hesabın var mı? giriş yap

  • "ayda 10 bin giderim var, 4 bin ne ki, zengin erkek arayan kızlar eqlesin" şeklinde şekil yapmaya çalışanları göstermiş başlıktır.

    4000 iyi paradır, istanbul'da yaşamıyorsanız.

    anadolu'nun herhangi bir kentinde 4 sen, 2-3 de eşin alsa 6-7 yapar ki;
    kötü diyeni uçan spagetti canavarı çarpar.

  • haftaiçi off olup caddede gezinirken gördüğüm midpoint'u kırıntı'yı filan tıklım tıklım dolduran havalı güruh! kimsiniz olm siz? mirasyedi misiniz nesiniz? diye haykirmak istemisligim vardır benim de, evet.

  • "kur’an’ın tercümesine kur’an denilemeyeceği ve tercümesinin kur’an hükmünde olmadığı konusunda islâm alimleri görüş birliği içindedir."

    ilk defa islam alimlerinin bir konuda görüş birliği içinde olduğunu duyuyorum.

  • aslında buraya çok uzun bir entri yazmıştım ama en özet şekliyle türk kızının farkı şudur: naz yapar kezban olur, naz yapmaz adı malum sıfata çıkar. evlilik düşünür gene kezban olur evlilik düşünmez sadece yatılıp kalkılacak kadın olur. aşırı makyaj yapar doğal olmaz (ama erkekler nedense bayılır) makyaj yapmaz bu sefer de kimse beğenmez. net olur, iyi bir kadın olmaya çalışır kolay kadın olur (yabancı kadın yapsa çok net kadın abi ya olur) net olmasa bu sefer de ne isteğini bilmiyor olur. maddiyata önem vermez yalancı olur önem verir paragöz olur.

    kısaca her şekilde türk kadını ne yaparsa yapsın yaftalama altına alınacaktır. isterse en iyisi olsun isterse en kötüsü olsun karşılaşacağı muamele bellidir. yabancı kadınlar yapsa "abi kadın çok klas ya" denilecek şeyler türk kadını söz konusu olduğu zaman sonuna mutlaka bir "ama" ile başlayan cümle getirilmiş olacaktır.

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.

  • güneş saatleri her kapalı havada zamanı askıya aldığından, daha tutarlı ölçümler yapılmasını sağlayan saatlerdir. ilk su saatinin, mısır’da m.ö. 1500’ lerde gömülen bir firavun mezarında bulunan saat olduğu düşünülüyor. antik yunan' da ise m.ö. 325' ten beri yapıldığı düşünülmekte...

    zaman, insanoğlunun hep derin anlamlar yüklediği bir olgu... modern hayatta vakitsizliğin bizi nasıl kıskıvrak yakaladığı düşünülürse, hala aynı önemini sürdürdüğü aşikar... aynı zamanda insanın zamanı anlamlandırma ve ölçme çalışmaları da bir o kadar ilgi çekici...

    zamanın koşulları çerçevesinde, hem mühendislik hem de kültür harikası bir saatten bahsetmek istiyorum; el-cezeri' nin filli su saati...13. yy ın ilk dönemlerinde el-cezeri tarafından diyarbakır kralı için yapılmış bir saattir. her yarım saatte bir zamanı söyleyen bu saat; altın çağını yaşayan doğunun, dönemine göre, gelişmiş teknolojisinin göstergesiydi.

    saat şöyle bir şey; tık tık;. bu filli su saatinin çalışma mekanizması kadar önemli bir diğer şey, etkilendiği tüm kültürlerin öğelerini içinde barındırmasıdır. bu karmaşık hareketli saat heykeli, hint fili üzerinde bulunan mısır zümrüdüankası, çin ejderleri, iran halısı ve arap kıyafetleri giymiş; hükümdar, katip, seyis gibi figürleri ile tam bir kültür sentezi özelliği de taşımakta...

    saatin orjinalinin, bugünün hesaplamalarına göre, bir metreden daha uzun olduğu tahmin ediliyor. temel olarak yunan (arşimet) prensiplerinden yola çıkıp aynı zamanda ghatika olarak bilinen hint kökenli bir mekanizmadan esinlenerek yapılmıştır. saatin zamanlama mekanizması ve diğer sistemleri filin gövdesine yerleştirilmiştir. filin üzerinde oturduğu görülen katip her yarım saatte bir tur atar, bu esnada elindeki kalemle taksimat üzerindeki dakikaları gösterir. kale üzerindeki kadran ise saati... filin üzerindeki kale olay zincirini başlatan 30 tane top içerir. katibin dönmesiyle en tepedeki zümrüdüanka ses çıkararak kendi etrafında bir tur atar, bu esnada kale üzerinde oturan hükümdar elini kaldırır, kolu hareket ettiğinde şahin ortaya çıkar. kaleden gelen top şahinin kafasının arkasından yol alarak gagasından dışarı çıkar, çin ejderi ise şahinin ağzından düşen topu yakalar ve file doğru alçalır. filin üzerindeki seyis, arkasındaki vazoya ejderin ağzındaki topun düşmesiyle kolunu kaldırır ve bu son hareketle çevrim tamamlanır.

    özetle bu saatin, dönemin oldukça geniş bir coğrafyadaki kültür ve teknolojisini yansıttığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. ne kadar doğru bilmiyorum ama el-cezeri' nin otomata kitabının da rönesans bilim adamlarının arasında elden ele dolaştığı rivayet edilir. batının karanlık döneminde bayrağı elinde taşıyan bu coğrafyanın, bilim ve kültür mirasına sahip çıkamaması ne acı...

  • ülke, basit arapça duaları ezbere bilen ateist, deist, agnostik vs. dolu. akıllı bebeyse, ilerde anlamadığı duayı neden vurgularıyla okuması gerektiği hakkında tirat atanların içinde "türkçesi ne bunun acaba?" diye düşünecektir.
    gerisi gelir sonra.

  • üsküdar belediye başkanı hilmi türkmen’in yeğeni cihat türkmen; ilahiyatçı ama gençlik ve spor müdür yardımcısı. keşke liyakattan , kul hakkından da biraz rahatsız olsaymış. yiyin efendiler yiyin, doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin!