hesabın var mı? giriş yap

  • hala daha gerizekalı gibi aldığınız para düşük yazanlar var. he düşük he. ulan yüksek olsa (genel itibari ile) o fiyatlar orada mi kalacak sanıyorsun. benim maaşım yüksek türkiye ortalaması üzerinde. şu an istanbul da herhangi bir yere (evet lacivert veya mikla da dahil) gidebilirim. veya kadıköy'de herhangi bir yere. fiyatlar insanları keriz yerine koyacak kadar yüksek. bunun aldığın para ile ilgisi yok.

    edit: bir arkadaş düzeltti hatamı sağolsun. yani girdi fiyatları yüksek evet haklı da. ama sağolsun bu işletmeciler fiyatlar bir yukseliyorsa dört yukseltiyorlar. bu durum saçma. evet kazanamadilar vs doğru da bu biraz fazla değil mi ?

  • böyle beklenti içinde olan kişiler, en hafif tabirle gerizekalıdır.

    türkiye’de en son neyin fiyatı düştü amk.

  • günlerden bir gün arkadaşlarınızla diablo 2 oynamak için bilgisayar başına geçince şöyle bir bakayım diye ekşi sözlüğe girersiniz ve sol frame' de bir başlık görürsünüz. ilginizi çeker bu başlık ve açar okumaya başlarsınız. girilen genelde komik, kinayeli, serzenişli yazıların arasında bir yazı dikkatinizi çeker "vay benden başka böyle düşünen adamlar da varmış." dersiniz. nickine şöyle bir bakar aratır yazılarını okumaya başlarsınız. sizin gibi yeni bir yazardır, o da yazdığı ilk yazılardan biridir şans eseri tam o anda ekşi sözlüğe girip fark etmişsinizdir onu. sonra aklınızda kalır ismi, hergün onlarca yazarın yüzlerce yazısını beğenmenize rağmen bu yazarın adı aklınızda kalır. öyle badi butonunu falan kullanmayı bilmediğinizden her seferinde arama butonuna basıp yazdığı yazılara bakarsınız, sessizce takip edersiniz yazılarını. "ben buradayım seni takip ediyorum" temalı bir yazı yazrsınız arkadaşınıza. bir gün bir yazısı sizi çok şaşırtır aylarca seninle aynı kafadan olduğunu düşündüğün adam aslında bayandır. bu şekilde yıllar* geçer yazılarını okudukça kafa yapınızın ne kadar uyumlu olduğunu anlarsın. bir gün artık dayanamaz selam edersin, haliyle pek sıcak karşılamaz senin selamını ama bir şekilde sürer diyaloğunuz. sonra bir gün birden bir şekilde o da seni fark eder. görüşmek istersiniz ama kader buna izin vermez çünkü daha zamanı değildir. iş için bir çok defa onun bulunduğu şehre gitmene rağmen kah onun sınavı olur**, kah sen arabayla şarampole uçar ölümden dönersin* defalarca denersiniz ama bir türlü görüşemezsiniz çünkü daha zamanı değildir taşlar yerine oturmamıştır. konuşmaya devam dersiniz sürekli her gün zevleriniz ne kadar kesiştiğini ne kadar uymlu olduğunuzu fark edersiniz. kimseyle konuşamadığınız muhatab bulamadığınız şeyleri konuşur gece saat 10-11 gibi "5 dk konuşup yatayım sabah işe erken gidicem" derken ne olduğunu anlamadan saati sabahın 4 ü edersiniz. bir gün ne olduğunu o an anlayamadığınız bir sebepten kavga eder ve konuşmama kararı alırsınız. için için üzülseniz de belli edemezsiniz gurur herşeyden önemlidir çünkü. şuydu buydu derken tekrar konuşmaya başlarsınız ve size bir süre sonra konferans için oturduğun şehre geleceğini haber verir. korkuyla beklersiniz o günü bu kadar zamandır uğraşamanıza rağmen türlü felaketler ve kaderin oyunları sonucu görüşememişsinizdir. o gün sonunda gelip çatar ilk defa o gün telefondan sesini duyarsınız heyecanlanırsınız. ve onu, 4 sene boyunca yazılarını takip ettiğiniz hayal ettiğiniz, hayallerinizde göklere çıkardığınız kişiyi köprünün üzerinde size doğru yürürken görünce yanınıza gelip konuşmasını duyunca hiçte hayal ettiğiniz gibi olmadığını hayallerinizdekinden çok daha mükemmel olduğunu görürsünüz. şimdi onu o köprünün üzerinde hafif tebessüm ederek size bakarken görüşünüzden tam 4 ay sonra onunla evliliğe doğru adım adım ilerlerken bazen 4 sene önce sözlüğe girip sol frame de onun yazısını görüşünüzü hatırlar ve "işte hayatı değiştirecek mükemmel tesadüf böyle bir şey olsa gerek" dersiniz.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • iyi kötü kendine göre bir arkadaş çevresi olan, istanbul'daki iyi bir mekanda eller havaya eğlencelere katılabilecek kadar da allaha şükür imkanı olan bir insan olarak, aksini yapmayı düşünmem bile.

