yastıkname
-
makura no soshi'nin kitap çevirmenleri girişimi'ne üye 83 çevirmen tarafından ortak bir çalışmayla çeşitli dillerden türkçe'ye kazandırılmış çevirisi. bir eserin bu kadar fazla çevirmen tarafından bir dile çevrilmesi türkçe'de bir ilk, dünyada da rekor olduğu düşünülmektedir. şu günlerde metis yayınları'ndan çıkmış ya da çıkmak üzeredir.
cevirmenler:
ingilizce: sevda akyüz, nil alt, sevinç altınçekiç, ulaş apak, nusret ayhan, aysun babacan, emine bademci, belma baş, aslı biçen, zarife biliz, tuncay birkan, burcu bölükbaşı, gaye coşar, vedat çakmak, nedim çatlı, bilal çölgeçen, ahmet demirhan, bülent doğan, hira doğrul, neşenur domaniç, yusuf eradam, çiğdem aksoy fromm, elçin gen, tuba geyikler, bekir gür, sabri gürses, feryal halatçı, betül kadıoğlu, şefika kamçez, erhan kaplan, ruken kaya, ebru kılıç, çiğdem kıyıcı, gürol koca, hamide koyukan, gökçe köse, tuncay kurt, sebla küçük, aylin kürkçü, saliha nilüfer, engin noyan, sami oğuz, defne orhun, inci ötügen, fahri öz, deniz k pala, betül parlak, zeynep sevde, cem soydemir, betül şenkal, ayetullah tekin, yasemin tezgiden, billur c. yılmazyiğit, özlem ilyas tolunay, gamze türkoğlu, özge uçarcı, nazan uraz, gamze uslu, erkal ünal, f. devrim kılıçer yarangümeli, altuğ yılmaz
fransızca: aslı açan, renan akman, sevgi tamgüç balıkçıoğlu, ismet birkan, bahadırhan bozkurt, devrim çetinkasap, irem dümer, ışık ergüden, sonat kaya, mehmet moralı, gülru özer, nihan özyıldırım, hatice ahsen utku
almanca: vedat çorlu, güneş deniz, ogün duman, çağlar tanyeri, mustafa tüzel, sadık usta
ispanyolca: çiçek öztek, zerrin yanıkkaya
japonca: hüseyin can erkin
redaktörler:
tuncay birkan, bülent doğan, feryal halatçı, gülru özer
japonca redaktörler:
ayşe nur tekmen, tsuyoshi sugiyama
hazırlayan:
tuncay birkan -
(bkz: yastikname)
-
--- spoiler ---
gerçekten de insanın bi erkeğe olan muhabbeti büyük ölçüde ayrılışındaki zerafete bağlıdır. yataktan fırlayıp odada koşuştuğunda, pantolonunun uçkurunu sıkı sıkı bağlandığında, harmaniyesinin, dış kaftanının ya da av kıyafetinin kollarını katladığında, eşyalarını göğsüne tıkıştırdığında, sonra hızlı hızlı kuşağını bağladığında, insan ondan gerçekten nefret etmeye başlıyor...
--- spoiler --- -
"(...) ama bu kitapla doğan zuihitsu, günce, biyografi, hatırat, aforizmalar, listeler, anlatı eskizleri ve bugün batı kültürlerde "deneme" adı verilen türün çok özgün bir bileşimi olarak tarif edilebilir. kenko ve kamo no çomei ileriki yüzyıllarda bu türde yazan en önemli iki isim sayılıyor." tuncay birkan - yastıkname (sunuş)
"imparatorluk başkentinin 784 yılında nara'dan nagaoka'ya, 794'te de oradan heiankyo'ya, yani günümüzdeki adıyla kyoto'ya taşınmasıyla başlayan ve 1192'de kamakura'da askeri hükümetin kurulmasıyla sona eren heian döneminde, (...) ivan morris'in belirttiği gibi, bugün geleneksel japonya denince hemen akla gelen şeylerin, suşi ve soya sosunun, zen budizmle bağlantılı çay seremonilerinin*, çiçek aranjmanı gibi pratiklerin, haiku şiirlerinin, no ve kabuki tiyatrosunun, harakirinin ve özellikle de eril militarist ideolojinin kült figürleri olan samuray ve geyşaların daha ortaya çıkmamış olduğu bir dönem." tuncay birkan - yastıkname (sunuş)
"az bulutlu bir akşamda, ya da yine gece vakti, uzaklardan bir hototogisu'nun adeta gaipten gelen şarkısını duymak insanı duygulandırıyor. öylesine zayıf bir ses ki kendi kulaklarınızdan bile şüphe ediyorsunuz." sei şonagon - yastıkname
[yaptığı ne kadar saçmaydı! kapıyı açtı madem, izin alma zahmetine girişmeksizin doğruca içeri girmesi gerekirdi. sonuçta hangi kadın, girebilir miyim denince, " a öyle mi, peki olur, buyrun girin," der ki?] sei şonagon - yastıkname
"insanın çok uykusu varken, pek kaale almadığı birinin onu sarsıp zorla konuşmaya çalışması da çok moral bozucudur." sei şonagon - yastıkname
"ancak pavlonyadan diğer ağaçlar gibi bahsedemem, çünkü çin'in görkemli ve ünlü kuşu* yuvasını bu ağaca yapar ve bunu düşünmek bende huşu duygusu uyandırır. bunun yanı sıra, çok güzel sesler çıkaran koto'nun yapımında kullanılan tahta da bu ağaçlardan elde edilir." sei şonagon - yastıkname
["bana bir keresinde," dedi, "bir kadının yüzünün, sabah ilk uyandığında daha da güzel olduğunu söylemişlerdi. o yüzden ben de buraya kadınların odalarından birine bakabilme şansı yakalarım da ilginç bir şeyler, hatta belki senin yüzünü de görürüm umuduyla geldim. haşmetmeapları geldiğinden beri izliyorum seni, hiç fark etmedin bile."
