hesabın var mı? giriş yap

  • bir bok anlamadığım sarmaldır.

    adamın hesabını ver ilan koyayım demesinden sonra koptum. sen kart almayacak mıydın bu adamdan? adam neyin ilanını koyuyor?

  • "katılmıyorum ama anlayabiliyorum" demiştir az önce kendisi ki ne spor kamuoyunda ne de siyasette bu cümleyi içselleştirebilmiş az insan vardır.

  • misvak mizahi. telefon faturasi icin canli yayina cikmazmis ahahah ulan ne bicim mizah bu be.

    liyakata onem veren bir cumhurbaskaniydi. belki de olmadan onlenirdi. buyrun ibrahim sahin ornegine bakalim. trt'den fetocu diye ihrac edilen 435 kisiden 365'i kimin doneminde ise alinmis, bilin bakalim: ibrahim sahin. bir de sunu tahmin edin ibrahim sahin'i kim iki kere veto etti: ahmet necdet sezer.
    cok komik di mi?

  • taksi durdurup durdurup; ''abi orası kısa mesafe'', ''köprüyü geçemem, uzak'' laflarına maruz kalan dayım ile, durdurduğu başka bir taksici arasında geçen diyalog:

    dayım: (kapıyı açar) nereye gitmek istersin?
    taksici: !? anlamadım abi:/
    dayım: nereye gitmek istersin dedim? taksi durduruyorum yarım saattir, yok o mesafe kısa, yok o uzun deyip duruyorlar. sana en uygun nereyse orayı söyle de, ben de oradan giderim artık bir şekilde.

  • "program files klasörünün altına kurulmayı istemeyen artist programlar"'dır aslı, elli harf diyetiyle yukarıda gördüğünüz hali almışlardır.

    neyse efendim. program kurcaksınızdır. bulursunuz setup dosyasını, enter'a basmak veya tıktıklamak suretiyle başlatırsınız kurulumunuzu. eh bir ara nereye kurulacağını soracaktır program, ve size de default bir değer verecektir. işte artist program ile efendi program arasındaki ayrım bu noktada yapılır.

    efendi program, "c:\program files\halimsalim" gibi bir değer taşıyor olacaktır, kanaatimce normal olanı da budur.

    kendini fasulye gibi nimetten sanan program ise "c:\neyintursusu\pancar" gibi bir değer seçecektir. yani kendini direk c: 'nin altına install ettirecek kadar değerli görmektedir paşa beyimiz. (bkz: bak sen)

    iyice tozutmuş programlar ise
    "c:\harikaprogramlar\gelbizekatilbize\yarraaamiyeooo\robdosambr\"
    gibi klasör değerleri atarlar kendilerine ki, deli ederler, cin ederler adamı.

    kimsin olm sen? artist misin? koskoca paint shop pro, internet explorer, kazaa vs vs bile efendi efendi program files'ın altına kurulurken, sen ne diye zirzopluk edersin? otur oturduğun yerde kırmiyim cd'ni.

  • pre-edit: saygıdeğer eski yazar gamsiz dansoz bu başlığın girişindeki o güzel entrylerini ne yazık ki sildiği için buraya önemli yazarları ekliyorum:

    (bkz: knut hamsun)
    (bkz: marie hamsun)
    (bkz: erik fosnes hansen)
    (bkz: maurits hansen)
    (bkz: hans nielsen hauge)
    (bkz: tormod haugen)
    (bkz: anders heger)
    (bkz: trond hegna)
    (bkz: gunnar heiberg)
    (bkz: liv heløe)
    (bkz: hans herbjørnsrud)
    (bkz: kim hiorthøy)
    (bkz: sigurd hoel)
    (bkz: tore elias hoel)
    (bkz: trygve hoff)
    (bkz: anne holt)
    (bkz: kåre holt)
    (bkz: zinken hopp)
    (bkz: sverre årnes)
    (bkz: peter christen asbjørnsen)
    (bkz: kjell aukrust)
    (bkz: olav aukrust)
    (bkz: ingvar ambjørnsen)
    (bkz: kjell askildsen)
    (bkz: bente pedersen)
    (bkz: per petterson)
    (bkz: alvilde prydz)
    (bkz: berit bertling)
    (bkz: jon bing)
    (bkz: jens bjørneboe)
    (bkz: johan bojer)
    (bkz: oskar braaten)

    esas entrye donelim:

    her ne kadar tarih içinde değişime uğradığı gözlenmişse de, bjørnstjerne bjørnson ve henrik ibsen gibi pastoral şiir tadında edebiyat anlayışıyla zamanla kendine ayrı bir çizgi olu$turmuş edebiyat türüdür. knut hamsun, burada en bilinen kişidir, ancak onun yolundan giden ingeborg kasin sansdalen, sjur bygd, inge krokann, olav berkåk, astrid hjertenaes andersen, pål brekke vs. az sayıda değiller. yine de knut hamsun'un sult'unun sonlarında görülen bir underground çaresizlik belirtileri, ingvar ambjørnsen gibi usta bir kalem oluşmasına yol açmıştır. (ingvar bunu bir röportajında belirtiyor.)

    --- spoiler ---

    nasıl ki sult'ta 10 kron için bir şeyler yazmak, yeleğin cebinde para unutmak birer ironi ise; dukken i taket'in konusu da bununla benzerliğini göstermektedir.

