ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
laptop alacaklara tavsiyeler
duyulmuş en enteresan iltifat
-
açılın, adana'dan gelen iltifat.
dolmuş bir kızcağızı ezmek üzereyken son anda durur, şoför camdan kafayı çıkarıp bağırır:
"fıstık ezmesi olacaktın yavrum"
baba bak ben de öleceğim
-
edit; depremde hayatını kaybeden elif'in babasına gönderdiği ses kaydını dinlemek için; tıklayınız
" antakya’daki elit apartmanı’nda yaklaşık 150 kişi yaşamını yitirdi. mümtaz gövce o gece istanbul’daydı. enkaz altında kalan 10 yaşındaki kızı elif , “baba bak ben de öleceğim” diyerek ses kaydı ve fotoğraf yolladı.
hiçkimse gelmeyince kendi başımızın çaresine bakmaya çalıştık. şehir dışından getirttiğimiz kepçe ve vinçlere afad el koydu.
üç günün sonunda afad’ın bize arama kurtarmaya gelmediği yerde biz onu aramaya çıktık. karayolları’nın önünde yaklaşık 150 kepçe ve 50 kadar vincin bekletildiğini gördük.
bu neden yapıldı, bilmiyoruz. en sonunda başka yerden ayarladığımız vinç ve kepçeleri (afad el koymasın diye) ara sokaklardan dolaşarak enkazın olduğu yere getirdik.
mümtaz gövce, ailesini kurtarmak için her şeyi yaptı ama olmadı "
plaza türkçesi
-
benim eski iş yerinde bir kadın vardı. durmadan "geliyor olacağım, hı hı, çeync ettirdim ben onları, kontakt kurdum cc ile" gibi şeyler söylüyordu. bir gün dışarıda telefonla konuşurken isteyerek kulak misafiri oldum. "taam siz yiyin ben geç geliyom" derken duydum. o an anladım ki bu lügat sadece mesai bölgesi içerisinde duhul ediyor bünyeye. arta kalan zamanlarda yine salı pazarı, yine metrobüs içi hayat...
erkek yatağın hangi tarafında yatar sorunsalı
-
nerede isterse o tarafta yatar.
yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte...
1987 kar tatili
-
1985 versiyonunu daha efsane olmakla birlikte (şahsi fikrime göre), 87 kışı da kesinlikle yabana atılmayacak derecede çılgın atan bir doğa olayıydı.
evden dışarı çıkamadığımız için bütün gün evde oturup, betamax videomuzda duran duran ve michael jackson klipleri seyrettiğimi ve annemi çıldırttığımı hatırlıyorum.
bir daha da asla ne 85 ne de 87 gibi olamadı istanbul kışları...
(bkz: hey gidi günler hey)
kişisel gelişim kitaplarının tek cümlelik özeti
-
kitaplardan çok bu kitapları okumayı seçen insanlar yanlış yönlenmiş durumda. bazı insanlar travmalarına kişisel gelişim kitaplarıyla çözüm arıyor. haliyle olmuyor. biraz niye olmuyoru anlatmaya çalışacağım.
bir sorununuz var diyelim, kişisel gelişim alıp çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. kitap size şunu öğütler:
"bunu bunu yaparsan, gelişirsin, şunu yaparsan şu hale gelirsin, planlı ol, hayal et... vs vs."
insanların psikolojik olarak bilmediği en temel konu: özellikle travma esaslı rahatsızlıkların motivasyonla değil sebep olan gerçek kaynağın ne olduğunu bulduğunuzda çözülmesidir.
kıscası terapi sizde şunu yapar:
"kötü hissetmene sebep olan gerçek sebep nedir?" bunu ancak bol bol konuşarak ve anlatarak hatırlayabilir, ilişkilendirebilir ya da terapist sayesinde bulmayı başarabilirsiniz. bu yüzden seanslar uzun sürebilir.
kısacası terapide amaç "gerçeği" bulmaktır. gerçek ortaya çıktığı anda semptomlar kaybolur. örneğin birine aşıksın, ayrılık acısı çekiyorsun fakat gereğinden fazla uzun sürdü ve sende bozuk bir süreç yarattı, bunun sebebi hiç düşünmediğin bilinçaltı bir süreç olabilir. bazı yetenekli insanlar bunu düşünerek ya da yazarak da bulup çözebiliyor. çok derinse tabii ki işe yaramıyor. mesela taciz sonrası ya da baba sorunları sebebiyle çok başarılı olan kadınlar mevcut. kendini değersiz hissettiği için devamlı motive durumda gelişiyor ama mutsuz. o kadar başarılı olmasına rağmen neden değersizlik hissini atamıyor? gelişim kitaplarında yazdığı gibi başarılı olabileceği her şeyi yapmış ama hala yetersiz hissediyor.
terapist sizi yaşam koçu gibi motive etmeye çalışmaz, "aslansın kaplansın, bırak ona mı kaldın" demez sadece fark etmeni sağlar. asında büyü olaylarına çok benziyor bu durum, zaten eskiden de psikolojik rahatsızlıklar büyüyle/musallatla ilişkilendirilirmiş. ortaçağda cadı diye yakılırmış insanlar. yine aynı durum var: mesela hoca/büyücü gelip o büyünün nerede olduğunu ve neden oluştuğunu bulmaya çalışır. yani gerçeği arar. büyünün kaynağı bulunduğu anda bozulur. etkisini yitirir. belki de psikologlar modern büyü bozanlardır diyebiliriz.
sense kişisel gelişim kitabı okuyarak örneğin "güçlü olmak" gibi bir şey okuyarak eğer bir travman varsa güçlü olamazsın. ancak koşullar uygunsa o kitabın sana faydası olur.
beyin ilginç bir organ... bir şeyi neden yaptığını anlayınca herşeyi çözüyor ve rahatlıyor. bir şeyi çözmeye çalışırken psikanaliz* veya bilişsel terapiler işe yarayabilir. psikanliz de esas amaç bilinçaltınızda bulunan konuyu açığa çıkartarak bilince getirerek gerçeğe varmakken; bilişsel de terapist yardımıyla "duygu durumunuza sebep olan davranışı değiştirmekle" ve içselleştirmekle ulaşabilirsiniz.
benzer şekilde koçluk hizmeti veren insanlar da size yardımcı olamaz. çünkü size dikte verirler. motivasyonla sorunlar çözülmez. siz doğruyu bilseniz bile ilişkilendirmeniz yanlışsa, bunu içselleştiremediyseniz çözüm bulamazsınız.
mesela freud özellikle psikanaliz konusunda çok çalışma yapmış bir psikolog ve şunları diyor:
--- spoiler ---
"...nevroz, bir tür bilgisizliğin, aslında bilmemiz gereken ama bilemediğimiz ruhsal bir sürecin sonucu olarak görülüyor."
"...bu kişiler travmatik olayla işleri bitmemiş, sanki gerçekten önlerinde duran bir görevmiş gibi yapmaya devam eder."
"...söz konusu bilinçdışı süreç, bilinçli hale geldiği anda belirtiler kayboluyor."
--- spoiler ---
müthiş bir açıklama. bazı insanlar hatalı olduklarını biliyor, bunun engellenemez şekilde hayatlarını etkilediğini biliyor ama çözemiyor ve çözümü motivasyonda arıyor.
oysa ki çözüm sadece "neden olduğunu" anlamanızda saklı. bu sıkıntınızın neden olduğunu anlayamazsanız, hiç bir motivasyon işe yaramaz.
tek cümleyle özetlersek: "kişisel gelişim kitapları ise sadece motive edecek sistemler sunar, yol gösterir fakat farkındalığı vermez."
27 aralık 2019 istanbul gemi kazası
-
gerekirse karşı tarafa geçer 3-4 füze attırırız
sms ile mahkemeye çağrılmak
-
- yrn sbh 9da bköy adly sarynın önünd ol. ist. 4. ağr ceza mhkemesi hakimi. öptm grşrz bye.
osmaniye'de şemsiyeyle uçan adam
-
osmaniye'de hortumda uçan şemsiyeyi tutmaya çalışanca, şemsiye ile birlikte bir süre uçan adamdır.
çok sürrealist bir video çok.
böyle buyursunlar
edit: ''baktım giderek yükseliyorum, kendimi aşağı attım'' diyerek süreci daha sürrealist açıklamış.
sağlık durumunu soranlar, ''zamanında kendini boşluğa bıraktığı için bir sorun yokmuş.''
saat dokuzu beş geçe çalan siren
-
şahsıma bir zararı yoktur.
ideolojik temelden bağımsız; saat dokuzu beş geçe uyuyan adamdan zaten hayır gelmez, ama baksan imkan vermiyorlar, imkan verseler o da mars'a koloni kurmak istiyor.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
örnek verelim..
yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)
tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".
heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..