hesabın var mı? giriş yap

  • tüik herhalde ilgili araştırmayı akp gençlik kollarında yapmış.

    + ebubekir sıddık işinden memnun musun?
    - çok şükür abi
    + yaz o zaman %77

  • bu hatun muhteşem yüzyıl polemiği ile ilgili başbakana öyle bir ayar vermiş ki helal olsun dedirten cinsten: "memlekette bu kadar sorun varken , bunu gündeme getirmek niye anlamadım" ... "bu anlatılanların gerçeği yansıttığına inanmıyorsa ellerinde çok büyük imkanlar var, bildikleri gibi bir dizi çeksinler biz de izleyelim". herkesin iktidarı yaladığı bu günlerde ferahlatıcı bir ayar bu. yılmaz güneyle zamanında niye evlendiğini anlamış bulunduk.

  • ülkedeki en zeki kişilerin taksiciler ve dolmuşcular olması gerektiğini ortaya çıkartan müthiş tespit. ancak taksiciler zekalarından çok başka özellikleriyle ortak bilinçte yer alırlar.

  • televizyonlar kaç gündür haber üstüne haber yapıyor. "bu ramazan 17 saat oruç tutacağız, ayvayı yedik!" kabilinden. 17 saat rakamı milletin gözünün içine, kulağının dibine o kadar çok sokuluyor ki, bu yıl pek çok kişi "17 saat çok uzun, iftar gelmez. ben kesin dellenirim. orucu yerim" lafları etmeye başlamıştır bile. haliyle ben de etkilendim bu haberlerden. 17 saat aç kalmak sorun değil ama susuzluk kafama takılıyordu. onu da valide sultan'ın telkinleriyle çözdüm. bizimki sözlüğün otomatik mesaj gönderme fasilitesi gibi aşmı$, yarmı$ bir şahsiyet. 3 ayların 2'sini oruçlu devirdi, yarınki oruç ona çerez. he ne diyordum, "oğlum bol bol su iç" dedi. aldım dolaptan 1.5 litrelik sanki denizden çıkmış buz gibi suyu. diktim kafaya. şimdilerde damacana gibiyim. bir tek pompam ve örtüm eksik. hareket ettiğimde midemde deryalar dalgalanıyor. ancak mutlu ve huzurluyum. gece damacana, gündüz termos gibi dolaşacağım memlekette.

    allah herkese kolaylık versin. atayist arkadaşlar da lütfen bu entrye salça olmasın. onlar satürn'ün halkalarını ve hemen her evde esraregiz bir şekilde kaybolan çorap teklerini açıklasınlar?!?!

  • sevgili dostlar,

    şu aralar bu tarafsızlık konulu tartışmalar iyice alevlendi. herkes birbirine aman tarafsız değilsin veya işte şunun bunun tarafsız olması gerekir efendim diyerekten birbirine sille tokat girişiyor.

    bence asıl tartışılması gereken "tarafsızlık" diye bir kavramın insanlarda gerçekten var olup olmadığıdır.

    bir kavram zaten yoksa onun uğruna tartışmaya ve birbirimizi paralamaya da bence hiç gerek yok.

    öncelikle beyinlerimiz sağ olsun her insan zaten kendi "özel sosyal gerçekliğinde" yaşar.

    yani herkesin dünyayı algılama şekli kendine göredir. bir çok faktör bizim algımızı etkiler ve yaşamımızın her anını içine tıkıldığımız dev bir fanusun içinde yaşarız.

    örneğin beyinde çıpalama dediğimiz bir özellik vardır.

    bir konu hakkında beynimize ilk giren bilgi daha sonraki kararlarımızı etkiler.

    mesela bir ev almak istediniz ve adam size bu evin fiyatı beş yüz bin lira dedi.

    aslında ev iki yüz bin kaymeden zerre fazla etmiyor.

    ancak ev hakkında beyninize giren ilk bilgi beş yüz bin lira olduğu için bundan sonraki tüm pazarlıklarda bu bilgiyi kullanırsınız.

    yani iki yüz bin liralık evi üç yüz bin liraya ateşli pazarlıklarla alırsanız çok mutlu olur ve kendinizi zafer kazanmış hissedersiniz.

    yani dostum beynini etkileyen faktörler çok.

