*

  • (bkz: kitabe)
  • aziz nesin'in kendi ölümü üzerine yazdığı bir şiir.

    bir adam vardı
    hiç dinlenmedi yaşamında
    dinlenmeye zaman bulamadı
    işini kimselere bıraknmazdı
    yazıtını bile kendisi yazdı
    uzanıp buraya boylu boyunca
    yorgun başını toprağa koyunca
    uyanmamak üzre uyuyunca
    ilk ve son kez dinlendi büsbütün
    ama dinlendiğini artık anlayamazdı
  • dil duam:
    yazıt ve kanıt büyücüsü olmayayım, iz bırakmaz, uzaktan reikik büyücü olayım. yazıyı sevişim kanıt aramak ve bırakmak değil mi? biraz ve mutlaka öyle. o zaman yazım da kendiliğinden şifreli, dolambaçlı, hermetik, az kassandrik, kendini ele vermez, göz önünde örtünür gizlenir bir yazı olsun. göze giz olsun. her gören her okuyan onda önce kendini görsün. anca azgın merakı olan ilerisine açılsın, göz olsun, yayılsın, insi şeytani kardeşlerini benden öte görür olsun.
    aminaminamin.
    (bkz: son duam/@ibisile)

    (bkz: epigraf/@ibisile)
    (bkz: epitaph)
    (bkz: kitabe-i seng-i mezar)
  • 1988'de izzet kılıçlı, cemil kavukçu, tamer bilgin ve hasan ali toptaş tarafından piyasaya sürülmüş dergi. ülkedeki ekonomik şartlar ve yayınevi sıkıntılarından az buçuk ilerleme katedebilen kültür sanat dergisi.
  • eski türkler, söylemek istediklerini, ölenlerin kahramanlıklarını taşa yazar ve sözlerin taşlar üzerinde ebediyen kalacağını düşünürlerdi. hem taryat hem şine usu yazıtlarında gördüğümüz ‘bin yıllık bitiğimi taşa tokıttım’ ifadesi de zaten yazıtın en az bin yıl boyunca kalıcı olacağını düşündüklerinin ispatıydı.

    "ölülerini yakan kırgızlar daha sonra, ilkbahar veya sonbaharda külleri gömer, bir tapınak yapar veya bengü taş denen bir kaya üzerine, ölenin kendisini ve savaşlarını betimler ve ağıt yazarlardı.
    göktürk beylerinin ata tapınaklarında da gördüğümüz bu adet, yüksek mertebeli kimselere mahsustu. (yüksek mertebede olmayanların mezarlarına, ölünün tasviri niteliğinde kırgızların tulı dediği büyük kuklalar konurdu) uzakta ölenlere de yine bengü taş dikilirdi."

    (bkz: bengü taş/@ay hatun)

    "çoğunluğu kısa metinlerden oluşmuş mezar kitabeleri olan yenisey yazıtları’nın sayısıyla ilgili karmaşanın birçok nedeni var. öncelikle türk yazıtlarıyla ilgili erhan aydın’ın şu sözlerine kulak verelim:

    'bazıları hakkında bilgimiz olmakla birlikte bugün nerede olduğunun bilinmemesi, her geçen gün yeni yazıtların bulunması, yeni yazıtlar bulundukça özellikle rus araştırmacıların bunları gizlemek gibi tuhaf tutumları, özellikle rusya’daki müzelerde bulunan yazıtların sürekli yerlerinin değiştirilmesi vs.'

    yenisey yazıtları özelinde ise şunu söyleyebilirim. bir defa bulundukları coğrafya öyle dümdüz bir yer değil. malum yazıtlar yenisey nehri boyunca sıralanmış ve bu havzada nehrin birçok kolu var. ormanlık ve kayalık alanlar, tepeler var. yazıtların çoğu yatık vaziyette, görülmeleri ve bulunmaları kolay değil dolayısıyla her geçen gün yenisi bulunabiliyor."

    (bkz: yenisey yazıtları/@ay hatun)

    (bkz: orhun yazıtları)
    (bkz: eski türk yazıtları)
    (bkz: uybat yazıtı/@ay hatun)
    (bkz: köl iç çor yazıtı/@ay hatun)
    (bkz: epitaph)
    (bkz: epitaph)
hesabın var mı? giriş yap