hesabın var mı? giriş yap

  • arif: galatasaray benfica'yı benfica'da yenemez miydi?
    ali ece: yenemezdi !
    arif: nasıl yenemezdi?
    ali ece: maç lizbon daydı !

  • küçük bir tadilatla büyük bir tadilata hazır hale getirilebilir, ve bu büyük tadilatla bina yıkılıp sıfırdan başka bir bina dikilebilir mesela.

  • günümüzde japonya dışında en fazla japonun yaşadığı yer brezilya. brezilya coğrafya ve istatistik enstitüsüne göre (ibge); 2000 senesinde brezilya'da yaşayan japon sayısı 1,5 milyon civarında.
    daha önce girdilerde belirtilmiş, bunlar kahve tarlalarında çalışmak üzere giden göçmen işçiler. peki neden japonlar?
    ondokuzuncu yüzyıl sonu, yirminci yüzyıl başlarında brezilya dünyanın en önemli kahve üreticisi. ciddi bir tarım işçisi ihtiyacı var. o zamana kadar, bu sorun afrikalı kölelerle çözülmüşken, 1850'de afrikalı köle temini durunca, brezilya hükümeti avrupalı işçilere yönelmiş. bu dönemde en yoğun göç, italya'dan olmuş. düşük ücret, uzun çalışma süresi ve kötü muamele sebebi ile italyan hükümeti bu işçi göçünü sınırlamış. avrupalı işçi akışının da kesilmesi ile 1908'de ilk japon işçiler brezilya'ya varmış. burada 1907'de japon feodalizminin çöküşü ve daha iyi bir hayat arayışı en önemli etken.
    göç patlaması ise birinci dünya savaşı ile olmuş. bu dönemde çabuk para kazanıp, ülkesine dönme hayali kuran japonlar için büyük hayal kırıklığı yaşanmış. köle çalıştırma zihniyetinden kurtulamayan, brezilya'lı işveren, japon işçilerin kabusu olmuş.
    bu dönemde, japon ve brezilya toplumu arasında kız alıp kız verme durumu hoş karşılanmamış. japon topluluğu kendi okullarını kurmuş ve çocuklarına japonca eğitim vermişler, tabi ciddi asimilasyon çalışmaları da olmamış değil.
    zaman içerisinde, işçi olarak gittikleri brezilya'da japonlar da toprak sahibi olmuşlar ve daha çok çilek, çay ve pirinç üretimine başlamışlar.
    her gidişin tabi ki bir dönüşü oluyor. 1980 ve sonrasında japon ekonomik atılımıyla, japonya'da artan işçi ihtiyacı, öncelikle tayland, tayvan, pakistan gibi ülkelerden kaçak işçi göçünü tetiklemiş. japon hükümeti de daha kolay entegre olacakları düşüncesi ile, brezilya'lı japonlara doksanların başında çalışma izni vermeye başlamış. aynı dönemde brezilya'daki ekonomik ve politik karışıklık ise bu geri göçü hızlandırmış. bu japonya'ya geri dönen japonlara bir isim verilmiş; dekasegi. dekasegilerin işi ise belliymiş; japon vatandaşlarının yapmak istemediği, zor, pis ve tehlikeli işler.
    daha kolay entegre olacakları düşünülmüş olsa da ne japon halkı dekasegileri kendinden saymış, ne de bu brezilya asıllı japonlar, topluma uyum sağlamış. özellikle kendi aralarında portekizce konuşan, kullandıkları japonca toplum tarafından hor görülen ve anlaşılmayan bu grup, japon toplumundan zamanla izole olmuş. bu topluluğun yaşadığı bir soruna örnek olarak:
    (bkz: fushügaku)
    (bkz: dekasegi)

  • insanlar su kabarcıklarından falan yorum yapmışlar ama hiç gerek yok.
    1-) 1912 model eşek ölüsü bir kamerayı taşıması imkansız
    2-) sesli kayıt imkansız
    3-) o kadar ışıksız bir ortamda bu kadar aydınlık kayıt imkansız
    4-) kaydedilen filmin sudan zarar görmemesi ise imkansızdan da öte.
    sudan anlamam ama `arrival of a train at la ciotat'ı izledim buyrun siz de izleyin. retro film görmüş olursunuz.

  • bu geceki performanslarini izliyorum da, beyazdan kasitlari eroin olabilir. zira baska bir kimyasalla boyle bir kafa mumkun degil.

  • yıldo'nun, programına bağlanan bir kadının star tv'nin evlerinde çekmediğini ve yıldo'yu göremediğini söylemesi üzerine o geceki konuğu billur kalkavan'ı kastederek "türkiye'nin en büyük vericisi burada, nasıl çekmez?" dediği video.