sonra hatırladığım kadarıyla, dosdoğru odaya girdi.] sei şonagon - yastıkname
"derler ki
serbestçe geçilirmiş buluşma kapısından
lüzum kalmadan horozun ötmesine.
ardına kadar da asla açılmazmış bu kapı
ama her gelen geçermiş aralığından" sei şonagon - yastıkname
"basit bir hapşırık bile
çıkarır ortaya sevgisi az olanı
ama gerçekten sevenin çok acı,
böyle fuzuli şeyden acı duyması!" sei şonagon - yastıkname
[nedimeler'den birinin "bu sabah, erken saatlerde koridorda bir adam vardı orada olmaması gereken," dediğini duydum. "çıkarken hizmetkarı başının üzerinde bir şemsiye tutuyordu." tam ilgiyle dinliyordum ki, benim konuğumdan söz etmekte olduğunu anladım birden. itiraf etmeliyim, sosyal seviyesi biraz düşük bir beyefendi, ama yine de muhatap olunabilecek biridir ve onu kabul etmemek için hiçbir neden göremiyorum. imparatoriçe hazretlerinden hemen cevaplamam istenen bir mektup geldiğinde, kendimi hala incinmiş hissediyordum.] sei şonagon - yastıkname
"insanların, onlar hakkında dedikodu yaptınız diye kızması saçma. bir insan nasıl olur da kendisi başkalarına rahat rahat kusur bulurken kendi zaaflarının sessizce geçiştirileceğine inanacak kadar saf olabilir?" sei şonagon - yastıkname
"[göze hoş gelmeyen şeyler] hakama'larının altına geta giyen oğlanlar. moda olduğunun farkındayım, ama hoşuma gitmiyor." sei şonagon - yastıkname
"ne derlerse desinler, keşke bu kitabı yazdığım hiç bilinmeseydi." sei şonagon - yastıkname
(bkz: the pillow book)
(bkz: aylar/@ibisile)
(bkz: hototogisu/@ibisile)
(bkz: taocu/@ibisile)
(bkz: içtima/@ibisile)
(bkz: iğ ağacı)
(bkz: uguisu)
(bkz: eğir) -
10. yüzyıl japonyası'nda saray nedimesi sei şonagon tarafından kaleme alınmıştır. içeriği günce, biyografi, hatırat, şiirler, aforizmalar, listeler, anlatı eskizleri ve denemelerin özgün bir birleşiminden oluşur. japonlar kitabın türünü tanımlamak için zuihitsu kelimesini kullanmışlar. zuihitsu kelimesi yastıkname'den sonra benzer tarzda yazılan kitapları tanımlamak için de kullanılmaktadır.
bin yıl önceki japonyayı tanımak için güzel fırsat bu kitabın yazılmış olması. dönemin saray protokolünden günlük dedikodulara, kadın erkek ilişkilerinden tutun çeşitli konularda dair genel kabul görmüş düşünceleri kapsayan oldukça zengin içeriğe sahip bir kitap. -
ikinci baskısı yapılmıştır.
https://www.metiskitap.com/catalog/book/5098 -
10. yüzyılda, sei şonagon unvanlı, döneminin avangardı diyebileceğimiz bir hanımefendinin kaleme aldığı japon kültürüne dair önemli bir metin. yazarın ön adı bilinmiyor; sei, soyadının ilk harfinin çince okunuşu imiş. şonagon ise, dönemin japon sarayında görevli nedimeler için kullanılan bir unvan. yani yazarımız, yarı anonim bir isimle biliniyor.
