• eski olmayanlar, seçili bir ana, görece daha yakın zamanda ortaya çıkmış olanlar anlamında bir kelime.

    bir de yeni x ler vardır ki 'eskinin kalıplarından sıyrılmış gibi görünüp aslında boğazına kadar onların içinde olanlar' a işaret eder ve fakat parametrik başlık açmaktan hazzetmediğimden burada irdelemeyi uygun gördüm, buyrun gelin..

    yeni muhafazakarlar:

    isimlendirmesini detayın mükemmel şekilde yaptığı ve bana farklı binbir tür konuyu irdelemeye izin veren yeniler serisinin ilki.
    genellikle 68-78 yılları arasında doğmuş insanların oluşturduğu 'ara kuşak'ta görülen bir durum bu (elbette 'genelde' ve elbette hepsi değil ve elbette bu kuşağın dışında da görülüyor ama 'en sık' diyelim)

    yüzeyde, 'eski kuşak' kadar tutucu değillerdir, ilişkilerinde daha rahatlardır, insanlarla daha rahat interaksyona girerler, 'gelenek'ler çok da umurlarında değildir hatta eski kuşağın bu tarz yaklaşımlarına gıcık olurlar.

    fakat derinde, bir tutuculuk halen içlerindedir. rahatlardır fakat yine de gelenekler, eski tutuculuklar içlerinde bir fren mekanizması gibi durmaktadır. en yakından irdeleme şansına sahip olduğum durum, çevre/aile etkenini önemsemiyor görünüp aslında çılgınca önemsemeleridir. 'yeni kuşak' kadar 'bireysel' değillerdir, yaptıkları her harekette (iş, ilişki vs) bir şekilde çevrelerinin onayına bağımlıdırlar. ('onay' olmasa bile, bir 'tepki' den çekinirler) ki bunun real-life uygulaması çok basitçe 'fabrikatör kızı ile şoför çocuk aşkının imkansızlığı' şekilde örneklenebilir. ha elemanlar değişir statü farkı değil x farkı gelir, sonuç değişmez.

    kendi bağımsızlıklarını ve mutluluklarını buna temellendirdikleri için, 'dış dünya' dan gelen 'yeni' olanaklar bir anda kendilerini sorgulamaya başlamalarına sebep olur. bu aşama çok önemlidir zira sonuç yeni muhafazakarımızın gelecek hayatı ile ilgilidir: ya kendisini bu 'sınıf' tan çekip çıkartacak, ve gerçek anlamda 'bireysel' liğini ilan edecek, ya da yenilikleri elinin tersiyle itip, kabuğunun güvenliğinde yaşamaya devam edecektir.

    kadınları da erkekleri de, 30 yaş sınırına dayanıncaya kadar ilişkilerinde rahattırlar ve 'birlikte mutluyuz, samanlık seyran' modelini izlerler. ve fakat sihirli 30 yaş sınırının yakınlarında 'evlenmeliyim çevremdeki herkes evleniyor' sendromuna yenik düşerler. bu dönem de çok önemlidir. bu dönemde yapılacak evliliklerin büyük çoğunluğu hüsranla sonuçlanmaya mahkumdur. bu dönem 'mantıklı' bir şekilde atlatılabilirse rahat ederler.

    'mantıklı' atlatmak kesinlikle 'evlenmemek' demek değildir. 'evlenilecek kişi' olarak seçilen insanın, bu kaygı yüzünden bir çok rahatsız edici özelliğinin yoksayılması mümkündür. rahatsız edici bir şey 'aşığım çok seviyourm' sayesinde rahatsız edici olmaktan çıkmaz. sadece 'gözardı' edilir. ve maalesef gözardı edilen şeyler, ilk fırsatta ortaya atlamaya çok meyillidir, ilk terslikte 'zaten sen de...' diye başlayan milyar cümle kurulacak insanlara aslında birbirleri için yaratılmış olmadıkları vahyolunacaktır. bu sebepten 'mantıklı', 'objektif' ile aynı anlamda düşünülebilir.
  • yeni batıllar:

    discovery channel seyrederken aklıma gelen bir grup bu da. cinleri konu alan bir programdı, ve insanların çoğunluğu 'cinlerin mantıksız olduğunu kabul ediyorum hatta onlara inanmıyorum ve fakat onların yaşadığı söylenen yerlere de gitmekten kaçınırım' gibi kerameti kendinden menkul beyanatlarda bulunuyorlardı.

    kendi içlerinde iki altgrupları vardır: içten içe inanıp, toplumun tepkisinden (ahahahaha hala x e inanıyo ahahaha) kaçındıkları için inanmıyor gibi görünenler ve aslında inanmayıp 'ama ya varsa?' kaygısıyla 'ne şeytanı gör ne salavat getir' tadında yaşayanlar.

    birinci grup kolaylıkla 'yeni muhafazakarlar' çerçevesinde irdelenebileceğinden hemen ikinci gruba yöneliyorum.
    bu çok ilginç bir psikolojidir. yeni dönemin bilimsel yaklaşımlarıyla büyümüş, batıl inançlardan, dini dogmalardan olabildiğince uzak eğitim almış insanların mantıklarıyla tamamen çelişen, dolayısıyla asla kabul etmeyecekleri bazı batıl inançları, yine de içlerinden atamamalarının sonucudur. ha niye atamazlar içlerinden? önceki kuşaklardan aktarıla aktarıla gelmiş ve çok güçlü bir yapının ürünü olmaları bunun bir sebebi olabilir.
  • yeni yavşaklar:

    bunlar zaman içerisinde evrimlerine post-neandartal dönemde "ahhıaa anuğa goyim bağyan süpersin" ile başlamış zaman içinde evrilerek "hepsi senin mi", "slm asl?", "merhaba seviyeli bir muhabbete ne dersin?" ve sonunda "merhaba sözlükçü bayan telefonumu vereyim size?" mertebesine erişmişlerdir.

