hesabın var mı? giriş yap

  • çocuğu bırak, ülke uyuyor. video durumu çok güzel özetlemiş aslında.

    biz uyuyoruz onlar alıyorlar.

    uyumayın!

    edit: bazı arkadaşlar tepki göstermiş insanları galeyana getiriyorsun diye.

    ben kimseye sokağa çıkın, ortalığı karıştırın demiyorum arkadaşlar. bu ülke hepimizin, hem kendimiz hem toplumumuz için mücadele ediyor birçoğumuz. böyle zamanlar toplum olarak bağlarımızı güçlendirmek için bize örnek olmalı.

    uyanık olmak, gözlemlemektir. doğruyu yanlışı ayırt edebilmektir.

  • “haksızlığa uğrayan adalet ister. adaletin olmadığı yerde orman kanunları geçer. ve insan, ormanın en vahşi yaratığıdır.”
    adaletin sağlamadığı düzeni babası sağlamıştır. helal olsun ne de yürekli bir babaymış. ailesi bile çocuğuyla başa çıkamadığını söylemiş. bakamıyorsanız düzgün yetiştiremeyecekseniz doğurmayın lan çocuk falan.
    bu toplum nasıl bu hale geldi bilmiyorum. akıl hastanesindeki insanların daha zararsız olduğuna yemin edebilirim.

  • yazarları açısından çok belirgin bir faydası var romanların: onlar, yaşamlarını uçurumun kıyısına sürüklemesi an meselesi olan kişisel krizlerinin üstesinden yazarak, kurguya dökerek, öyküleştirmek suretiyle geliyorlar. roman yazmak bir zorunluluk onlar için, yaşamsal bir niteliği var. tek bir kriz anını her seferinde bambaşka öyküler içinde anlatılaştırıyorlar. bu yaşamsal faydanın yanı sıra toplum tarafından tanınırlık, maddi kazançlar, sanatçı sıfatının prestiji gibi ikincil faydalar da var ama en başta geleni yaşayabilmek için yaratmak.

    okurlara ne oluyor peki? yararlılık açısından ele alıyorsak bir yazarın kazançlarıyla kıyaslanamaz okurunkiler. eğer gelecekte bir roman yazarı olmayı kafasına koymadıysa, okudukları hakkında geniş kapsamlı eleştiriler yazabilmek, yorumlamak değilse amacı, yani sırf keyfine okuyorsa, romanlardan arta kalan nedir onun için?

    okumanın keyfidir okurun eline geçen. barthes'ın "metnin hazzı" dediği şey roman okurunun yaşadığı histir. yazarın keyiflenebilmesi ancak kitabını tamamlayıp da piyasaya sürebildikten ve orada belli bir satış başarısı kazandıktan sonra mümkünken ve bu süreç son derece acılıyken, roman okurununki saf bir haz almadır. hazıra konar ve romanlar arasında keyfini sürer.

    roman okumak bana ne veriyor? başkalarının yaşam hikayelerine bir göz atmamı, merakımı bir süreliğine dindirmemi sağlıyor. biraz olsun meraklı değilseniz roman okumak da film seyretmek de son derece yararsız , gündelikten uzak hayaller olarak görünecektir haliyle. merakla açılmış algım yazarın kitap olarak sunduğu evrenin içine dahil olmamı sağladığında başka dünyalar, başka yaşamlar, kendiminkine çok yakın ve benimkinden çok farklı meseleler görüyorum. öznellik boyutunda böylesine bir zenginliği dışarıda, maddi yaşamın hengamesinde algılayabilme şansı çok azdır insanın. gündelik yaşam öylesine hızlı şekilde akıp gidiyor ki her daim konuştuğum insanları bile tanıyamamış oluyorum çoğu zaman. önümde duran romanı okumaya başladığımdaysa koşuşturmanın yerini alan yavaşlığın içinde başka yaşam olasılıkları nın varolduğunu keşfetme şansım oluyor. kitapta sunulan o evrenin yapmacıklığına ya da hikayelerin gerçekdışılığına aldırış etmeden ilerlediğim her seferinde kendi gerçekliğimle temas eden ayrıntılar yakalamamı sağlaması gibi bir yararı dokundu romanların bana. kurguyla gerçeklik bir yerde temas ediyor çünkü farklı düzeylerde de olsa ikisinin konusu da insan.