    hadi bir örnek daha vereyim.

    apophenia denen bir olay vardır.

    bu da beynimizin gerçekte olan olmayan,alakalı alakasız her yerde bir düzen ve patern görme eğilimidir.

    mesela kumar oynayanlar oynadıkları kartlar veya lotoda çıkan numaraların belli bir düzene sahip olduğunu düşünürler. tamamen rastlantısal olsa bile belli rakam veya kartların "şanslı olduğunu" zanneder. hatta büyük para kazandığı zaman üzerinde giydiği ceketin "ona şans getirdiğini" falan düşünür.

    bunun sebebi beynin birbirinden alakasız olayları da birbirine bağlama özelliğidir.

    örneğin televizyonda bir film izliyorsunuz ve filmde acımasız bir katil birisini öldürmek için bir evin kapısını zorlamaya başlıyor.

    tam filmin bu sahnesinde filmi izlediğiniz yerin kapısını evdeki eşiniz,çocuğunuz veya bir arkadaşınız zorlarsa bu olayların birbiriyle mantıklı hiç bir alakaları olmamasına rağmen sebepsiz yere korkabilirsiniz.

    çünkü beyin birbirinden farklı iki olay arasında bağ kurmuştur.

    saçma sapan komplo teorilerinin müşterisinin çok olmasının esas sebebi budur.

    kısacası her insanın beyni bir çok faktörün etkisi altındadır ve aynı olaya bakan iki farklı kişi birbirinden çok farklı sonuçlar çıkarır.

    kısacası zaten biyolojik olarak bir olayı herkesin aynı görmesi mümkün olmadığı için istenilse bile öyle tarafsız gözlüklerle dünyaya bakılabilmesi mümkün değildir.

    biyolojik faktörlerin dışında çıkarların çatışması durumu da yaygındır. çünkü her insanın konumu ve durumu farklı olduğu için çıkarları da değişir.

    sizin çok kötü dediğiniz bir olay başkası için çok güzel bir gelişmedir.

    örneğin feci bir yağmur sonucu evinizi su basması sizin için kötü bir olaydır.

    ancak bu olay evinizi tamir edecek kişiler veya mahvolan mobilyalarınızın yerine yenisini alacağınız mobilya dükkanı sahibi için hiç de kötü bir olay değildir.

    tam tersine harika bir olaydır.

    başka bir faktör de insanların temel olarak kendilerine benzer insanlara sempati duyması ve onlara güvenmesidir..

    hiç tanımadığınız birisi "yeni bir çikolata markası çıkmış çok lezzetli hemen yesen iyi olur" dese çok ciddiye almazsınız.

    ama yirmi yıl boyunca yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği, en yakın dostunuz ve kankanız size "bu çikolatayı dün bulup denedim, harika bir şey,mutlaka yemelisin" dese çok büyük ihtimal o gün hemen marketin yolunu tutarsınız.

    işte bu sebeple insanlar kendi arkadaşlarına,akrabalarına, hemşehrilerine ve aynı inanç,düşüncedeki diğer insanlara çok daha fazla sempati duyarlar.

    bir iş veya kadro vereceklerse onlara verir,ortaklık yapacaklarsa onlarla yapar veya biriyle alışveriş yapacaklarsa onlardan yaparlar. onların fikirlerini de normalden daha akla yatkın bulurlar.

    bu çok temel bir güdüdür.

    toparlıyorum sevgili dostlar.

    tarafsız olmak diye bir kavram biyolojik, psikolojik ve sosyolojik pek çok faktörün etkisiyle zaten yoktur.

    "aman kimse tarafsız değil" diye sinirlenmek, "neden kalorisiz kebap yiyemiyorum "veya "suya attığım taş neden batıyor" diye dövünmekten çok da farklı değildir.

    kısacası kimseden tarafsızlık falan beklemeyin.

    en büyük beklentiniz insanların taraflarını koruyarak güzel güzel anlaşması olsun ki bu bile zaten oldukça zordur.

