yüzey *
-
duz ve alani reasonable olan satih..
-
elmanın kabuğu sıfır kalınlıklı olsaydı, yüzey olacaktı.
üç boyutlu uzayda, kalınlığı olmayan, yani kendi hacmi olmayan fakat hacim kapayabilen bir eleman.
(bkz: yüzey ağlamak) -
türkçe'ye mustafa kemal atatürk'ün kazandırdığı bir geometri terimi.
http://tr.wikipedia.org/wiki/geometri_(kitap) -
veçhe.
-
"eğer yaşamım boyunca içimdeki canavarla karşılaşmıyorsam, bu karşılaşmadan yoksun bir yaşam sürüyorsam sonunda kendimi pek iyi hissetmem; bu durum, vitaminden ve tuzdan yoksun yiyeceklerle beslenmeme benzer. canavarla yüz yüze gelmem gerekir; çünkü, kahraman gibi o da enerji yüklü bir merkezdir. (...) insan, kendisiyle karşılaşmadıkça, kendisine yönelmedikçe kendini pek iyi hissetmez; ruhsal sıkıntılarla yüz yüze gelmedikçe, kendi yüzeyinde kalır; kendisiyle çarpıştığı anda, darbeden hemen sonra, huzur verici yararlı bir izlenim edinir." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
(bkz: yüzeysel), yüzeyel
(bkz: yüz/@ibisile)
(bkz: denizin yüzü) -
cisimleri uzaydan ayıran dış kısımlara yüzey denir. geometrik işlemlerin çözümü için teorik yüzeyler kullanılır. geometrik yüzeylerin doğru ve eğrilerin uzaydaki hareketinden doğduğu kabul edilir. doğruların hareketinden meydana gelen yüzeylere düzlem, ya da düzlemsel yüzeyler, eğrilerin hareketinden meydana gelen yüzeylere eğrisel yüzeyler denir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap