ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11 aralık 2014 trabzonspor'un yediği gol
memur olup sıradan bir hayatla geberip gitmek
-
dsıde çalışan bir mühendisseniz, köy köy dolaşıp gölet yapıyor, sulama sistemleriyle ilgileniyor olabilirsiniz.
ziraat bankasında uzman mühendisseniz, karış karış gezip tarıma kredi vermiş bir insan olabilirsiniz.
maden şirketinde memursanız, işçilerin hakkını alması konusunda destek vermiş, gerekli düzenlemeleri getirmiş, enerji komitelerinde görev almış olabilirsiniz.
devlet demiryollarında memursanız, dağ taş gezip anadolunun olmadık yerlerine bayramda seyranda gidip sorun çözen bir insan olabilirsiniz.
öğretmen olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz, hakim savcı olabilirsiniz.
bu insanlar benim dedem, babam, anam, teyzem. hayatlarını insanlara faydalı olacak şeyler yapmaya çalışarak geçirdiler. vatana millete faydalı olmak için okumuşlardı. plazada yabancı bir firmanın temsilciğinde çalışmaktan daha az kazandırdığı doğrudur. ama güvenceleri, tatilleri, lojmanları, dostları, müdürü çekiştirdikleri iş arkadaşları, ve örgütleri vardı.
memur dediğimiz insanlar her ne kadar bugün devletin çürümüşlüğü içinde kalsalar da ülkeyi çekip çeviren çalışanlar ordusudur. onların emekleri bir devleti sosyal devlete dönüştüren şeydir. manevi olarak zengin bir hayattır. sosyal olarak güzel bir hayattır. sizi özel sektör gibi birbirine maaşını söylemediğin, yanında oturanla rekabet ettiğin bir dünyadan alır, aynı amaçlar için mücadele ettiğin ortağa çevirir. akşamları hobi edinecek çoluk çocukla oynayacak zaman bırakır.
kar için değil, insanlar için çalışırsınız. onurlu ve anlamlı bir yaşamdır.
ek:
“hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.” orhan pamuk, kara kitap
işaretin yeter
-
meali: "işaretin lazım zira benim savunacak peşinden koşacak kendi doğrularım yok"
gurme kılıklı yiyicilerden gına gelmesi
-
debe editi : bazı entrylerde görünce aklıma geldi, atladığım bir şey olmuş. bu yemekler için şehir ve hatta ülke dışından dahi geliyorlarmış. (!) bırak ülke, şehir ve ilçeyi, bir öte mahalleden bile gelinmez.
peşin edit : şimdi bazı arkadaşlar "bu insanlar zaten kendilerine gurme demiyor ya da gurme olmak gibi bir iddiaları yok." diyebilir ama videolarının başından sonuna kadar olan her anına bakarsanız "gurme gibi davranmaya çalıştıklarını" görebilirsiniz.
margarin, eritme tost peyniri ve tavuk sucuğundan yapılan tosta şifa(!), salça ve ayçiçeği yağından yapılan karışıma özel sos, tavuk döner, akciğer kavurma ya da şişe takılan her kıymaya* olağan üstü methiyeler dizip her seferinde "böylesi yok!" diyen bu insanlardan size de gına gelmedi mi? (liste uzadıkça uzayabilir, uzatmıyorum.) gurmesi (!) bir dert; yapanı&satıcısı bir dert. şaklabanlık ve soytarılıkların havada uçtuğu, zerre gerçeklik, samimiyet ve farkındalık içermeyen bu insanlar ve videolarından size de bıkkınlık gelmedi mi? adamlar her an ve her platformda karşınıza çıkıyor, her yeri öyle bir sarıp sarmalamışlar ki, hiçbir şekilde kaçışınız yok.
şimdi dikkat ederseniz bu videoların genelinde iki tema işleniyor. salaş mekan ve acımamız ve acındırmamız istenilen insanlar. salaş demek, "kirli, isli&paslı, hurda, leş, derme çatma, el arabası " vs. demek değil, şatafat ve gösterişten uzak demektir. ayrıca emek sömürüsü altında acımamız istenilen bazı insanların vergi vermedikleri ve sağlığımızla oynadıkları gerçeğini hiç dile getirmiyorum. bu insanlar ve mekanlar konusunda gerekli tedbirleri almayan bakanlıklar ve belediyeleri zaten allah'a havale ettik.
