hesabın var mı? giriş yap

  • pek kıymetli halk sanatçımızın dün itibari ile instagram hesabından paylaştığı tasarruf temalı, okuyanı hüzünden hüzüne sürükleyen duygu yüklü mektup. viral.

    kamu spotu niteliğinde olduğunu hatırlatmakta fayda var.

    "anne bunun içinde para var elektrik faturası için bir gün seni mutlu edeyim dedim."

    https://www.instagram.com/…llev/?taken-by=gulben123

    gülben ergen de bu mektubu görünce doğal olarak hepimiz gibi içlenmiş ve aşağıdaki mesajı yazmış:

    "elektrik, su, doğalgaz faturalarımız posta kutumuza geldiğinde çocuklara birlikte alıyoruz. bugün onlar benden önce almışlar. eve geldiğimde odamda, yatağımın ucunda bu zarf vardı... yaz sonu toplantı yapmıştık hepimiz. bütçelerimizi belirledik. kışa bir tatil daha yapabilmemiz için elektriklerimizi kapatmamız gerektiğini, suyumuzu boşa harcamamız gerektiğini, yemeklerimizi, giyeceklerimizi özenle kullanmamız gerektiğini konuşmuştuk. okullar başlayacağı için yeni #çanta, #ayakkabı, #forma, #okul kitapları, #defter, #kalem kutusu gibi ihtiyaçlarını alırken geçen sene kullandıklarını her sene olduğu gibi ihtiyacı olan çocuklara göndermek üzere birlikte koliledik ve içine el yazımızla "güle güle kullanın" yazdık. şu an sizlere bu satırları yazarken ağlıyorum... #anne evimize tek başına bakıyor bunu unutmayın demiştim onlara. anne ekrana çıkınca, konsere gidince para kazanıyor ve biz öyle evimize, buzdolabımıza, üstümüze, yeni şeyler, oyunlar alabiliyoruz diye anlatmıştım. bazı arkadaşlarında gördükleri ve bizde neden olmadığını sordukları şeyler de vardı. onlarında bizde olamayışının sebeplerini gözlerinin içine bakarak izah etmiştim. oğlum bu ay biriktirdiği bayram harçlıklarından evimizin elektrik faturasını #beyaz bir zarfa not yazarak ödüyor... yaşı 8 #şükür #minnet #evlat #mutluluk #sevinç #paylaşmak #sorumluluk"

    minik ares'i tebrik etmek gerek, bu yaşta para biriktirmeye ve aile ekonomisine katkı sağlamaya başlamış. kesinlikle akranlarına örnek olması ve takdir edilmesi gereken bir davranış.

    mektuptaki şu bölüm dikkat çekici;

    "anne ekrana çıkınca, konsere gidince para kazanıyor ve biz öyle evimize, buzdolabımıza, üstümüze, yeni şeyler, oyunlar alabiliyoruz diye anlatmıştım. bazı arkadaşlarında gördükleri ve bizde neden olmadığını sordukları şeyler de vardı."

    ares'in arkadaşlarında görüp de gülben ergen'in kendisine alamadığı şey neydi acaba.

    sonuçta yaptığı program karşılığında trt'den aylık 400 bin lira almış, halka mâl olmuş ünlü ve popüler bir sanatçı.
    onun evladı, bizlerin, yani halkın evladı sayılır. bizler de suyu, elektriği az kullanıp tasarruf etmek ve ares'in arkadaşlarında görüp, kendi evinde göremediği şey konusunda naçizane yardımcı olmak isteriz. onun mutluluğu, bizim mutluluğumuz.

  • bir gece ablamin bir arkadasinin bizde kalacak olmasi. tam o sirada benim yeni aldigim siyah eldivenleri ve bereyi ablama gosteriyor olmam. akabinde ablamin arkadasinin apartmanin icinde fare gormesi ve cigligini en ust kattan duyup kosmam. tabii benim gibi cigligi duyan herkesin kapilarini acmasi ve merdivenlerden asagi kosan siyah bereli ve eldivenli insan figurunu duyduklari ciglikla da birlestirince hirsiz sanmalari ve pesime dusmeleri. pesimden kosanlardan birinin elinde kurek olmasi. bunlar niye geliyo diye aniden arkami donunce bir anda en ondeki adamin korkup dusmesi. ben asagi indikce cigliktan kacan farenin ablamin arkadasiyla aramda kalmasi ve ona dogru gitmeyi secmesi, yeni cigliklarin yukselmesi. arkamdan kosan annem ve babamin "hirsiz degil o, durun" diye apartman sakinlerini yakalamaya calismasi. sonucta o kuregin fareyi oldurmek uzere kullanilmasi.

    edit: imla

  • romalılarla kartacalılar arasında yapılan savaşlar (i.ö. 264-146). romalıların güney italya'yı alarak sicilya'ya geçmeleri, burada kolonileri olan kartacalıları rahatsız etmişti. romalılar, güçlü bir donanma meydana getirerek batı akdeniz'e de egemen olmak istiyorlardı. bu durum kartacalıların çıkarlarına ters düşüyordu. bu nedenler savaşı hazırlayan en önemli faktörlerdir. pön savaşları, üç döneme ayrılır.

    birinci pön savaşı (i.ö. 264-241): savaş, kartacalıların sicilya adasındaki messina' nın içişlerine karışmaları yüzünden çıktı, karada ve denizde olmak üzere yirmi üç yıl sürdü. kartacalıların donanmaları, romalıların orduları güçlüydü. romalılar, denizciliğe de önem vererek büyük bir donanma hazırladılar. kartacalıları hem karada hem de denizde yenerek sicilya adasını ele geçirdiler. romalılar kartaca'ya bir ordu gönderdilerse de burada başarı sağlayamadılar. kartaca komutanı hamilkar barkas, romalılara karşı uzun süre savaştı. küçük donanmasıyla italya kıyılarını vurdu. romalılar, daha güçlü bir donanma yaparak kartaca donanmasını bu kez ağır bir yenilgiye uğrattılar. savaştan bıkan kartacalılar, sicilya adasını romalılara bırakmak ve savaş gideri ödemek koşuluyla barış imzaladılar. romalılar, kartaca’da çıkan karışıklıklardan yararlanarak sardinya ve korsika adalarını da ele geçirdiler.

    ikinci pön savaşı (218-291): kartacalılar, batı akdeniz egemenliğini romalılara bırakmak istemiyorlardı. bu sırada kartaca'da hamilkar'ın oğlu hannibal, ordu komutanı oldu. romalıları yok etmek isteyen hannibal, ispanya'daki toplulukları yönetimi altına aldı. güçlü bir ordu ile karadan italya üzerine ilerlemeye başladı. ordusunda filler de vardı. alp dağlarını aşarak italya'ya girdi. romalıları, ticinus, trebiâ ve trasimenus savaşlarında yenilgiye uğrattı. bu kez roma'ya doğru ilerlemeye başladı. romalılar bu durum karşısında korkuya kapıldılar. fakat kartaca ordusunda, şehir kuşatması için gerekli olan araçlar yoktu. hannibal, güney italya'ya geçti. romalılar, bir ordu daha hazırladılar. hannibal, kan (cannae) savaşında romalıları ağır bir yenilgiye daha uğrattı (216). bundan sonra güney italya'daki devletlerle birleşerek romalılarla savaşı sürdürdü. hannibal, kartaca'dan yardım alamadı. ispanya'da bıraktığı kardeşi hasdrubal, ordusuyla alpleri aşarak kuzey italya'ya girdi. fakat, romalılarla yaptığı savaşta yenildi ve öldürüldü.

    hannibal, ordusunun çok yıpranması üzerine daha da güneye çekildi. romalılar, kartacalıları barışa zorlamak için, skipion (scipio africanus) komutasında kartaca üzerine bir ordu gönderdiler. hannibal, kartaca'ya çağrıldı. roma ordusu, zama meydan savaşı'nda hannibal'ı yenilgiye uğrattı (202). kartaca, barış yapabilmek için, roma'nın bütün şartlarını kabul etmek zorunda kaldı. donanmasını, kolonilerini romalılara verdi. ayrıca büyük bir savaş gideri ödemeyi ve roma'nın izni olma-dan hiç bir devletle savaş yapmamayı da kabul etti. kartaca, bu savaşlardan sonra eski gücünü yitirdi ve roma'ya bağlı bir devlet haline geldi.

    üçüncü pön savaşı (t.ö149-146): ticaretle uğraşan kartacalılar, zamanla yeniden güçlenip zenginleştiler. bu durum, romalıların gözünden kaçmamıştı ve iki devlet arasındaki düşmanlık halen sürüyordu. roma ile ittifaka giren numidye (cezayir) kralının kartaca ya saldırması. üçüncü pön savaşı'nın patlak vermesine neden oldu. kartacalılar, numidye kralını yendiler. romalılar ise barış koşullarına aykırı davrandıklarını ileri sürerek kartacalılara savaş açtı. skipion emilyanus komutasında bir roma ordusu kartaca üzerine gönderildi. kartacalılar, şehirlerini cesurca savunsalar da romalılar, bu direnişi kırmayı başararak kartaca'ya girdiler. şehri yağmalayıp yıktıktan sonra da toprakları sürerek tarla haline getirdiler. başka bir teoriye görede tüm bölgeye tuz basıp temsili olarak kartaca'nın köküne kibrit suyu ektik dedikleri de söylenir.

  • meryem'in "tanrı'nın anası" vasfı. efes'deki konsul tarafında meryem'e ithaf edilen bu vasfın asıl nedeni, meryem figurunun bizans toplumu icinde gittikce tanrılaşması idi; daha dogurusu; zaten greko-romen pagan kulturunun kalıntılarını üzerinden atamamış bizans toplumunda meryem gittikçe tanrılaştırılmış, bir nevi "ana tanrıça" yerini almaya yollanmıştı. meryem'in tam da bu noktada theotokos ilan edilmesi aynı zamanda tırsak bir hatılatma içindir; bu karar ile konsil şunu demek ister ; "aman ha bu kadın tanrı değil onun anası; yani etten kemikten bir anne bu" tabi bu bizans'ta meryem kültünün oluşmasına engel olmuştudur hayır, taa istanbulun fethine kadar meryem constantinapol'ün koruyucusu olmuştur.

  • galatasaray - beşiktaş maçi sonrasi, sergen beşiktaşli yasin'in formasini giymiştir maç bittikten sonra, bir kamera ile mikrofon gelir, röportaj başlar:
    -sergen sirtinda beşiktaş formasi var bunun anlami nedir acaba? {büyük av yakalamiş olmanin heyecani ile sormaktadir, acaba sergenin kalbinde hala beşiktaş mi vardir? büyük bir mesaj mi veriliyordur? aman tanrimdir!}
    sergen: valla yasin formami istedi, ben de çiplak gezecek değildim heralde

  • 21 aralikta dolar 8 e dusse ve bu seviyeden dolar artisina dayali vadeli mevduata giris yapsa herkes. bu dolarin 8 den tekrar 16 ya cikmasi durumunda aradaki %100luk kazancin %15 lik mevduat faizi disinda kalan %85lik kismini vatandas nicin vergileriyle oduyor? bir sistemde hem kazanan hem de kaybeden olmalidir, dovizi alan kisiler mesela kazanabilir de kaybedebilir de kendi tercihleri ve riskleri tamamen. ben esek gibi calisip odedigim vergiyle bu mevduat musterilerinin zararlarini neden odemek zorundayim? beni savunabilecek 1 tane kanun yok mu bu ulkede?

  • başlığı sadece içimi dökmek için açıyorum.

    bundan 2 gün önce annemi telefon dolandırıcıları aramış ve telefonda korkutmuşlar. telefonuna gelen şifreyi onaylamasını istemişler ve büyük miktarda parasını almışlar. 2 gündür ağlıyor ve onu teselli edebilecek hiçbir şey söyleyemiyorum. banka, işlem onaylandığı için hiçbir şey yapamayacağını söylemiş. savcılık ve polis de "bu tür dolandırıcılıklar çok oluyor, yakalanmadığı müddetçe bir şey yapamayız" deyip yardımcı olamamışlar.

    bu başlığı para yardımı ya da rezalet başlığı olsun diye açmadım. o yüzden kişisel bilgilere, hikayenin ayrıntılarına girmeyeceğim. ilgili başlığı verip bitiriyorum.

    (bkz: telefon dolandırıcılarının yakalanmaması)

    giden para olsun, can yakıcı bir miktar olsa da sağlıktan önemli değil diye düşünüyorum. ama annemi bu kadar üzdükleri, emekli maaşından başka bir şeyi olmayan yaşlı bir kadını sabahlara dek ağlattıkları için öfkeliyim. onun başına sırf bu üzüntüden ötürü bir şey gelir diye kahroluyorum.