hesabın var mı? giriş yap

  • sınır dışı edilsin. bizim de karımız, kızımız, annemiz var. huzuru bozan her sığınmacı sınır dışı edilsin. ülkendeki durumdan kaçıp buraya gelip “sığınıyorsun”. edebinle otur.

  • az sonra yapacağım insani eylem.

    üç adet kamyonet tuttum.

    gördüğüm her dana,boğa,buffalo vs. büyükbaş hayvanı kamyonetlere dolduruyorum.

    ve hindistan konsolosluğu'nun bahçesine bırakıyorum.

    konsolosluklar başka ülke toprağı sayıldığından, birçok müminho da avcunu yalamış oluyor.

    bana şans dileyin erenler...

  • sınavlarda, anketlerde vesairelerde yaptığım tezcanlılık. isim kısmına adımı ve soyadımı allah ne verdiyse yazarım, sonra aslında çok da uzak olmayan hemen bir alt satırda bana "la gerizekalı bi dur hele" diye bakan "soyad" kısmını görürüm. mutlu olurum...

  • manitanın arkadaşı kafayı bulunca beni kastederek, "gönül bu ota da konar boka da işte önemli olan sizin anlaşabilmeniz tabi netçede. bak bu kadar güzel kızsın ama gittin buna aşık oldun" gibisinden bi konuşma yapmıştı bi keresinde, o günden beri evden çıkasım, insana karışasım gelmiyor.
    hayır yani arkadaşım, hırsız mıyız, uğursuz muyuz? benim de gençken çok sevenim vardı lan köyde!!!!

  • 1 saat yürüsem 5 km. bu sırada 2 sigara içsem 75 kuruş. 75 bölü 5 desek kilometrede 15 kuruş yakıyorum, toyota gibi adamım

  • bu sorunun tek cevabı var, o da sirius black. tartışması bile kabul edilemez.

    bazıları bu soruya remus lupin, severus snape ya da fred weasley cevabını verir ama hayır, gerçekten bahtsız olan kişi sirius'tu. remus hayatının çoğunu acı içinde geçirdi ama ailesi tarafından seviliyordu ve hayatının son döneminde mutluluğu buldu. evli ve çocuklu bir kahraman olarak öldü. hele severus snape hiç değil. evet, ailesi onun tercihi değildi. evet, lily onu seçmedi ama kendisi bir ölüm yiyendi ve hak ettiği azkaban'ı boylamak yerine dumbledore'un desteğiyle yırtarak özgür bir şekilde yaşadı. hayatının son iki yılında çok istediği karanlık sanatlara karşı savunma öğretmeni ve hogwarts müdürü oldu. öldüğünde de harry, onun bir kahraman olarak anılması için her şeyi yaptı. fred weasley ise sevgi dolu bir ailede doğdu ve hep sevgiyle büyüdü. ölümü hem hp evreni hem fanlar için bir yıkımdı ve hep sevgilye hatırlanacak.

    oysa onların aksine sirius gerçekten de gün yüzü görmedi. ilk talihsizliği karanlık büyü düşkünü, kuralcı, sert ve baskıcı bir ailenin parçası olarak dünyaya gelmesiydi. ailesinin fikirlerini hiçbir zaman paylaşmadı. her zaman onlarla çatışma halindeydi. sevilmeyen çocuktu. sürekli kardeşiyle kıyaslandı ve istenmeyen evlat ilan edildi. öyle ki kendi annesi aile ağacındaki portresini bizzat elleriyle uçurdu. daha on beş yaşında ailesinden kaçmak zorunda kaldı.

    hogwarts'tan mezun olduktan sonra arkadaşlarıyla mutlu olabilirdi belki ama james çok erken evlenerek odak noktasına ailesini koydu. en yakın arkadaşıyla arasına lily ve harry girdi. üstelik daima savaş içerisindeydiler ve çok kısa sürede zümrüdüanka yoldaşlığı'nın birçok üyesini kaybettiler. sevdiği insanların, arkadaşlarının ölümünü izledi.