tuncay birkan'ın harika sunuşunda söylediği üzere, yastıkname ismi osmanlı edebiyat geleneğiyle analoji kurmak için seçilmiş. yoksa kitabın orijinal ismi olan makura no soshi, başucu kitabı, yastık kitabı vb. anlamlara gelirmiş. p. greenaway'in the pillow book'u da ismini buradan alıyor. kitabın -birkan'ın deyişiyle "türkçeye devşirilmesi" başlı başına bir olay. 83 çevirmenli bu kitabın çeviri sürecini anlayıp takdir edebilmek için tuncay hocanın sunuşunu muhakkak okumak gerek. böyle bir kitabı bu denli emekle hazırladığı için kendisine ayrıca şükran.
kitapta en çok dikkatimi çeken şeylerden biri, heian takvimi ve ay adları. yazarın yaşadığı ve bu kitabı kaleme aldığı heian dönemi, görece esnek bir dönem. nitekim tuncay hoca bu dönemi kabaca bizdeki lale devri'ne benzetiyor. çin etkisi yoğun. japon tarihi biraz da bu çin etkisinden özgürleşme tarihi olarak okunabilir. heian takviminin ay adları* şöyle:
1. filizlenme ayı (ocak)
2. çamaşır serme ayı (şubat)
3. serpilme ayı (mart)
4. havlupüskülü ayı (nisan)
5. çeltik filizi ayı (mayıs)
6. susuz ay (haziran)
7. şiir yazma ayı (temmuz)
8. yaprak dökümü ayı (ağustos)
9. uzun gece ayı (eylül)
10. tanrıların olmadığı ay (ekim)
11. kırağı ayı (kasım)
12. yılın sonu/koşan keşiş ayı (aralık)
evet, şairler dikkat! şiir yazma ayı temmuz. ekimde de tanrıları boşuna aramayın, bulamazsınız. yalnız "koşan keşiş" ne güzel bir ay adıdır arkadaş.
kitabın bir diğer dikkate değer özelliği, akla gelecek-gelmeyecek her konudaki listeler: zarif şeyler, gıcık şeyler, moral bozucu şeyler, yapmaya değmeyen şeyler, kalbi hızlandıran şeyler vb. listeler. moral bozucu şeylere bir bakalım:
gün ortasında uluyan köpek.
baharda, sazlardan örülmüş balık ağı. (bu ağlar kışın ringa balığı yavrusu avlamak için kullanılırmış, baharda işe yaramazmış.)
serpilme ya da havlupüskülü ayında, kırmızı erik çiçeği renginde bir giysi. (bu tip giysiler yalnızca kırağı ve koşan keşiş aylarında giyilirmiş.)
öküzünü kaybetmiş öküz çobanı.
bebeğin öldüğü bir lohusa odası.
boş ve soğuk bir mangal. (sahiden moral bozucu)
(bunlar bana yeni yetmeliğimizde çok okuduğumuz metin fidan'ın ayrıntılar köşesini ve severim'lerini hatırlatıyor.)
heian takvimindeki bayramlar ve ayinler de anılmaya değer. yılbaşı (ilk ayın ilk günü), şeftali bayramı (üçüncü ayın üçüncü günü), zambak bayramı (beşinci ayın beşinci günü), dokumacı bayramı (yedinci ayın yedinci günü) ve kasımpatı* bayramı (dokuzuncu ayın dokuzuncu günü) olmak üzere beş ana bayramın yanı sıra "deliye her gün bayram" sözünü kanıtlar nitelikte kutlu günü bol bol bir takvim.
kitaptan öğrendiğimize göre, dört mevsimin tarih ve kurallarına sıkı sıkıya uymak çok önemliymiş. mevsime uygun olmayan bir renkte kıyafet giymek mesela, korkunç bir görgüsüzlük sayılıyormuş. bu arada heian döneminin güzellik standartları için de günümüzdekinin tam tersi diyebiliriz: yuvarlak, hafif tombul yüzlü ve çok küçük gözlü olmak güzelliğin ana ölçütleri. ayrıca kadınların kaşlarını tamamen alıp birkaç santim üzerine kalemle kaş çizme ve dişlerini siyaha boyama* gibi âdetleri de güzellik bakım merkezlerinin belli başlı hizmetleri imiş.
kitabın asırları ve kıtaları aşmasının sebebini ise bizzat yazarımız şöyle açıklamış: "insanların kitabı [ben hiç önemsemediğim halde] bu kadar beğenmeleri de o kadar garip sayılmaz; zira şimdiye kadar yazdıklarımdan anlaşılacağı üzere, başkalarının nefret ettiği şeyleri rahatça onaylayan, onların sevdikleri şeylerden de tiksinen bir mizacım var benim."
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap