hesabın var mı? giriş yap

  • (5 erkek kardesli kiz)
    -alo
    +alo baba
    -anneni verir misin oglum
    +tamam. ben kizinim bu arada.
    -hea. olsun sen de benim oglum sayilirsin

  • alışılagelmişin dışında bir yöntemdir.

    talebeyim, bir hastanın tansiyonunu ölçtüm, biraz yüksekti. hocaya durumu anlattım, tuz verelim dedi. “ama hocam” diyecek oldum, tuz ver oğlum benden daha mı iyi bileceksin dedi.
    hemşireler bir kaşık tuz yalattı. 10 dakika sonra bir daha ölçtüm. hocam tansiyon daha yükselmiş dedim. bir daha tuz verelim dedi. ama hocam bütün kitaplarda diyecek oldum, en iyi ben bilirim bu işi dedi ve hastaya tekrar tuz verildi. hasta kıpkırmızı oldu, artık hastanın gözlerine bakamıyorum bile ama dayanamadım bir daha ölçtüm tansiyonu. tansiyon tavan. .
    hocam hasta gidiyor dedim. artık eminim tansiyon ilacı verecek ya da en azından tuz vermeyecek. hayır bu benim yöntemim dedi. dünyada ilk kez ben uyguluyorum. daha çok tuz verin. gözlerime inanamadım. ama yine tuz verdiler. hastanın bilinci gitti, acilen bir şeyler yapmak lazımdı..

  • eşi ann druyan'ın bir ateist olan carl sagan'ın ardından söylediklerinin, konuyu mükemmel aydınlattığını düşünüyorum:
    ingilizce kaynak
    * *

    “eşim inançsızlığıyla tanınmış bir insan olduğu için ölümünün ardından birçok insan bana gelip carl'ın ölmeden önce değişip değişmediğini, ahirete inanmaya başlayıp başlamadığını sordu, hala da soruyorlar. aynı zamanda bana carl'ı bir daha görebileceğime inanıp inanmadığımı da soruyorlar.

    carl, ölümüyle mutlak bir cesaret içinde yüzleşti ve asla illüzyonlara sığınmadı. trajedi, ikimizin de birbirimizi bir daha asla göremeyecek olmamızdaydı. bir daha carl ile görüşebileceğime asla inanmıyorum. ama güzel olan, birlikte olduğumuz neredeyse yirmi yıllık süreyi hayatın ne kadar kısa ve değerli olduğunu güçlü bir şekilde takdir ederek geçirmemizdi. asla ölümü son bir ayrılıştan başka bir şeymiş gibi görerek önemsizleştirmedik. hayatta ve beraber olduğumuz her an mucizeviydi - açıklanamaz veya doğaüstü anlamlarında değil. şansımızın yaver gittiğini biliyorduk. bu şansın ne kadar cömert, ne kadar ince olduğunu... carl'ın cosmos'ta harika bir şekilde yazdığı gibi; zamanın enginliğinde ve evrenin sonsuzluğunda birbirimizi bulabilmiştik. yirmi yıl boyunca beraber olabilmiştik. bu beni ayakta tutuyor ve bence çok daha anlamlı.

    onun bana davranış şekli & benim ona davranış şeklim; o hayattayken birbirimize ve ailemize bakmamız... bu, onu bir gün tekrar göreceğim fikrinden çok daha önemli. carl'ı bir daha asla görebileceğimi düşünmüyorum. ama onu gördüm. birbirimizi gördük. evrende birbirimizi bulduk, ve harikuladeydi."

  • "çocukluğumda hayalini kurduğum gençlik bu değildi." diye değiştirmek istediğim cümle. şu gnctrkcll, vodafone özgür genç reklamlarındaki gençler gibi embesil olmak istiyodum aslında. başka çeşit bi embesil oldum. nasip...

  • sözlükte allahlığa soyunmuş, insanları yargılayan varlıkları gösteren kişidir. bildiğim kadarı ile, insanların ibadetlerini islam dininide sadece allah sorgulayabiliyor. ki kim evinde ne yapıyor onu da sadece o biliyor. bildiğim kadarı ile.

  • kaleciliğini falan geçtim can adamdır.
    antalya'da akdeniz üniversitesi'ndeki maçtan sonra omuzumdaki oğlum uzaktan takım otobüsüne bakıp el sallarken, bize aşağıya iniyorum diye işaret etmiş, sonrasında yanımıza gelmiş, çocuğu kucağına almış, fotoğraf çektirmiştir.
    yüzündeki o gülümseme asla sahte değildir.

  • en fazla 60. dakikada hükmen 0-3 olarak bitirilmesi gereken maçı devam ettirenlerin suçudur.

    her sene bu futbolu terörize eden topluluğa tolerans gösteriyorlar. neden, çünkü ülkeyi siyaseten karadeniz lobisi yönetiyor.

    adamlar hakem dövdüler, futbolcu dövdüler, hakemi odaya kitlediler, sahaya kale direği attılar, neler neler yapmadılar amk. her birinden ayrı ayrı küme düşürülmeleri gerekiyordu. ama işte “bakan”ı olan kazanıyor bu ülkede.