    üstelik bu arkadaş dediği kişilerden biri ona ihanet ederek 12 yıl azkaban'da yatmasına neden oldu. tek amacı arkadaşlarına yardım etmekti ve sonucu hapishanede bitti. masum bir adam olarak 12 yılını hapishanede geçirdi. bu da yetmezmiş gibi kendini en yakın arkadaşının ölümünden sorumlu tuttu. zira kılkuyruk'un sır tutucu olması fikrini o ortaya atmıştı. amacı ise "ne de olsa en yakın arkadaşı olduğum için herkes benim sır tutucu olduğumu düşünür ve benim peşimden gelir. beni sıkıştırıp büyüyle söyletseler bile sır tutucu olmadığım için arkadaşlarımı tehlikeye atmam" fikriydi. yani sirius, sırf arkadaşları yaşasın diye kendi hayatını hiçe saydı. karşılığı da hapis ve vicdan azabı oldu. evet, snape de vicdan azabı çekti ama bu vicdan azabını dışarıda, özgür bir adam olarak çekti. 12 yıl hapis yatmadı.

    sirius'un hapishaneden kaçması bile "ben masumum, burada olmamam gerekir" düşüncesiyle değil, vaftiz oğlunun tehlikede olduğu fikriyle oldu. kendini değil, harry'yi düşünerek azkaban'dan kaçıp kılkuyruk'un peşine düştü.

    tam harry ile yeni bir hayat kurup mutlu olacakken kılkuyruk kaçmayı başardı ve sirius kaçak hayatı yaşamaya başladı.

    kaçak hayatı da pek parlak gitmedi. zümrüdüanka yoldaşlığı'nda herkes aktif olarak çalışırken ona "gereksiz adam" muamelesi yaptılar. sevdiklerine yardım etmek isterken payına kenarda oturmak düştü.

    talihsizliği burada da bitmedi. harry'yle kolay iletişim kurmak için hediye ettiği ayna kenara atıldı. harry, sirius'un hayatını kurtarabilecek o nesnenin ne olduğunu ancak o öldükten sonra öğrendi.

    ölümü de çok büyük şanssızlıktı. vaftiz oğlu olacak harry, sirius'un ona verdiği aynayı kullansaydı tuzağa düşmeyecekti. sirius da onu kurtarmak için canından olmayacaktı.

    bitti mi sanıyorsunuz? bitmedi. hayatını doğruluk ve iyilik için adamış, her türlü bencillikten uzak, diğer karakterler gibi "kendi tercihiyle" asla kötü yola sapmamış, sevdiği insanlara yardım etmek için hapsi, kaçak hayatı ve ölümü bile göze almış, en sonunda da hayatını harcamış bu kişi büyücü dünyasında bir "kahraman" olarak değil, "kaçak bir ölüm yiyen" olarak anılıyor. şimdi söyleyin bana, var mı daha şanssızı? iyiliğinden, cesaretinden ve doğruluğundan asla taviz vermeyen biri olarak sirius'un bahtına mutluluktan uzak bir hayat ve kaçak bir ölüm yiyen olarak anılmak düştü.

  • oldukça ilginç bulduğum bir nlp tekniği. öncelikle kısaca nlp nedir ona değineceğim. nlp'nin açılımı "neuro linguistic programming", yani beyin dili programlaması. "nlp 1973 yıllarında henüz bir öğrenci olan dr. richard bandler ile linguistik (dilbilim) profesörü olan john grinder’in milton erickson, virginia satir, fritz perls, gregory bateson gibi zamanın en büyük terapist ve dilbilimcilerinin zihin süreçlerinin modellenmesi yoluyla ortaya çıkmıştır."* oldukça tartışmalı bir yöntem olsa da bundan fayda sağladığını söyleyen pek çok kişi ve uygulayıcı var. nlp'nin amacı kısaca; düşünmeden yaptığımız zihinsel kodlamaları olumlu yönde yeniden programlamak. çapa atma tekniğinin de bu amaçla oluşturulmuş oldukça etkili bir teknik olduğu iddia ediliyor. şahsen ben nlp'ye her ne kadar şüpheyle yaklaşsam da, katıldığım bir seminerde bu teknikle kaydettiği ilerlemelerden bahseden eğitmeni dinlerken "keşke olsa böyle bir şey" diye düşünmüştüm. o yüzden burada da bahsetmek istedim.

    pavlov'un köpeğini bilirsiniz. şartlı refleksler üzerine yapılan bu çalışma, nlp'nin çapa dediği uyarıcıları inceleyen ilk çalışmadır. çapa atma tekniği, çağrıştırma ya da çapalama (anchoring), kişinin olumsuz duygularını olumlu duygulara çevirmeye yarayan bir teknik. olumsuz bir hissin kişiyi engellediği bir anda, olumlu bir uyarıcıyla bağlantı kurması sağlanan kişinin içinde bulunduğu olumsuz ruh halinden sıyrılması hedefleniyor. bu da önceden atılmış bilinçli çapalarla yapılıyor. çapalar aslında hepimizde olan görsel, işitsel, tensel, koku kaynaklı ya da bunlar gibi etkenlerle açığa çıkan uyarıcılar. örneğin kaybettiğimiz birinin parfümünün kokusunu aldığımızda oluşan o buruk his bir çapa ya da bize çocukluğumuzu hatırlatan pokemon kartlarını gördüğümüzde içimize dolan mutluluk da bir çapa fakat bizim kontrolümüzde oluşmamış, bilinçdışı çapalar bunlar.

