ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şarkılarda sorulan en zor soru
-
(bkz: yoksa ben zurna mıyım?)
erkenden uyanıp çizgi film izlemiş nesil
-
çizgi film öncesinde ve aralarda da duman avcıları zırvasını izlemiş nesildir.
trendyol
-
•reklama verdiğiniz paraları kupon yapıp üyelerinize dağıttın.
•satıcılardan aldığınız komisyon oranlarını düşürün.
•sepetteki ürünleri 9 dk ile güvenli hale getirin.
•ürünlerin açıklama kısmına hangi kargo şirketi ile gönderileceği bilgisini ekleyin
•çağrı/müşteri hizmetleri personeliniz olumlu/olumsuz iki cevap verip müşterileri yanıltıyor.
•filtrelemeyi düzeltin. yanlış kategoriye ürün yerleştiren satıcıları uyarın. temel gıda ürünlerinde sütyenin ne işi var.
•çakal satıcıları uyarın adidas adı altında lotto kakalayan arkadaşı özellikle uyarın.
•bankalarla daha fazla çalışın. bonus/taksit imkânlar yaratın.
•üyelik hesaplarının güvenliği çok yetersiz iki adımlı dogrulama gibi ek önlemler getirin.
•reklamlar milletin canını sıkıyor bu uyarıyı dikkate alın artık. millet reklam istemiyor icraat istiyor. kupon dağıtın.
sk: yeni talepler eklendi.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.
annenin tavuk döneri lüks zannetmesi
-
mümkündür.
senede ancak iki kere yaşadığı muhitten çıkabilen, onda da ya nicedir ağrıyan beli için doktora, ya da yeğeninin düğününe giden, kendi iradesiyle markete ya da mağazaya girip birkaç parça şey almaya dahi imkanı olmayan milyonlarca kadın yaşıyor şu ülkede.
hatta benim teyzemdir bu. köyden neredeyse hiç çıkmamıştır, öyle başlığı açan arkadaşın annesi gibi tavuk döner yemeye dahi gidememiştir oğlunu yanına alıp. bir akşamüstü çıkıp eşiyle kahve içmemiş, bir mağazadan kendisi beğenerek etek seçememiştir hiç. hazır satın alıp yiyebileceği her şey lükstür onun için; bir poğaça versen eline, yolda yemez öyle, eve gelene kadar saklar da yanına çay demler...
nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz bilmiyorum ki...
şehirlerarası otobüste stephen hawking'e dönüşmek
-
4 saatten uzun süren yolculuklarda başıma gelen olay. uyuyamadığım için önce bi belden aşağısı öne kayıyor, sonra eller kucakta birleşiyor, kafa yana kayıyor derken bi de gece yolculuğuysa yıldızlara dalıyorum; ulan kainata bak amma çok yıldız var düşünüyorum bildiğin. şöyle bi 200-250 saat devam etsek yemin ediyorum tanrı parçacığı yaparım otobüsteki alet edevatla. valla yaparım.
kazıklanmadan önceki son sözler
kendi esnafımızı dövmede dışabağımlı hale gelmemiz
-
herkes kendi kapısının önündeki esnafı dövse sokaklar pırıl pırıl olur.
türklere sorulan salak sorular
-
almanya'daki exchange sırasında:
alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..