şimdi gelelim bu insanların yaptığı en büyük tahribata. ne mi? elbette, çok çok uzun dönemler dünyanın sayılı mutfaklarından olan türk mutfağını getirdikleri nokta ve küresel olarak kaybettiğimiz imaj kaybı. artık dünya insanı türk mutfağı deyince bu insanları ve videolarını görüyor. sonra da "şurada burada böyle araştırmalar yapılmış, türk mutfağı bilmem kaçıncı sırada çıkmış, bu nasıl olur!" vs. gibi cümlelerle kendimizi aldatmaya çalışıyoruz. aslında her şeyin apaçık bir şekilde ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama kendimize konduramıyoruz.
velhasıl, durum böyle. son olarak malum şeytan üçgenimizi de buraya koymadan olmaz değil mi?
(bkz: fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma)
son söz : ulan bir şeyi de beğenmeyin be! birine de çıkıp kötü deyin. derler mi? demezler. *
.ı.ıılıııllılllıllılllllıl...lııllıılllıllllııllıı
-
ibrahim erkal saçlarını taradıktan sonra taraktan geriye kalanlar.
16 kasım 2018 kilogramın tanımının değişmesi
-
16 kasım 2018 fransa'nın versay kentinde yapılacak olan "general conference on weights and measures" adlı konferansta alınacak kararla 20 mayıs 2019 tarihinden itibaren metrik sistem kullanan tüm ülkelerde uygulanmaya başlanacak karardır.
kısaca metrik sistem ilk olarak 1799'da fransa'da tanıtıldı.
basitçe, 1960 yılında metre ışığın dalga boylarıyla ilişkilendirilerek bir sabite bağlanmıştı.
an itibariyle kütle birimi olarak kullandığımız kilogram uluslararası kilogram prototipine göre belirlenmiştir. %90'ı paltinyumdan ve %10'u iridyumdan oluşan bu prototip zamanla kendisini oluşturan elementlerin yarı ömür sürelerinden dolayı kütle değişimine uğruyor. örneğin platinyum'un yarı ömrü 10^11 yıl iken iridyum'un yarı ömrü sadece 73.83 gündür.
bu yüzden metrik sistem kullanan ülkelerinde katılacağı bir konferansla kilogram tıpkı metre-ışık hızı, mol-avagadro gibi ölçü birimlerinde olana benzer şekilde bir sabite bağlanacak. bu sabitin planck sabiti olması öngörülüyor.
planck sabiti fotonun enerjisi ile fotona ait elektromanyetik dalganın frekansına oranıdır.
bu hesaplamayı yaparken kullanacakları nist-4 kibble balancer eğer 6.626070150x10^(-34) planck sabitiyle milyarda 10 belirsizliğe ulaşırsa kilogram planck sabitine göre belirlenmiş olacak.
edit: birtakım yazım yanlışları.
siz teksaslıysanız ben de kasımpaşalıyım
-
- sonra dedimki siz teksasliysaniz ben de kasimpasaliyim
- hadi ya, iyi demişsin
- bu titredi ben böyle diyince
- korktu tabi
- hem nasıl, boncuk boncuk terledi bi görsen
- sonra ne dedin?
- dedim önce o eli bi indir
- hah
- sonra dedim, bizi düşman etme kendine, akıllı ol
- helal recep abi.
- böle karşımda ezildi bu, bi görsen
- sen neymişin abi ya, çayın bitmiş abi tazeletiyim dur.
- açık olsun, çarpıntı yapıyo
- tamam abi.. abi be çaylar gelince şu ingilz başbakanının ensesine patlattığın bi hikayen vardı onu da anlatsana
- anlatırım tabi,
- aslansın abi ya. ustaa 2 çay gönder, biri açık recep abime.
9 temmuz 2014 hollanda arjantin maçı
-
brezilya'nın alamanya karşısıdaki tarihi çaresizliğini gördükten sonra, sanıyorum iki takım da sahaya mutlak mağlubiyet için çıkacaktır.
kısa boylu kızlara tavsiyeler
-
boyunu çalışarak kazanmış gibi davrananların vermeye çalıştığı boş tavsiyeler.
fikret orman'ın m. kemal pankartına siyasi demesi
-
atatürk gibi ülkenin ortak değerini siyasi diye ötelemeye çalışan bu eleman diyor ki siyaset bizim işimiz değil.
peki o zaman adama sorarlar niye erdoğan'nın cumhurbaşkanlığı adaylık toplantısında en önde yerini aldın?
niye erdoğan'ın iftarına koşa koşa gittin?
bak stad açılışını söylemiyorum bile.