  • ülkenin güven vermemesi, kurun giderek artması, pozitif gibi dev prodüksiyonları getirecek şirketlerin el değiştirip vw arena, babylon bomonti'ye sıkışıp kalması, zorlu psm ve küçükçiftlik park dışında istanbul'da mekan darlığı sebep olarak gösterilebilir. artık eğlence sektörü tamamen izole hale getirildi. küçük küçük kurtarılmış bölgeler dışında yapılma riski alınmıyor. zorlu psm ve iksv arka arkaya 5 gece aynı grubu çıkarması ilginin ne derece olduğunu gösteriyor zaten.
    zeytinli, nilüfer gibi festivaller istanbul dışında olduğu ve prodüksiyon olarak dev sanatçıları karşılayamayacağını herkes biliyor. festivallerin artık istanbul dışına çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. avrupa'nın çoğu yerinde festivaller küçük şehirlerde yapılıyor keza amerika'da da o şekilde. pozitif , zorlu psm, bkm gibi dev prodüksiyonları getirebilecek şirketler zeytinli ve nilüfer gibi alternatif yerler keşfedip parlatması yeni bir heyecan getirebilir. 120 tane türk grubunun her sene aynı yerde konser vermesini büyük birşey yapıyor gibi satmak bir süre sonra iş yapmayabilir.
    ayrıca müzik kültürü rock müzikten elektronik müziğe kayıyor fikrine katılmıyorum nick cave, liam gallagher, robert plant daha geçen sene sold out yaptı. bu ülkede daha 5 sene önce rhcp,metallica, iron maiden için birbirini ezen insanlar vardı. rock müzik her zaman ilgi çekecektir hele daha önce türkiye'ye gelmemiş grupları getirebildikleri takdirde işin boyutu daha da artacaktır. daha geçenlerde sadece kur farkından metallica gelemeyebilir diye açıklama yapıldı. metallica, tool,slipknot, the cure, muse, florence and the machine sadece bu sene turlayan şahane isimler. getirmek isteyen çok fazla prodüktör olduğunu biliyoruz sadece kur farkı ve ülkenin durumu engel olarak gösterilebilir. bu sene yine güzel festivaller olacaktır kimse merak etmesin.

  • 66 yaşında annemin 5 aydır yaptığı hede.

    sonuçlar,

    her koyduğum fotoğrafa bu ne biçim fotoğraf kaldır onu çabuk diye fırça.

    her yazdığım durum güncellemesine, oğlum o ne biçim yazı sil onu çabuk diye fırça.

    her akşam, geliyomusun diye gönderilen taciz mesajı.

    bir de bana facebook falan aç demişti, sikin önünden donsuz geçmişim de haberim yok.

    aylar sonra edit : beyler annem facebook kullanmaya basladi magdurum cok magdurum.

  • (bkz: yaa zekeriya kardeş çok rahat tutukluyordun)

    debe editi: debe editi olayına gıcık olduğum için hep "debe'ye gireyim de bir trollük yapayım" diyordum. nasıl mı, bu entry'yi tamamen değiştirip, tamamen zıt anlamlı bir şeyler yazmak, insanları ekşisözlük'te böyle şeyler nasıl yazılır diye şaşırtmak. mesela:

    -türkiye'yi yıllardır muhteşem bir şekilde yönetip çağ atlatan, hiçbir yolsuzluk ya da yasa dışı iş yapmayan ak parti'ye kurduğu kumpasın cezasını çekmektedir.

    gibi bir şey. ama yapmaya kıyamadım, çünkü zekeriya öz, başka bir şey demeye gerek var mı?

  • sen hiç utanma benim güzel kardeşim!!!

    vatanımı bu hale getirenler, milletimi bilfiil aç ve açıkta bırakanlar o akan gözyaşının hesabını vermeden gidemezler bu diyardan.

    gerçekten üzüntü verici

    edit:

    1-bana mesajlar geliyor video ocak ayına ait diye. kusura bakmayın ben yeni gördüm videoyu. lakin bu tür mevzuların tekrar tekrar konuşulması ve ülke gündemine gelmesi taraftarıyım.

    2-sözde dogalgaz rezervleri, abdullah gül adaylığı veya büyük ihtiyaç ayasofya cami gibi yapay mevzulardansa bu ülkenin gerçek sorunları sürekli gundemde tutulmalı ve halk sürekli kedisini yöneteni sorgulamalı.

    3- (bkz: turkiye'nin 15 bin imama ihtiyacı var) yazık!!!!