hesabın var mı? giriş yap

  • biz bu adamların sahasında kupa kaldırdık. yaptıkları tek şey ışıkları kapatmaktı. onun da goygoy'unu çevirdik. kapa ışıkları ya da en kötü aç çimleri sulama sistemini vs. vs...

    sahaya girip, futbolculara saldırmak nedir? kendini savunmaya çalışınca da ceza vermek nedir? aksine trabzonspor'a güvenlik zaafiyetinden ceza yağmalı ve içeri giren taraftarlar da alabilecekleri en ağır cezayı almalı. soğuttunuz futboldan, mahvettiniz futbolu ulan!

    edit: "kadıköy sokaklarında polis arabası yakıldı" vs diye mesaj atmaya gerek yok. "saha içi" ve "saha dışı" olayların farkını iyi idrak etmeli. kaldı ki böyle bir olumlama söylemi de olamaz. saha içinde karanlıkta efendi efendi kaldırdık kupamızı ve yapılan protesto da uzun yıllar sürdürdüğümüz geyiğe dönüştü.

    ayrıca baydı artık özellikle trabzonspor ve beşiktaş taraftarının, sonra da diğerlerinin "biz deliyiz, her şeyi yaparız, öyleyiz, böyleyiz" böbürlenme adı altında sergiledikleri serserilik ve şuursuzluklar, deliyseniz gidin tedavi olun. 4 büyük takımdan ikisini temsil eden insanlarsınız siz, aklınızı başınıza toplayın mk.

  • çok gaza gelip yapacağım uygulamadır. işte zaman içinde oluşması muhtemel sorularım:

    bu konuda rehber dokümanları yayınladınız mı?

    pazar sabahı itibariyle ekonomi bakanlığı'na telefon etsem, ben rusya'ya mal göndereceğim, dolar kullanmak istemiyorum nasıl yapayım? desem bana verilecek cevabın bir prosedürü var mı?

    dilini bilmediğim rus ve çinli ticaret ortağıma konuyu anlatacak rusça ve çince broşürleri nereden indirebilirim?

    ben kurumsal bir ihracatçıyım ve distribütör müşterilerim ile en az 5 yıllık sözleşmelerim var. bu sözleşmeleri nasıl değiştirebilirim?

    yerli para ile ticaret mantığına göre düzenlenmiş sözleşme örnekleri türkiye ihracatçılar merkezi (tim) web sitesinde var mı?

    ihracatçı birliğimin, benim olası rekabet gücü değişimime ilişkin raporları nerede? web sitelerinde bulamadım da?

    tim akademi seminerine katılmıştım bir kaç ay önce neden orada bundan hiç bahsedilmedi?

    eximbank ruble-tl ticaretine sigorta yapmıyor. hadi resmi emir ulaşmadı, ahaber de mi seyretmiyorlar?

    ben yine de emir telakki ettim ve rus bankasına türk lirası iletmeye çalıştım. ancak sistemlerinde türk lirası tanımlı değil. ne yapacağım? (taşıma işi için.)

    benim türk bankamda da ruble tanımlı değil nasıl olacak?

    yok ya çok gaza geldim, ruble alıp çantayla yollayacağım. ama o kadar rubleyi nereden bulacağım? hem o da türk lirası için zararlı değil mi?

    rus taşıma firması paraları geri göndermiş, bir de ödeme yapmadığım için tahkim davası açmış. tazminata devlet yardımcı olur mu?

    neyse malı gönderdik bir şekilde, karşı tarafa parayı tl ile gönderin diye emir geçtim. olmaz! dediler. nasıl ikna edeceğim?

    sorun yok o zaman ruble gönderin dedim. hemen evet dediler. rubleler çanta içinde geldi. nerede bozdurabilirim?

    bana muhtaç olan bir küçük dağıtımcımı tl ile ödeme için ikna ettim. ancak parayı çok geç gönderdi ve o arada türk lirasının değeri düştüğü için zarar ettim. karşılamazsanız helal olsun ama zararımı karşılayacak bir sigorta sistemimiz var mı?

  • ultrasonda görülen bir siyah yuvarlak karşısında; gözünün kenarından yaş akmasına şaşırmakla başlar.
    yıllardır süregelen ve nefret edilen regl ağrısı artık annelik işaretidir; sevilir. gülümseyerek; "gene ağrım var" denilir.
    günde bir paketi geçen sigara tüketimi bir anda sıfırlanır; krize girmeden, sinir küpü olunmadan, daha bir hafta önce "hastasıyım sigaranın, atın ölümü arpadan" derken bu kadar kolay bir vazgeçişe inanamayarak.
    bildik tüm beslenme anlayışı tepetaklak olur; mahalledeki gıda sektörü ile aramızda yeniden uçurumlar. iyi pişmiş etler, litrelerce sütler, ceviz, meyve...
    ve elveda kadim dost pizza, çılgın yarım ekmek kokoreç, biranın yanında midye dolma.

    bunca yılın "güzel kadın" tasviri değişir. keşke bir an önce kocaman olsa da şu göbek,keşke bir an önce tepki verse içimdeki güzellik. bel ölçüsü arttıkça artar mutluluk, içine girilemeyen her kıyafet bir gurur abidesidir.

    bu satırları 19 haftalık ikiz annesi olarak yazıyorum; anne adayı diyemiyorum artık; değil mi ki ekranda da olsa oğlum yüzünü dönmüş bana, kızımın hıçkırdığını görmüşüm, değil mi ki her akşam eve dönüş yolunda kıpır kıpır " yatır bizi, dinlendir" sinyallerini almışım; demek ki aleni bir şekilde anneyim. tüm rüyalarımda iki bebeğim, onlara birşey olmasın yakarışlarım, onlarsız hayatı henüz beş ay öncesi olmasına rağmen hatırlayamayışım, aldığım her kilo için bile sevinçten coşmalarım; en sevdiğim bel ağrılarım, şiş ayaklarım; anneyim artık.