    --- spoiler ---

    çeşitli uyarlamalarla iyice serpilen, zamanla kendini aşmış, devinmiştir. henrik anker bjerregaard'ın yazdığı "bir dağ masalı", norveç tiyatro tarihinin, en önemli eserlerindendir. ulusal konuları içeren ilk dramatik oyundur. bu komedi, moliere ve holberg sentezi gibidir. yani, bir avrupa sentezi. bir tür şarkılı oyun olan bu eserde; konu yalın, karakterler oldukça güçlüdür. birkaç özel norvec atasözü ve deyimi dışında, son derece basit ve gündelik konuşma diliyle yazılmıştır. müziklerini, waldemar thrane'nin yaptığı bir dağ masalı, once oslo'da, sonra da trondheim'da sahnelenir. oslo'da sahnelendiğinde wergeland oldukça heyecanlanmıştır. 1861 yılına kadar, djurgaards tiyatrosu'nda sahnelenir. böylelikle, yazıldığı yuzyılın, en çok sahnelenen oyunlarından biri olmuştur. henrik ibsen ve bjørnstjerne bjørnson bu oyunu tiyatronun en görkemli eseri olarak kabul etmişlerdir.

    okuyan bilir, dorothea engelbretsdatter ise biraz daha dini boyutta duyguları körükler desem yalan olmaz. bir başka deyişle henrik ibsen'in doğa edebiyatını sindirerek okuyan sözlukçüler "evet, anladım" diyecekler, bunun biraz daha kilise etrafından düzenlenmiş şeklidir. tabi, on sekizinci yüzyıl olduğunu da unutmayalım. ancak engelbretsdatter bir lutheristtir, yani önce pişmanlığı idea olarak ele alır, ardından bunları istiareyle besler. bizeyse alegorik kırıntılar kalır. abartı unsurlar dikkatinizi çekecektir. (dag og tid'de okudum bunu.) engebret hougen ise tamamen coğrafi bilgilerle süsler eserlerini. yani, henrik ibsen sait faik abasıyanık olsa, bu adam da halikarnas balıkçısı'nin romanlarında kendine rahat rahat yer bulabilir. bununla birlikte kraliyet soyundan geldiği için şiire de ayrı merakı vardır. norveç şiirleri genelde pastoraldir, eglogdur. kanımca doğa tasvirleri pek başarılıdır. ancak tarlaları da emekçi bakış açısıyla övmektedir.

    yine de, ne olursa olsun norvec edebiyatını norvec edebiyatı yapan esas adam pram'dir.* tamam, çoğunlukla danimarkalı olarak kabul edilir. ancak norveç edebiyatının temel taşlarındandır bu adam. tasvirleri olağanüstüdür. (kendi de deneyüstücülük hayallerinin peşinde kıvranmıştır.)

    hatta izninizle, rus edebiyatı açısından değerlendirmek lazım bu adamı. nasıl şolohov* tihi don'da kızıl emeği -yani bir ereği- tasvir ediyorsa, bu adam da aynı şekilde istiare olayını aşmıştır. pram'in sanatında ön plana çıkan şey, belki de iskandinav ruhunu gerçekten yakalamış olmasıdır. ancak, zamanla bu özelliginin azalması onun şiirini sıradanlaştırmıştır. daha çok edebiyat tarihi açısından incelenmektedir. şiirlerin konusu, kendi zamanına göre yenilikler içerir. bir nevi soru yanıtlamak üzerine kuruludur hayat bu yazınlarda. eğlence şiirinin önemini kavramasına rağmen, seçtigi bazı konular halkı ilgilendirmediğinden başarılı olamamıştır. (aslında bu da kendi aklı için yaratici olduğuna işarettir.) içten ve duygusaldır, sıcaktir norveç soğuğunda. danimarka ve norveç masallarının ve 18. yüzyıl norvec kısa oyku türünün öncüsüdür.

    pram demisken, poetik üçlünün diger iki esas adamı jonas rein ve jens zetlitz'den bahsetmeden olur mu? olmaz. bu ikisi daha vatansever eserlerle ön plana çıkmayı başarmış, itiraf ederek brun'dan etkilendiklerini belirtmişlerdir. vatanseverliği kesin sınırlarla değil, daha çok öğretici şekillerde açıklamışlardır. bu süreçte en büyük destekçileri de yine büyü edebiyatçılardan ole bjornsen'dir. şiir kurallarını kendilerine öğreten bu adamdır, ve unutulmayacaktır.

    (kaynaklar: dikterpresten jens zetlitz og klubselskabet ve dansk biografisk lexikon)

  • aynı besin desteğini başka bir yerden daha ucuza alınca "ama eczane malı başka olur, cart curt." diyen eczacıların birliği mi ?

  • başlık: babamdan yediğim acayip ayar şoktayım 111111

    beyler bu işte tavada yemek yapmak için uğraşıyorlar, ama bayağı uğraşıyor.. nerdeyse iki saatini verdi ona.. en sonun yaktı amk

    bende gittim yanına dedim değdi mi o kadar uğraşına dedim bak boşuna gitti iki saat uğraşın dedim
    o anlık sinirle mi artık geçmişten gelen şeyle mi bilmiyorum ama senin için de 2 saat uğraştım ama değdi mi bilmiyorum dedi

    kafamı öne eğip inciye girdim direk :(:(