ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
3000 tl hesap yüzünden boşanmak
-
"bütün hesabı evli barklı adama kilitleyip boşanmasına üzülmek" şeklinde de açılabilecek olan başlıktır.
insanlar büyüdükçe hayallerinin küçülmesi
-
düşündüm benimkiler de büyüdükçe çekti mi diye. çocukken en büyük hayalim neydi, şimdi ne diye... motorlu kanatlardı, yelek gibi giyiyorsun düğmesine basıyorsun çalışıyo. burada yok ama almanyada falan kesin yapmışlardır bunu. bizim de almanyada benim tanımadığım bi akrabamız oluyo, istanbul'a gelirken bana bunlardan getiriyo bi tane. her gün kanatlarımı takıp bizim sokağın üzerinde uçuyorum . bütün çocuklar bi tur istiyo, hiçbirine vermiyorum. yalnız oğuz isteyince onu da yanıma alıp uçuyorum. karşı apartmanın çatısına tünüyoruz beraber, orada çekirdek yiyoruz. çok spesifik olarak çekirdek ama. romantik buluyormuş olmalıyım.
yaklaşık 25 yıl geçti, şimdiki hayalim daha az mekanik. basit bir hamak. limon ağacının altında bir hamak, o kadar. yıldızları gören bir yerde olsun. bir de güzel bir ses sistemi olsun, müzik olsun hep. içimden geçen o anda çalınsın. karşımda bir dağ olsun. mümkünse hep gece olsun, ve hep dolunay yükselsin o dağın tepesinden. limon ağacının dalında bana arkadaşlık edecek bi cırcır böceği olsun yeter. hiç konuşmasın, sadece bi ayağıyla müziğe ritm tutsun sakin sakin, ki bileyim o da seviyor çalanı. karnım hiç acıkmasın ama limitsiz içecek olsun ve ne kadar içsem de hiç çişim gelmesin. bak düşündükçe hayal komplikeleşiyor. oysa haftalardır "sadece bi hamak" deyip duruyordum. belki de insan büyüdükçe hayalleri küçülmüyordur da, hayal kurmaya zaman ayırmadığı için detayları modellememiş, ilk aklına gelen dilekte yorulup bırakmış oluyordur?
joe satriani
-
satriani diskografisinde kıyıda köşede kalmış o kadar güzel beste var ki, bugün biraz onlardan bahsetmek istiyorum. ne yazık ki ne güncel konser set list'lerde yer alıyorlar ne de resmi yayınlanan konser dvd'lerinde. her albümden böyle 1-2 şarkı seçmeye çalıştım:
come on baby : 2015'te askerdeyken acemilik sonunda 1 günlük evci iznine çıktığımda, yaklaşık bir aylık müziksizlik sonrası telefonumdan dinlediğim ilk şarkı bu olmuştu. satriani'nin ballad'vari şarkılarının zaten hastasıyım, bu şarkı sakin ve huzur verici olmasının yanında onu özetleyen her şeye de sahip aynı zamanda. yavaş çalma hassasiyeti, melodik kontrol, muazzam blues cümleleri, estetik ve yerinde bend'ler... 2008 çıkışlı professor satchafunkilus and the musterion of rock albümünde yer alıyor:
https://www.youtube.com/watch?v=aw_obfbh3tc
movin' on : sıradaki parça adeta bir pozitif enerji bombası. güne iyi başlatan şarkılar klasmanından, gitaristler açısından da zorluk seviyesi bakımından daha çalınabilir duruyor. şarkının sonunda dj'lerin yaptığı scratch ses efektini satch'in gitarından çıkarması da şarkıya nefis bir lezzet katıyor. 2006 çıkışlı super colossal albümünden:
https://www.youtube.com/watch?v=r_degvmb5no
it's so good : pozitif mod'dan ve yine super colossal albümünden devam edelim. parçanın adı her şeyi özetliyor aslında, ortadaki solo bölümünün arkasındaki blues riff'lerin ve sondaki solonun hastasıyım. konserlerde herkesin el çırparak tempo tutabileceği tarzda nefis bir şarkı:
https://www.youtube.com/watch?v=b02chaopim8
all alone : biraz geriye gidelim 1993 yılına, yani time machine albümüne. bu albümün en bilinen şarkıları genelde time machine ve super mario bros filminde de çalan speed of light'tır. benim favorimse duygusal, slow bir şarkı olan all alone'dur:
https://www.youtube.com/watch?v=teermm8nc24
tam bir satriani imzası taşısa da ilginçtir ki beste onun değil, ünlü caz piyanisti mal waldron'a ait ve left alone olarak geçiyor. bestenin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=xuoqcaceevm
luminous flesh giants : hakettiğinden daha az değer gören satch şarkılarından biri de kesinlikle budur. bu şarkının kaydedilme süreci çok sancılıdır. 95'te satriani nathan east, manu katche gibi o zamanın stüdyo müzisyenleriyle birlikte ünlü prodüktör glyn johns eşliğinde tamamen canlı kaydedilmiş bir albüm yapmak üzere toplanıyor. provaya giriyorlar, 1. deneme fail, 2. deneme fail, 3. deneme fail felan derken baya uğraşıyorlar yani grup içi kimyayı oturtmak için. albümün yapılış hikayesiyle ilgili bir belgesel var hatta reel satriani isminde: https://www.youtube.com/watch?v=wfbvspjv2po ben de hatta bir entride bu süreci detaylı bir şekilde anlatmıştım: (bkz: #90962740)
velhasıl kelam bu şarkı benim için cidden çok özel bir şarkıdır, remix versiyonu felan da vardır, gitarda da inanıyorum bir gün baştan sona çalacağım:
https://www.youtube.com/watch?v=qisz-yymles
with jupiter in mind : 98'de satriani uzay temalı, parlak tonlara sahip, kendisinden bildiğimiz tarza geri dönüp müthiş crystal planet albümünü çıkarır. baştan sona harika olan albümde crystal planet, house full of bullets(of of hastasıyım) ve love thing gibi şarkılar ön plana çıkar. peki with jupiter in mind gibi gaz bir parçanın günahı ney ulan, niye tek bir konser kaydı bile yok!!?
