hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • 10 şubat 2010 galatasaray antalyaspor maçında, durum 1-1'ken, ilk yarı sonunda (ki değişikliklerini genelde 60-70 arası yapan bir teknik direktördür kendisi) gio yerine emre çolak'ı almıştır, hemen ardından emre durumu 2-1'e getirmiştir.
    yine aynı maçta durum 2-2 iken, mehmet topal yerine hakan balta'yı oyuna alıp, caner erkin'i sol bekten, sol açığa kaydırmıştır. bir kaç dakika içinde galatasaray 3-2'ye yine caner'in golüyle ulaşmıştır.
    son değişikliği uğur uçar yerine servet çetin'i almak olmuştur, ama kimilerinin düşündüğü gibi defans yerine defans almak şeklinde olmamıştır. servet'i ileri koyup (bildiğiniz bayağı ileri, santrafor falan) defansı 3'lemiştir. servet kalan dakikalar içinde ceza sahasını karıştırmış ama galatasaray'a turu getirememiştir.

    futbolu "öne geçince yere yatın, geriye düşünce tekme atın" mantığıyla değil de, satranç oynar gibi hamlelerle oynamaya çalışan, bunu da bütün asaletiyle yapan bir adamdır. onun galatasaray'ın başında olmasından ve onu oraya getirebilenlerle gurur duyuyorum.

  • 1720 yilinda kuzey amerika'da bugun kendi adlariyla anilan ottawa nehri civarlarinda yasyan ottawa kabilesinden bir babanin ve chippewa kabilesinden bir annenin oglu olarak circa'da dunyaya gelmis. babasinin meslegi nedeniyle(kizilderili) great lakes diyarinda gezmedigi vadi, gormedigi orman kalmamis. bircok kaynak 1755 yilinin pontiac'in ottawa kabilesinin sefi oldugu yil oldugunda muttefik. abdnin kurulusundan onceki donemde kitaya gelen avrupalilarla kizilderililerin(indian) iliskilerinin tarihindeki en unlu bir kac kizilderili onderinden biridir. bugun tarihcilerce kendi adiyla anilan pontiac isyani'nin bas kahramanidir. fransizlarla iyi ticaret iliskileri olan bu bolgedeki(bugunku ohio, illinois, michigan ve kuzey bati new york) kizilderililer, ingiliz-fransiz mucadelesinde genelde fransizlardan yani tavir almislar, ingilizlerin ilerleyip fransizlar karsisinda ustunluk sagladikca ve ingiliz yerlesimciler bu bolgede yayildikca evlerini ve ticari gelirlerini kaybedecekleri endisesine kapilmislar. iste bu donemde subat 1763'te unlu paris antlasmasiyla fransizlar pes ederek kuzey amerika'daki butun kalelerini ingilizlere birakirlar. ancak trajik olan bu antlasmadan haberi olmayan pontiac'in anlasmadan 3 ay sonra mayis 1763'te detroit kalesine saldirarak isyani baslatmasi olmustur. yakin cag kizilderili tarihindeki en karizmatik seflerden biri olan pontiac, inanilmaz organizasyon yetenegi ve kendisine atfedilen dini karakterin etkisiyle yine kizilderili direnisinde az gorulen bir sekilde basta shawnee, munsee, wyandot, seneca, huron, chippewa ve delaware kabileleri olmak uzere 30'a yakin kabileyi liderligi altinda toplamayi ve isyana katmayi basarmis. isyan, bir onceki cumledeki trajediye donecek olursak, subattaki paris antlasmasindan haberi olmayan ve surekli olarak fransizlarin kendisine yardima gelecegine inanan pontiac'in aci gercegi ogrendigi ekim 1763'e kadar hizla yayilarak yer yer basarili olmus ancak bu tarihte fransizlarin ingilizlere anlastiginin ve bir daha donmemek uzere cekildiklerinin ogrenilmesi sonucundaki moral kaybiyla ivme kaybetmis. 1764 yilinin sonbaharina kadar yerlesimcilere, ingiliz tuccarlara ve ingiliz kalelerine saldirlar gerceklestirilen pontiac'in isyani 1764 sonbaharinda sona ermesine ragmen 1766 yilina kadar teslim olmamis. daha sonra 1766 yilinda kendisine bir takim garantiler verilmesi uzerine ailesiyle maumee nehri dolaylarina cekilmis. tarihteki bir cok onemli sahsiyetin yasadigi aci sonu o da yasamis, kendi soyundan birinin elleriyle. 1769 yilinda cahokia'da (bugunku st. louis yakinlarinda) kurk satisi yaparken yanina yaklasan kaskaskia yerlilerinden bir peoria tarafindan(ki daha sonra pontiac'i oldurmesi icin ingiliz tuccarlardan para aldigi ortaya cikmis) oldurulmus, ruhu sonsuza kadar kosmak uzere ulu manitu'nun cayirlarina yukselmis. avrupalilara karsi olusturmayi cok arzuladigi kizilderili koalisyonu ise bazi basarili denemelere karsin hicbir zaman gerceklesemedi. korkularinda hakli cikti. topraklari ve yasamlari ingilizlerin eline gecti. bir konuda sansliydi. adinin bir otomobil markasi olmasini ve adi anildiginda kendisinden cok bu otomobilin hatirlanacagini gorecek kadar yasamadi.

