hesabın var mı? giriş yap

  • entry girerken bir sekme daha açıyor ve tekrar ekşi sözlük'e girerek kelimelerin yazılışlarını kontrol ediyorum. ve bunu yapan tek yazar olmadığıma adım gibi eminim.

  • yemeyiverin. istikrara oy verin ki bu şekilde istikrarlı bir şekilde zamlar devam etsin. siz de yemeyiverin. size çok peynir meynir.

  • truman dışarı çıkınca öncelikle lauren'le buluştu ve birlikte fiji'ye gitmeyi kararlaştırdılar diye düşünüyorum. ama gidebildiler mi, bana göre hayır. çünkü gidilecek çok yer vardı truman'a göre. hangisinden başlayacak bilemezdi. yıllar boyu cam fanusta yaşadı, işi, arkadaşları, ailesi ile olan hayatını ortalama bir şekilde sürdürdü. şimdi tabir-i caizse sudan çıkmış balığa döndü. trafikte kalmadı mesela hiç, yolun ortasında tanımadığı adamla kavga etmedi. eşiyle bile gerçek bir tartışma bile yaşamadı. kendisi bilmese bile etrafında onu koruyan bir ordu oldu neredeyse.

    ama gerçek dünya böyle değil (bkz: #108488827) kendi dünyası da yalandı, çünkü kararları hep başkaları tarafında verildi, ona rol biçildi o da çıkıp üzerine düşeni yaparak oynadı. gerçek dünyaya insan ilişkilerine olan bağışıklığı çok düşük olarak başladı. çok büyük umutlar çoğu zaman büyük yıkımlarla sonuçlanır.

    sonuç olarak adapte olamadı yeni hayatına. lauren onu sevse de, ki o da sevmiştir belki ama emin olamayız çünkü hep yönlendirilmiş güdülerle hareket ettirildi, mutlu olamazdı. dışarıda kimlerle karşılaştı, kimleri gördü, kaç kişi tarafından yüceltildi belki havaya girdi, kim bilir. belki rock star olmak istedi, beceremedi batırdı gitti.

    truman her şekilde bir hayalkırılkığı hikayesi olabilirdi. kalsa da gitse de. cesurdu, gitmeyi seçti. dönmeyi çok istedi ise de dile getirememiştir, çünkü artık dönemezdi. yaptıkları mutlu edemezdi. yılar sonra, belki de o gün hiç o tekneden inmeseydim diye geçirmiş bile olabilir.

  • * bir ingilizce sunumu için öğrencilerden birisinin body building şeklinde bir konu seçmesi, hocanın başına geleceklerden habersiz konuyu onaylaması, akabinde sunum günü öğrencinin bir müddet body building nedir, neden yapılır muhabbeti yaptıktan sonra "here are some examples" diyerek aniden gidip kapıyı açarak içeriye iri kıyım iki tane adam alması, "bunlar da nedir böyle?" demeye kalmadan adamların hızla soyunup üstlerinde sadece taytla kalmaları ve gelişmiş kaslarını sergilemek için ibik gibi pozlar vermeye başlamaları. hocanın nutkunun açılmasına kadar gösterinin haydi haydi bitmesi, sınıfın dağılması.

  • ciroya bakarak yatırım yapılıyor, adamlar da bug'ını bulmuş işin, bakkal dükkanını dijitale uyarlayalım, 1 liraya alırım, 1 liraya satarım, maksat ciro artsın. geri kalan masrafı da yatırımcıdan çıkartırız zaten, harika business plan, pandemi olmasa çoktan ufalmıştı, şansları yaver gitti, hype oldular. yatırımcılar da ayrı çakal, kusura bakmayın, hype olan bir şeye giriyor, hype bitmeden hissesini başkasına satıp/çakıp çıkıyor.

    pandemi öncesinde de aynısını savunuyordum, yine aynısını savunuyorum. hem insan eforu açısından, hem global ısınma açısından, nereden bakarsanız bakın inanılmaz gereksiz bir iş bu. gece vakti ilaç ihtiyacın olsa tırım tırım eczane arıyorsun ama dondurma istediğinde birisi kapına kadar geliyor.

    amerika'da şehir merkezi dışında yaşayan insanların çoğu markete/bakkala onlarca km uzaklıkta yaşıyorlar ve haftalık/aylık planlamalar ile alışverişlerini yapıyorlar. bizim nasıl bir satın alım gücümüz var ki böyle bir ayağa hizmet peşindeyiz.
    (bkz: ayranı yok içmeye taht-ı revanla gider sıçmaya)

    ekleme :
    ben de bir girişimciyim, sektörde tanışmadığım mentor, görüşmediğim vc kalmadı.

    kripto para kovalayanlardan farkları yok. yatırım alan firmaları ölümüne zorluyorlar kendi paralarını katlamak için. unicorn çıkartır mıyız? decacorn çıkartır mıyız? derdindeler tamamen.

    sürdürülebilirlik umurlarında bile değil. hangi yaraya derman oluyoruz, doğaya nasıl bir etki yapıyoruz umurlarında bile değil.

    konuşunca da unorthodox oluyorum işte. hepiniz çok iyi biliyorsanız bu işi, açın etohum sitesini, 10 sene önceden başlayıp yatırım alan firmalara bakın kardeşim, at gibi koşturmasanız çoğu işletme ayakta kalırdı, yatırım alanların hemen hemen hepsi uçuk hedeflerinizi tutturamayıp kapattılar.

    mütevazi ve sürdürülebilir bir büyüme amaçlayan hedefler koyunca da küçümseniyorsunuz sektörde maalesef.

    neyse daha çok şey yazarım da, şimdilik yeterli.