    çapalar iki şekilde oluşuyor: duygusal yol ve zihinsel yol. bir çapanın duygusal yolla oluşması daha kolay, bazen tek sefer bile yetiyor. yine sevdiğiniz insanın kokusu örneğini vereceğim. bir sefer aldığınız bu koku, her duyduğunuzda size onu hatırlatır. zihinsel çapa biraz daha farklı ve uyaran haline gelmesi için tekrar etmesi gerekiyor çünkü içinde duygu barındırmıyor. buna örnek olarak da reklamlar verilebilir. örneğin kola gördüğümüzde aklımız direkt coca-cola'nın o kırmızı beyaz şişesine gidiyor ya da bir şarkı, eğer bir reklam müziği olarak kullanılmışsa bize o reklamı hatırlatıyor. örneğin reklam müziği yazar yazmaz benim aklıma anında yıllar öncesinin "derimod" reklamı geldi: "ben erkeğimin hangi halini, ben erkeğimin hangi halini, ben erkeğimin derimod halini severim." kim yalın'ın bir şarkısını duyunca cornetto'yu hatırlamaz ki?

    peki kontrollü çapa nasıl atılır? bir örnekle ilerleyeceğim, bu katıldığım seminerdeki eğitmenin verdiği örnekti aynı zamanda ve çoğu kişinin muzdarip olduğu öz güven problemiyle alakalı olduğu için ilgi çekti. diyelim ki topluluk önünde bir konuşma yapmanız gerekiyor fakat siz çok heyecanlısınız; topluluk karşısında titremeye başlıyor, kekeliyor ve kendinize engel olamıyorsunuz. bu sorunu aşmak için çapa atma tekniğine başvurduğunuzda, çapayı atacak olan kişi sizden öncelikle kendinizi en fazla öz güvenli hissettiğiniz bir anınızı düşünmenizi istiyor, böyle bir anınız yoksa da varmış gibi kurgulamanız sağlanıyor. siz bu anıyı gözünüzde sanki şu an yaşıyormuş gibi canlandırırken, öz güveninizin zirveye ulaştığı o doruk noktasında, çapayı atan kişi vücudunuzda önceden belirlenmiş (örneğin kol) bir yere dokunuyor. daha sonra sizden bunu aralıksız olarak belli bir süre, bir hafta, kendi kendinize tekrarlamanız isteniyor. doğru anıyla çalıştığınız takdirde çapayı atmış oluyorsunuz ve ne zaman topluluk önünde konuşurken kendinizi tedirgin hissetseniz, çapa atarken dokunduğunuz yere dokunarak iyi hisleri çağırıyorsunuz. bunu bir uzman yardımıyla değil, kendiniz de yapabilirsiniz. aynı zamanda olumsuz bir çapayı da benzer yollarla olumlu bir çapaya dönüştürebileceğinizi söylüyor nlp uzmanları. bunu da önce kendinize olumsuz çapa atıp sonra attığınız olumsuz çapanın üzerine olumlu çapa atarak yapıyorsunuz.

    *https://www.psikoaktif.com/nlp-izmir/

  • hasta-doktor ilişkisinin mahremiyetini çiğneyen, her hastaya roman ve dizi malzemesi diye bakan, hekimliğinin elinden alınması gereken utanmaz şey.

    p.s. hastalarının hikayelerini ifşa eden bu kadına hala muayeneye gidenlere inanamıyorum!

  • başlık: obama fethullah gulenin iadesini reddetmis beyler

    3. amk cia ajanı diyip obama'dan iadesini istiyor yürü uzun adam!!11!1!!

  • bunlar öyle aşağılık, boktan bir millet. dünyanın lağım cukurdur bu afganistan denen yer. video veya fotoğraf cektigi kiside yasca baya kucuk bir kiz.

    bunlardan ulkemizede bolca doldurdular sağolsunlar!

    ayrica adam az bile yapmistir.

  • mercedes benz bayii vardı bizim orada. heralde mercedes benzerleri yazmak istiyorlar ama tabelaya sığmadı diye düşünüyordum. amcaya "mercedes gibi" yazarsanız sığar demiştim. anlamadı salaklar.