    biraz meraklı olmak gerekir romandan keyif alabilmek için. yaşamınızın her düğümünü çözmeyi başardıysanız, gündeliğin içinde hiç sarsılmadan yaşayabiliyor, "bulduklarımla mutluyum" diyebiliyorsanız son derece gereksiz bir şeydir roman okumak. yazarın krizi kadar şiddetli olmasa da, okur da kendi yaşam bunalımlarında romanlardan medet umar. özdeşleşmeye ihtiyaç duyacak kadar yalnızlaştığımızda ya da gerçeklik, kaçacak bir delik arayacak kadar bunaltıcı gelmeye başladığında kapılarını açan romanların sağaltımsal işlevleri son derece faydalıdır. bir krizin çözümünü sağlamasa da nefes almaya imkan tanır. edebiyat, genel olarak da sanat ruhsal acılara pansuman olmak için vardır zaten.

    insanı ayakta tutan şey, ister gerçeklikte olsun isterse kurgusal düzlemde, tanıdığı başka yaşamlardır. kendi zayıflıklarıma katlanabilmemin tek yoludur başkalarının da benzer süreçlerden geçtiğini algılayabilmem. diğer türlüsü devasa bir yalnızlığın içine düşmek olurdu ki, kolay değildir onun içinde yaşamak. bu açıdan bakınca yaşamsal bir yararı var romanların.

  • asteroitler - uzayda yörüngesel hareketlerle savrulan kayalık cisimler - özellikle olumlu bir his uyandırmazlar. bunlardan milyon yıllar önce birinin dünya'ya çarptığını ve dinozorları yeryüzünden sildiğini bilmekteyiz. öyle görünüyor ki, başka bir asteroit dünya'yla çarpışma rotasında olabilir ve büyüklüğü nedeniyle ciddi küresel hasara yol açabilir. 1998 or2 olarak adlandırılan göktaşını nasa, önümüzdeki yıl nisan ayında dünya'yı etkileyebilecek ölümcül asteroidi izliyor. neyse ki, göksel cisim şu anda bir kaçış yolu üzerinde, bu da bazı anormal faktörler ortaya çıkmadıkça yeryüzüne çarpmayacağı anlamına geliyor.

    nasa'nın yakın dünya nesne çalışmaları merkezi (cneos), 1998 or2 asteroitinin tahmini olarak 13.500 fit çapa sahip olduğunu ve 29 nisan 2020'de edt'de (17:26) dünya'dan geçmesinin beklendiğini ortaya koydu. en yakın noktasında, asteroit dünya'nın merkezinden yaklaşık 0,04205 astronomik ünite veya 3,9 milyon mil mesafede olacak. güvenli miyiz? asteroitin hareketleri birkaç fenomenden dolayı değişebilir ve sonunda dünya'ya çarpma olasılığı meydana gelebilir.

    birincisi, asteroitlerin yarı majör eksenini etkilediği bilinen ve harici veya dahili olarak üretilen radyasyona bağlı olarak bir vücut sıcaklığındaki değişikliklerden dolayı gök cisminde uygulanan sonuç kuvvet olarak tanımlanabilen yarkovsky etkisidir. bu, 1998 or2 asteroitinin dönüşünü ve sonunda yörüngesini etkileyerek dünya'ya dönmesine neden olabilir. ve sadece bu asteroitin ne kadar tehlikeli olduğu hakkında bir fikir vermek için, var olduğu bilinen en parlak ve en büyük potansiyel olarak tehlikeli asteroitlerden biri olduğu bilinmektedir.

    katastrofik asteroid çarpışma olayına yol açabilecek ikinci faktör, yerçekimi anahtar deliğinin neden olduğu yörünge rahatsızlığıdır. sonuncusu, gezegenin yerçekiminin asteroit gibi uzamsal bir uzuv gövdesinin yörüngesini değiştirebileceği ve bir çarpışmaya yol açan içe doğru çekebileceği (içe çekilim) bir gezegenin etrafındaki uzayda küçük bir bölge olarak tanımlanabilir. 1998 or2'nin neden olduğu tektonik hasarın ve canlısal yaşamın yanı sıra, etki gezegenin hava ve atmosfer koşullarını da ciddi şekilde değiştirecektir.
    eğer asteroit dünya'ya çarpmaz ve selam verip geçip giderse asteroitin bir dahaki geçişini ömrünüz yeterse 2079 nisan ayında göreceksiniz.

  • maçı izlediğim link çok geriden geliyor. lan drogba hala chelsea'da oynuyor.