    ha ama son burası mıdır? elbette hayır. son verdiğim örnekteki insanlar halen aramızda yaşıyor olsalar da, evrimin son halkası onlar değildir. konumuz olan 'en yeni' yavşaklar, tecrübesiz insanlara kesinlikle yavşadıklarını hissettirmeden yavşarlar.

    nasıl? (bkz: sözlükteki hatunları ortaya çıkarmak/#2185319) başlığındaki gibi yaklaşımlar ve sonrasında online ortamlar ve ilişkilerde detaylı detaylı değinilmiş yöntemlerle elbet.

    ama yine de çok başarılı değillerdir biraz gözü açık insanlara karşı. misal iki kelime muhabbet sonrasında gidip hemen iki satır entry döşenmek, 'ne o? küs müyüz hihihi' temalı gelip gidip dokandırmak bunların en temel silahlarıdır.

    çok az muhabbet ettiğiniz biri gelip de adınızın altına 'kendini özleten şahıs...', 'muhtemelen hede liseli zort üniversiteli bir yazar...' yazıyorsa, bilin ki yeni yavşaklardandır, 95% olasılıkla da erkektir.

    son ki üç dört

    referans olarak
    (bkz: sözlükçülerin aslında demek istedikleri)
  • mazide kalmis, belki cok dikkat cekmemis de olsa türk pop müziginde dönemi icin öncü ve farkli calismalardan birisi olup, bir ercüment vural bestesidir. sarki secimlerinde her zaman belli bir kaliteyi yakalamis olan aysegül aldinc 'in onno tunc 'lu güzel albümü alev alev'de yer alir. pop müzigin bazen bana lanetlenmis gibi gelen o garip ve cabuk unutulmuslugunda kaybolmamasi, tükenmemesi gereken sarkilardandir diye düsünürüm.

    hatrimda kaldigi kadariyla söyle sözlere sahipti:

    sen ve digerleri yeniler
    basimi döndürenler
    gizlice karalanan isimler
    yeni sözler, izinler

    yepyeni üzüntüler
    agir gelen kederler
    gizlice yasanilan hüzünler
    yeni sözler, izinler

    yipranip yaslanan, eskiyen bir ben
    tersine dönen bir cember merkezinde ben
    yeni olan sizler, yenilmeyen ben
    tersine dönen bir cember merkezinde ben

    bu ask senden daha eski
    icimdeki ates eski
    giden gelen kalan gibi
    alistigim hüzün eski

    bahar eski asklar eski
    sözlerdeki yalan eski
    aynadaki yüzüm gibi
    dudagimda gülüs eski

    bu ask benden daha eski
    sözlerdeki yalan eski
    aynadaki yüzüm gibi
    dudagimda hüzün eski

    bahar eski yazlar eski
    gönlümdeki hazan eski
    aynadaki yüzüm gibi
    dudagimda hüzün eski
  • asagi yukari 1986-1995 yillari arasinda cumhuriyet universitesi lojmanlarinda onceleri d bloktan baslayip g bloga kadar uzanan daha sonra eklemeler ile i bloga kadar giden apartmanlara o zamanin sakinleri tarafindan verilen takma isim. (bkz: eskiler)
  • yasemin morinin hayvanlar albümünde üçüncü sıradaki şarkı
    sözleri:

    ben öldüm!
    yeter ki yer açılsın yanında yenilerine.
    öldüm,
    bak yerimi bıraktım yarına, yenilerine.
    öldüm!
    mezarımı gördüm!
    yer açsın eski ölüler hemen! yeni ölülerine!
    yeni kalsın yeniler!

    zamanın trapezinde hayat
    görmüş olduğun son yüze bir bak
    içimde her yöne dönüyor,
    yenilere yakın, yenilere yavaş!

    zamanın trapezinde hayat
    görmüş olduğun son yüze bir bak
    içimde her gün biraz eriyor,
    yenilere yakın, yenilere yavaş!
  • "ben yokum, çekiliyorum, öldüm." derken; alt metninde "beni sen öldürdün!" diyor bu yasemori şarkısı bence. yine de her yöne çekilebilir bir hissi var.
  • öldüm demenin yükünü, hem söyleyen, hem de söylenen için hafifleten şarkıdır.

    yine de ağır izlerini yadsıyamıyor hayatın (bkz: yeni kalsın yeniler) ve tekerrürden ibaret olduğunu da (bkz: yer açsın eski ölüler hemen yeni ölülerine)
  • son otuzda filan şarkı patlayıp havaya uçarkene işte, o "yavaş... yavaş.. yavaş.." kısmı var ya, heh işte orası çok yakışmış. bu bölüm daha da uzun bi şekilde şarkıyı delirtip bitirse negsel olur. *
  • her şarkısı birbirinden güzel olan hayvanlar'ın en 'gösterişli' şarkısıdır. yasemin mori'nin şarkının nakaratını söylerken göğe yükseldiğini, apayrı bi yerden söylediğini görebiliyorum. evet yapabiliyorum ben bunu.
hesabın var mı? giriş yap