  • zamanında üç kere başa dönüp tekrardan bütün bölümlerini izlediğim türk televizyon tarihinin efsane lise dizisi. bu dizide yer alan pek çok insan şu an herkes tarafından bilinen oyuncular. yalnız ozan güven'den sonra başrol olarak seçilen oyuncu bir türlü büyük yapımlarda yer alamadı. * daha çok kliplerden hatırlıyorum kendisini. oyunculuğu iyidir kötüdür bilemem ama hatırladığım kadarıyla ses tonu kötüydü. jenerik müziği de ayrı güzeldir bu dizinin.

  • --dünyanın (yansıma indeksi) 0.29'dur. bu, ışınların% 29'unun dünya'dan yansıyacağı anlamına geliyor.
    --toplam dünya yüzey alanının% 3'ü evler tarafından kaplıdır.

    -yani, bütün çatıları beyaza boyarsanız; endeksi 0.29'dan 0.3'e yükseltebilirsiniz. bu artış (yüzyıl boyunca) 1 santigrat derece ile dünya'nın sıcaklığını düşürecektir.
    1 derece için bu masrafa değmez diyenleri duyar gibi oluyorum, unutmayın ki küresel sıcaklık 1880 yılından bu yana sadece 0,8 derece arttı.

    --peki bu 1 derece bize ne kazandırır?--

    -kutuplarda buz dağının erimesi % 15 oranında azalar.
    -tarım mahsullerinde % 5-15 aralığında bir artış sağlanır.
    -orman yangınları % 200-400 aralığında azalır.
    harika, değil mi?

    --peki bunun bize ekonomik masrafı ne olur?--

    dünya topraklarının yaklaşık yüzde üçünün kentleşmiş olduğunu biliyoruz.

    3% * 57.505.693 sq km = 1,725,170 sq km'lik çatı ve yol.
    bu, 1.8569583837 * 10 ^ 13 feet kare ile eşdeğerdir. boya hesap makinesini kullanarak, bunu galonlara dönüştürebiliriz; ne kadar ihtiyacımız var? 46 milyar galon boyaya ihtiyacımız var ve hepsinin beyaz olması gerekiyor (mümkün olduğunca beyaza yakın olması gerekiyor).

    alternatif kaynaklar.
    1
    2

  • zımba gibi beyanat. yemin ediyorum başlığa tıklarken birisi başbakanı övmek için "dünyayı güneş değil adeta başbakan aydınlatıyor" dedi sandım.

    işin kötüsü de şu: böyle olsa şaşırmayacaktım.

  • oynanmayan zamanla birlikte 94 dk süren maç.
    maçta 2 penalti var.
    düdük sesi yok.
    var'a gidelim bir de orada bakalım yok.
    hakeme koşan futbolcular yok.
    sosyal medyada yakın çekim paylaşılan görüntüler yok.
    pozisyon tartışan yok.
    dis güç yok, düşman yok, dusmanlastiran yok, futbol var.

    kroos soldan vuruyor sağ köşeye, neuer sağ eli ile çıkartıyor jeneriklik pozisyonun tekrarını 3 dk sonra falan verebiliyor yönetmen; oyun durmuyor.

    kendi ligimizde ne izliyoruz, neyin kavgasını ediyoruz?

  • teknik olarak haklı da, karşısındaki kişi de günde belki yüzlerce etiket değişmesi istenen, değişmeyi gözden kaçırdığı etiket için aradaki fiyat farkının maaşından kesildiği ve tüm bunların yanında kasaya, depoya da bakması beklenen bir emekçi.

    sistemi öyle güzel kurmuşlar ki, arena'da milleti birbirine kırdırırlarken yukarıda localarından seyredip viskilerini yudumluyor pezevenkler.

  • 85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
    doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:

    doktor- "içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"

    adam- "evet,eşim.”

    doktor- "ama bayan 25 yaşlarında..."

    adam- "tamam işte, eşim o. niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

    doktor- "yoo,...... aklıma benim dedem geldi de."

    adam- "nesi varmış dedenizin?"

    doktor- "kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. kendisi ısrar etti ve hazırlandı. e, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. ben de kendisiyle gittim. ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. dedim ya, dedem yaşlı. bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. geyik o anda vurulup yere düştü..."

    adam- "olur mu, başkası vurmuştur onu."

    doktor- "ben de onu demeye çalışıyorum işte .. başkası vurmuştur. (bkz: swh)

  • ulan ibine. adam çalışma sermayesini yaratamayıp kredilere ödeme yapıyor ve stok çekebilmesi için alacağı firma yabancı buyük ihtimalle para olmadan mal vermiyor. senin gibi ibineler de adamın halini bilmeden boyle laf çakıyor. piyasa şu anda bu tip firmalar ile dolu. çalışma sermayeleri kurdan eridiği için peşin mal parasını almak zorunda kalıyorlar. senin huyun suyun hürmetine değil yani. ibinelik olsun diye yapmıyorlar. piyasa tamamen nakite döndü bu bir iki senedir. alış bebişim.