• 735 numaralı fahrettin altay - balıklıova otobüsüyle ulaşılabilir. çift bilet çekiyor onu da söyleyeyim.
  • urla hakiminin önüdeki dosyaları fırlatıp '' başlayacağım böyle işe, mordoğan'ın dam davasından balıklıova'nın ..m davasından yeter be ilallah geldi''dediği rivayet olunan köy. biraz fazlaca kaçma, kaçırılma ve basılma hikayesi vardır da.
  • en meşhur balıkçısı garib'in yeri olmasına karşın, en iyi balıkçısı sezer'in yeri olan izmir'in urla ilçesine bağlı bir sahil köyü. yerlileri bu köyün yüz yıl önce yedi km geride olduğundan, bir sabah uyandıklarında denizin yüzlerce balığı karada bırakarak kilometrelerce çekildiğinden bahsediyorlar. ova balıkla dolunca, köy balıklıova adını almış. bir dönem balıkların sürü sürü yüzdüğü koyunda, şimdilerde balık bulmak zorlaştı. zira köy kanalizasyonunu inatla, ısrarla, arıtmadan denize dökmeye devam ediyor. deniz kirleniyor, yaz başında tek başıma yüzdüğüm zamanlarda dahi suyun eskisi gibi berrak olmadığını çıplak gözle anlayabildim. seneden seneye kirlenen güzelim koy, köylünün intiharından, bindiği dalı kesmesinden, sonunu hazırlamasından başka ne olabilir ki? deniz kirlendikten sonra kim sahilde balık yemeğe gelecek, kim oradan denize girebilecek.

    20 sene evvel inşaatı tamamlanan köyün bitimindeki yuvakent ise köyü ve yöreyi kalkındıran bir kooperatiftir. dönemin hükümeti imar iznini, arsa üzerinde turistik tesis inşasına imkan verecek bir alan bırakılması şartıyla onaylar. bu şart sebebiyle ilk planda tekli ve ikili olan evler, sıkıştırılır, dörtlü, yedili, sekizli hale yani dipdibe gelir. turistik tesis için ayrılan alan ise site sakinlerince otopark gibi kullanılmaktadır.

    gerekli önlemler alınmazsa koy, köy, yuvakent ıssızlaşacak, yavaş yavaş 20 sene öncesine dönecektir. fakat cehaletin körlüğü, sağırlığı, algının "para"dan gayrısına kapalı olmasının sonucudur bu da.
  • 37 yıldır her yazımı geçirdiğim koy ve köy. havası çok temizdir de insanına mesafe koymak şarttır. hatta yarımadada ki köyler için bir laf vardır ''tatar köprüsünden bu tarafa akıllı geçmez'' derler.
  • dün gece sahilinde oturup gökyüzüne baktığımda büyükayı callisto ile biricik evladı küçükayı arcas'ın dramını düşünerek zeus'a bir kez daha lanet ettiğim yer. tam o esnada işaretmişçesine elektriklerin kesilmesi ve cılız üç beş ışığın da sönmesiyle tamamen karanlığa gömülen sahilde gökyüzü hiç bu kadar ışıl ışıl, karanlık hiç bu kadar füsunkâr, dünya hiç bu kadar yuvarlak olmamıştı.
  • müthiş havası ve durgun deniziyle tam bir köy.

    siteler can damarı olsa da fırın hala fırın, kasap hala kasap burada. bir tek balıkçıların bazıları ünlenince az kaçmışlar gibi köyün havasından ama olsun.

    mordoğan gibi olmaz inşallah, hep bu haliyle kalır. gitmişken fırından un kurabiyesi çakın, pide çözün, garibe falan gireceğinize az dışındaki manzara'da rakı-balık yapın.

    şimdi yeni yol yapılıyor karaburun'a kadar. buralar hep bozacak.

    http://m-eating.blogspot.com/…rdogan-karaburun.html
  • izmir' e baglı bir köy. en azından son gittigimde öyleydi.
    çocukken yaz tatillerini geçirdigim, yüzmeyi ögrendigim, denizi müthis olan mekan.
  • merkezdeki fırında yapılan un kurabiyesinden |mutlak| alınmalıdır.
  • ufacık yerde çeşit çeşit lezzetler bulabileceğiniz karaburun yolu üzerindeki sahil köyü. fırınındaki ekmek ve un kurabiyesi olağanüstüdür. pidecisinde (denizin içindedir) enfes pideler, sürahiyle açık ayran, üzerine tatlı olarak tahinli pide yiyebilirsiniz. kasabından alacağınız ev yapımı sucuklar efsanedir. herkes garibin yerini sevse de benim favorim özalın yeridir. burada yediğim kalamar ve barbunun tadının yanına şu ana kadar hiç bir lokanta ulaşamadı. son olarak da sokakta teyzelerin sattığı plastik kola şişelerindeki zeytinyağı...mutlaka kış için stoklamak gerek.
  • son 25 senedir yazlarımı gecirdigim koy. ilk baslarda tıfılken her yaz 3 ay kalırdık sonra yas ilerlemeye basladıkca bu 3 ay bir aya, iki haftaya sonra da iki senede bir 5-6 gune dustu ama, sakinligi, sessizligi, aksam evin terasında oturup keyif yapılmasıyla insanı izmir e ceker.
    denizi kirlendi ne yazık ki bir kac senedir. liman daha az yüzülebilir hale geldi. ama bunların dısında o kadar az değişiklik oldu ki son 25 senedir. sanki orda zaman daha yavaş işliyor...
hesabın var mı? giriş yap