• ayfer tunc'un yky'den cikan ayni isimli kitapta bulunan sahane hikayesi. ic burkulmasi denen hadisenin sinirlarinin ne kadar genisleyebilecegini gosteriyor, sessiz ve derinden yavas yavas icinize isliyor. turk melodrami denen seyin bu zamanda ve boyle bir bicimde tekerrur edecegini tahmin etmezdim. tebrik ederim.
  • can yayınları'ndan çıkan ayfer tunç yapıtı. hikaye hoş ama o yan yana iki noktalar nedir yahu? birkaç kere de değil, 88 sayfalık kitapta 30-35 defa kullanılmış. nokta veya üç nokta kullanmak neden bu kadar zor, anlayabilmiş değilim. hadi yazar dikkat edemedi. yayına hazırlayan* nasıl atlayabiliyor böyle bir hatayı? cidden çok kötü duruyor, umarım bir sonraki baskıda düzeltilir.
  • "mercan'da meşk adamı ruhu yoktur. sanki darbukaya vuran usta eller onun değildir."
  • gururlu ve kibirli aziz bey , tüm kadınları elde edip hiçe sayarken kendisinin hiç olması ,
    hiç olmak istemediği babasına dönüşmesi , annesine haksızlık ettiğini düşündüğü babası gibi davranıp,vuslatın içten içe eridiğini görmemesi...
  • istanbul'dan ankara'ya doğru bir tren yolculuğumda okuyup bitirmiştim aziz bey'in beni çok etkileyen hazin hikâyesini. kitap, şarkı, film; bunların sevdiğim hangileriyse artık onu bir dönemle, bir yerle, bir kişiyle, bir yolculukla hatırlamak, bağdaştırmak çok hoşuma gidiyor.
  • “gerçekte, aziz bey sevildiğini sanmak yanılgısına düşmüştür. hepsi budur.”

    yakın zamanda bitirdiğim ayfer tunç kitabı. neden okumak için kitaplığımda bu kadar süre bekletmişim diye üzülmedim değil. hikayelerin duygusu içime işledi, belli ki bir süre etkisindeyim.
  • " ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut, dünyalıdır; yer, içer, yaşar"
  • ayfer tunç'un bir uzun beş kısa öyküden oluşan kitabının adı.

    "ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır; ama vücut dünyalıdır; yer; içer; yaşar." s17

    "benim işim seni sevmek diyordu, niye işe gitmediğini soran karısına."*
    "onun aleminde hayat, sık sık kurtarılan bir şeydi.
  • “toprağına düşememiş, iki taş parçası arasında kuruyup kalmış bir tohum gibi yalnızdı artık.” ah aziz bey
  • ayfer tunç ile bir podcast aracılığı ile tanışıp hemen bir kitabını edinmiştim. aziz bey ile böyle tanıştık. bir solukta biten bu öykü sonrası içimde kocaman bir hüzün hissettim gece boyu. kıymet vermek için hep geç kalması, ömrünü geçirdiği kadının en sevdiği şarkıyı bilmediğini fark etmesi, babasından af dileyememesi, peşine düştüğü aşkına bile kavuşamaması. üzdün beni tamburi aziz bey üzdün.
hesabın var mı? giriş yap