• ünlü türk büyüğü rober hatemo nun da dediği gibi "aşktan kalbi ağrıyanlar aşkla kurtulur"..
  • tek ilacı zamandır kanımca.
    hatta öyle ki gün gelir adını tekrar duyunca güler geçersiniz.
    lakin bu zamanı nasıl geçirdiğiniz önemli.
    eğer unutmak yerine her gün kalkıp 'unutmalıyım' derseniz olmaz, çünkü o zaman daha çok beyninize girer. yapılcak şeylerin başında mümkünse ortam değiştirilmesi gelir.
    eğer mümkün değilse tanrı beni sınıyor diyerek ve de ya sabır çekerek insanın kendisini işine ve de bilimum hobilere vermesi gerekir. ama bunu kendisi için yapması çok önemlidir.
    işin püf noktası: insanın kendisi için yaşamayı öğrenmesi ve de kendine yetebilmesidir.

    not: acil durumlarda fıstıklı çikolata dopingi yapılabilir :)
  • arabesk ve ask iceren sarkilardan oldugunca uzaklasmak.
  • hafızayı sildirmek
    (bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
  • yoktur öyle bi yol. zamanla kendiliğinden diniyor. en büyük yardımcısı da onu bi daha hiç görmemek. hiç görmezseniz bir daha böyle, süreç daha da kısalıyor.
  • hemen yeni bir aşk bulmaktır en güzel yolu.giden gitmiştir yenilere kapımız sonuna kadar açıktır.
  • cikmazdir bu yollar.
  • aşk acısını dindirme yollarını düşünmemek. onu dindirmek için çabalarken kendini daha çok acının içine sokma tehlikesi oluşuyor. dindirmeye çalışıp bir sürü yöntem denerken yine aşk acısı için vakit harcanmış oluyor. o yüzden her şeyi oluruna bırakmak fena bir fikir değildir herhalde.
  • bir litre su içilir..bir kutu kağıt mendil alınır...

    arabaya atlanır, araba yoksa taksi de olur ama birazdan gerçekleşecek uygulama için mümkünse toplu taşımadan uzak durulur...*
    mümkünse trafiğin en yoğun olduğu saatte yola koyulur..
    tek kural vardır: yolculukta mola verilmez,
    evde ya da ev gibi hissedilen yerde yolculuk bitirilecektir, arada vasıtadan inilmez..

    istikamet: askin basladigi yer, bir askin bittigi yer ve ikisinin arasında güzel anılar ihtiva eden diğer yerler..
    kalbi en cok acıtan şarkı dinlenmeye başlanır..ve tüm yolculuk boyunca da bu sarkı dinlenilecektir zaten...

    yolculuk boyunca sınırsız sigara içmek, ağlamak, bağırmak, acıdan helak olmak serbesttir...
    milim milim ilerleyen trafiğin beyinde yarattığı uyuşma hissine aldırılmaz, ölmek var dönmek yoktur...
    geçilen yerlerden "birlikte" iz bırakılanlar ve onların anıları tek tek hatırlanır, hatırladıkça ağlanır...
    çalan şarkı kalbe batar..battıkça ağlanır..
    bazen de nedeni yoktur, nedensiz ağlanır..

    yavas yavas gidilir son durağa...
    en az bir saat böyle dolaşmak şarttır...
    kağıt mendil tükenmeye, çalan şarkı canı sıkmaya başlarken yavas yavas son durağa varılır...
    kalbin yarısının kaldığı yollardan itinayla geçilir..
    bu noktada acı artık tavan yapmış, bununla birlikte böbrekler de çalışmaya başlamıştır...
    gerekirse gidilmekten en korkulan yerde, hatırlaması en acı veren anının karşısında bir süre durulur...
    acı göze iyice sokulur...
    ağlamaktan hali kalmamış gözler biraz sonra kurumaya başlar...
    bir saatten beri dinlenilen aynı şarkı içi bayar hale gelmiştir artık...
    ve içilen bir litre su form değiştiriyordur bedende...
    son bir kağıt mendil kalmıstır geriye..
    benzin ibresi ya da taksimetre alehte çalışıyordur...
    yine de inat edilir, dönülmez geriye...

    ikinci aşamaya geçilir...
    "birlikte" iz bırakılan her yerde malum şahıs, yeni sevgilisiyle, hatta belki müstakbel eşi ile hayal edilir...
    acı göze sokulur iyice..kalan son kağıt mendil harcanır...hakkını vere vere..
    bu aşama, göz önüne getirilen o dayanılmaz sahnelere rağmen ağlama durdugunda sona erer..

    gözler kurur, mendiller biter, baş deli gibi ağrıyordur, şarkı mide bulandıracak hale getirir insanı, maddi imkanlar sınırlardadır ve bünye de şiddetle eve dönmek istiyordur artık..bu durum dayanılmaz hal alana kadar beklenir yine de, zaman gelip de yeteri kadar hissizleşildiğinde* dönüş yoluna koyulur..

    müzik değiştirilir..tercihen "o"nunla alakasız bir enstrumantal parça tercih edilir..ask acısı o yerlerde hapsolmustur artık..demir alan gemi gibi yavas yavas uzaklaşılır o limandan..arkaya bakılmaz..

    eve gidilir ya da ev gibi hissedilen yere..
    tuvalete koşulur...
    ask acısının artıkları hak ettikleri yere bırakılır...

    * * *
hesabın var mı? giriş yap