hesabın var mı? giriş yap

  • dershaneye yeni başladığım dönem, her gün aynı saatte 8:10 geçe otobüse biniyorum. bir gün sabah otobüs duraktan hareket etmiş gidiyor, ıslıkla durdurabildim, sonra da bindim.

    ertesi gün 2. kez gene bizim sokağın başında ıslıkla durdurdum. 3, 4, 5, derken, şoför alıştı. artık otobüse binmek için, durağa kadar yürümüyorum, otobüs geliyor, sokağın başından alıyor.

    bir gün gene sokağın başındayım ve artık otobüse yalnız da binmiyorum, yanımda aynı otobüsü bekleyen insanlar var. tam otobüs karşıdan geliyorken, bir kitabımı evde unuttuğumu fark ettim ve eve döndüm. evden döndüğümde otobüsün hala beni beklediğini gördüm. şaşkınlıkla otobüse bindim.

    şoför : bak, burada bu kadar insan sen okula geç kalma diye bekliyor. bir özür dile herkesten.
    ben : özür dilerim, kitabımı almayı unutmuşum. otobüsün bekleyeceğini sanmıyordum.
    teyze : olsun evladım, sen ders çalışmana bak!
    şoför : ama bak bir daha olmasın, tamam mı?
    ben : tamam, abi.

    sonrasında geçen zamanda şoförle sohbeti koyulaştırdık. karışık kaset hazırladım ona, bir sene boyunca otobüste dinledik. en dumur edici olan da, benim dershane bittikten sonra, benim otobüse bindiğim yer otobüs durağı oldu.

    şoför de benim dershane bittikten sonra, efsanevi bir şekilde kayboldu. şimdi kimbilir nerede, ne yapıyordur?

  • dns değiştirmek yerine 7 haziran'da hükümeti değiştirebilirsek sanırım artık bu çileleri çekmek zorunda kalmayacağız.

    amen.

  • bir erkeğin dört kız arkadaşı vardı ve bir türlü hangisiyle evleneceğine karar veremiyordu. en sonunda doğru kararı verebilmek için bir test yapmaya karar verdi. her birine 1000$ verdi ve "bu parayı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz'' dedi.

    birinci kız arkadaşı kendisine yeni elbiseler ve ayakkabılar aldı, kuaföre ve güzellik salonlarına gitti. genç erkeğe geri geldiğinde söyle dedi:
    senin için en güzeli ben olmak istiyorum, çünkü seni seviyorum!"

    ikinci kız arkadaşı ise genç erkeğin tuttuğu takımın iki kombine biletini,en sevdiği türden bir suru video cd ve bir ay yetecek bira ile geri geldi ve söyle dedi: "bunlar senin için aldığım hediyeler, eminim
    seni mutlu edecektir, senin mutlu olmanla bende mutlu olacak."

    uçuncu kız arkadaşı ise bu parayla iyi bir yatırım yaptı ve kısa bir sure içersinde para kendini ikiye katladı ve bu parayida çeşitli yatırım alanlarında kullandı. genç adama geri gelerek söyle dedi:"bana
    verdiğin parayı birlikte yaşayacağımız mutlu bir gelecek için çoğalttım, çünkü seni seviyorum!"

    dördüncü kız arkadaşı ise bu paranın bir kısmıyla bir suru kitap aldı, kalan kısmıyla ise fakirlere yemek dağıttı. genç adama geri gelerek söyle dedi: "verdiğin paranın bir kısmıyla sana layık olabilmek için bir suru kitap aldım diğer kısmıyla ise senin adına fakirlere yemek dağıttım."

    genç erkek dört kız arkadaşının yaptıklarından çok etkilenmişti. karar vermek için epey bir sure düşündü ..... düşündü..... düşündü.....

    ve sonunda büyük gogusli olanla evlenmeye karar verdi...

  • güce tapmaktan ziyade rehinenin kendisini rehin alan kişiyle birarada bulunduğu zaman dilimi içinde o kişinin duygularını anlamaya başlaması, zamanla o kişiye sempati duyması -yani rehin alan kişinin duygularını hissetmesi onunla aynı duyguları yaşaması- neticesinde ortaya çıkan ruh hali. rehine ile rehin alan arasında yaşanan etkileşimin ürünüdür.

    mazoşistlik değildir kesinlikle. mazoşizmde acı çekmekten zevk almak vardır, stockholm sendromunda ise rehin alınmaktan hoşlanmaktan çok rehinenin o eylemi niçin gerçekleştirdiğini, belki ihtiyaçlarını farketmek, duygu ve düşüncelerini kavrayıp paylaşmak, bir bakıma ona hak vermek vardır. mesela; hırsızlık suçtur. ahlaki açıdan bakıldığında da durum değişmez. ancak kişinin parası olmadığından, biran önce ilaç tedavisine başlanmazsa yaşamını yitirecek olan hasta yatağındaki eşi için ilaç çaldığını düşünün. yaptığı iş suçtur. ancak ahlaksızlıktır diyebilir miyiz?

    konuyla ilgili bir çok film ve kitap yayınlandı. ben durumun daha net anlaşılabilmesi için turgut özakman'ın yazdığı "duvarların ötesi" adlı tiyatro oyununun izlenmesini tavsiye eder, satırlarıma son vermeden önce büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin yanaklarından öper, yaşıtlarımla tokalaşırım.

  • e uçağı kim kapattı o zaman? mısırlı eleman, "üstümde yok şimdi, sen ver, dönünce ben sana veririm" mi dedi acaba şeyma'ya?

  • bir ülkede polis suça böyle yaklaşıyorsa, o ülkede gidilebilecek bir mecra kalmamıştır. franz kafka'nın dava'sı bile bu kadar kötümser değildi.