• ingilizce geçiş anlamına gelen sözcük. aynı zamanda however, on the other hand gibi olayların arasındaki geçişi sağlamak için kullanılan söz veya söz öbeklerine verilen isim.
  • citadel'in 2003'te low frequency records'tan cikardigi debut album.

    01 skeleton dance
    02 prince of heavy metal
    03 a 1000 lifetimes
    04 withered heart
    05 the fugitive
    06 ocean girl
    07 homewardbound
    08 inside four walls
    09 transition stage
    10 into the vortex
  • 17 ekim 2000 tarihinde yayınlanmış dave weckl albümü.. jay oliver* ve buzz feiten* ayrıldıktan sonra klavyeye steve weingartın geçmesiyle kurulan yeni band ile kaydedilen ilk albüm ayrıca.. albümün çoğunu weckl ve yeni steve hazırlamıştır ve albümde weckl remo percussionları eklediği yeni set up ını ilk kez kayıtlarda kullanmıştır..
  • bir essay'i derli toplu yapan unsurlardan. okuyucunun dikkatinin metinde kalmasını sağlar, bilginin akışını yönlendirir, fikirler arasında bağlantı kurar.
  • boundary layerin laminardan turbulente gecmesi. halen tam olarak anlasilip modellenememistir.
  • gözü dönmüş ekstrem bisiklet sürücülerinin olmazsa olmazlarından.

    http://www.transitionbikes.com/
  • leitvox'un tapılası albümüdür.

    albümdeki şarkılar sırasıyla şu şekildedir;
    - transition (intro)
    - nostalgic gravity
    - after dark
    - maniac love
    - evasion
    - remains of the sun
    - dubo
    - monolithic
    - the road not taken
    - system
    - no where to be found

    ayrıca leitvox'un sitesinden ücretsiz indirilmesi mümkündür.
  • *

    10 ve 16 haziran 1965'te kaydedilip trane'in vefatından üç sene sonra (yani 1970'te) piyasaya sürülmüş, impulse! çıkışlı john coltrane quartet albümü. "transition"dan coltrane'in en üretken yıllarından biri olan 1965'teki********* geçiş noktası olarak bahsedilir (a love supreme'in ardından maceraperest ve modal post bop'tan daha da özgürleşen doğaçlamalara, atonaliteye, radikal avant-garde'a yapılan geçiş). kanımca caz tarihinin en iyi grubunun yaptığı en iyi albümlerden biridir en basit ve siyah-beyaz şekilde özetlemek gerekirse (en iyi grup konusunda miles davis'in iki quintet'i; ornette coleman'ın charlie haden, ed blackwell veya billy higgins ve tabii ki don cherry'li formasyonları; 15 mayıs 1953 toronto massey hall konserini vermiş bird, dizzy, bud powell, charles mingus ve max roach'tan oluşan "the quintet"; rahsaan roland kirk, booker ervin, horace parlan'lı falan bir mingus grubu vs. de sayılabilir belki, benim tercihim jimmy garrison (bas), mccoy tyner (piyano) ve elvin jones'lu (bateri) ve john coltrane liderliğindeki bu tanrısal dörtlüdür).

    parça isimlerini entry ortasında verip yorum ve tahlile geçiyorum (tüm besteler lidere ait):

    1/ transition (15:28)

    2/ welcome (5:22)

    3/ suite (21:19)
    a. prayer and meditation: day
    b. peace and after
    c. prayer and meditation: evening
    d. affirmation
    e. prayer and meditation: 4 a.m.