https://www.youtube.com/watch?v=dhpgn-tzesc
just look up : satch diskografisinin en zayıf albümlerinden biri olarak görülen 2004 çıkışlı is there love in space albümünden rahatlatıcı nefis bir kompozisyon. az nota, çok duygu ekolünden. virtüözitenin v'si yok, yılların getirdiği yorum gücü ve doğaçlama var:
https://www.youtube.com/watch?v=omy1jh5ws9u
shine on american dreamer : şimdi de 2013'e gelelim. satriani'nin son yıllarda daha sade ve minimal bir kompozisyon anlatımına yönelmiş durumda olduğunu görüyoruz. bu şarkı işte bu bahsettiğim duruma muazzam bir örnek teşkil ediyor; çok az rif, tane tane basılmış notalar. sonuç: saf bir pozitif yoğunluk ve hissiyat.
https://www.youtube.com/watch?v=exiiawl3p4m
attack : 2000 yılında, milenyum kelimesini sıkça duyduğumuz zamanlarda satch yine vizyonunu göstermiş ve elektronik altyapılı, bolca synth'in kullanıldığı mükemmel bir albüm çıkarmıştı engines of creation adında. attack şarkısı da şu an bir techno club'da çalsa inanın milletin yerinde duramayacağı, kopacağı türden bir eser. ortasındaki tribal gitar solosuna yürek dayanmaz.
https://www.youtube.com/watch?v=wajofwtluzk
engines of creation : satriani tam bir duygu adamı. engines of creation içinde türlü güzellikler barındıran bir albüm olduğu için burdan seçeceğim diğer şarkı için epey kararsız kaldım, clouds race across the sky'a gitti elim önce ama bu şarkı ağır bastı. adım adım temponun nasıl arttığını ve sizi içine çektiğini hissedin. youtube yorumunda biri "bu şarkı öylesine kozmik ki, astronotlar eğitimlerinin bir parçası olarak dinlemek zorunda olmalı" demiş, haha harika bir tespit doğrusu.
https://www.youtube.com/watch?v=1urlsxcvoty
cnbc-e'nin kapanması
-
peki o zaman ben butun cbnce dizilerini izliyorum nickli yazar ne olacak. birak eksik biraz hüzünlü biraz güdük kalmayacak mı?
peki mahfi eğilmez nereye gidecek. ya o türlü forex firmalarının uzmanları nereye bağlanacak?
hele o sigaraların ucundaki çiçekler. solacak mı onlar :(
en enteresan uyku sayıklamaları
-
bir gece abimin söylediği sözle beni benden alan sayıklamalar bütünü.
gece çıt çıkmıyor ben uyumak üzreyim abimden bağırarak gelen ses
- sessizliiiiiiik
eşinin çalışmasını normal karşılayan insan
-
annemdir. babamın çalışmasını normal karşılıyordu. annem insan, babam da eşi.
zorunlu ekleme: tahmin etmesi zor değil tabi ama başlık başa kalmış.
takside sol gözle pis pis taksimetreyi kesmek
-
eğer iguana değilseniz sağ gözünüzün de taksimetreyi pis pis kesmesi gereken durum.
sabri ideal sağ bek değil
avrupa'nın en güzel üç şehri
sibel ünli tweeti yüzünden işten kovulmak
-
atılan tweet yüzünden çıkarılması yapılabilecek en hafif şeydir. hiç çaresiz kalmamış gibi insanları sırf ideolojisi yüzünden yaftalar veya suçlarsanız insanlar da tepkisi koyar. bitaksi'yi bu eylemi için kutlarım.
dipçe: düşünce özgürlüğünü savunan yazarlar bana mesaj atıp küfrediyor. ben kurumsal bir firmada calısan biri değilim. sıradan bir insanım. biografisine calıstıgı yerin adını yazıp belki de zamanında o şirketten taksi kullanmış eski müşteriye böyle şeyler söyleyen bir adamı savunmak bir teröristi savunmaktan farksızdır.
rüyalarımı çaldınız diyen isveçli kız
-
türkiye'ye geldiğinde "kabuslarımı geri verin" demesi muhtemeldir.