ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nikola tesla
-
"eğer size birisi bir şeyi kimin icat ettiğini sorarsa ve siz o şeyi icat edenin kim olduğunu bilmiyorsanız tesla icat etti deyin, büyük ihtimalle doğru cevap vermiş olursunuz. "
amerikan evlerinin en beğenilmeyen yanı
-
amerika'da dogu yakasinda hem sehir ici hem sehir disinda (suburbs) yasamis biri olarak:
evler tahtadan, tahta kurulari tum evi yiyip bitirebilir. denetleme yapmadan ev satin almayin sakin.
felaket bir fare problemi var; ozellikle sehirlerde, eski evlerde. mumkunse yeni ev bulmaya calisin. yeni derken 1 senelik insaattan alin demiyorum, 70'lerde 80'lerde yapilsin yeter. 200 yillik evler gordu bu gozler. daha yenilerine bakarsaniz da vergi muafiyeti olmasina dikkat edin genellikle 10 senelik. ama iyi bir devlet okulunun oldugu mahalledeyseniz ya ruyanizda gorursunuz muafiyeti yeni evlere vergi basiyorlar resmen.
bazi evler kanalizasyona bagli degil, foseptik cukuru var. ıyi arastirin.
tasarim acisindan mutfagi ayri olan bir ev cok zor bulursunuz, bulamazsiniz. eski evlerde bu mevcut ama onlarin tasarimi kolonilerden kalma kolelerin odasina giden ayri merdiven var mutfaktan giden :) odalar cift kapili, yine ev hizmetliler temizlemek icin farkli kapidan girsin diye :) yine tasarim acisindan eski calistigi muddetce atmiyorlar. 100-200 yillik kapilar tokmaklar hala kullaniliyor. bir evde de 50'lerden kalma beyaz esyalar vardi.
yalitim cok problem, evler zaten tahtadan. yan capraz evdeki cocuklarin bile gurultusunu duyabilirsiniz. allah'tan buranin cocuklari erken yatiyorlar 8-9 gibi kesiliyor cocuk sesi. ama bebeginiz varsa ve delinin biriyle komsuysaniz, kolay gelsin. yasal olarak birsey yapamaz ama sizi gicik edebilir.
taharet muslugunu kendiniz koyabilirsiniz tuvaletlere. o nedenle o problem degil benim icin, biz koydurduk. ama isteyen amerikalilar da islak mendil koyuyorlar artik tuvaletlerine. ogreniyorlar yavas yavas ;)
ısitma problem maalesef. ama problem bizde. amerikalilar cocuklarini soguya karsi dayanikli yetistiriyorlar. cocugu sarip sarmalayip, ustune yorganlar koyarak buyutmemisler. o nedenle isinmiyor dedigimiz evlerde onlar rahatca yasiyorlar.
simdilik aklima gelen bunlar...daha olursa eklerim.
4 bin tl maaş alan bir erkekle evlenmek
-
"ayda 10 bin giderim var, 4 bin ne ki, zengin erkek arayan kızlar eqlesin" şeklinde şekil yapmaya çalışanları göstermiş başlıktır.
4000 iyi paradır, istanbul'da yaşamıyorsanız.
anadolu'nun herhangi bir kentinde 4 sen, 2-3 de eşin alsa 6-7 yapar ki;
kötü diyeni uçan spagetti canavarı çarpar.
öyle bebekler var ki insanı tahrik ediyor
-
"... şişirmeye çalıştım, o da olmuyor!" diye devam etse şaşırmayacağım açıklama.
banka çalışanının müşterisine sessiz olun demesi
-
denizbank'ın çalışanını tüm denizbank'a mal etme girişimidir. gram işim olmaz denizbankla ama bu kadar çarpıtılmış bir rezalet de görmedim arkadaş. git bankacıyı şikayet et işte.
ayrıca o nasıl başlık açmaktır?
rezalet puanı: 0/10
onu muayene edemem abdestim kaçar nikah düşer
-
çok net söylüyorum ortalama 1500'lü yıllara falan denk geliyor bu söylem.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1997 yılıydı. o dönemde liseyi kazanmıştım. liseye girişte sağlık raporu istenmişti. velhasıl o raporu almak için bakırköy devlet hastanesine gitmem gerekiyordu. fakirlik işte, annem öyle bir para verdi ki muayenelere yola yemeğe yetecek mi bilmiyorum.
yolda sürekli inşallah çok fazla masraf tutmaz diye içimden geçirdim. hastanede biraz masraf çıktı haliyle. ben paralarımı hesap ederken karnım o kadar açıkmış ki anlatamam. hastanenin önündeki büfeye geldim:
ben: abi simit kaç para?
büfeci: ... lira
ben: peki meyvesuyu kaç para?
büfeci: ... lira
ben: o zaman bi simit alayım abi
büfeci: meyvesuyu vermeyim mi?
hayatımın o anı sanıyorum kendimi en gariban en yalnız hissettiğim andı. büfeden simit alırken beni gören orta yaşlı bi bayan daha sonra yanıma gelip "ben sana meyvesuyu alayım mı oğlum" demişti en anaç haliyle. beni bi ağlama aldı ama anlatamam sözlük. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
ideal duş alma sıklığı
-
ideal 31 sıklığına göre şekillenen miktardır.
kızlardan erkeklere kız tavlama taktikleri
-
bir kız olarak konuşuyorum, bırakın bu işleri.
şimdi siz en güzel taktiği alıp hatasız uygulasanız bile, o gün kızın pms'sine mi denk geldiniz mesela, yalan olur o taktik.
- gözlerin bir içim su...
- dudaklarım çirkin mi yani, bunu mu demek istiyorsun, ühürümühürü...
tam kızı yalnız yakaladın, vereceksin romantizmi. ister misin kız o gün o şıllık selin'le kavga etmiş ve içindeki yelloz kezban hortlamış olsun?
- gözlerin bir içim su...
- o şırfıntının gözünü gözünü oyarım ben!
ya da sevgilisinden yeni ayrılmıştır, erkeklere öfke doludur...
- gözlerin bir içim su...
- skerim gözünü, hepiniz aynısınız, vermiyorum lan!
siz bırakın bu taktikleri. gelişine takılın. denk geleceği varsa gelsin.
- naber?
- iyidir senden?
- benden de iyidir. n'apıyosun akşam?
- hiiç.
- gelsene.
- olur.
oluyor.
atatürk orman çiftliği'nde ağaç katliamı yalanı
birini tanımanın en iyi yolu
-
topluluk içinde ve bire bir konuşmada hareketlerinin değişimini gözlemlemektir.
bazı insanlar yalnızken çok iyidirler, yargılamazlar, ön yargısız görünürler, anlayışlıdırlar. sonra yanınıza birileri geldiğinde ya da birkaç kişi birlikte bir yere oturup konuştuğunuzda bambaşka biri olurlar. tamamıyla değişirler, size değersiz hissettirirler, kendilerini kanıtlamak için yalnızken yapmadıkları şeyleri yaparlar ve bence bu bir insanın sahip olabileceği en berbat özelliklerden biridir.
kısacası ıssız adada birlikte yıllarca yaşasanız dahi bir insanı tam anlamıyla tanımış olmayabilirsiniz, toplum içindeki hareketler o kadar önemli ki.