    yıllardır hayal kurmadığımı hissediyorum; aklıma "biri bana 30.000 dolar maaş versin" fikri bile gelmemişti.
    oysa şimdi annemin nasıl olup da yarım saatlik gecikmem için felaket senaryoları yazdığını anlayabiliyorum.
    karnımı ve bardak altlığı boyutlarına gelen göbeğimi severken, kendimi bir anda ameliyat masasında görmeye başlıyorum, kahraman baba elimi tutmuş, işte oğlum geliyor ilk ("oğlum" diyebilmek bile ne kadar mucizevi bir nimet), -iyi mi?- diye soruyorum, ağlıyor canımın yarısı; pespembe hayal ediyorum, kara saçlı küçük burunlu, babasının aynısı, gözlerimi ondan ayıramadan kızım geliyor; belki saçsız belki tektük açık renk saçları, kısık gözleri, çok güzel olacak büyüyünce; bizim güzelimiz olacak.
    sonra odalarını hayal ediyorum; renkler hızla geçiyor gözümün önünden, henüz alınmamış sifonyeri oradan çekip buraya koyuyorum, kafamdan dolaplar yaratıyor, minik yorganlara resimler işliyorum.

    kocamın omzunda minik bir baş hayal ediyorum, huzurla uyuyor. aşk bu diyorum, iki kere üç kere aşk.
    sonra nasıl oluyorsa pas tutan hayal gücüm sınır tanımıyor, anaokulu müsameresindeki tavşanlar içinde bizimkileri ayırdetmeye çalışıyorum; ilkokul seçemiyorum, servislerden ödüm kopuyor, birisi okumayı söktüğünde ötekinin sarkık dudağını görüyorum, süs havuzuna giriyorum küçüklerimle birlikte, çimenlerde kaplumbağa gezdiriyorum, eve muhabbet kuşu alıyorum, sokaktan getirilen köpeğe onay verecek miyiz diye kocamla tartışıyorum, kızıma mezuniyet giysileri tasarlıyorum, oğlumun yüzünü tuttuğu takım renklerine boyamasına yardım ediyorum, dördümüz yemeğe oturuyoruz balkonda, oğluma azıcık rakı koyuyor babası, elin kızı üzmüş, gözleri nemli nemli. kızımla ben bir içli şarkı söylüyoruz ona.

    hayal gücüm geri geldi, anneliğin sihirli deyneği deydi bana. sayısala ilişkin en büyük hayalim zorlasam 2 trilyonda kalırdı, hayal gücümün sınırı 4 katrilyona yetmezdi. şimdi kocaman ufkum; madem ki hem ikizim olacak, hem de bir kızım bir oğlum, artık dünyada sınır yok bize, hayallerimize.

    korkum yok gelecekten; çünkü o kadar kocaman ki içimdeki aşk; herşeye karşı koruyacak onları.
    şu yaşadığımız kin dalgasından bile. onlar anne ve babaları gibi olacak biliyorum; ırk nedir bilmeyecekler, insan olacak özneleri, sevmeyi öğreteceğim onlara, bir avuç topraktan daha çok insanı ve memleketi sevmeyi.
    benim bebeklerime çok yakışacak rengarenk giysiler, sadece kan kırmızısı sevenlere inat, dillerine türkü yakışacak her dilde, bir kez bile olsa kına yakacağım kızımın eline, kokusunu bilsin diye,
    tepkisiz olmayacaklar, ne denilirse inanmayacaklar, güdülmeyecek bebeklerim, benim kanatlarımdan bile güçlü olacaklar.

    anne olmak bir acaip şey; şimdiden beşer hayat yaşadım ikisi için, biner kere üzülüp biner kere sevinip ağladım, kendime ömür biçtim onbin kez, yetmedi, doğmamış bebeklerime doyamadım ne 50 ne 60 senede.

    hala bir garip gelse de anne oldum ben, gözlerimin arada uzaklara dalmasından belli.

  • rizespor taraftarının haklı isyanı. ağların yırtık olması kuşku uyandırıcı. gollerin bazıları değil, neredeyse bütünü usulsüz. ayı gibi vuruyorlar toplara.

  • akşam eve gelince beyler makarna mı yiyelim patates mi sorusuna 45 dakika süren bir yanıt aldıktan sonra hiçbir şey anlamayıp 2 buçuk saat düşündükten sonra aç uyumaktır.

  • kötü dans etmeleri dışında neden utandırdığını anlamadığım olaydır. jandarma oldukları için daha disiplinli olup daha çok çalışmış olmaları bekleniyorsa anlarım, ama diğer türlü "jandarma dans etmez" yaklaşımı söz konusuysa asıl utanması gerekenin kim olduğu büyük bir tartışma konusudur.

    edit: itibar öyle dans etmekle falan zedelenmez, kusura bakmayın. tamamen gösteriş peşindesiniz. itibar askerlerinin kafasına çuval geçirilmesine rağmen devlet adamların ses çıkaramadığında, ordunun üst kademesindeki komutanlarını haksız yere hapse tıktığında, verilen binlerce şehide rağmen teröristler davul zurnayla karşılandığında, tüm askeriyeye yerleştirdiğin cemaatçiler sana karşı darbe girişimi yapıp da 250'den fazla vatandaşını öldürdüğünde, bu vatandaşlar gariban erlerin boğazını kestiğinde zedelenir.

  • genelkurmay, mit, mgk ya da milli savunma bakanlığı toplantısında değil muhtarlar toplantısında edilmiştir.