    "21 yaşından büyük olup bundan zevk alan gebersin"miş, "30 yaşını geçip ailesi ile yaşayan luzır"mış, tey tey her şeyin en iyisini sen biliyorsun di mi, luzır sensin bela da sana girmesin.

    27 yıllık insanım, hayatım boyunca anneme babama sesimi 1 (bir) ton bile yükseltip konuşmuş değilim, senin annen baban nasıldır bilmem amma, benimkiler en içinden çıkamadığım anda elimden tutan, başkası kırdıkça düzelten insanlardır.
    onlarla birlikte oturuyorum, "ailenle oturuyosun demek :s" filan da çok gördüm geçirdim ahahah (ki üniversitenin ilk zamanları kendimi başkaları, evinde serbest dolaşım hakkı olan össqeler'e filan kıyaslayıp bunun için az küçük görmemiştim, süzme salakmışım), ev partilerine de akmıyorum çünkü yeni yıla arka odasında doruk'la ceren'in yiyiştiği merveler'de bira içip cips yiyerek, fıratlar'da ot içerek girmenin süper bişey, aileyle kutlamanın ise eziklik olduğunu zannedecek salak ötesi çağı çoktan geçtim.
    annemle iş birliği yapıp soframızı kurduk, akşam ailemiz geldi, hepimiz ayrı telden güldük konuştuk yedik içtik.

    "anne gezindiğin bağ baba yaslandığın dağdır. ömrünün en güzel çağı, annen ve babanla olandır." ` :ataol behramoğlu`

    merveler ve fıratlar başka güne sığabilir.

  • yanlış anlamadıysam istanbul havalimanı’ndaki thy görevlisi adamı kabaca “tipi güven vermiyor” diye uçağa almamış. gidip de dönmeyebilirmiş. olay bu şekildeyse fantastik derecede saçma. sana ne amk, bir mahzur görürlerse brezilya’dan geri çevirirler adamı. sen brezilya’nın gümrük polisi misin?

    bir de öncesinde yalandan pnr numarası tutmuyor diye ayak yapmış üçkağıtçı hokkabazlar. sırf o yüzden bile bilet ücretini iade etmeleri lazım. inşallah bu arkadaş mahkemede hakkını tazminatıyla alır.

    10 üzerinden 11 rezalet. evet 11.

    edit: alınmama talebinin brezilya’dan gelmiş olabileceğine ve deport durumunda masrafların türkiye’ye ödetileceğine dair bilgi mesajları geldi. o zaman niye pnr numarası üçkağıdı çekiyorsunuz adama? açıkça söyleyin. adama tekrar bilet aldırmışsınız, onun da iadesini kabul etmiyorsunuz. adamın kaybettiği para, vakit, yaşadığı sinir stres vs. her türlü mağdur. havayolu firması mısınız, tokatçı filmindeki şevket altuğ musunuz?

  • “kendimin ve başkalarının geçmişinden tiksiniyorum. boyun eğmekten, sabırdan, profesyonel kahramanlıktan ve tüm zorunlu güzel duygulardan. dekoratif sanatlardan, folklorden, reklamdan, spiker sesinden, aerodinamikten, izcilerden, petrol kokusundan, günlük olaylardan, sarhoş insanlardan tiksiniyorum.

    yıkıcı mizahı, çilleri, dizleri, kadınların güzel saçlarını, küçük çocukların özgür hayallerini, sokakta koşan genç kızları seviyorum.

    gerçekdışı, imkansız ve yaşayan aşkı arzuluyorum. kendi sınırlarımı tam olarak öğrenmekten çok korkuyorum.”

  • sosis diye verilen maddenin büyük ihtimalle yeryüzündeki herhangi bir hayvanın eti olmadığına dair herkes hemfikirdir herhalde. yani öyle çift tırnaklı, tek tırnaklı, tırnaksız falan değil, işte ne bileyim çin'de konfeksiyon atıklarından falan sosis yapıp satıyorlardır. onu da ihaleye girip 4-5 ton alarak yurda sokuyorlardır.

    ekmek+ayran'ın parasını nasıl çıkarıyor o konu hakkında da başkası saçmalasın benden bu kadar.

  • ''siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk.''

    seçim olmasa dar gelirli akıllarına bile gelmeyecek kendilerini ve yandaşlarını beslemekten.

    işsizliğe çözüm bulun, enflasyonu düşürün, insanca yaşamaya yetecek ücretler verin. açlık sınırının altında değil! bunları yaparsanız zaten insanların dar bir geliri ve borcu olmayacak

    t: bir seçim yatırımı