hesabın var mı? giriş yap

  • mallıktır. vazgeçecekseniz yine vazgeçin de memurluğa bok atmanın lüzumu yok.

    dünya turu yapmak için de everest'e çıkmak için de en iyi meslek memurluk türkiye'de.

    siz başka bir ülkede yaşıyorsanız bilemem.

  • 2 gündür benim çocuk isyanlarda. günde 1,5 saat youtube izleme hakkı vardı. prenses elif filan. baba, youtube niye açılmıyor diye başımın etini yedi. ben de tayyip amcan kısmış interneti diye anlatmaya çalıştım. 5 yaşındaki çocuğun bile daha şimdiden antipatisini kazandın reis.

  • türkiye'de 3 büyük kulübün talip olduğu, fenerbahçe'nin aldığı ve önümüzdeki sezon en fazla konuşulacak oyunculardan biri.
    boklamalar ya da güzellemeler bittiyse biraz alfredo morelos'u tanıyalım.

    abimizin lakabı bufalo. lakabını hak eder derecede güçlü. bu tombiş hali yaz dönemi yattığı için değil, kendisi en formda zamanında bile fazla anne sütü içmiş, tereyağ ve mısır ekmeği ile beslenmiş köy çocukları gibi besilidir.
    acaip güçlü bir oyuncu, yalnız gücünü ara sıra kontrolsüz kullanıp gereksiz kartlar görüyor. bunun yanı sıra aşırı mücadeleci ve hırslı. top tekniği üst düzey olmadığından, kaptırdığı topların peşine düşüyor ve zaman zaman gereksiz fauller yapıp, kart görüyor.
    bu adam kapalı savunmaya da oynar, açık savunmayada.

    aidiyet duygusu üst düzey ve meydan okumayı sever. bu sebeple her celtic maçında mutlaka bir vukaatı var. yine bir kaç takımla celtic kadar olmasa bile kan davası bulunmakta.
    hakemlerle çok dalaşmaz, kartını yer yoluna devam eder, istisna maçlar hariç. aynı zamanda muhtemelen bu abinin huyu bilindiği için iskoçya'da bariz üstüne oynuyorlar kart konusunda.

    boş oyuncu diyenler azıcık ötede oynasın, kulube için efsane bir seçenek. hatta bir çok maç ilk 11 de sahada yerini alır. trabzonspor'un da listesinde olan bu oyuncu, trabzonspor'un mevcut kadrosunda gözü kapalı 11 oynardı ve rangers aidiyeti ve bağı kesinlikle bu oyuncu ile uyuşurdu.
    tek sorunu, güney amerikalılar ile trabzon şehrinin uyumu olurdu. uyum problemi yaşamazlarsa, nereden bedavaya alıyorlar böyle adamları dedirtirdi.

    ayrıca ismail kartal'ın yerinde olsam her konferans ligi maçına bu adamla başlarım. bu adam şampiyonlar ligi kalibresinde değil ama alt organizasyonların hilesini bulmuş gibi performans sergiliyor. hem dzeko dinlenmiş olur hem de bu tosuncuk orada leblebi gibi gol atar, attırır.

    türkiye'den başta trabzonspor, fenerbahçe ve beşiktaş'ın da ilgisi olduğu bir oyuncuydu. gerek bonservissiz oluşu, gerekse bizim ligimizde rahatlıkla iş yapabilecek tarzda bir oyuncu olduğundan; ülkemizde talibi çoktu. ayrıca rus takımları tarafından istenen bir oyuncu. muhtemelen rangers'ta iyi anlaştığı kent kankası ve imza parası ile fenerbahçe tercihini yaptı.

    neden tranfer yapamadı?
    geçtiğimiz sezon ranger ile sözleşme uzatmayınca ipler gerildi, eski ortamı bulamadı ve performansına yansıdı. ayrıca devre arası talipleri çıkan oyuncu tranfer olamayınca her türlü saldı. bunun yanı sıra kendisini itlik, kopukluk, serseriliğe vurunca çaptan düştü. rus takımları ile işi olmayınca soluğu türkiye'de aldı. avrupa'da bu tarz riski alacak kulüp sayısı az, alan da türkiye'nin verdiği parayı vermez.

    kısacası boş oyuncu değil ve top bir oyuncu da değil. fiyat performans karşılaştırması yaptığımızda ise ranger performansı sergilerse; fenerbahçe batshuayi'yi satıp hem bonservis kazanıp hem de oyuncu maaşından kurtularak çok güzel bir iş yaptı. fener'e maç alır, hırsı ile taraftarın gönlünü kazanır, crespo gibi belli zaman sonra iyi ki alınmış denilebilir.
    ayrıca tekrar yazıyorum bu adam konferans ligini fenerbahçe müzesine getirebilir. 2-2 ve 2-4 efsane dordmund/rangers maçlarını hatırlayanlar vardır aramızda. bahis oynadığım için bu maçları net hatırlıyorum. bu futbolcu olmasa, meksika'da torbacı olacak kardeşimiz almıştır bu maçları.
    daha sonra sakat olduğu için maçlarda yer almasa bile; rangers'ın o sene final oynamasında bu torbacı kılıklının büyük katkısı var. bu adamı 2 sene önce almaya kalksan alamazdın ya da sağlam bonservis öderdin.

  • arkadaşlarla yemeğe gittik. o zaman kerem 3 yaşında. bir ailenin 4.5, diğerinin 5.5 yaşında birer oğlu var.

    5.5 yaşındaki oğlanın oynadığı oyuncaklar kerem'in çok ilgisini çekti. belli alıp oynamak istiyor. durdu durdu.. çocuğa baktı. sonra çocuğun annesine baktı, döndü ve sordu

    "çocuğunuz paylaşımcı mıdır?"

    masa koptu tabii ve arkadaşım oğlunun önünden bir oyuncağı alıp kerem'e verdi.

    tam bir strateji uzmanı namussuz.

  • filmlerde karışıklık yaratan durum.
    lan ota boka elli ayrı kelime bulmuşsunuz, şunu ayırmamışsınız hulan.

  • istanbul ahl'den yurtdışına gitmek üzere havalanındayım. sırada hemen önümde kara çarşaflı bir kadın ve bir adam, kabindeki polisle aralarında bişeyler oluyor, konuşmalar falan, neyse sonra geçiyorlar. sıra bende pasaportu uzatıyorum.
    kabindeki memur başlıyor söylenmeye.
    - heryerini kapatmış sadece gözleri var, yüzünü görmem lazım, kontrol için, uğraştırdılar bir sürü.
    - açtı mı sonra?
    - müslim falan bişeyler dedi, e ben de müslümanım dedim, açtı sonra.
    - nerelilermiş?
    - türkmenistan*, ya ben çok meraklıyım sanki senin karının yüzünü görmeye. zaten buradan ne ruslar, ne ukraynalılar geçiyor!!!!
    - ee evet siz de haklısınız tabi.

  • sarhoş damadın gelinden daha güzel olan baldızını kucağına alıp beraber havuza atlaması. (gerçektir)