    4/ vigil (9:41)

    albüme adını veren parçayla kaydı açmak trane'in önceden yapmadığı bir şey değildi ******. ani başlangıç inanılmaz vurucu, sersemleticidir. tonal merkezin re olduğu bir moddan (phrygian veya dorian) yapılan giriş parçayı sürükleyip götüren melodinin zaten ta kendisidir (büyük ihtimalle de coltrane tarafından stüdyoda kayıt günü hemen oracıkta belirlendi). tenor saksofonun ve modern müziğin tanrısının en esnek şekilde doğaçlamasına izin veren yegâne piyanist mccoy tyner, (red garland'ın block chord'larından esinlenip başka bir düzleme taşıdığı) kendisine özgü akor seslendirmeleriyle* gerilimi durmaksızın yükseltir (gücünün zirvesindeki her mccoy tyner performansındaki gibi, burada da eşliğiyle müziğin kendisini belirlerken piyanoda 12 tondan daha fazlasının elde edilebileceği hissini verir). her 4 veya 8 ölçüde bir sol eli kök notayla beşinciyi basarken, poliritmik perküsyonun tartışılmaz ustası elvin jones (aynı anda üç farklı ritim çalarken, kafasında da iki başka eşlik tasarlayan, roll'undan anında tanınabilen bir davulcu bu, daha ne diyeyim) kick ve crash cymbal'a aynı anda yüklenir. tyner-jones ikilisinin inanılmaz iletişimi coltrane dörtlüsünün üstünlüğünde şüphesiz büyük bir rol oynadı. "müzik ne kadar ya da nasıl daha yoğun, derin olabilir ki?" sorusunu sorduran "transition", aynı zamanda bu suale verilebilecek mutlak yanıttır.

    coltrane'e hayran kalmak için sıralanabilecek ve sıralanamayacak düzinelerce neden var, transition'da en vurucu bulduğum şeylerden biri de, ruhsal/tinsel arayışlarını yansıttığı doğaçlamalarındaki tutkusu ve huzur bulduğu öfkeli dışavurumunda her ne kadar kendini tamamen bıraksa da yaptıklarının tamamen bilincinde oluşu. giant steps devrimiyle (bkz: coltrane changes) en üst noktasına taşıdığı harmoniyi artık bozup, alt-üst ederken bile nerede olduğunu ve nereye gittiğini yapısı ve ilerleyişi önceden belirlenmiş bir parçada olduğu kadar -hatta daha da- iyi bilir trane.

    kulu sé mama'da da yer alan welcome, hard bop kalıplarından kopmuş, modal yapıların tanıdığı özgürlüklerin de ötesine giden, tyner'ın lirizmiyle büyülediği güzel bir ballad'dır. yine kulu sé mama'da da yayınlanmış "vigil", ortalığı ateşe veren ve sergilenen enerjiyle dudak ve kulak uçuklatan bir tenor saksofon-davul düetidir. countdown gibi insanüstü bir performanstan 6 sene sonra bu formatı daha da ileri götüren j.c., usta bir davulcuyla gireceği diyaloglarda çıktığı keşifleri son olarak uzay temalı albümlerinden interstellar space'te (1967) rashied ali'yle kayda alacaktı.

    suite içindeki meditasyon kısımlarında dahi yüksek gerilimden hiçbir şey kaybedilmez, ortalığın durulması söz konusu değildir, ama bu müzisyenlerin ve dinleyicinin dinginliğe erişmedikleri anlamına gelmez. "bir eleştirmen olarak eserlere mesafeli ve objektif" [!!!] yaklaşma bahanesiyle tarihin en değerli müzisyenlerine mütemadiyen saygısızlık eden "profesyonel caz yazarları" zümresinin , "transition" ve "suite"i dinlerken kendilerinden geçmedikleri takdirde caza dair ömürleri boyunca tek kelime dahi etme haklarının olmadığına inanıyorum.

    bu albüm her dinleyişimde beni ürperten, "hakikat" diye bir şey şayet varsa ona dair büyük bir arayış sonucu manalı şeyler ifade edebilmiş, maalesef hâlâ az bilinen çok değerli bir eser.
  • css3 ile standartlaşan şirin bir özellik.

    artık elementler 5 saniyede şu renkten şu renge geçsin, yok 10 saniyede 250 derece dönsün, tıklayınca yavaş yavaş büyüsün, acele etmeden çabuk çabuk saydamlaşsın gibi komutları javascript kullanmadan css ile verebilirsiniz. flash mı, flash kullanmayın zaten canım.
  • 2013 tarihinde çıkmış steve lukather albümü ve albüme ismini veren şarkı, ama ne şarkı.
hesabın var mı? giriş yap