hesabın var mı? giriş yap

  • ayşen gruda kendisine bir röportajda yöneltilen "artık kadın komedi oyuncusu çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?" * sorusuna beren saatin çok iyi bir komedi oyuncusu olduğu cevabını vermiş. hatırladıkça gülüyorum, hakikaten büyük komedyen ayşen gruda. (bkz: swh)

  • bir ceza yöntemi olarak sürdürmek? sonuçta adam hatalı karar almış, şırnaktaki adamın ne sucu var hatalı hakimle çalışmak için

  • para avcısı.

    kriterlerine bakmaksızin, parası için bir erkekle birlikte olan kadınlara denir. çiftin, muhtemelen aralarında yaş farkı fazlacadır.

    umarım çevremizde yoktur.

  • babası,farmakoloji prof.u olan 4-5 yaşındaki çocuğa sormuştum :

    -baban ne iş yapıyor ?
    -farelerle oynuyor...

  • programı tv'den seyredenlerin muhtemelen bilmediği bir hile. belki başka programlarda da yapılıyodur ama tecrübe etmediğim için kesin olarak emin değilim. (yetenek yarışmalarında da yapıldığına adım gibi eminim).

    efendim the voice'a seyirci olarak katılmadan önce bir sözleşme imzalamanız gerekiyor. yarışma hakkında sağda solda konuşmak yasak.

    sonra bütün seyirciler yerlerine oturtuluyor. daha ortada ne yarışmacı var ne jüri üyeleri (ses koçları).

    rejiden mikrofonla bir adam geliyor sahnenin ortasına ve organizatörlerden biri diyor ki: "3'e kadar sayıcaz, 3 deyince ayağa kalkın ve tüm gücünüzle bağırın ve alkışlayın. isterseniz şaşırmış/delirmiş gibi bir yüz ifadesi takınabilirsiniz. her şey serbest."

    bunu 5-6 kez mikrofonun yerini değiştirerek ve seyircilerin arasında gezdirerek tekrar ettiriyolar. sesleri kayda alıyorlar. kameramanlar ise seyircileri hem genel olarak hem de yakın çekim olarak kayda alıyor.

    show başlamadan ve hiç bir şey görmeden seyirciler 5-6 kez boş sahneyi ciğerleri patlayana kadar bağırmış ve alkışlamış oluyor sizin anlayacağınız. eğlenceli baya. swh.

    sonra seyirciler jüriler anons edildiğinde ve performanslar esnasında yine alkışlayıp falan ediyor ama beklemeler/aralar/makyaj molaları yüzünden enerjileri düşüyor haliyle. o ilk heves ve gürültü olmuyor.

    işte çekimden önce kaydedilen sesler ve görüntüler burada devreye gidiyor. montaj esnasında o sesleri ve yakın plan çekimleri sanki performans esnasındaki reaksiyonlarmış gibi gösteriliyor.

    çoğu duygusal şarkılarda seyirci öyle bir sihre kapılıyor ki alkışlamayı bile unutuyor.
    veya o sessizliği bozma cesareti gösteremiyor. veya yorulmuş ve sıcaktan bunalmış oluyor.

    ama bakıyorsunuz o bölüm tv'de yayınlandığında seyirci deli gibi alkışlamış gibi gösteriliyor.

    ha bir de benim seyirci olarak katıldığımda yarışma o sezon henüz tv'de başlamamıştı ama biz çekimlerde düello etabındaydık bile.
    yani yarışma başlamadan düellolarda hangi yarışmacılar var yok haberin var ama kimseye söyleyemiyosun sözleşme gereği.

    bu anlattıklarımı çoğu kişi biliyordur zaten. öyle olağanüstü şeyler değil ama yine de nacizane paylaşmak istedim. televizyon dünyasının sahte olduğunu herkes biliyor elbette.

  • bir yazarın yeterince kişi tarafından troll olarak gösterilmesi halinde otomatik olarak çaylağa düşürmesini, bu kişilerin de ancak moderasyon tarafından incelendikten sonra da ya uçurulması, ya da çaylaklıktan çıkarılmasını dilediğim yeni sözlük fasilitesi.

  • bunlardan birisi de benim; hemen üstteki entride de malın önde gideni olduğum yazılmış.

    bir üstteki arkadaşa katılıyorum, son 5 yılda işim icabı 15 farklı ülke görmüşümdür, bir çok kişinin facebook'ta paylaşmak için öleceği fotoğrafları arşivimde saklar, dostlarımla bazı gece içmelerinde açar, eğleniriz. zaten en yakın 3 dostumdan ikisinin de bu sosyal hesapları yok. e diyorlar ki: "eski arkadaşlarını buluyorsun". ya ben zaten sevdiğim, görüşmek istediğim insanları bir şekilde bırakmıyorum. bahsettiğim dostlarımdan ikisi ilkokul arkadaşlarımdır. 25 yıl önce ilkokuldan birilerini daha bulsam ne olacak? kardeş mi olacağız bu kadar zaman sonra?

    twitter'ı gezi zamanında açmıştım, sonra gereksiz ve yorucu buldum. bir de oradaki tipleri görünce onlardan birisi olmak istemedim. kültür diyorsanız konuşacak bir kaç kelamımız var elbet ama onu da cemiyette seslendirmeyi tercih ediyoruz.

    instagramı da yemek fotoğrafı ve sadece kendilerinin "selfie"lerini çekenler yüzünden sevmiyorum.

    özetle tüm bunlardan uzak durmak istememin sebebi insanların elinin altında olmaktan kaçınmak. bu kadar kolay ulaşsınlar istemiyorum bana. zaten herkesin birbirine benzediği şu ortamda özgünlüğünü birazcık olsun korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. özellikle de erkekler için..

    adam gidiyor, facebook'ta (onlar feys diyor tabi) çiftlerin fotoğraflarının altına "cnm yaa cokh yakışmışsınız" yazıyor, sonra gelip beni burada mallıkla suçluyor. neyse...