. bunun için 5-10 dakika ayır. streslendiğinde zihnin hızlanır ve kokain çekmiş maymuna döner. bunu yavaşlatmak için bilinçli olarak odağını değiştirmen lazımdır. anda kalabilirsen zihnin yavaşlayacaktır.

    bilimsel temel: "anı yaşama" pratiklerinin, bireyin duygusal reaktivitesini ve stresini azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir. bu konuda oldukça fazla çalışma var.

    5. sosyal destek arama

    pratik öneri: kendini kötü hissettiğinde, güvendiğin bir arkadaşın veya aile üyenle konuş. problemlerini paylaşmak, genellikle içinde biriken duygusal yükü hafifletebilir.

    bilimsel temel: sosyal destek, stres ve anksiyeteyle başa çıkmada önemli bir faktördür. iyi bir sosyal ağın, psikolojik sağlığa olumlu etkileri olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. kendini iyi hissetmediğin zamanlarda ailen ve yakın arkadaşların en pahalı antidepresanlardan daha etkilidir bunu bil.

    bu anlattığım beş yöntem, çoğu insan için etkili olabilecek genel önerilerdir. ancak, her birey farklıdır ve bu tekniklerin etkili olup olmayacağı kişiden kişiye değişebilir. örneğin, bazı insanlar için yürüyüş yapmak sıkıcı olabilirken, diğerleri için bu çok rahatlatıcı olabilir. en iyi yaklaşım, bu yöntemleri denemek ve hangisinin senin için en uygun olduğunu görmektir. ancak, unutma ki bu öneriler ciddi bir psikolojik durum tedavisi için bir alternatif değildir. eğer sürekli ya da şiddetli bir şekilde kötü hissediyorsan daha profesyonel destek araman önemlidir.

    bu yazıyı okuduktan sonra reçete olarak günde üç öğün yemeklerden sonra kanalımda bulunan "neden mutsuz ve stresli oluruz ?" videomu izlemeni yazıyorum

    işte kanalım burada

    https://www.youtube.com/aydinserdarkuru

  • 2002 sonları , serinin ilki olan felsefe taşı'nın filmini ağzım açık izledikten sonra yana yana serinin ikinci kitabını arıyorum. o zamanlar gaziantep'in yeni yerleşimlerinden fakat mahrumiyet mahallelerinden olan bir yerde oturduğum için güncel kitaplara ulaşmak mesele. semt kütüphanesi de yeni kurulmuş fakat orda da bulamıyorum.

    derken okulun yılbaşı çekilişi geldi , herkes çekilişte kendine kim çıkarsa ona hediye alıyor. şansıma çekilişi yapan türkçe öğretmeni benim adımı çekti ve hediye ne istersin dedi , haftalardır bu anı bekliyormuşçasına "sırlar odası kitabını istiyorum" dedim. hoca haftaya elinde kitabın korsan versiyonuyla geldi , kitapçıları gezmiş bulamamış , kitap sevgimi bildiği ve sanıyorum sevdiği öğrencisi olduğum için de sahafları arşınlamış , temiz bir ikinci elini bulmuş bana verdi.

    sömestr arasına girer girmez de her tatilde olduğu gibi tekstil atölyemizde çalışmaya başladım. işimi hızlıca bitirip yarım saatte bir kapı önündeki harabe tekli koltuğun içine çöküp sırlar odasını okuyordum. patronun oğlu olduğum için kalfam söylenir fakat pek de bir şey diyemezdi. okulda yeterince kitap yok mu boşver ne hikaye kitabı okuyorsun der dururdu. birkaç gün sonra baktım benim kalfa ortalarda yok , bir baktım iplik cuvallarının arasına çökmüş , bir elinde sigara bir elinde kitap dalmış okuyor. ilkin öylesine ilgisini çekti herhade diye umursamadım , ama baktım ki her mola verişimde kitap okumaya yelteniyorum , adam bana vermiyor .bir hafta içinde kitabı bitirdiğinde sigaranın dumanını ağzına doldurup havaya üflerken kurduğu cümleyi unutmuyorum

    " bu hermiyon çok akıllı kız la , diğer kitabı varsa getir de okuyak "

    ilkokulu bitirememiş bir işçiyi bile kendine bağlayan harikulade bir seridir harry potter.

    (bkz: çiriş otu/@serbronze)

    #109772983

  • cumhurbaşkanı adayının neden imamoğlu olması gerektiğinin en güzel örneği değil mi?

    kaynak

    uzun video

    ne demişti ekrem imamoğlu? “adama, kişiye, kişilere, gruplara, cemaatlere ,vakıflara, derneklere hizmet işi bitti.”