  • oylama yapılmış ve milletin iradesi tecelli etmiştir.

    görüyorsunuz milletin iradesini, hiçbir zaman mantıklı karar veremiyorlar.

    edit: şuradan da siyaset çıkardım ya, yazıklar olsun bana ve buna sebep olanlara.

  • adam canlı yayında milletin ağzına 35 cm'lik büfe tipi salamı iteleyerek soktu, böyle konularda hayatta sırtı yere gelmez.

  • nazım'a bile çektirmiş bu sorgu ki, adam dünyanın en ayarlı şiirini yazmış. (bkz: nuzhet berkin)

    o mavi gözlü bir devdi,
    minnacık bir kadın sevdi,
    kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev,

    bir dev gibi seviyordu dev,
    ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    o mavi gözlü bir devdi.
    minnacık bir kadın sevdi.
    mini minnacıktı kadın.
    rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    ve elveda ! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..

  • 14.yüzyılın sonlarına doğru yaşamış tunuslu bir düşünür olup düşüncelerinin omurgasını oluşturan üç önemli kavram vardır.

    bunlardan birincisi ümran (medeniyet) teorisidir.ona göre her toplumun medeniyetini tayin eden unsurlar coğrafya ve ekonomik etkinliklerdir.bu iki ifadenin vurgulanması bize ibni haldunun materyalistolduğunu açıkça göstermektedir.ancak ibni haldun yaşadığı dönem ve toplumdan kaynaklanan nedenlerle materyalist olma gerçekliğini bazı durumlarda gizleyerek görüşlerini örtülü olarak ortaya koymak durumunda kalmıştır.
    ibni haldun ümran teorisini bedevi ümran (göçebe-ilkel tuplum) ve hazeri ümran (kentli toplum) olmak üzere iki bölümde ortaya koymaktadır.
    bedevi ümran:göçebeler yerleşik bir hayata sahip olmadıklarından işbölümü yoktur.bu nedenle ekonomik faaliyetleri ancak karınlarını doyurmaya yetmektedir.böyle bir toplumda ekonomik etkinlik yok yani bedevi altyapı söz konusu olmaktayken ahlaklı üst yapı söz konusu olmaktadır.
    hazeri ümran:iş bölümünün ortaya çıkması ile yerleşik hayata geçilecek,nüfus artmaya başlayacak dolayısıyla üretim artacak ve fazla üretim birimleri artı değer yaratacaktır.gelirlerin artması ile sınıflaşma başlar işte bu noktada ibni haldunun devletlerin doğup büyümesi ve yok olmasını dile getirdiğini ve çöküşün sınıflaşmayla başladığını görmekteyiz.ona göre servet alt sınıfın sömürülmesinden meydana gelmiştir.bu sömürü sonucu üst sınıf lüks ve israfa yönelecek alt sınıf hani bana hani bana diyecek üst sınıfsa alt sınıfı doğal olarak sömürmeye devam edecektir.bir süre sonra sınıf çatışmaları başlayacak sosyal yapı bozulacaktır.ona göre ekonomisi küçük toplumlar mutluyken teknoloji ve sanayileşme arttıkça toplumun ahlakı bozulacaktır.bu durum gerçekten de günümüz toplumlarına bire bir uymaktadır.nitekim yapılan memnuniyet araştırmalarında gelişmiş ülke insanlarının bizim gibi üçüncü dünya ülkeleri insanlarından daha mutsuz oldukları ortaya çıkmakta.

    ikinci teori ise asabiyet (iktidar) teorisidir.bu teoriye göre göçebe olarak yaşayan toplumlarda merkezileşme olmadığından otorite sahipleri bulunur.bunlar toplumun önde gelenleridir.yerleşik hayatın yavaş yavaş oturmasıyla yönetimi bu otorite sahipleri ele geçirmektedirler.buna asabiyetin doğuşu da denmektedir.bu güçle beraber iktidar sahipleri çok hızlı bir şekilde zenginleşirler.ancak bu zenginlik israf ve gösterişe neden olur ve bu sınıfı besleyen servetin azalmasına neden olup bu sınıfın alt sınıfa baskı yapması(vergi,çalışma şartları,sosyal haklar...) ile iş çığırından çıkar.ahlakın da bozulmasıyla iktidar el değiştirir.aynı akıbet tüm iktidarların başına gelir ve sonunda toplum çöker.

    son teorisi ise tavırlar teorisidir.ona göre bir asabiyetin doğuşu ile çöküşü arasındaki gelişmeler tavır olarak adlandırılır.bu süreç beş aşamada gerçekleşir;
    zafer tavrı:bozulan iktidarın yerine çevreden yeni bozulmamış olan bir sınıf gelir.
    mutlakiyet tavrı:artı ürünün oluşmasıyla yaşam biçimi açısından yönetici ve yönetilen ayrımı başlamıştır.
    refah tavrı:toplum ve üst tabakanın refah seviyesi yüksek ve iki kesimde mutludur.
    barış tavrı:servet aşırı büyüyünce istismar ortamı oluşur.alt sınıf isyan eder eğer sorun çözülmezse yeni yönetim gelir yine çözülmezse toplum çözülür yani son aşama gerçekleşir.
    israf tavrı:yıkılma sürecidir

    ibni haldun gerçekten de materyalist ve kendisinden sonra ki materyalist bilim adamlarına ve diğer toplum bilimlerine yol gösteren bir bilim adamı olmuştur.öyle ki karl marx ibni haldundan direkt etkilenmiş hatta eserlerinden faydalanmıştır.ilk başlarda farkedilmese de sonradan bu durum kesinliğe kavuşmuştur.

  • battaniyenin altina girmis elde nutella en sevilen dizi beklenirken elektrigin kesilmesi, karanlikta gozyaslariyla beraber kalakalmak. saka lan saka ayi gibi sacli sakalli adamim yemisim elektrigini de dizisini de.