• cumhurbaşkanı hakkında şöyle demiştir:

    "auguste comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, ibn haldun adeta mahkûm edilmiştir."

    benim bildiğim vaktiyle milli eğitim bakanlığı ne ibn haldun'u mahkûm etmiş ne de comte'u fazladan kabul göstermiştir.

    bu ülkede, 1923-1973 arasında milli eğitim bakanlığı tarafından (her zaman saldırılan 1938-50 döneminde) her ikisinin de birer kitabı yayımlanmış ve yıllar sonra da gene meb'den ikinci baskıları yapılmıştır.

    her ikisine de eşit davranıldığı görülebilir. (hatta comte'un tek ciltlik ince bir kitabına karşılık ibn haldun'un koca koca üç ciltlik kitabı basılmıştır. hatta ve hatta da 1980'lerden sonra mukaddime'nin meb'den yeni baskıları yapılırken comte'u devlet bir daha basmamıştır.)

    .

    comte'un "pozitivizm dininin el kitabı" adlı kitabı, 1950'de peyami ermen çevirisiyle "fransız klasikleri" dizisinde yayımlanıp 380 kuruşa satışa sunulmuştur.

    kitabın 2. baskısı, (bu kez "pozitivizm ilmihali" adıyla) 1952'de yapılmıştır.

    .

    ibni haldun'un ünlü "mukaddime'si ise 1954 yılında (aynı yıl ı. ve ıı. ciltler) zâkir kadirî ugan hocamızın tercemesiyle "şark islam klasikleri" dizisinde yayımlanıp 500+540 kuruşa satışa sunulmuştur. (ııı. cilt 1957'de 525 kuruşa satışa sunulmuştur)

    ı. cildin 2. baskısı 1968'de (2250 kuruş), ıı. ve ııı. ciltlerin 2. baskıları 1970'te (2550+1500 kuruş) yapılmıştır.

    .

    öte yandan (ve hatta üstüne üstlük) mukaddime'nin turan dursun çevirisi (ki ilk baskısı 12 eylül'de dövüle dövüle öldürülen sosyalist ilhan erdost'un onur yayınları'ndan -birkaç baskısı var), süleyman uludağ'ın dergâh versiyonu (bir kaç baskı) ve arslan tekin'in (ilgi yayını, bunun da farklı baskıları var) çevirileri de yakınlarda yayımlanmıştır. yayımlanmaya da devam edilmektedir...

    .

    "sorunlu şahıs" comte'un türkiye'deki türkçe başka kitabı yoktur. yalnızca hakkında ve felsefesi üzerine kitap vardır.

    "mahkûm edilen" ibn haldun'un ise mukaddime'si bile birçok yayınevinden çıkmıştır, çıkmaya da devam etmektedir.

    .

    durumu ekşi sözlük'ün bilgili arkadaşlarına arz ederim.
  • aslında bir matematikçidir. onu pozitivist yapan en önemli özelliği de budur. genç yaşta okulunu gereksiz gördüğü için bırakmıştır. saint simonla beraber çalışmış aslında onun sekreterliğini yapmış ve daha sonra araları bozulmuş (bkz: saint simon) ve sonra tek başına çalışarak sosyoloji bilimini kurmuştur.
    ilk önce sosyolojiye "sociophysics" adını vermeyi kararlaştırmış, bu isim alman bir bilimadamı tarafından çalınınca "sociology" ismini vermiştir. sosyal dinamiklerin ve sosyal statiklerin ne olduğunu kavramaya çalışmıştır ve spekülatif felsefeden ayrılmıştır. at gözlüğü takan birisi diye çağırılmayı hakketmeyen bir sosyologtur. bugünkü sosyal bilimlerin metodolojisini "gözlem, deney, karşılaşırma ve örnek çalışma" kuran bilim adamı kendisidir. endüstrileşen toplumu hem bir gelişme hem de bir tehlike olarak görse de saint simon gibi toplumu sosyologlarla sanayicilerin beraber yönetebileceğini düşünmütür.
    toplumların teolojik basamaktan, metafizik basamaga, son kertede de pozitif basamaga gececegini düsünerek sosyal evrimciligin de öncüsü olmustur. bilimler hiyerarsijisini aciklayan (bkz: saint simon) kisidir. toplumu bir arada tutan öncüllerin dil, din ve işbölümü olduğunu söylemiş ve emile durkheim (bkz: emile durkheim)'a ilham vermiştir.
    hayatının son döneminde, ruh sagligi kısmen bozulmuş, kendisini bir tür din adamı olarak görmeye başlamıştır. aslında bu comte'un bilimin, günümüzün dinlerinin yerini alacağı anlayışıyla uyuşan bir görüş olsa da son derece ilginç ve hatta radikaldir. ruh sağlığının bozulmasında karısının kendisini terk etmesinin de önemli bir etkisi bulunduğu söylenir.
  • felsefesi çelişkilerle dolu bir düşünür comte. metafizik ve ölçülemeyen, test edilemeyen bilginin anlamsızlıgından bahsedip kendi felsefesini dine dönüştürmüştür. bir kadına platonik bir askla tutulur ve kadını pozitivizmin baş aktörleri arasına yerleştirir. kadın devrimde zekaya ve harekete moral duyguları sayesinde katkıda bulunacaktır. hatta "order and progress" olan pozitivizm mottosu "love,order and progress"e dönüştürülür. entelektüel gelişmeleri izlememekte kesin kararlıdır, evine kapanır; düşünür. belki de bu yüzden hafif sıyırmıştır. pozitivizm dinini (comte' un tanımıyla religion of humanity) aile tabanlı bir din olarak düşünür. tabi ki bu aile pozitivist bir ailedir. anne, baba ve üç çocuktan oluşur. babanın anne ve babası da bu çekirdekle birlikte yaşayacaklardır. babanın annesi ailenin tanrıçası konumundadır. bu din içinde 13 aylık bir de takvim yaratmıştır. listesini çıkardığı 100 kitaplık pozitivizm kütüphanesine başka bir okuma kesinlikle girmeyecektir, kimse başka bir şey okumayacaktır. bunlar comte' un bireyi önemsemeyen pozitivist felsefesinin saçmalarından seçmeler. yine de dönemi içinde değerlendirildiğinde yankı uyandırmıştır bu adam. dönemin osmanlı padişahını mektupla pozitivizm dinine çağırmışlığı bile vardır ki ittihat ve terrakki' nin ismi 'order and progress' mottosunun çevirisidir.
  • sevgili august. senin gibisini görmedim. hem çok hem az bilinen adamsın şu dünyada. sen bir, einstein iki, nietzscheylen marx iki buçuktan dört. böyle soğuk asık suratlı, laboratuvardan çıkan despot, favorili, pardesülü her an drakula'ya dönüşebilir havası yayan ingiliz bilim adamı olarak tahayyül edilmene, boş işlerin adamı gibi görülmene, ilkel sosyolojinin homonkulus yaratığı gibi görülmene de ayrıca üzülüyorum.
    seni şu şekilde özetlemek isterim comte. sen siyaseti bilimsel, matematiksel ve fiiziksel bir netliğe, kesinliğe ulaştırma hedefiyle çalıştın. dört beş kere deliliğin kıyısından döndün, kafana vura vura normale, aşık ola ola hayata kaldın august. matematik, astronomi, fizik, psikoloji ve kimyanin yamacına aynı boy ve soydan altıncı bir bilim dalı, bir "sosyal fizik" eklemeye çalıştın. 1800'lerin napolyonla çoşan fransasının akademik hevesleriyle donandın ve uzaktaki melül katolik köy hayatindan tiksinerek yaşadın. salon salon toplantılarla gezdin, şairlerle, doktorlarla, yazarlarla, entelektüellerle aşık attın. sen olmasan biz olmazdık agüst. ben olurdum öbürleri olmazdı tamam ama ben seni sen olmasan kimse olmazdı diye düşünmeyi sevdim august. bilim gibi siyaset olsaydı, şimdi her yumurta hedefini bulsaydı ne güzel olurdu august. ama yok olmuyor august, yoruluyoruz be august. fourierle de çok takılma öteki tarafta, ahlakini bozdurma august.

    (tam olmadı ama idare et.)
  • bir kızgın adam da kendisini çok sever, sayar:

    "bilginlerin en ukalası, filozofların en cılızı, düşünürlerin en yavanı, yazarların en çekilmezi olan bu auguste comte hayvanını okudukça midem bulanıyor."

    -pierre joseph proudhon
  • erdoğan'ın danışmanlarının "laf etmediğimiz kim kaldı lan?" başlıklı araştırmaları sonucu "sen kimsin ya?" terörünün son kurbanı, fransız sosyolog, matematikçi ve filozoftur. yalnız aklımdan ilk şu geçti:

    (bkz: hacı sen comte'u nereden biliyorsun ya)
  • temel sloganı ilerleme ve düzendir.

    (bkz: ittihat ve terrakki)
  • "dunyada kesin olan tek sey gecmistir. fakat, uzerinde calismak istedigimiz her sey gelecektir."

    auguste comte
  • insanın çocukluğunda ilahiyatçı,gençliğinde metafizikçi,yetişkinliğinde bilim adamı gibi düşündüğünü söyleyen filozof
  • sosyolojinin babası olan fransız matematikçi.

    yaşamının son dönemlerinde kayışı iyice koparıp pozitivizmi bir din, kendini de bu dinin peygamberi ilan etmişliği falan vardır eyvallah ama toplumların gelişimini üç kademeli olarak tasvir ettiği meşhur üç hal kanunu pek o kadar da deli saçması bir teori değildir.

    comte'a göre toplumlar teolojik evre ve metafizik evreden sonra sahip olunabilecek en yüksek toplumsal standart olan pozitif evreye geçiş yaparak olayı bitirirler.

    teolojik evreyi en basit örnekle, ortaçağ katolik kilisesinin ve ruhban sınıfının avrupa kıtasının anasını ağlattığı dönemi gösterebiliriz. islam toplumlarının yüzde doksanı bugün bile bu evreyi aşamamışlardır. gazali sağolsun..

    metafizik evre için, luther reyizin on üç okka çeken taşaklarıyla ruhban sınıfın façasını bozduğu, hristiyan avrupa'da kilise etkisinin azaldığı, bilimin inanç için bir engel olmaktan çıkıp sorgulayan insanların saklandıkları yerlerden çıktıkları ve rönesansın filizlendiği dönemi örnek verebiliriz.

    pozitif evre ise pek tabi ki sanayi devrimi..

    bu adamcağız öleli baya bir zaman geçmiş ama bugün teolojik evrede çakılı kalmış bir ülkenin, emevi mirasını kovalayıp, gazali'nin sözünden çıkmayan cumhurbaşkanından fırçasını da yemiş.

    nur içinde yatsın baba comte, ne diyelim..
hesabın var mı? giriş yap