hesabın var mı? giriş yap

  • aselsan'ın yaptığı bu cep telefonu beklenenden iyi bir satış rakaımı yakalamasına rağmen, telefonun projesinin çalıntı olduğu gerekçesiyle üretimi elde olmayan sebeplerle durdurulmuştur. olayın aslı ise şudur.

    aselsan'da cep telefonun'un üretimi projesinin başına yabancı bir elektronik şirketinden bir mühendis getirilmiştir. (bu şahıs geldiği şirkette de benzer bir projeyi başarıyla tamamlamış bir proje lideri tabi) daha önceki şirketinde üretmiş olduğu cep telefonunyla ilgili bilgileri direkt olarak aselsan 1919 projesinde kullanmak isteyince telif hakları, patent olayları girmiş devreye. aselsan hukuki bir süreçle karşı karşıya kalmış, bunun sonucunda ise aselsan 1919'ların üretimi durdurmak zorunda kalmış.

    edit:aynı hikaye dolaylı ve zaruri olarak aselsan 1920 modelinin de başına gelmiştir tabi

  • hanımefendi, nelson mandela'nın, "büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur." sözünü yerleştirmiş yazısına. lakin, mandela'nın şu sözünü de hatırlatmak isterim kendisine: "özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. ruhunuzu satmayın yeter." yaptığı taraflı yayınlarla rengini belli ediyordu açık açık. recep tayyip erdoğan'a karşı asla yapamayacağı bir şeyi kemal kılıçdaroğlu'na yapıp, ardından kahkaha atarak gülmesi buna bir örnek. hakkında hayırlısı olsun.

    edit: imla.

  • istenen 70-80 bin liralara neden şaşırdıgınızı anlamadıgım piyasa.

    adam 2011 poloya 62 bin istemiş. araç genelde model yükseltmek için satılır. bu adam bugün egea almak istese 150 bin tl. 90 bine yakın para verecek yani cebinden.

    millet istiyor ki sanki ekonomi 3 senede yarı yarıya küçülmemiş gibi fiyatlar olsun, 50 bine cillop gibi araba alayım. 50 bine sana arabasını satan adam ne yapacak peki? adam belki sıfır araç alıp 7-8 sene binip satan adam. bugun arabasını sana satsa en dandik egeaya 100 bin eklemesi gerekiyor. mal mı bu adam?

    sıfır piyasa ne kadar yükselirse ikinci el de yükselir. gidin sıfır araçlara vergi kökleyen hükümete çemkirin.

  • şüpheli gözlerle baktığım video.

    konu taksiciler olunca suriyeliler haklı bile olabilir. belki de taksici 50 liralık yola 200 lira istedi. tam tersi taksici normal fiyatı söyleyip suriyeliler çamura yatmış da olabilir tabii. bu iki kesimden her şey beklenir.

  • modayı bu şekilde konuşmak olarak değerlendirirsek eğer böyle de bir örnek var ;

    - benim accept ettiğim meeting niye calendar'ımda görülmüyor ?

    bunu diyen bunu da dedi hatta ;

    - meeting'in ingilizcesi neydi ya ?

    yemin ediyorum ki gerçektir.

  • evrimini inceleyelim:

    * lise sondayım pırıltısı (yer yer sarı saç tutamları) =>meali: "yavaş yavaş fıstıklaşıyorum ;)"
    * üniversiteye başladım kızılı => "asi ve özgür genç kızım ben hohooyt."
    * işe başladım sarısı => "plaza kadınıyım, çalışırım kazanırım ortamlara akarım hihihi."
    * koca buldum, evlendim kahverengisi => "duruldum, hanım kadınım mehhehhh."

  • eve gelindiğinde yemeğini önüne koyan, çamaşırlarını her daim hazır eden, ortalığı silip süpüren, ortalığı toparlayan anne meğersem başlı başına bir süper kahramanmış.

    tüm gün boyunca yanmayan soba geceleri tütermiş.

    hiçbir zaman benim için dağları aşar, enginlere sığmaz dediğin arkadaşlarınla mezun olurken yanında bulunan arkadaşların aynı kişiler olmazmış.

    o öğrenci işlerine allah her daim bir eksik akıllı verirmiş.

    sütten çıkmış ak kaşık olsan bile giyiminden saçının şekline, duruşundan bir ortama girdiğinde ki selam veriş tarzına göre belli gruplarca notun anında verilirmiş. bu not hocalara uçar ve resmiyet kazanırmış.

    okul boyunca model aldığın ve düşüncesi seni zerre ilgilendirmeyen hocaların sana bakış açısı tamamen farklıymış.

    sabahın ilk ışıkları vize ve final döneminde insanın içini burkarmış.

    o diplomayı alsan bile mezun oluncaya kadar kendine birşeyler katmazsan üniversiteye başladığın anki statünle mezun olduğun anki statün arasında hiç fark olmazmış.