    --- spoiler ---

    ibb imar müdürlüğü ekipleri, hiranur vakfı’nın sancaktepe’deki kaçak yapısını mühürledi. 5 blok için ruhsat alan, yapı ruhsatında bloklar arasını bahçe olarak gösteren hiranur vakfı’nın, mevzuata aykırı bir şekilde bloklar arasına kaçak külliye inşa ettiği tespit edildi.

    ilçe belediyesi gereğini yapmadı

    ibb imar müdürlüğü, 25 şubat 2022 tarihinde sancaktepe belediyesine kaçak yapının denetimi ve gereğinin yapılması için yazı yazdı. 3 ay süre geçtiği halde ilçe belediyesinden yanıt alınamadı. ibb imar müdürlüğü 6 haziran 2022’de yeni bir yazıyla ilçe belediyesine sorumluluğunu tekrar hatırlattı. 4 ağustos tarihinde ibb’ye yanıt gönderen sancaktepe belediyesi, işlemlerin devam ettiğini bildirmekle yetindi. ibb imar müdürlüğü 7 eylül 2022 tarihinde yapının ruhsatına ve mevzuata uygun hale getirilmesi için son bir resmi yazıyla sancaktepe belediyesi’ne sorumluluğu hatırlatıldı.

    kaçak külliye iskanı alınmadan kullanılmaya başlandı

    3 aylık yasal süre boyunca kaçak yapıya ilişkin herhangi bir işlem yapılmayınca ibb imar müdürlüğü ekipleri, mülkiyeti hiranur vakfına ait sancaktepe mahallesi, abdurrahmangazi mahallesi, 8905 ada, 3 parselde bulunan yapıya giderek henüz iskanı alınmadığı halde kullanılmaya başlanan ruhsatsız kaçak yapıyı, ‘yapı tatil tutanağı’ ile mühürledi.

    bundan sonra ne olacak ?

    mühürleme kararı ibb encümenine gönderilecek, ruhsat sahibine para cezası kesilecek. kaçak yapının yıkılması için sorumlularına 1 ay süre tanınacak. bu süre içinde herhangi bir işlem yapılmazsa, kaçak yapı ibb ekipleri tarafından yıkılacak.

    --- spoiler ---

  • "10 sene gittim cannes'a, çok şeyler yaşandı. sophia loren'i bilir misin? onun asansöre bindiğini görünce asansöre binmistim ben de. yukarı çıktık beraber. otel odasının ortasında da yatak var. kadın yorgundu. ayakkabılarını çıkardı, yatağın üzerinde oturdu. "burada böyle dururken resmini çekebilir miyim?" dedim. çek diyince birkaç tane çekip türkiye'ye gönderdim. burada da afiş yapmışlar: “muhabirimiz ara güler sophia loren'in yatak odasında” diye. laf mı bu şimdi?"

    (bkz: habertürk)

  • bir türlü anlayamadığım durum.

    ilkokul 4'ü bitiren bir oğlum var, hem de iyi bir devlet okulunda okudu. tüm derslerinde başarılı da bir öğrenci.

    arkadaş 4 sene boyunca her dersi, ödevi el yazısı ile yazdırdılar. çocuk 10 yaşına geldi, hala doğru dürüst düz yazı yazamıyor.

    az biraz düz yazı gösterilse de hiç bir zaman herhangi bir derste bu tür yazımı kullanmadılar.

    bunun mantığı ne arkadaş?
    hangi kitap el yazısı ile yazılıyor?
    hangi internet sitesinde el yazısı kullanılıyor?

    lan düşünüyorum, düşünüyorum içinden çıkamıyorum.

    bizim dönemimizde el yazısı vardı ama sadece ayrı bir dersti. hokka ve çini mürekkebi ile güzel yazı yazmaya çalışırdık o kadar.

    şimdi oğlumun yazdıklarını ben bile okuyamıyorum.

    tüm dünya eğitim sistemini kolaylaştırmaya, sadeleştirmeye ve çocukların seveceği bir hale dönüştürmeye çalışırken bunun anlamı nedir?

    kafamda deli sorular.

  • turabi ile hakan'ın cilveleşmeleri bize iki ihtimal gösteriyor:

    1-her şey kurgu. kameralar kapanınca 'seyirciyi iyi kekledik bugün de' diye bizle dalga geçiyorlar.

    2-doğukan adada bonzai yetiştirmeye başladı herkes kafayı buldu.